HIRSIZA DEĞİL, MEMURA BÜTÇE

HIRSIZA DEĞİL, MEMURA BÜTÇE

Türkiye’nin dört bir tarafından kar, kış, soğuk, ayaz demeden yollara düşüp ekmek kavgaları için, hak mücadeleleri için Türkiye Kamu-Sen’in Ankara Sakarya Caddesinde düzenlediği “HIRSIZA DEĞİL, MEMURA BÜTÇE” mitingine gelen on binlerce kamu çalışanı hep bir ağızdan “Yalana, yolsuzluğa, hırsızlığa, arsızlığa HAYIR”  diye haykırdı.

Sabahın erken saatlerinden itibaren alana akın eden kamu görevlileri Sakarya Caddesini hınca hınç doldurdu. “HER YER RÜŞVET, HERYER YOLSUZLUK”, “YOLSUZLUĞA HAYIR”, “AK DEĞİL KARASIN, BAŞIMIZA BELASIN”, “SUSMA HAYKIR ALDATMAYA HAYIR”, “HÜKÜMET KUTUNU AL BAŞINA ÇAL” şeklinde sloganlar atarak yolsuzluğu ve hırsızlığı protesto eden ve memur maaşlarına yapılan zamların yetersiz olduğunu ifade eden kamu görevlileri miting boyunca susmadı.

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk’un kürsüye çıkmasıyla coşkunun doruğa çıktığı mitingde, eleştiriler memuru masada satan malum konfederasyon ve hırsızlığı savunan yetkililere yöneldi.

 

KONCUK: ALIN TERİMİZİ, EMEĞİMİZİ ÇALAN HARAMİLERİN KARŞISINA BİR ABİDE GİBİ DİKİLİYORUZ

 

Türkiye Kamu-Sen  Genel Başkanı İsmail Koncuk, konuşmasına Tevfik Fikret’in “Han-ı Yağma” adlı şiirinde dörtlükler okuyarak başladı.

 

Bu sofracık, efendiler - ki iltikaama muntazır

Huzurunuzda titriyor - bu milletin hayatıdır;

Bu milletin ki mustarip, bu milletin ki muhtazır!

Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır...

 

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,

Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

 

Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir

Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?

Bu nadi-i niam, bakın kudumunuzla müftehir!

Bu hakkıdır gazanızın, evet, o hak da elde bir...

 

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,

Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin! diyen İsmail Koncuk, daha sonra Türkiye’nin dört bir yanından kar kış demeden yollara düşen ve ekmeği için, hakları için, kutlu mücadele için yollara düşen tüm kamu görevlilerini selamladı. Koncuk, “Kavgam, ekmeğim için; sevdam, ülkem için diyerek, yollara düşüp, kutlu mücadelemizin er meydanına koşan çilekeş, cefakâr, vefakâr kamu görevlisi kardeşlerim, çok kıymetli basın mensupları, hoş geldiniz, şeref verdiniz.

Bugün buraya gelebilmek; haksızlıkların, hukuksuzlukların, yolsuzlukların odağı haline gelen, alın terimizi, emeğimizi çalan haramilerin karşısına bir abide gibi dikilebilmek her babayiğidin harcı değildir. Memurları, emeklileri enflasyona ezdirmedik deyip, ülkenin kaynağını ve kaymağını yandaş çevrelere dağıtanları gördünüz.

Günlerce, sözde sendikaların ve siyasetçilerin büyük bir nimetmiş gibi anlattığı, toplu sözleşme yalanını izlediniz. Vatanın adım adım bölünmeye doğru götürüldüğünü, kardeşliğimize darbe vurulduğunu kaygıyla takip ettiniz.

Siz hep sustunuz, sabrettiniz, beklediniz. Şimdi sıra sizde; şimdi herkes susacak; siz konuşacaksınız. Bütün haksızlıkları, yüzsüzlükleri; yalancıların suratlarına çarpacaksınız. Siz; Türkiye Kamu-Sen’in büyüklüğüne inandınız, gücüne güvendiniz, “yeter artık” dediniz ve buraya geldiniz. Allah sizden razı olsun!” dedi.

 

KONCUK: TERÖRİSTİN BAŞ TACI EDİLDİĞİ, ŞEHİDİN, GAZİNİN ALAŞAĞI EDİLDİĞİ,YÜCE DİNİMİZİN, HER TÜRLÜ UĞURSUZLUĞA KALKAN EDİLDİĞİ KARANLIK BİR DÖNEM YAŞIYORUZ

 

Son 11 yıldır Türkiye’nin tam anlamıyla karanlık bir dönem yaşadığını belirten Genel Başkanımız İsmail Koncuk, Bürokrasisi hırsızlık, Kabinesi yolsuzluk, Hırsızı arsızlık içinde bir iktidar gerçeğiyle yüz yüzeyiz” dedi. Koncuk, Ne yazık ki ülkemiz çok acı bir dönem yaşamaktadır. 11 yılda uygulanan yıkım politikaları sonucunda, bizzat iktidar tarafından; Memuru, işçisi, emeklisi, dul ve yetimi perişan edilmiş, bebekleri kör ayazlara teslim edilmiş, Sınırları delik deşik edilmiş, Milli kimliği alt üst edilmiş, Yargısı, basını kuşatılmış, Ormanları, madenleri talan edilmiş, Limanları, fabrikaları peşkeş çekilmiş, Kurumları yağmalanmış, Milli ve manevi değerleri iğdiş edilmiş, Savcısı örgütçü, Polisi çeteci, Askeri terörist ilan edilmiş bir ülke gerçeğiyle yüz yüzeyiz. Bürokrasisi hırsızlık, Kabinesi yolsuzluk, Hırsızı arsızlık içinde bir iktidar gerçeğiyle yüz yüzeyiz. Teröristin baş tacı edildiği, Şehidin, gazinin alaşağı edildiği,Yüce dinimizin, her türlü uğursuzluğa kalkan edildiği karanlık bir dönem yaşıyoruz” dedi.

 

KONCUK: KİMSESİZLERİN KİMSESİ OLACAĞIZ DEDİLER, YAKINLARINI ABAD ETTİLER

 

Genel Başkanımız İsmail Koncuk, “Kimsesizlerin kimsesi olacağım” diye iktidara gelenler, mesailerini, tanıdıklarını âbâd etmeye harcadı, kendi yakınlarından başka kimsenin bir şeyi olmadı” dedi. Koncuk, ““Yoksulluğu bitireceğim.” diye iktidara gelenlerin yarattığı tabloda, 41 milyon vatandaşımız iki günde bir, sofrasına bir kap et yemeği koyamıyor.25 milyon vatandaşımız, eskiyen giysilerini değiştiremiyor.

62 milyon vatandaşımız, ev masraflarını karşılayamıyor. “Kimsesizlerin kimsesi olacağım.” diye iktidara gelenler, mesailerini, tanıdıklarını âbâd etmeye harcadı, kendi yakınlarından başka kimsenin bir şeyi olmadı.

Öyle ki, Fransa'nın kişi başına millî geliri Türkiye’nin 4 katı, Fransa’daki dolar milyarderlerinin sayısı 24. İtalya’nın kişi başına millî geliri Türkiye’nin 3 katı, dolar milyarderi sayısı 23.

Türkiye’de dolar milyarderlerinin sayısı 43. Türkiye’deki dolar milyarderlerinin sayısı, Fransa ve İtalya’dakilerin toplamına eşit. Harun olacağım deyip, Karunlaşanların yarattığı tablo ortadadır.  Bugün her 5 gençten 1'i işsizdir.

Kadınlarımız çalışma hayatının dışındadır. 11 yıldır büyümenin bütün yükü, daha çok çalışıp daha az kazanan memurun, işçinin, çiftçinin omuzlarına bindirilmiş, Büyümenin kaymağı, rant çevrelerine, eşe, dosta, akrabaya aktarılmıştır.” dedi.

 

KONCUK: 3 (Y) DİYEREK GELDİLER, 9 (Y) İLE SEFALARINI SÜRÜYORLAR

 

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, 3Y ile iktidara gelenlerin 11 yılda 3Y’yi 9Y’ye çıkardıklarını söyledi. Koncuk, “3Y’yi; “yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar”ı bitereceğim diye iktidara gelenler, 11 yılda 3Y’yi bitiremediği gibi, üstüne Yalanı, Yıldırmayı, Yolmayı, Yıkmayı, Yağmayı ve Yandaşlığı da türetmiştir.

11 yıl önce 3Y ile gelenler, bugün 9Y ile kurdukları saltanatta sefa sürmektedir.   Ayakkabı kutularından pislikler fışkırıyor. İhalelerinden yolsuzluklar taşıyor.

Atamalar adaletsiz, Terfiler liyakatsiz, Memur mutsuz, Emekli umutsuz, Millet aç, millet perişan, millet çaresiz…

Milletten toplanan vergilerden oluşan bütçe, denetlenmiyor. Milletin parasını har vurup harman savuranlar, denetlenmiyor. Milletin bütçesinin bekçisi olan Sayıştay, pasifize edilmiş durumdadır. Bu denetimsizlik içinde türetilen haramiler, milletin kaynaklarını hamuduyla götürmektedir.

OECD içinde en uzun çalışma süresi bizde,En zayıf iş güvencesi bizde,Taşeronlaşma bizde,Sendikasızlaştırma bizde,En kötü yaşam koşulları bizde,En çok gecekondu bizde, En düşük maaş bizde…Ama “Dünyanın en büyük 17. ekonomisiyiz” diye övünen iktidar da bizde” dedi.

  

KONCUK: DÜNYADA MEMUR VE EMEKLİSİNİ MASADA SATAN TEK SENDİKA TÜRKİYE’DE

 

Sıcak paranın, faizlerin, vergilerin en çok olduğu ülkenin Türkiye olduğuna vurgu yapan Genel Başkan İsmail Koncuk, Memuru ve emeklisini masada satan tek sendikanın da Türkiye’de olduğunu belirtti. Koncuk, “Vatandaşına zırnık koklatmayanlar, milletin kaynaklarını yandaşa, hırsıza, uğursuza peşkeş çekenler de bizde. Toplam gelirin %10’unu bile alamayan çalışanlar, toplam gelir vergisinin %62,6’sını ödüyor.

Yani hortumlanan paralar, memurun, işçinin cebinden çıkıyor. Faizler düştü, ülke coştu diyorlar ya; 2014 bütçesinin %12’si faize gidecek. Dünyanın en çok sıcak parası bizde, Dünyanın en yüksek reel faizlerinden biri bizde, Dünyanın en yüksek dolaylı vergi ödeyen vatandaş bizde...

Ama bizde öyle bir şey daha var ki, dünyanın başka hiçbir ülkesinde yok: Memurunu, emeklisini toplu sözleşme masasında satan sendika…İnanın bu sendikanın dünyada bir eşi daha yoktur.

Bunlar, önlerinde 23 gün süre varken, 2 günde toplu sözleşme imzalayan, Toplam 5 saat içinde, 1150 talebi tek tek anlatıp, tartışabilecek kadar hızlı konuşabilen,  Yüzleri hiç kızarmadan memurun, emeklinin gözünün içine baka baka gerçekleri çarpıtabilme kabiliyetine sahip, Hükümetin teklif ettiği rakamın dahi altında bir zamma imza atan,

Bütçede memurlara ayrılan paranın tam 3 milyar lirasını, Hükümete bırakan, eşsiz(!) sendikacılardır.

Alınan zam ortadadır. Altı da, üstü de 123 lira. Bunun nesini savunacaksın?

Aile yardımı zammı kaç? Sıfır!

Çocuk parası zammı kaç? Sıfır!

Fazla çalışma ücreti zammı kaç? Sıfır!

Ek ödeme zammı kaç? Sıfır!

Ek ders zammı kaç? Sıfır!

Tazminat zammı kaç? Sıfır!

İkramiye zammı kaç? Sıfır!

İşte bunların bütçesi de, yandaşların sendikacılığı da koskoca bir sıfırdır.

Hayaldi, gerçek oldu değil mi?

Neredeeen nereye!

Bakınız memurlarımız neredeeen nereye gelmiş!

Bir memur maaşıyla 2012 Aralık’ta;

2 bin 221 kilo patates alabilirken, bugün bin 237 kilo alabiliyor. Erime %44,3.

Bin 342 kilo patlıcan alırken, bugün 895’e düşmüş. Erime %33,3.

Bin 382 kilo domates, 978 kiloya düşmüş. Erime %29,3.

Bin 117 kilo sivri biber, 832 kiloya düşmüş. Erime %25,5.

        Bu liste uzayıp gidiyor.

Memurun maaşı, her gün mum gibi eriyip gidiyor.

Ama AKP ile malum sendika kol kola girmiş diyor ki, “Sana bir yıl için 123 lira yeter de artar.”

Başka?

Başka bir şey yok!

Enflasyon farkı var mı? Yok!

Hizmet kolları var mı? Yok!

Yardımcı Hizmetliler var mı? Yok!

Akademisyenler var mı? Yok!

Görevde yükselme? Yok!

Başta 4/C’liler olmak üzere kadroya geçirilmeyen personel? Yok!

Hz. Ebubekir diyor ki, “Benim nezdimde sizin en kuvvetliniz, hakkını alıncaya kadar zayıf olan kimsedir. En zayıfınız da ondan başkasının hakkı alınıncaya kadar güçlü kimsedir.” İşte bu sözden hareketle,  haklarını alana kadar en güçlüsü 4/C liler, en zayıfı ise bu iktidardır.

Eğitim çalışanlarına Yok!

Sağlık çalışanları ve döner sermayeli kurumlarda çalışanlar? Yok!

Büro çalışanlarına Yok!

Yerel Hizmet çalışanlarına Yok!

Din görevlilerine Yok!

Tarım ve Orman Çalışanlarına Yok!

Postacılar, haber çalışanlarına, Basın yayın çalışanlarına Yok!

Enerji çalışanlarına Yok!

İmar Hizmet kolu çalışanlarına Yok!

Ulaşım çalışanlarına Yok!

Kültür ve Sanat çalışanlarına Yok!

Tüm ek ödemelerin emekliliğe sayılması? Yok!

Vergi dilimlerindeki adaletsizlik! Yok!

KİT çalışanları? Yok!

Uzmanlar? Yok!

Disiplin affı? Yok!

2005’ten sonra göreve başlayanlara bir derece? Yok!

Üniversiteli işçiye kadro? Yok!

Emeklilikte yaşa takılanlara umut? Yok!

Taşeronlaşmaya çözüm? Yok!

Kısacası ne bütçede, ne AKP’nin gündeminde, ne de malum konfederasyonun gündeminde memur yok!

Ama ne var?

Hırsızlık var, yolsuzluk var, arsızlık var!

Yandaşlık var, yalancılık var, yağmacılık var!” dedi.

 

KONCUK: BUNLAR, İKTİDARIN EMRİ İLE SÜT DÖKMÜŞ KEDİYE DÖNEN, MEYDANLARA İNEMEYEN, MASAYA YUMRUĞUNU VURAMAYAN, MEMURUN ÖNÜNE ÇIKAMAYAN, TATLI SU SENDİKACILARIDIR

 

Memuru masada satanların, memur ve emeklilerin 2 yılını çaldığını belirten Genel Başkan İsmail Koncuk, “Bu hezimet, neyin diyetidir?” diye sordu. Koncuk,”Bu vurdumduymaz anlayış yüzünden memurlarımızın ve emeklilerin sorunları 2 yıl boyunca görüşülmemek üzere, 2015 yılındaki toplu sözleşme görüşmelerine kadar rafa kaldırıldı, sümen altı edildi.

Soruyorum sizlere, bu mudur tarihi başarı? Bu mudur son 50 yılın en başarılı toplu sözleşmesi? Bu mudur sendikacılık?

İşte bu hezimetin baş mimarı, 2014 yılının tamamı için aldıkları 123 lira zammı anlata anlata bitiremeyen, 2015 yılında tam bir skandala imza atan ve %3+3 sefalet ücretine “Evet” diyen, İktidarın bir emri ile süt dökmüş kediye dönen, Meydanlara inemeyen, Masaya yumruğunu vuramayan, Memurun önüne çıkamayan, tatlı su sendikacılarıdır.

Son bir yılda LPG’ye %20 zam yapıldığı, patatesin %93; kuru fasulyenin %46; ilacın %25; ekmeğin %13; kuru soğanın %12; peynirin %11 zamlandığı bir ülkede; maaşlara %5,1 zam yapılmasını davul zurnayla kutlamak mıdır sendikacılık?

Bu hezimet, neyin diyetidir?

AKP, küreselleşme deyince, taşeronlaşma ve sendikasızlaştırmayı anladı. Büyüme deyince, maaşları reel olarak azaltmayı anladı. Çağdaşlaşma deyince, yandaş türetmeyi anladı. Demokratikleşme deyince, despotlaşmayı anladı. Seçim sonuçlarının her türlü hukuksuzluğa cevaz verdiğini anladı. İstihdam deyince, taşeronlaşmayı anladı. Kamu deyince, memurun iş güvencesini yok etmeyi anladı.

Ülkeyi bakkal dükkânına çevirdi. İşine gelmeyen kamu görevlilerini işten atabilmek için 657’yi değiştirmeyi planladığını söyledi. Memurları “İhbarını, kıdemini verir, kapının önüne koyarsın” dedi.

Reformu yıkım anladı.

Devleti şirket anladı,

Memur köle anladı.

Milleti teba anladı.

Yürütmeyi yanlış anladı.

Velhasıl ne anladıysa, her şeyi yanlış anladı.” dedi.

 

KONCUK: TERÖRİSTE KAFA YORDUNUZ, İHALELERE KAFA YORDUNUZ, OSLO’DA PAZARLIKLARA KAFA YORDUNUZ ANCAK, MEMUR VE EMEKLİYİ UNUTTUNUZ, ŞEHİT ANALARININ GÖZYAŞLARINI UNUTTUNUZ

 

Genel Başkan İsmail Koncuk, Milyonlarca memurun, emeklinin sorunlarını nasıl çözeceklerine kafa yormayanların, teröristin yollarına kırmızı halılar serdiğini, ayakkabı kutuları içlerine milyon dolarlar biriktirdiklerini, şehit analarının gözyaşlarını unuttuklarını söyledi. Koncuk, “Memura 100 lira verirken elleri titreyenler, yandaşa 100 milyarlarca EURO’luk ihaleleri güle oynaya verdiler, komisyonları ceplerine indirdiler.

Hak ettiğini isteyen memura zulmü reva görenler, teröristin yollarına kırmızı halılar serdiler. Beraber yürüdüler, beraber yürüttüler ama yolun sonuna geldiler. Yaptıkları tüm hukuksuzlukların üstünü örtmekte mahir davrananlar, ayakkabı kutuları içinde ülkenin kaynaklarını cebe indirenler, bir de yüzleri kızarmadan mağdur edebiyatı yapabilmektedirler.

Gemi değil, gemicik; Hırsız değil, hırsızcık; Kutu değil, kutucuk diyenler, koca bir yıl için memura reva gördükleri 123 lira zamma da uygun bir ad koysunlar.

İşlerine geldiğinde, altlarına zırhlı araç tahsis ettikleri savcıları, işine gelmediğinde hain ilan edeceklerine;

Askere kurşun sıkanlara hain desinler. Boğazlarına kadar girdikleri yolsuzluk batağından çıkabilmek için bir gecede, yönetmelikleri değiştirip, yargı denetiminden kaçacaklarına; Milyonlarca memurun beklediği yasa değişikliklerini yapsınlar.

Bu ülkeyi yönetenler, yürüttükleri paraları nereye saklayacaklarına kafa yoracaklarına; Milyonlarca memurun, emeklinin sorunlarını nasıl çözeceklerine kafa yorsunlar.

Yakınlarının, akrabalarının kârına kâr katmak için düşüneceklerine; Milyonlarca memur ve emekliye verdikleri %3+3 zammı nasıl yükseltirim diye düşünsünler.

Oslo’da, İmralı’da, teröristle bu ülkenin temeline dinamit koymanın müzakeresini yapacaklarına; Memurlarımızla oturup, çağdaş bir kamu yönetimi oluşturmanın müzakeresini yapsınlar.

Ülkeyi bölmenin hesaplarını yapacaklarına; Kardeşliği pekiştirmenin hesaplarını yapsınlar.

Yıllarca 27 Mayıs deyip, 12 Eylül deyip, 28 Şubat deyip darbe edebiyatına sığınacaklarına; Kamu yönetimine, yerel yönetimlere, Kamu İhale Kanununa, Görevde Yükselme Yönetmeliğine, Yargıya, sağlık, eğitim ve sosyal güvenliğe, sosyal devlete, bu ülkenin birliğine, bütünlüğüne indirdikleri darbenin muhasebesini yapsınlar.

Irak’ı işgal eden Amerikan askerleri için gözyaşı dökeceklerine; Bir kerecik de bu topraklar için toprağa düşen şehitlere, şehit analarına gözyaşı döksünler.” dedi.

 

KONCUK: PARALEL DEVLETİN AĞA BABASINI SİZLER YARATTINIZ

 

Genel Başkanımız İsmail Koncuk, son günlerde dillendirilen “Paralel Devlet” söylemlerini de sert şekilde eleştirdi. Koncuk, “Pislikleri ortaya saçılınca, paralel devlet balonuna sığınanlar, iktidarda oldukları 11 yılda paralel devletin ağa babasını kendi elleriyle yarattılar.

Buradan “paralel devlet” diye ağıt yakanlara soruyorum:

Borazanlığınızı yaptırdığınız yandaş medya yapılanması, paralel medya değil midir? Milyarlarca dolarlık ihaleleri verdiğiniz yandaş iş adamı yapılanması, paralel iş dünyası değil midir?

Savcılığını yaptığınız davalardaki yandaş yargı yapılanması, paralel yargı değil midir? Bu ülkede en açık paralel devlet, KCK’nın kurduğudur. İhanet sürecinde serbest bıraktığınız KCK yapılanması, paralel devlet değil midir?

Kendi yakınlarınıza peşkeş çektiğiniz kaynaklar, paralel bütçe değil midir? Kollayıp gözettiğiniz, haksızlıkla yükselttiğiniz yandaş memur yapılanması, paralel memur değil midir?11 yılda, memurlara yaptığınız baskıyla, tehditle, sürgünle büyütüp geliştirdiğiniz yandaş sendika yapılanması, paralel sendika değil midir? 

Bir tarafta paralel yandaşlar milletimizin kaynaklarını ayakkabı kutularına doldururken, Diğer tarafta paralel sendika ile el ele memurun, emeklinin iki yılını çalmadınız mı?

Namusluyu ezip, memurları fişleyip, bizden, bizden olmayan diye ayırmadınız mı? Haramiliği hortlatıp, yandaşları ayrı tutup, kayırmadınız mı?   Dilinizden düşürmediğiniz Allah’ın adaletinin, bir gün tecelli edeceği gerçeğini hiç aklınıza getirmez misiniz?

Andımızı kaldırmanızın altındaki hikmet de böylece açığa çıkmıştır. Siz, “Türk’üm, doğruyum, çalışkanım” diyemezsiniz. Çalışmadan kolay yoldan kazanma, Harun gibi gelip Karunlaşma derdinde olanlar “çalışkanım” diyemez. 

Yetimin, garibin, öksüzün, dulun, işsizin, milletin parasını ayakkabı kutularına gizleyenlerin doğrulukla işleri olamaz. “Yol yapıyoruz” diyerek kendi yolunu bulup; işçiye, memura, asgari ücretliye, emekli, dul ve yetime yolunu kaybettirenler, andımızı ağzına dahi alamaz.” dedi.

 

KONCUK: BU ÜLKENİN EVLATLARI İÇİN “İSTİKLAL” MÜCADELESİ VERENLERLE, KENDİ EVLATLARI İÇİN “İSTİKBAL” MÜCADELESİ VERENLERİ AYIRT ETMEK, HEPİMİZİN NAMUS BORCUDUR

 

“Yolsuzlukları açığa çıkarıp, sorumlularından hesap sormak, hepimizin namus borcudur” diyen Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, “Bugün maskelerin düştüğü, gerçeklerin ortaya çıktığı gündür” ifadelerini kullandı. Koncuk,”11 yılda memuru perişan eden, büyümenin külfetini sırtımıza yükleyip, kaymağını yandaşına peşkeş çeken iktidarın kutusu açılmış, kirli mahremi ortaya saçılmıştır.

Biz, bu ülkeye bir çivi çakana minnet duyarız ama ülkenin çivisini çıkartanlara karşı, susan dilsiz şeytanlardan olmayacağız. Operasyon yapanlar için “Babamın oğlu olsa affetmeyeceğim.” diyen Sayın Başbakan, “Yolsuzluk yapan babamın oğlu olsa affetmeyeceğim, sonuna kadar gideceğim.” diyemiyor.

Evlerine ekmek götüremedikleri için canına kıyan insanların, çöplüklerden yiyecek toplayan çocukların olduğu, soğuktan bebeklerin donduğu bir ülkede yetkililer, heba ettikleri kaynakların hesabını kuruş kuruş vermek zorundadır.

Namusu, şerefi, imanı, vicdanı olanlar, bu milletin kaynaklarına sahip çıkmakla mükellef olduklarını bilirler.  Yolsuzlukları açığa çıkarıp, sorumlularından hesap sormak, hepimizin namus borcudur.

Bu ülkenin evlatları için istiklal mücadelesi verenlerle, kendi evlatları için istikbal mücadelesi verenleri ayırt etmek, hepimizin namus borcudur. Bu milletin kaynaklarını korumak için toprağın altında yatanla, bu milletin kaynaklarıyla sırça köşklerde yatanları ayırt etmek, hepimizin namus borcudur.

Bu millet için “Türk’üm, doğruyum, çalışkanım” diye başlayan yemininin esiri olanlarla, servet, şöhret ve şehvetin esiri olanları ayırt etmek, hepimizin namus borcudur.   Memur, emekli ve aileleriyle birlikte, 20 milyon vatandaşımızın bir yıllık bütçesini, bir kalemde yandaşa ihale olarak verenlere, “Hırsıza değil, memura bütçe yap” demek hepimizin namus borcudur.

Bugün maskelerin düştüğü, gerçeklerin ortaya çıktığı gündür. Bugün; akla karanın belli olduğu gündür.  Bugün; iktidarın koltuğunun altına saklananların, şahsi menfaatleri için hırsıza, yolsuzluk yapana prim verenlerin değil, yürekli olanların günüdür. Bugün; yargıdan kaçanların, milyonların vicdan mahkemesinde yargılandığı gündür.

Bugün; memurların haklarını koruduğunu iddia eden sözde sendikaların, kaçacak delik aradığı gündür. Bugün; memurlarımızın cevap hakkını kullandığı gündür. Bugün; memurlarımız; milli gelirden hakkını istemek için Türkiye’nin dört bir yanından buraya koştular.

Bugün, tüm haksızlıklara karşı meydan okuyan ve tüm riyakârların günahlarını suratlarına çarpan bir Türkiye Kamu-Sen var. Bugün, inanın ki tüm emekliler, tüm memurlar, tüm Türkiye “İyi ki Türkiye Kamu-Sen var” diyor.

Yaşasın haysiyet, şeref, namus ve hak mücadelemiz! Yaşasın Türkiye Kamu-Sen!

Ne mutlu Türküm diyene!”” dedi.

Mitingimiz Genel Başkanımız’ın konuşmasının ardından hep bir ağızdan “ANDIMIZ”ın okunmasıyla birlikte tamamlandı.

“HIRSIZA DEĞİL, MEMURA BÜTÇE” mitingimize Genel Başkanımızla birlikte, Türkiye Kamu-Sen Eski Genel Başkanı Bircan Akyıldız, İlksan Yönetim Kurulu Başkanı Tuncer Yılmaz, Türk Sağlık-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, Türk Büro-Sen Genel Başkanı Fahrettin Yokuş, Türk Yerel Hizmet-Sen Genel Başkanı İlhan Koyuncu, Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Nuri Ünal,  Türk İmar-Sen Genel Başkanı Necati Alsancak, Türk Enerji-Sen Genel Başkanı Celal Karapınar, Türk Tarım Orman-Sen Genel Başkanı Ahmet Demirci, Türk Haber-Sen Genel Başkanı İsmail Karadavut, Türk Ulaşım-Sen Genel Başkanı Nazmi Güzel, Türk Kültür Sanat-Sen Genel Başkanı Hasan Hüseyin Yılmaz, Türk Emekli-Sen Genel Başkanı Osman Özdemir, Genel Merkez Yöneticilerimiz, Türkiye’nin dört bir yanından gelen İl Temsilcilerimiz ve Şube Başkanlarımız, Kamu çalışanları ve vatandaşlar katıldı.

Güncelleme Tarihi: 28 Aralık 2013, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER