Yaşar Şanlı, ‘’Yüksel ki yerin bu yer değildir, dünyaya gelmek hüner değildir.’’

Sendikalı çalışanların üye sayılarının ve yetkili sendikanın belirlendiği 15 Mayıs'ın ardından sendikalar basın açıklamaları ile kamuoyunu bilgilendirmek için basın açıklamaları yapıyorlar.

Yaşar Şanlı, ‘’Yüksel ki yerin bu yer değildir, dünyaya gelmek hüner değildir.’’

Yapılan basın açıklamalarına bir yenisi eklendi.

Türk Eğitim Sen Kocaeli 1 Nolu Şube Başkanı Yaşar Şanlı yaptığı basın açıklamasında, "Türk Eğitim Sen; “Varlığım Türk varlığına armağan olsun” fedakârlığıyla vatanını canından aziz bilmenin sevdasıdır. Türk Eğitim Sen; Hakk’ın, adaletin ve ahlak üzere bir sendikal mücadelenin gereğini şerefle, cesaretle ve kararlılıkla getirmiş olmanın hazzıdır ve gururudur." dedi. 

Sözlerine "Merhum Namık Kemal diyor ki; Yüksel ki yerin bu yer değildir, dünyaya gelmek hüner değildir.’’ diyerek başlayan Şanlı, şubelerinin yükselen üye sayına değinerek, " İşte bu gıpta edilesi ruhla ki korkmadınız, korkulara boyun eğmediniz; vaatlerin ve tehditlerin esiri olmadınız. Ülkemizin beka meselesi olarak gördüğümüz maarif davamızın Çanakkale yüzlü, Sakarya kokulu bir kuvvası oldunuz. Gönlünüz, zulmün nefesinin kesildiği istiklalin kalesidir. Zihniniz,  maviliklere rotası adanmış ülkemizin istikbalidir. Yılmadan, bıkmadan, usanmadan, korkmadan ve korkutmadan adaletten, haysiyetten ve eşitlikten taraf olanlar… SİZLERE SELAM OLSUN! " ifadelerini kullandı.

Basın açıklmasının tam metni:

İŞTE SAYILARIMIZ

Merhum Namık Kemal diyor ki;

‘’Yüksel ki yerin bu yer değildir, dünyaya gelmek hüner değildir.’’

TÜRK EĞİTİM SEN KOCAELİ 1 NOLU ŞUBE YÜKSELEN ÜYE SAYIMIZ 3975 oldu.

  Türk Eğitim Sen; “Varlığım Türk varlığına armağan olsun” fedakârlığıyla vatanını canından aziz bilmenin sevdasıdır. Türk Eğitim Sen; Hakk’ın, adaletin ve ahlak üzere bir sendikal mücadelenin gereğini şerefle, cesaretle ve kararlılıkla getirmiş olmanın hazzıdır ve gururudur.

        İşte bu gıpta edilesi ruhla ki korkmadınız, korkulara boyun eğmediniz; vaatlerin ve tehditlerin esiri olmadınız. Ülkemizin beka meselesi olarak gördüğümüz maarif davamızın Çanakkale yüzlü, Sakarya kokulu bir kuvvası oldunuz. Gönlünüz, zulmün nefesinin kesildiği istiklalin kalesidir. Zihniniz,  maviliklere rotası adanmış ülkemizin istikbalidir. Yılmadan, bıkmadan, usanmadan, korkmadan ve korkutmadan adaletten, haysiyetten ve eşitlikten taraf olanlar… SİZLERE SELAM OLSUN! 

Peki, nedir sendikacılık;

      Hak ve adaletin tesisi, emeğin ve alın terinin kutsiyeti noktasında bir mücadele ortaya koymaktır sendikacılık. Yalansız, hilafsız, onurlu ve kararlı bir duruş gerektirir bu mücadele. Yorulmazsınız, yamulmazsınız; vaatlerin hayal dünyasında şahsiyetinizi satmazsınız. 

      Milyonlarca insanın emeği ve ailelerinin rızkı üzerinden kirli pazarlıklara girmezsiniz. Bu büyük bir vebaldir çünkü. Size güvenen, size vekâlet veren insanları yarı yolda bırakmazsınız. Gücünüzün kaynağı haklılığınız; bu hakkı sonuna kadar savunacak cesaretiniz ve kimseye minnet etmeyen onurunuzdur.  Koltuk uğruna, kamu çalışanlarına şantajı, baskıyı ve tehdidi reva görmezsiniz. Ve nihayetinde hiçbir makamın ve gücün ebedi olmadığını; hem yer üstünde hem de yer altında tüm yapılanların bir hesabı olduğunu asla unutmazsınız.

 Şimdi şu hale bakın ki;  sendikacılık dünyada başladığı 1820 den buyana bu kadar SARARmamıştı. Biz sendikacılığı işverene karşı yapılır bilirdik ki; bu en doğrusudur devlet içinde kadrolaşmanın aracı haline gelirse bu PARALEL yapılaşmanın ta kendi olur ki oldu; artık sendikacılık, emeğin namusunu kamu çalışanlarının hakkını koruma gayretinde olan sendikalara karşı SARARmayı  marifet sayan SENDİKAMSI yapılar tarafından yapılır oldu.

Biz Türk Eğitim Sen ailesi olarak hiçbir zaman böylesi bir sendikal ahlaktan ve diyalektikten uzak, böylesi bir aymazlığın içerisinde asla olmayacağız. Bizler onurun ve haysiyetin başı dik insanların sendikası olarak bu ülkeye ve tüm kamuya görev bildiğimiz, yıllardır ortaya koyduğumuz destansı mücadelenin birer neferi olmaya devam edeceğiz ve asla yorulmayacağız. 

       BAŞARACAĞIZ 

Bazı insanların hikâyelerini yazamazsınız. Onların hikâyeleri, kaderleridir. Biyografiler; insanoğlunun hayat mecarasını tamamladığı zaman yazılır. Kahramanların hikayeleri ise hayatın başında, Ervah-ı alemde, kutlu bir emrin kaleminden çıkan berat üzerine yazılır.

 Mücadele destanımızın kahramanlarına şükranlarımızla:

Körfez 498, İzmit 1195,  Kartepe 374, Karamürsel 238, Gölcük 486, Kandıra 145, Başiskele 339, Derince 418, Kou 184 . İl Mem 26, YURTKUR 5 Sendikal İzin 3 Ücretsiz İzinli  64

Yaşar ŞANLI

ŞUBE BAŞKANI

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER