SGK İLK MEB'E VE YÖK'E CEZA KESSİN

Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen İstanbul İl Başkanı Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan yaptığı açıklamada “Sgk İlk Meb’e Ve Yök’e Ceza Kessin” dedi.

SGK İLK MEB'E VE YÖK'E CEZA KESSİN

 

 Sosyal Güvenlik Kurumu; kayıt dışılıkla mücadele için özel okulları mercek altına alarak, maaşı 2 bin 200 ile 2 bin 800 lira arasında olmayan öğretmenler için okullara ceza kesmeye hazırlanmaktadır. Öncelikle bunun gayet güzel bir uygulama olduğunu söylemek istiyoruz. Özel okullarda, dershanelerde düşük ücretlere çalıştırılan, sömürülen, emeklerinin karşılığını alamayan öğretmenlerimizin olduğu gerçektir. SGK’nın bu nedenle özel okulları inceleme altına alması, özel okullarda çalışan öğretmenlerin mağduriyetlerinin son bulması adına sevindiricidir.
 
Ancak sadece özel okul öğretmenleri değil, Devlet Okulunda görev yapan öğretmenlerimiz ve Üniversitelerde çalışan Araştırma Görevlisi, Okutman, Öğretim Görevlisi, Yardımcı Doçent ve birinci dereceye henüz yükselememiş Doçentlerimizin de durumu içler acısıdır. Öğretmen ve Öğretim Üyesi maaşlarına komik artışlar yapılmaktadır. 2012 yılı için yüzde 4+4 zam oranına mahkûm edilen öğretmenler ve öğretim üyeleri, ay sonunu zor getirmekte, borcu borçla kapatmakta, kredi kartıyla evlerinin ihtiyaçlarını ve çocuklarının masraflarını karşılamaktadır. Hatta bazı öğretmen ve öğretim üyelerimiz maaşlarına gelen hacizler yüzünden bunalımdadır. Bugün devlette görev yapan öğretmenlerin maaşlarını incelediğimizde; 9/3 derecede çalışan bir öğretmenin aylık 1.770 TL; 1/4 derecede görev yapan bir öğretmenin aylık 2.062 TL ücret aldığını görüyoruz. Araştırma Görevlilerinin tamamı 2200, Okutman, öğretim görevlisi, yardımcı doçent ve birinci dereceye yükselememiş bütün doçentler 2800 TL’nin altında maaş almaktadır. Öretmenlerin ve öğretim üyelerinin ek ders ücreti aldığını dile getirenlere ise şunu söylemek istiyoruz: Ülkemizde her öğretmen ve öğretim üyesi ek ders ücreti alamamaktadır. Sınıf öğretmenleri norm kadro fazlası değilse ek ders ücreti alabilirken; branş öğretmenlerinin sadece küçük bir kısmı ek ders ücreti alabilmektedir. Araştırma görevlileri de ek ders ücreti almamaktadır. Ek dersi olan öğretmenler ve öğretim üyeleri, ek ders ücretlerini sadece eğitim-öğretim döneminde alabilmektedir. Hal böyle olunca, ülkemizde 2 bin TL’nin altında ücret alan öğretmenlerimizin sayısı azımsanmayacak kadar çoktur. Üniversitelere gelince öğretim elemanlarının %80’den fazlası 2500 TL’nin altında bir maaşa mahkûm edilmiş bulunmaktadır.
 
Buradan yetkililere soruyoruz: 
 
Bugün öğretmenlerimizin ve öğretim üyelerimizin çoğunluğunun maaşı kamudaki en düşük memur maaşı seviyesinde değil midir?
 
Yıllardır maaşlarına hiçbir şekilde iyileştirme yapılmayan, ek ödeme adaletsizliği yaşayan, haksızlığa uğrayan öğretim üyeleri ve öğretmenler değil midir?
 
Bugün devlette görev yapan kadrolu öğretmenlerimizin kaçının maaşı 2.200-2.800 TL arasında ve öğretim elemanlarının kaçının maaşı bu rakamların üstündedir?
 
Türkiye’deki öğretmen maaşları ile OECD ülkelerindeki öğretmen maaşlarını kıyasladığımızda da büyük farklılıklar vardır. Ülkemizdeki öğretmenler, dünyadaki meslektaşlarına göre çok daha az kazanmaktadır. OECD Bir Bakışta Eğitim 2011 Raporunu göz önüne aldığımızda, OECD ülkeleri ortalamasına göre ilköğretimde göreve yeni başlayan bir öğretmen yılda brüt 29 bin 767, en üst derecedeki bir öğretmen yılda brüt 48 bin 154 dolar kazanmaktadır. Almanya’da ilköğretimde göreve yeni başlayan bir öğretmen yılda brüt 46 bin 446 dolar, en üst derecedeki bir öğretmen yılda brüt 61 bin 787 dolar; İtalya’da göreve yeni başlayan bir öğretmen yılda brüt 28 bin 907 dolar, en üst derecedeki bir öğretmen yılda brüt 42 bin 567 dolar; Norveç’te göreve yeni başlayan bir öğretmen yılda brüt 35 bin 593 dolar, en üst derecedeki bir öğretmen yılda brüt 43 bin 861 dolar; Amerika Birleşik Devletleri’nde göreve yeni başlayan bir öğretmen ilköğretimde yılda brüt 36 bin 502 dolar, en üst derecedeki bir öğretmen yılda brüt 51 bin 633 dolar kazanmaktadır. Aynı raporda Türkiye’de ilköğretimde göreve yeni başlayan bir öğretmenin yılda brüt 25 bin 536 dolar, en üst derecedeki bir öğretmenin yılda brüt 29 bin 697 dolar kazandığı belirtilmektedir. Ancak bu rakamlar satın alma gücü paritesine göre hesaplanmıştır ve brüt maaşlardır. Ülkemizde öğretmenlerin eline geçen net rakamlar tabi ki bu şekilde değildir. Söz konusu rapor, Türkiye ile diğer ülkeleri kıyaslamak açısından önemlidir. Ülkemizde öğretmen maaşları yılda 11 bin 800 dolar ile 13 bin 800 dolar arasında değişmektedir.
Üniversite öğretim elemanları dünyadaki meslektaşlarıyla mukayese edilince; onlardan 3 kat-5 kat daha az maaş aldıkları görülecektir. Nitekim Kanada’da bir öğretim elemanı aylık 5,733 - 9,485 dolar, Amerika Birleşik Devletlerinde 4,950 - 9,118 dolar, Güney Afrika Cumhuriyetinde 9,330 dolar, Suudi Arabistan’da 8,524 dolar, İngiltere’de 8,369dolar, Malezya’da 7,864 dolar, Avustralya’da 7,499 dolar, Hindistan’da 7,433 dolar maaş almaktadır. Ülkemizde öğretim elemanları Brezilya ve Kolombiya’daki meslektaşlarından daha az maaş alır hale getirilmiştir.
 
Son zamanlarda ülkeyi yönetenlerin öğretmenlere kafayı taktığı bilinmektedir. Hükümet ve Milli Eğitim Bakanlığı; öğretmenlerin az çalıştığını, çok tatil yaptığını iddia etmekte, öğretmen maaşlarına ilişkin yanlış ve kamuoyunu yanıltan açıklamalar yapmaktadır. Öğretmenlerin üç kuruşluk ek ders ücretlerini diline dolayanların, öğretmenlerin kamuoyundaki itibarını zedeleyen açıklamalar yapanların, öğretmenler ile diğer kamu görevlilerini ve toplumu karşı karşıya getirmeye çalışanların tüm gayretleri boşunadır. Bugün bilgi ve sağduyu sahibi herkes Türkiye’de öğretmenlerin ve öğretim elemanlarının giderek yoksullaştığını bilmektedir. Yoksullaşmanın önüne geçmek için öğretim elemanlarının ve öğretmenlerin maddi, özlük ve sosyal imkânlarının artırılması, öğretmenlere yönelik itibarsızlaştırma ve değersizleştirme kampanyalarının son bulması gerekmektedir. Durum böyleyken, devlete çalışan öğretmenlerimizin ve öğretim elemanlarının maddi ve özlük haklarını kim koruyacaktır?
 
Ülkeyi yönetenler öğretmenlere ve öğretim elemanlarına böylesine diş bilerken, öğretmenler ve öğretim elemanları derdini kime anlatacaktır? Bir taraftan 50/d kadrosundaki Araştırma Görevlilerinin görevine son verecek ve onları yüzüstü bırakacaksınız, diğer taraftan da araştırma görevlisi bulamıyoruz ve dünya üniversiteleri sıralamasında gerekli yeri neden alamıyoruz diye serzenişte bulunacaksınız?  50/d kadrosundaki araştırma görevlileriyle sizin ne alıp veremediğiniz var? 10 yıldan beri 50/d kadrosundaki araştırma görevlilerinin sorunlarını çözemeyenler ülkemizin eğitimle ilgili hangi sorununu çözebilir? Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP) kapsamında aldığınız araştırma görevlileri gibi, 50/d kadrosundaki araştırma görevlilerinin sorunlarını neden çözmüyorsunuz?
 
Üstelik devlet, sömürü düzeninin kendi eliyle sürdürmektedir. Birçok üniversitede ve özellikle Taşradaki üniversitelerde öğretim elemanı yokken 50/d kadrosundaki araştırma görevlilerinin görevine haksız ve hukuksuz olarak neden son veriyorsunuz? Taşradaki üniversiteler hangi öğretim üyesi sayısıyla eğitim ve öğretimi sürdürmektedir? Üniversiteyle hiçbir bağı olmayan mühendisler, doktorlar ve iktisatçılar ve eğitimcilerle mi eğitim yapıyorsunuz? Şöyle ki; kadro tahsisi yapılmadığı durumlarda Milli Eğitim Bakanlığı kadrolu öğretmenler yerine, ücretli öğretmenler çalıştırmaktadır. Bu öğretmenler girdiği ders başına ücret aldığı için ayda 300-500 TL kazanmaktadır. İş güvencesi olmayan bu öğretmenlerin bir kısmı açık öğretim ya da iki yıllık yüksek okul mezunudur. Verimi, kaliteyi düşüren, çağ dışı olan, kölelik düzenini anımsatan bir uygulama olan ücretli öğretmenlik istihdamı bugün Türkiye’nin bir gerçeğidir. SGK’nın bundan haberi var mıdır? SGK ücretli öğretmenler için de takip başlatacak mıdır? Yine üniversite ile hiçbir ilişkisi olmayan kişilerin üniversitede ders vermelerini SSK takibe alacak mı? SSK ilk önce haksız yere görevlerine son verilen veya verilmek üzere olan 50/d kadrosundaki araştırma görevlilerinin durumuna bir el atsın.
 
Özel okul öğretmenleri için devreye giren SGK, şu halde, devletteki öğretmenlerin ve öğretim üyelerinin maaşlarına da el atmalı, maaşları 2.200-2.800 TL’nin altında olan öğretmenler için Milli Eğitim Bakanlığı’na ve maaşları 2.800 TL’nin altında olan öğretim elemanları için de YÖK’e ceza kesmelidir (!) Ayrıca haksız ve hukuksuz olarak görevine son verilen 50/d kadrosundaki araştırma görevlilerinin her biri için YÖK’e ve Üniversitelere ayrı ayrı ceza kesmelidir. Özel okul öğretmenleri gibi, devlette görev yapan öğretmenlerin ve öğretim elemanlarının maaşlarına da iyileştirmeler yapılmalı, öğretmenler ve öğretim elemanları ek iş yapmaktan kurtarılmalı, öğretmenlerin ve öğretim elemanlarının hayat standartları konumlarına uygun olarak yükseltilmelidir. Ayrıca 50/d kadrosundaki araştırma görevlilerinin kıyımına son verilmelidir.

Güncelleme Tarihi: 14 Eylül 2012, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER