TEM - SEN DAVA AÇTI

TEM-SEN( TÜM EĞİTİMCİLE​R VE EĞİTİM MÜFETTİŞLE​Rİ SENDİKASI) DEVLET MEMURLARIN​IN YER DEĞİŞTİRME SURETİYLE ATANMALARI​NA İLİŞKİN YÖNETMELİK​TE DEĞİŞİKLİK YAPILMASIN​A DAİR YÖNETMELİĞ​E DAVA AÇT

TEM - SEN DAVA AÇTI
Sendikamızca Danıştay huzurunda Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in [R.G.:16 Ağustos 2014-29090], aşağıda belirtilen hükümlerine yönelik yürütmenin durdurulması istemiyle iptal davası açılmıştır.
Davada, Yönetmeliğin
1. maddesi ile değiştirilen 11. maddesinin, değişiklikteki 1. fıkrası ile değişiklikteki 3. fıkrasının; suçsuzluk karinesine, susma hakkına aykırı olduğu, yapılacak idari ya da özellikle adli soruşturma sonucunda ilgili hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ya da beraat kararı verilmesi halinde, bu sonuç beklenmeksizin atanan memurun mağdur edileceği, adli soruşturmaya bağlı olarak başkaca bir yere atanan memur hakkında adli soruşturma sonucu dava açılması halinde, memurun atandığı yer ile davanın açıldığı eski görev yerine davaya katılmak için gidip gelmesinin adil yargılanma hakkını da ihlal edecek şekilde ayrı bir külfet ve ayrı bir ceza olacağı, Yönetmelik lafzında yer verilen “o yerde kalmasında sakınca görülmesi” halinin kim ya da kimler tarafından saptanacağının belirsiz olduğu, etkili ve yürürlü ceza mevzuatında, hakkında açılan adli soruşturma sonucunda “o yerde kalmasında sakınca görüldüğü”ne dair bir belgeyi kimin ya da hangi merciinin tanzim edeceğinin belirsiz olduğu, 
 
2. maddesi ile değiştirilen 12. maddesinin “öğrenim” mazeretine yer verilmemesi sebebiyle eksik düzenlendiği, oysa 657 s.K.’da öğrenim sebebiyle memurlara (yükselebilecekleri) derece ve kademe hakkı da verildiği Yönetmelik hükmünde Devlet memurunun atamasına ilişkin mazeret grubunda “öğrenim hakkı”na yer verilmemiş olmasının, 657 s.K.’da yer verilen “derece ve kademe” hakkını edinilmesine engel teşkil ettiği; bunun yanında, Devlet memurunun down, asperger (vb nitelikte) sendromlu bakmakla yükümlü olduğu aile fertlerinin bulunması halinde, sözü edilen sendromlar sebebiyle bu aile fertlerinin özel öğrenim görmesi gerekmesine rağmen, Yönetmeliğin bu yöndeki ihtiyacı karşılamadığı,
 
3. maddesi ile değiştirilen 13. maddesinin 1. fıkrasındaki “eğitim ve araştırma hastanesi veya üniversite hastanesinden” ibaresinin, sağlık mazeretine dayalı atama hakkının yalnızca “eğitim araştırma hastanesi veya üniversite hastanesi”nden alınacak rapor ile belgelendirilmesi ve bu yöndeki belgelendirmenin bir kısıta tabi tutulmasının, Anayasaca güvence altına alınan sağlık hakkına, 3359 s. Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’na, 663 s. KHK’ya, 657 s.DMK’nun 105. maddesine ve bu maddeye dayalı olarak tesis edilen Devlet Memurlarına Verilecek Hastalık Raporları İle Hastalık Ve Refakat İznine İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’e [R.G.:29.10.2011-28099) de aykırı olduğu, Devletin bir yandan özel sağlık kuruluşlarının kurulmasını teşvik etmesine rağmen diğer yandan bu kuruluşlardan verilecek sağlık raporlarına güvenmemesinin bir çelişki olarak ortaya çıktığı, bunun yanında, tıp doktorunun raporunun yalnızca başka bir tıp doktoru tarafından değerlendirilebileceği, rapordan kuşkuya düşülmesi halinde bunun değerlendirme yerinin Hakem Hastaneler olduğu ve zaten bu yönde bir düzenlemenin de olduğu,
 
4. maddesi ile değiştirilen 14. maddesinin (d) bendinde yer alan “kesintisiz son üç yıl sosyal güvenlik primi ödemek suretiyle” ibaresinde kesintisiz üç yıl belirlemesinin neden yapıldığının anlaşılamadığı, İş Mahkemelerinin prim ödememeye bağlı pek çok davayı görmekte olduğu, bu türden çekişmelerin sonuçlanmasına bağlı atama yapılacak olmasının aile birliği mazeretinin ruhuna ve amacına aykırı olduğu, prim ödememenin Yasasınca öngörülen yaptırımının sağlık hizmetinden yararlanamamak (göreli yaptırım olarak emeklilik hakkını elde edememek) olduğu ve prim ödememenin Yasasınca başkaca bir yaptırıma bağlanmadığı halde, memurun prim ödeme koşuluyla aile birliği mazeretinden yararlanabileceği yönündeki düzenlemenin yeni bir yaptırım olarak ortaya çıktığı, sosyal güvenlik primlerinin ödenmesi ile ilgili olarak neredeyse periyodik af yasalarının çıktığı, böylesi bir af yasası karşısında Yönetmelik hükmünün nasıl uygulanması gerektiğine dair belirsizlik oluştuğu, 
 
4. maddesi ile değiştirilen 14. maddesinin (e) bendinde, eşi 4688 Sayılı Yasa kapsamında aylıksız izinde olan sendika genel merkez yöneticileri ve 1136 s.K. kapsamında avukat olanlar ile ilgili herhangi bir düzenlemenin yer almadığı, hükmün eksik düzenlendiği, aile birliği mazeretinin bu madde kapsamında sayılanların (milletvekili, belediye başkanı, muhtar, noter) hangi ölçüt üzerinden kapsama alınmalarına karar verilmiş ise, bu ölçüte bağlı özelliklerin sendika yöneticilerinde ve avukatlarda da bulunduğu, buna rağmen bunların kapsama alınmamasının eksik düzenleme olarak ortaya çıktığı,
 
7. maddesi ile değiştirilen 23/a. maddesinde 4688 sayılı Yasa kapsamında aylıksız izinli olanların kapsam dışı tutulmamasının sendikal faaliyetler bağlamında uygun olmadığı, Yönetmelikte prim ödeme haline ayrı bir önem atfedilirken, 4688 sayılı Yasa kapsamındaki sendika yöneticilerinin kurumlarınca primlerinin ödenmesine ve diğer hakları sağlanmasına rağmen, aylıksız izinli geçen sürelerin bölge hizmetinden sayılmamasının mevzuata aykırı olduğu belirtilmek suretiyle Yönetmeliğin bu hükümleri için yürütmenin durdurulması kararı verilmesi ve bu hükümlerin iptali istenilmiştir.  
Güncelleme Tarihi: 10 Eylül 2014, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER