ÖZÜR GRUBU ATAMALARI NASRETTİN HOCA'NIN YÜN HİKÂYESİNE DÖNDÜ

Memur-Sen Ankara İl Başkanı ve Eğitim-Bir-Sen 1 No’lu Şube Başkanı Mustafa Kır yaptığı açıklamada ‘

ÖZÜR GRUBU ATAMALARI NASRETTİN HOCA'NIN YÜN HİKÂYESİNE DÖNDÜ


 
Özür grubunda atanamayanların dramı artarak devam ediyor
 Özür grubu atamalarında öğretmen fazlalığı gerekçesiyle istediği ile atanamayan sınıf öğretmenlerinin dramı artarak devam ediyor. Gerek eş durumu, gerekse diğer özür grubu tayinlerine getirilen bu kısıtlamalar her şeyden önce insanî gerekçeler açısından büyük bir haksızlıktır. Milli Eğitim Bakanlığının bu uygulaması sağlık sorunlarıyla boğuşan veya aile birlikteliği sağlamaya çalışan öğretmenlerin hayatını altüst edecek cinsten bir uygulamadır.

MEB çözüm bulmuyor, sunulan çözümü reddediyor

 Milli Eğitim Bakanlığı hem çözüm bulmuyor hem de çözüm olarak sendikalardan gelen her öneriyi elinin tersiyle itiyor. Her türlü istişare ve öneriye kapalı devre çalışıyor. Bilindiği üzere 40 binden fazla öğretmen mezun olduğu alanın dışında çalıştırılmaktadır.  Alan değişikliği dışında çalışan öğretmenlerin çoğunluğu da sınıf öğretmenleri oluşturmaktadır. 4+4+4 yeni eğitim sisteminin uygulamaya geçmesi ile birlikte 30 bine yakın sınıf öğretmeni norm dışında kalmıştır.

  Sendikamız tarafından gerek isteğe bağlı il dışı atamalarında gerekse özür grubuna bağlı atamalarda sıkıntı yaşanmaması için norm dışında kalan sınıf öğretmenlerinin sayısının en aza indirgenmesi amacıyla branş değişikliğine gidilmesi ve yeterli sayıda kontenjan üretilmesi ve bu işlemin mutlaka iller arası yer değiştirme ve özür grubu atamalarından önce yapılması konusunda Milli Eğitim Bakanlığına öneride bulunmuştur.

Parçalanmış ailelere yıkılmış ailelerde ekleniyor!

 Ne yazık ki MEB bu uyarılara her zaman olduğu gibi kulak tıkamıştır. Özür grubu atamalarında yaşanacak dramı görmezlikten, bilmezlikten ve duymazlıktan gelmiştir. Oysaki bu gün bu sebeple çok öğretmen eşlerinden ve çocuklarından ayrı kalmıştır. Annelerinden babalarından ayrı kalan çocukların, çocuklarından ayrı kalan anne ve babaların psikolojisi bozulmuştur. Bu yüzden sadece parçalanmış aileler oluşmamış aynı zamanda yuvası yıkılmış aileler de oluşmuştur.

 

Bu çözümün N.Hocanın yün hikâyesinden farkı nedir?

 Şimdi Milli Eğitim Bakanlığı Özür Grubundan atanamayan sınıf öğretmenlerine müjde veriyor. ‘Branş değişikliği uygulaması yapılacak, sonra atanacağı yerlerde ihtiyaç oluşacak özür grubundan atamalar yılda bir defa Ağustos ayında yapılabildiği için ancak bu öğretmenler istedikleri yerlere 2013 yılının Ağustos ayında tayin yapılabilecektir.’ Bu müjdenin Nasrettin Hoca’nın yün hikâyesinden bir farkı var mı? Hikâye meşhurdur.

 Nasrettin Hoca’nın adamın birine borcu vardır. Alacaklı kapıya dayanmış, hocam artık şu bizim borcu ver demiş. Hoca baktı ki kurtuluş yok. Ödeyecek parası da yok. Borcum borç paranı inkâr etmiyorum. Paranı ödeyeceğim demiş. Adam ne zaman ödeyeceksin? Deyince Nasrettin Hoca: Bahçenin şurasını görüyor musun? Alacaklı: Evet görüyorum demiş. Hoca: Buraya çalı dikeceğim çalılar büyüyecek, buradan geçen koyunların yünleri çalılara takılacak ben o yünleri toplayacağım, eğirip iplik yapacağım, o ipliği pazarda satacağım elime geçen parayla borcumu ödeyeceğim deyince, alacaklı başlamış sinirinden gülmeye Hoca, ‘Seni gidi köftehor peşin parayı görünce nasılda gülersin’ demiş.  Ya çalı bitmezse, ya çalıya koyun yanaşmazsa, ya öğretmenin atanmak istediği il veya ilçede ihtiyaç olmasa?  Ömür boyu bu insanlar ailesinden ve çocuklarından ayrı mı yaşayacaklar? Milli Eğitim Bakanlığının görevi sebepler ne olursa olsun sorunlara çözümsüzlük değil çözüm getirmektir.
 
Çözümsüzlük çözüm değildir

Eğer zamanında branş değişikliğine gidilmiş, ek kapasite üretimi artırımı yapılmış isteğe bağlı il dışı ve özür grubu atamaları da bu işlemden sonraya alınmış olsaydı il dışı ve özür grubu atamalarında şu anda yaşanan sıkıntıların birçoğu yaşanmayacaktı.   Norm dışında kalan sınıf öğretmenlerinin norm dışına itilmemesi için en azından sendikaların uyarısı dikkate alınmış olsaydı bu gün yaşanan feryatların çoğu duyulmayabilirdi. Özür grubu atamaları bu yıl geçti, gelecek yılı bekleyin demek çözüm müdür? Yoksa çözümsüzlük müdür? Sürekli sinir ve stres içinde çözüm bekleyen taraflar bu sözden ne kadar memnun olmuşlardır?

MEB İnatlaşma değil, istişare yolunu seçmelidir

 Artık Milli Eğitim Bakanlığı zıtlaşma, inatlaşma yolunu değil istişare yolunu seçmelidir. Zira hizmetlerin yürütülmesinde istişare yoluna gitmesi gereken tek bakanlık varsa o da Milli Eğitim Bakanlığıdır olmalıdır. Çünkü başta Milli Eğitim Bakanı olmak üzere müsteşarı, İnsan Kaynakları Genel Müdürü hepsi kurum dışından gelerek bu görevi ifa etmeye çalışmaktadır. Bu görev yaparken yönettikleri kurumu gereği gibi tanıyamadıkları yönünde endişeler giderek artmaktadır.

Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az

 Acaba Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri kendilerine bağlı olan okul ve kurumların ihtiyaçlarını, sorunlarını nasıl ve ne şekilde hangi imkân ve imkânsızlıklar içerisinde yönettiklerini ne kadar bilebiliyorlar? Biz bilmediklerini yadırgamıyoruz. Bilmedikleri konularda yapılan uyarıları dikkate almadıkları için çektirdikleri çileye ve kendilerine karşı olan güven duygusunun giderek zayıflamasına, bunca yapılan güzel işler alınan iyi kararlarında gözlerden ve gönüllerden silinmesine üzülüyoruz.
   MEB eğitimde hiçbir yeri olmayan sevdirme yerine nefret ettirme, kolaylaştırma yerine zorlaştırma yolunu derhal terk etmelidirler. Çünkü huzursuzluk gittikçe artıyor. Artık MEB çalışanları koro halinde ‘Huzurum kalmadı fani dünyada’ şarkısını koro halinde söylemeye başladılar. Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.
 

Güncelleme Tarihi: 11 Eylül 2012, 00:00
YORUM EKLE
YORUMLAR
feyzullah koçak
feyzullah koçak - 12 yıl Önce

devlet derdiği sözü tutsun ve özürlü kardeşlerimizide en geç meclis açıldıktan sonra işlerine gruplarınrına göre yerleştirsin

SIRADAKİ HABER