TÜRK EĞİTİM SEN'İN ÜNİVERSİTE ÇALIŞTAYI

Türk Eğitim-Sen’in tüm üniversitelerimizden akademik ve idari kadroda çalışan temsilcilerin katılımıyla düzenlediği “Türkiye’de Yükseköğretimin Sorunları, Beklentiler ve Çözüm Arayışları” konulu Çalıştay, 15 Aralık tarihinde Ankara’da başladı.

TÜRK EĞİTİM SEN'İN ÜNİVERSİTE ÇALIŞTAYI


Çalıştaya; Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyeleri, AKP Kars Milletvekili Prof. Dr. Yunus Kılıç, MHP Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Karakaya, DSP Genel Sekreteri Hasan Erçelebi, BBP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Gürkan, YÖK Daire Başkanı Ahmet Kahraman, Gazi Üniversitesi Vakfı Özel Okulları Kurucu Üyesi ve Eski MEB Müsteşarı Yusuf Ekinci, Türk Ulaşım-Sen Genel Başkanı Nazmi Güzel, Türk Enerji-Sen Genel Başkanı Celal Karapınar, Türk Yerel Hizmet-Sen Genel Başkanı İlhan Koyuncu, Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Nuri Ünal, Türk Haber-Sen Genel Başkanı İsmail Karadavut, Türk Kültür Sanat-Sen Genel Başkanı Hasan Hüseyin Yılmaz, Türk Emekli-Sen Genel Başkanı Osman Özdemir, Türk Büro-Sen Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Osman Eksert ve Türk Sağlık-Sen Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Leyla Polat’ta katıldı.
Yeni YÖK Yasa Tasarısının ele alınacağı, üniversitelerin ve üniversite çalışanlarının sorunlarının tespit edileceği ve çözüm önerilerinin sunulacağı Çalıştay’ın açılış konuşmasını, Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk yaptı. Genel Başkan İsmail Koncuk eğitimin önemine vurgu yaparak, şunları söyledi: “Biz bu ülkeyi yolda bulmadık. Peki ülkemizi ileriye nasıl taşıyacağız? Ülkemizi, ileriye, eğitim-öğretim ile taşıyacağız. Eğitim-öğretim alanında bir başarınız yoksa, köhnemişseniz, bu ülkenin hiçbir geleceği olmaz. Eğer bu alanda dünya ile yarışamıyorsanız, dünyada yoksunuz demektir. Bu nedenle çalıştayımızı son derece önemsiyorum. Konuyu bizatihi tarafları ile değerlendiriyoruz. Sorunlar belli. Peki bu sorunlar nasıl çözülür? Bu noktada acıyı, ızdırabı yaşayan tarafın görüşünü yansıtmak en doğru çözüm yoludur. Zira ülkemiz dayatmacı, tepeden inmeci, ben bilirimci yaklaşımlarla bir yere gidemez.”
 
Üniversite Konseyine karşıyız. Rektör; akademik ve idari personelin oyları ile seçilmelidir
YÖK Yasa Tasarısı ile ilgili görüşlerini dile getiren Koncuk, YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya’yı YÖK Kanununun değişmesi hususundaki iradesinden dolayı tebrik etti. Ancak tasarının birçok yönüyle değiştirilmesi gerektiğini kaydeden Koncuk, özellikle tasarıda yer alan Üniversite Konseyine yönelik eleştirilere dikkat çekti.
Koncuk şöyle konuştu: “YÖK Kanunu, üniversitelerimizin tutukluğuna sebep olan, hareket kabiliyetini azaltan, bilimsel düşünmeyi merkeze almayan bir anlayışın ürünüdür. Herkes YÖK Kanununun değişmesi konusunda hemfikir. Bu nedenle YÖK Bakanı Gökhan Çetinsaya ve çalışma arkadaşları yeni YÖK Yasa Tasarısını hazırladı. Ben, YÖK Başkanını, bu iradesinden dolayı tebrik ediyorum. ‘Eksiktir’, ‘doğrudur’, ‘yanlıştır’ bu tartışılır. Ama şu anda, yıllardır ‘YÖK Kanunu değiştirilmelidir’ mantığına uygun olarak bir adım atılmıştır. YÖK Başkanından umutlu olduğumu belirtmek istiyorum. Ancak YÖK Kanunu yine birtakım anlayışlarla yapılırsa, o zaman YÖK Kanununu değiştirmek bir anlam ifade etmez.
Şu anda iyi bir süreç yönetimi görüyorum. Bir taslak hazırlandı, kamuoyuna açıklandı. Sivil toplum örgütleri davet edildi ve STK’ların taslak ile ilgili sözlü ve yazılı görüşleri alındı. Öğrenci temsilcilerinin görüşleri alındı. Ancak şunu da belirtmeliyim ki; bu tasarı, şu haliyle kabul edilebilecek bir tasarı değildir. Tasarı mutlaka birçok yönüyle değiştirilmelidir.
YÖK Kanun Tasarısı ile ilgili birçok üniversitenin görüşlerini de inceledim. Üniversite Konseyine yönelik itirazlar var. Böyle bir konsey olmaz. Büyüklüğü, kitlesi ve parasal gücüne göre bazı üniversitelerde konsey kuruluyor. Üniversiteler; parası olan üniversite ya da öğrencisi fazla olan üniversite diye ayrılmaz. Bu çok yanlıştır. Üniversitelerde seçim usülü mutlaka olmalıdır. Rektörü seçmek çok önemlidir. Çünkü üniversitelerdeki birçok arızanın, rektörün seçilme usulünden, rektörün sınırsız yetkilerle donatılmış olmasından kaynaklandığını biliyoruz. Üniversitelerde sadece 30 oy alan kişi rektör olabilmektedir. Bu durum, aslında o üniversitedeki bütün akademisyenlere meydan okumaktır ve akademisyenlerin iradesini yok sayan bir anlayıştır. Az oy olmasına karşın rektör olarak atanan kişi, herkesin kendisine karşı olduğunu bilerek davranacaktır. Böyle bir seçim sistemi baştan sakattır. Bunun değişmesi gerekir.
İdari personelin de mutlaka oy hakkının olması lazım. İdari personeli yok sayabilir misiniz? Bunun hocalarımızın iradesini yok sayarak, rektör atayan anlayıştan hiçbir farkı yoktur. Rektörler, üniversitelerdeki tüm çalışanların iradesiyle seçilmelidir. Peki hiç tasvip edilmeyen yöntemler kullanırsa ne olacak? Belli bölgelerde baskı, dayatma, sindirme olursa, o üniversitelerde YÖK’ün elbette yetkisi olacak. Ama bütün üniversitelerde böyle bir durum yaşanabilir şeklinde kaygı yaşamayı doğru bulmuyorum.”
 
Üniversiteler demokratikleşmelidir, rektörün yetkileri azaltılmalıdır
Üniversitelerin demokratikleşmesi gerektiğini ifade eden Koncuk, demokratikleşme sağlanamadığı müddetçe, üniversitelerde bilimsel çalışmalardan söz edilemeyeceğini bildirdi. Koncuk şunları kaydetti: “Üniversiteler artık demokratikleşmelidir. Bunu sağlayamadığınız sürece, üniversitelerde bilimsel çalışmalardan bahsedemezsiniz. Biz, üniversitelerin her hücresine demokrasiyi yerleştirmeliyiz.
Rektörün yetkileri de mutlaka yeni YÖK Kanununda azaltılmalıdır. Sınırsız yetkilerle donatılmış rektör anlayışına son verilmelidir. Bu nedenle YÖK Başkanının bu çalışmasını çok önemli görüyorum. Bu iradenin arkasında durulması gerekir. Siyasi iktidar da, yıllardır tartışılan YÖK Kanunu ile ilgili ‘artık ben iktidardayım, güç bende’ anlayışından hareket etmeden, yıllardır ortaya konulan eleştirileri değerlendirerek, YÖK Kanununun çıkarılmasına destek vermelidir. Yıllarca eleştiririz, ama aynı yetkileri biz kullanmaya başlayınca ‘güç bende’ demeye başlarız. Bu hastalıklı bir anlayıştır. Bunun da düzeltilmesi lazım.
YÖK Kanununu değiştirmek önemli bir görevdir. Bu bir şereftir. Bu kanunu değiştirme kudretinde olan bütün insanların, bu şereften pay alması için, bu iradeyi ortaya koyması gerektiğini düşünüyorum. Herkes elini taşın altına koymalıdır.”
 
                   Yabancı üniversitelere kapı aralanmamalıdırYabancı üniversitelerin açılmasına karşı çıktıklarını belirten Koncuk, “Yabancı üniversite konusuna kapı açılmamalıdır. Aksi takdirde çok ciddi sorunlar yaşarız. Eğer özel üniversitelerin kapısını daha fazla aralarsanız, yabancı üniversiteler konusunda sonucun ne olacağını bilmeden adım atarsanız, yarın devlet üniversitelerinde akademisyen bulamazsınız. Bu bir vebaldir. Zaten vakıf üniversitelerimiz var. Özel ve yabancı üniversitelere hiç ihtiyacımız yok” diye konuştu.
Öte yandan çalıştayda  AKP Kars Milletvekili Prof. Dr. Yunus Kılıç, MHP Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Karakaya, DSP Genel Sekreteri Hasan Erçelebi, BBP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Gürkan da birer konuşma yaptı.
            Açılış konuşmalarının ardından “Üniversitelerde Yönetim Sorunu ve YÖK’te Yapısal Değişim İhtiyacı”, “Üniversitelerde Akademik ve İdari Personelin Özlük ve Ekonomik Hakları, Beklentiler ve Çözüm Arayışları” ve “Üniversite Çalışanları ve Demokratik Haklar” şeklinde üç ayrı çalışma grubu oluşturuldu. Çalıştay, 16 Aralık 2012 tarihinde sonuç raporlarının okunması ile sona erecek.
 
Genel Başkanın Konuşması için tıklayınız

Güncelleme Tarihi: 15 Aralık 2012, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER