AKLINI KULLANMAK,TEFEKKÜR,SORGULAMAK VE MÜSLÜMAN

AKLINI KULLANMAK,TEFEKKÜR,SORGULAMAK   VE MÜSLÜMAN
"İslam alimleri, aklı; 'İyiyi kötüden ayırt edip, iyi olanı yapma ve kötü olandan kaçınma gücü’ anlamında kullanmışlardır."  Aklın bir başka manası ise; "Bilmek, anlamak, şuurlu olmak, duymak, temkinli ve işinde gücünde derli toplu olmaktır." 
Akıl ile insan, kendini ve başkalarını bilir. Sadece bilmekle kalmaz, "bildiğini" biliyor olmanın ayrıcalığına erişir. Ki, şuur ya da bilinçli olmak da budur. Kişi, "bildiğinin farkında olmak “la, yaratılışın sırrına erme, hayatın anlamını kavrama imkânına erişir.
Yüce Yaratıcı, akılla bilinir; din, aklı olanı muhatap alır; İlahi mesaj aklı olana hitap eder.
Kuranda Allah “İşte Allah, size ayetlerini böyle açıklar ki akıl erdiresiniz. (Bakara s./ 242) ölçüsüyle Müslümanın çevresinde gördüğü her şeyi muhakkak sorgulamasını ister. Allah’ın kendisine imanın en mükemmeli bile sorgulayarak imandır. Eğer sorgulamıyorsa Allah bu tür insanları “De ki: ‘‘Kör ile gören bir olur mu? Hiç düşünmez misiniz?’’(Enam s./50) hükmüyle kör olarak ifade etmiştir. “…Hâlâ akıllanmayacak mısınız?” (Enam S./32) ayetinde ihtar ederek akıllanmasını istemektedir.
Allah’ın Kuranda sorgulamamızı istediği bir kaç örnek:
-Kuran evrenin yaratılışını sorgulamamızı ister (Enbiya Suresi, 30)
-Kuran insanın yaratılışını sorgulamasını ister (Kıyame Suresi , 37)
-Kuran atalarımızın dinini sorgulamamızı ister (Bakara Suresi, 170)
-Kur’an bizzat Kuran’ın kendisini sorgulamamızı ister (Nisa Suresi, 82)
           Allah Müslümanın “…İşte Allah, ayetlerini size böylece açıklıyor. Umulur ki, düşünürsünüz.” (Bakara S./266) ayeti hükmünce düşünmesini istiyor. Hakikati anlayanları yaşadığı toplum içinde farklı tutmuştur. “Dilediğine hikmet verir, hikmet verilene ise pek çok hayır verilmiş demektir. Ve bunu ancak üstün akıllılar anlar.” (Bakara S./269) ayetinde düşünen, tefekkür eden, sorgulayarak kabul eden kişileri üstün akıllı olarak nitelendirmiş. Sorgulamak kişiyi ve de dolayısıyla toplumları doğruya, hakikate, hata yapmamaya  ulaştırır.
Fakat hem dünya hem çevremizde gördüğümüz bir hakikat var ki; Müslüman tiplemesi düşünmeyen, tefekkür etmeyen, aklını kullanmayan, at gözlüğü takmış, körü körüne kabullenen tabiri caizse “ayküsü” düşük vasat insan tiplemesi. Sorgulamamış, eleştirmemiş, önüne gelenleri tefekkür edip düşünmeden kabullenmiştir. Ve bu tür Müslümanlar her zaman kullanılmaya müsait olmuştur. Yönetmek isteyenlerin işine gelendir bu Müslüman tiplemesi. Sorgular ve farklı söylem gerçekleştirirseniz ya günah işlemiş olursunuz, asi ilan edilirisiniz, yâda kendinizi suçlu, mahkûm edilmiş olarak bulursunuz. Ne Allah, ne Kuran, ne Hz. Muhammed (sav) Müslümanı bu şekilde tarif etmemiştir.
Bütün dünya Müslümanlarına, İslam ülkelerine bakın problem, kargaşa, terör, kan, gözyaşından başka ne var? Akan kan Müslümanın kanı, ölen Müslüman, öldüren Müslüman kaybeden Müslüman ama kazanan Müslümanı birbirine düşüren batı emperyalizmi. Sorgulamadan biat etmek, eleştiri yok, Allah’ın Kuranda kendine yüklediği hakikat ve sorumluluğun bilincinde olmak yok. Onca yanlış ve hatayı Kuran ve İslam’a töhmet gibi yükleyen, ezilmeye mahkûm, “güdülen varlık” haline dönüşmüş Müslüman. Onca grup ve cemaatler, İslam adına hareket eden onca sapkın oluşumlar, cemaatler dünyada İslam eşittir terör oluşmasına sebep olmuştur.
Hz. Muhammed (sav) Veda hutbesindeki uyarısı boşuna değildir. Allah Resulü: "Ashabım! "Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. O'da sizi yaptıklarınızdan dolayı sorguya çekecektir. Sakin benden sonra eski sapıklıklara dönmeyiniz ve birbirinizin boynunu vurmayınız! 
            Allah bu tür insanları ayette "Şüphesiz, yeryüzünde yürüyen canlıların Allah katında en kötüsü, akıllarını kullanmayan (gerçeği görmeyen) sağırlar, dilsizlerdir." (Enfal S./ 22) ölçüsünde nitelendirmektedir.
Müslüman kendisine yüklenen ilahi sorumluluğun bilincinde olmaz ve o ölçüde yaşamazsa Allah’ın ilahi azap ve uğursuzluğun gelişini beklemelidir. Kuranda ve geçmiş milletlerin tarihinde Allah’ın ilahi azabı ile helak olmuş milletlerin açıklı hikâyeleri vardır. Bu gün birçok İslam ülkesinin istila edilmiş gibi emperyalizmin çizmeleri altında oluşunu Müslüman iyi tahlil edip, nerede hata yaptık demelidir. “Akıllarını kullanmayanlar üzerine Allah bir uğursuzluk yükler.” (Yunus S./100) ayetinde ki hakikati anlamalıdır. Aklını kullanmayan insanların dünyada zelil olduğu gibi ahireti de zelil ve kötüdür ki; "Eğer kulak vermiş veya akletmiş olsaydık, çılgın alevli cehennemlikler içinde olmazdık "(Mülk S./10) hükmü dünyasını karartan Müslümanın dolayısı ile ahiretini de kararttığını ilan etmiştir.
“Hakikat” diye anlatılanlara “inanmak” değil de, “bilmek/yaşamak” adına kurcalayanlara Selam olsun!

Halit Kaya SAĞRA
TES Çatalca İlçe Başkanı
Güncelleme Tarihi: 30 Aralık 2016, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER