TÜRKİYE’NİN MİLLİ EĞİTİM BAKANI’NDAN EN BÜYÜK BEKLENTİSİ "MÜLAKATTAN LİYAKATA"

Türkiye’nin Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’a yönelik Türk insanının teveccühü ve atanmasından duyduğu memnuniyet o kadar yüksek ki. Yapılan araştırmaya göre sağcısı, solcusu, iktidarı, muhalefeti, esnafı, emeklisi, öğretmeni, velisi, öğrencisi Türk insanının %86’sı Sayın Bakan’ın atanmasından son derece memnun. Bu memnuniyet oranı bize Türk insanının bilime ve başarılı bilim adamına duyduğu güveni bir kez daha ıspatlamıştır. Bu hem işin ehline verilmesine yönelik bir güveni gösterirken hem de siyasete bu kadar dahil edilen, çekişmeler ile kutuplaştırılan vatandaşların biraz olsun apolitizasyon sürecine duyduğu ihtiyacı da göstermektedir. Siyasi kimliklerin zamanla istemese de siyaseten bazı uygulamaları yapmak zorunda kalması, oy versin vermesin vatandaşların siyaset kurumuna güvenini azaltmaktadır. Bu nedenle yeni hükümet sisteminde siyasi kimliklerin dışında atamaların önü daha çok açılmış, bakan olarak tarafsız ve güvenilir kişilerin göreve gelmesi daha da kolaylaşmıştır.

Sayın Cumhurbaşkanımız çok yerinde bir karar ile AKP iktidarları döneminde ilk defa işi bu kadar eğitimin içinden gelen, bu kadar öğrenciyi ve öğretmeni tanıyan, bu kadar eğitime hassas yaklaşan ve bu kadar Türk insanının geleceği için eğitim vizyonu olan birini Milli Eğitim Bakanı olarak göreve getirmiş oldu. Bunun için çok teşekkürler. Ancak bu atamanın arkasında duracak uygulamaları ve desteği zaman içinde göstermesi beklenmektedir. Sayın Bakan’ın göreve getirilmiş olması sadece birinci adımdır. Bundan sonraki süreçte özellikle bürokratlarını atanması ve istediği kanunların, mevzuatın çıkartılması ve alacağı kararların uygulanması noktasında Sayın Bakan'a güvenilmesi ve vatandaşın teveccühüne karşılık hükümet içinde biraz daha yüksek kredi verilmesi gerekmektedir. Özellikle bürokratlarını atarken yaşayacağı siyasi baskılar, iktidar yanında görünen dini veya siyasi cemaat tipi yapılar bazı hilelere ve manipülasyona başvurarak Sayın Bakan’ın işini zorlaştırmak isteyebilir. Çünkü bu yapılar özellikle yönetici ve öğretmen atamalarındaki mülakatlarda adalet ve liyakat ilkesine aykırı müdahalelerde bulunmaya çalışmışlardır. Bu durum toplumun gözünden kaçmamakta, toplumdaki adalet duygusunu derinden sarsmaktadır. Bu yapılara bir örnek ile cevap vermek yerinde olacaktır. Bursa’da Üftade Hazretleri’nin türbesi bulunmaktadır. Herkesin bildiği Üftade Hazretleri, Aziz Mahmut Hüdayi Hazretleri’nin de hocasıdır. Şimdi bazıları bu yazıda dini bir örneğin ne alakası var diyebilir, ancak özellikle böyle bir örnek vermek yerinde olacaktır. Dini veya siyasi cemaatlerini kullanarak devlete sızmak ve oradan çıkar elde etmek isteyenlere en güzel yanıtı bu yüksek ahlaka sahip insanların hayatlarında bulmak mümkündür. Üftade Hazretleri bir gün Ulu Cami’ye müezzin olarak görevlendirilir. İlk maaşını aldığı günün gecesi bir rüya görür. Rüyasında kendisine “manevi makamınızdan üftade (düşmek) oldunuz” diye söylenir. O günden sonra Hazret hiçbir maaşına dokunmadan ihtiyaç sahiplerine dağıtır. Aynı şekilde Erzincan’da bulunan Terzi Baba’nın türbesinde “Vallahi dünya için Allah demem” yazar. Bunlar bir cümleye indirgenmiş bir ömür ahlaklı yaşamanın sırlarıdır. Eğer dini değerleri ve bazı inanç değerlerini yüceltmek için bir makama gelmek istiyorsunuz, önce bu örneklerde verilen manevi makamlara talip olmalısınız. Bu aynı zamanda peygamberlerimizin ahlakıdır. Hangisi beytülmaldan maaş vs almıştır. Ben okumalarımda rastlamadım. Hepsinin devlet başkanlığının yanı sıra bir mesleği bulunmakta ve hepsi bu meslekten elde ettiği gelir ile evinin iaşesini karşılamaktadır. Ne bir seçkin zümre, ne bir bürokrasi ne de buna benzer bir klik oluşturmamışlardır. Bu yüksek ahlaka sahip kişilerin hayatlarını sadece okumak ve bilmek yetmez aynı zamanda derin bir şekilde tefekkür ederek hayata aktarmak gerekmektedir.

Sayın Bakan’ımızdan başta Türk milletinin, öğretmenlerin, veli ve öğrencilerin en büyük beklentisi toplumda sarsılan adalet duygusunun, insani erdemler ile süslenerek eğitim yoluyla onarılması ve yeniden inşaa edilmesidir. Öğrenciler, öğretmenlerinin not verme ve sınıf içindeki ilişkilerde herkese adil yaklaştığını görmek istiyor. Öğretmenler, okul yöneticilerinin atanmasında sendika ve siyasi baskılar ile mülakat adı altında yapılan ayrımcı uygulamaların son bulmasını istiyor.  Aynı zamanda öğretmenler kendisine mesleki anlamda önderlik ve rehberlik edebilecek, çağdaş eğitim anlayışlarına ve uygulamalarına hakim, mesleki anlamda başı sıkıştığında kendisine destek olabilecek yöneticiler istiyor. Biz toplum olarak arzuladığımız özelliklere sahip bir MİLLİ EĞİTİM BAKANI'NA kavuştuk. Siz de okullardaki öğrencileri istedikleri öğretmenlere, öğretmenleri istedikleri yöneticilere kavuşturun. Okullardaki müdür yardımcılığı atamalarından, bakan yardımcısı atamasına kadar bütün yöneticilerin atanması bu anlamda toplumda oluşan olumlu duyguların ve beklentilerin karşılanması açısından son derece önemlidir. Yapılan atamalar sadece eğitim sisteminin rahatlamasını değil, toplumda beklenen apolitizasyon sürecinin başlamasını ve kamu vicdanındaki adalet duygusunun gelişmesini sağlayacaktır.

Sözün özü, tek beklentimiz “mülakattan liyakata”dır.

Hasan Kalyoncu Üniversitesi

Eğitim Fakültesi

Dr. Öğretim Görevlisi

Hasan Eşici

@hasanesici

YORUM EKLE
YORUMLAR
Fatih Çakmaktepe
Fatih Çakmaktepe - 6 yıl Önce

Ağzına sağlık Sayın Hocam

Halime Şanlı
Halime Şanlı - 6 yıl Önce

Adalet ve liyakat mefhumlarının içi doldurulduğu zaman , kaliteyi yakalamak mümkün. Cemaatlere eşit mesafede duran, onların sadece manevi gönül erleri olması gerektiğini ihsas eden iktidar başatı sağlayabilir. Tarikatlerin ve cemaatların varlığı bir gerçek.. hareket alanlarının iyi belirlenmes, şeffaflıklarının sağlanması gerekir,...selamlar...

Gökhan Ayyıldız
Gökhan Ayyıldız - 6 yıl Önce

Yorumlara bakıyorum bir arkadaş cemaatlere eşit mesafeden bahsetmiş demek ki bundan yakınıyor. Bir de Liyakattan bahsediyoruz. Liyakatına güvenen insanın cemaatle ne işi olur. Ayrıca Bizler Şehirli insanlarız cemaatler köyde olur şehirde ise cemiyettir.