MEB'İN KURAL TANIMAZLIĞI ÖĞRETMENLERİ BİR DAHA MAĞDUR ETMİŞTİR

Eğitim Bir Sen Ankar il Başkanı Mustafa Kır yaptığı açıklamada

MEB'İN KURAL TANIMAZLIĞI ÖĞRETMENLERİ BİR DAHA MAĞDUR ETMİŞTİR


 

 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitimden 12 yıllık zorunlu eğitim sistemine geçiş döneminde doğal olarak bir takım sıkıntılar yaşanmıştır. Bu sıkıntıların en büyüğünü norm dışında kalan öğretmenlerin yaşadığı da herkesçe bilinen bir gerçektir.

 Bilindiği üzere öğretmenlerin bir kısmı norm dışında kalmamak için alan değişikliği yoluna gitmiş olmasına rağmen birçoğu da norm dışında kalmaktan kurtulamamıştır.  Ne yazık ki başta sınıf öğretmeni normunun belirlenmesi olmak üzere norm kuralı dışına çıkılarak halen ilkokul 1.2.ve 3. sınıfı okutan öğretmenler hizmet yılı az olmasına rağmen okuttuğu sınıf öğrencilerinin psikolojik durumu dikkate alınarak norm içinde tutulmuş,  4. sınıfı okutan öğretmenler ise hizmet puanı yüksek olsa bile norm dışında bırakılmıştır.

 Ancak geçen süre zarfında norma içinde olup norm dışında tutulan öğretmen normdan haksız yere çıkarıldığı için,  norm dışında olduğu halde norm içinde tutulan öğretmen de ne zaman tekrar norm dışına itileceği kaygısını taşıdığı için eğitim öğretim çalışmalarında bir türlü huzuru yakalayamamıştır.

‘BİZ ÖĞRETMEN NORMUNU MEB DEĞİL,
NORM YÖNETMELİĞİ BELİRLEMELİDİR.’DEMİŞTİK.

 Esasen 06.05.2010 tarih ve 27573 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Öğretmenlerin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin 41. maddesi 3. Fıkrasında “ Herhangi bir nedenle istihdam alanı daralan öğretmenler ile görevli oldukları eğitim kurumlarında norm kadro esasları çerçevesinde öğretmen norm kadro sayısının azalması üzerine hizmet puanı üstünlüğüne göre yapılacak değerlendirme sonucunda hizmet puanı en az olandan başlamak üzere norm kadro fazlası olarak belirleneceği açıkça ifade edilmiştir.

  Görüldüğü üzere norm yönetmeliği hükümlerine göre norm fazlası olan öğretmenin belirlenmesinde uygulanacak tek kriterin hizmet puanı olduğu açıkça ifade edildiği halde, öğrencilerin öğretmenlerinin değişmesiyle sıkıntıya düşecekleri gerekçesi ile Milli Eğitim Bakanlığının yazılı olmayan talimatı üzerine bazı İl Milli Eğitim Müdürleri Norm Yönetmeliği usul ve esaslarının aksine bir uygulama içine girmişler, geçen öğretim yılında ilkokul 1. 2. ve 3. Sınıfları okutan öğretmenlerin hizmet puanlarına ve norm dışında kalıp kalmadıklarına bakılmaksızın normun içinde tutularak bir önceki yılda okuttukları sınıfları okutmaya devam ettirilmişlerdir.  Geçen öğretim yılında 4. 5. sınıfları mezun eden öğretmenler ise hizmet puanlarına bakılmaksızın normun dışında tutulmuşlardır.

HANİ ÖĞRETMENİ DEĞİŞİRSE ÖĞRENCİNİN PSİKOLOJİSİ BOZULACAKTI?
PSİKOLOJİNİN KURALLARI MI, YOKSA NORM YÖNETMELİĞİ Mİ DEĞİŞTİ?

  Geldiğimiz şu noktada yine aynı Milli Eğitim Bakanlığı tarafından öğretmenler, halen sınıf okutup okutmalarına bakılmaksızın norm yönetmeliği esaslarına göre normu açık olan okulları tercihe zorlamaktadır.

 Sene başında öğrenciler öğretmeni değiştiğinde psikolojik sıkıntıya gireceği endişesiyle norm dışında kalan öğretmeni norm içine tutan MEB, Şimdi aynı öğretmeni sene ortasında normu açık olan okulları tercihe zorlarken öğretmenlerinden ayrılacak olan öğrencilerin psikolojik durumlarını neden dikkate almamıştır? Psikoloji ilminin kuralları mı değişti? Yoksa norm yönetmeliğinde yeni bir düzenleme mi yapıldı?

 Milli Eğitim Bakanlığı’na güvenerek ve kural dışı da olsa norm içinde kaldığını zanneden ve bu yüzden alan değişikliği ihtiyacı bile duymayan öğretmenin mağduriyeti ve psikolojisi sene ortasında norm dışına düşürülerek  normu açık olan okullara tercihe zorlanırken   mağduriyeti  neden hesaba katılmamıştır?

 Hukuk devletinde bu haksız uygulama karşısında mağdurların hak arama yoluna gidebilecekleri  neden düşünülememiştir?

 İlk etapta sadece öğretmenlerinden ayrılan öğrencilerin psikolojisinin bozulacağı düşünülürken sonunda hem öğretmenin, hem öğrencinin, hem okul yöneticisinin hem de velilerin psikolojisinin bozulacağı neden fark edilememiştir.

MAĞDURİYETİN HESABINI MEB Mİ, MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLERİ Mİ ÖDEYECEK?

 Şimdi gelinen şu noktada yaşanan mağduriyetin hesabını norm yönetmeliğini çiğneyerek Milli Eğitim Müdürlüklerine talimat veren Milli Eğitim Bakanlığı mı, yoksa hukuksuz talimatı uygulayan Milli Eğitim Müdürlükleri mi ödeyecektir? Yoksa Milli Eğitim Bakanlığı’nın yaptığı ve mağdur edilen öğretmenlerin çektikleri yanlarına kar mı kalacaktır?

  Kayıt döneminde gönüllü bağışlardan dolayı okul yöneticilerine ceza yağdıranlar, her fırsatta eğitim emekçilerini ve okul yöneticilerini yerden yere vuranlar kendi yanlışlıkları karşısında acaba ne düşünecekler?

 Artık eğitim çalışanlarının da huzur ve güvene ihtiyaçlarının olduğunun ne zaman farkına varılacaktır?

  Eğitim öğretimde başarıyı yakalama yolunun huzurlu bir çalışma ortamından geçtiği ne zaman bilinecektir?

 Milli Eğitim Bakanlığı ben yaptım oldu mantığından sıyrılmalı bu konularda eğitim emekçileri ve okul yöneticileri ile MEB arasında sorunların çözümü için elçilik yapan sendikaların uyarılarını önemle dikkate almalıdır.

 Oysaki biz; ’ Öğretmen Normunu MEB değil, Norm Kuralı Belirlemelidir.’ uyarısında bulunmuştuk. Uyarımız dikkate alınsaydı bu gün bu sıkıntı tekrar yaşanmayacaktı.

PEKİ, NE OLDİ ŞİMDİ?

Milli Eğitim Bakanlığı iyi niyetle yapılan uyarıları dikkate almazsa o zaman biz de kendilerine Temel’in şu fıkrasını hatırlatmak zorunda kalırız. Temel hastalanmış yakınlarına hep ben hastayım, ben ölüyorum demiş fakat kimseyi inandıramamış. Bir gün temel ölmüş ve mezar taşına şu kitabenin yazılmasını istemiş. ‘Hastayım dedim, inanmadınız. Ölüyorum dedim, inanmadınız. Peki ne oldi şimdi?’
      Bu uygulama yanlış dedik dinlemediniz. Bu uygulama hukuksuz dedik anlamadınız. Peki, ne oldi şimdi?

[email protected]

Güncelleme Tarihi: 06 Aralık 2012, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER