Eğitim Sisteminde Hataları Telafi Fırsat Yok

Geçmişte, eğitim sistemi öğrencilerin başarısızlıklarını telafi etmesine olanak sağlıyordu.

Eğitim Sisteminde Hataları Telafi Fırsat Yok

Günümüz yetişkinlerinin eğitim hayatlarını incelediğinizde buna ilişkin binlerce örnek görebilirsiniz. Örneğin Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk’tan dinleğimiz kadarıyla oldukça zor bir eğitim hayatı olmuş.

Hatta lisede bir yıl sınıf tekrarı yapmış, zayıf yanlarını geliştirmek için çaba sarfetmiş ve  üniversite bitirmekle kalmamış çok donanımlı bir akademisyen olmuş.

Hepimizin saygı duyduğu Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu’nun da yaşadığı birinci sınıf travması var. Birinci sınıfta okulu bırakıp ertesi yıl yeniden başlıyor ve iyi bir öğretmenle yoluna devam ediyor.  Alanında çok saygın, duayen bir bilim adamı.

Çok zeki ve donanımlı olduğunu bildiğim bir müfettiş arkadaşım birinci sınıfta okuma yazma öğrenemediğini, 4. Sınıfa kadar sınıfın en başarısız öğrencisi iken 4. Sınıfta başka bir öğrenciyle girdiği rekabet sonucu parlak bir öğrenciye dönüştüğünü iki üniversite bitirdiğini anlatmıştı.

Şu anda profesör olan bir arkadaşım ise, lise bitirdikten sonra Üniversite sınavlarını kazanamamış askere gitmiş. Uzun dönem askerlik sonrasında çalışarak üniversite sınavlarını kazanmış,önce öğretmen olmuş, sonra EYD bölümü bitirerek müfettiş oldu.

Lisansüstü eğitimlerini tamamladı. Doktora için her hafta başka bir şehre gidip geldi, azminin karşılığını aldı ve şu anda bir üniversitede Prof. olarak çalışıyor.

1987’de lise son sınıfta arkadaşlarımızdan çoğu bir yere yerleşememişti, bir yıl çalıştıktan sonra değişik bölümleri kazandılar, şu anda içlerinden ikisi profesör, biri cerrah, ikisi avukat, beş altısı öğretmen…

İlk cümlede yazdığım gibi geçmişte eğitim sistemi, okul, öğretmen, çevre veya öğrencinin kendisinden kaynaklı sorunlar nedeniyle zarar gören ama kendini geliştirmek isteyen ve hatalarını telafi etmek isteyen öğrencilere fırsat sunuyordu oysa şimdi durum çok farklı. Günümüzdeki şartlarda yukarıdaki örneklerden çoğunun gerçekleşmesi imkansız.

Birinci sınıfta okuma yazma öğrenememiş bir çocuğa geri zekalı gözüyle bakıyoruz. Eğitim hayatı başlamadan bitmiş oluyor. Bir genç düşünün lisede sınıfta kalmış artık bu çocuğun eğitim hayatında asla bir düzelme olmaz diye düşünüyoruz.

Bırakın bunu çocuk bir dersten 70 alsa eyvah diyor veliler, çocuğumuz bundan çok zarar görecek. Tüm notları 100 olsun diye ailecek strese giriyorlar. Öyle ya günümüzde ortaokuldan 60-70 ortalama ile mezun olup ta başarılı olmak imkansız görünüyor.

Bu günün koşulları geçmişte yaşansaydı, bu gün nice akademisyenler, bürokratlar, bilim insanları yetişmemiş olurdu. Bana sorarsanız öğrencilerin sınıf tekrarı yaptığı veya  6,7 ortalama ile mezun olduğu, kendi kendilerine çalışarak üniversitelere girebildiği, hataların telafisine imkan sunan o dönem daha iyiydi.

Doğan CEYLAN

Yöneteim Bilimi Uzmanı / Maarif Müfettişi

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER