Ancak Yaşayarak Öğrenen Çocuklar

Anne babalar, hayatları boyunca edindikleri bilgi ve tecrübeleri çocuklarına aktarmak isterler. Onlara sık sık “şunu yapma, bunu yap, şöyle davran” gibi nasihatler eder, her şeyi anlatarak öğretmeye çalışırlar.

Ancak Yaşayarak Öğrenen Çocuklar

Oysa özellikle küçük yaştaki çocuklar soyut düşünemedikleri için dinleyerek öğrenmeleri zordur. Onlar için en etkili öğrenme yolu yaparak ve yaşayarak öğrenmedir.

Çocuğunuzun sözünüzü dinlemediğini düşündüğünüz anlarda aşağıda  okuyacaklarınız aklınza gelsin. Belki de duyarak değil sadece yaşayarak öğreneceği bir şeyi istiyorsunuzdur.

Konuyu yaşadığım birkaç olayı örnek vererek izah edeyim.

Örnek olay 1

Bir çocuk, arıları görünce onları yakalamak ve oynamak istemektedir. Anne babasının ona “arıyı tutmaya çalışma,  elini sokar, elin acır” uyarılarına rağmen çocuk her arı gördüğünde onu yakalamaya çalışır.

Anne babalar bu durumu çocuğun kendilerini dinlemediği şeklinde değerlendirirler. Oysa burada çocuğun öğrenmesi için sözlü uyarılar yeterli olmamaktadır. Çünkü çocuk için hiç yaşamadığı arı sokmasının bir anlamı ve karşılığı yoktur.

Çocuk bir gün pencere önündeki arıyı yakaladığında arı elini sokar. Çocuk acıyla ağlamaya başlar ve arıyı elinden atar. Ancak eli acımaya devam ediyordur. Parmağı kızarır, şişer ve acır.

O an arı sokmasının ne demek olduğunu vücudunda nasıl bir etki yarattığını yaşayarak öğrenir. Bir daha asla arıları yakalamaya çalışmaz. İşte burada yaşayarak bir öğrenme oluşmuştur. Çocuk arıyı yakalamaması  gerektiğini ancak yaşayarak öğrenebilmiştir.

Örnek olay 2

Doğduğundan beri kaloriferli evde büyüyen 3 yaşlarındaki çocuk ilk kez köy ziyaretine gider. Mevsim kıştır evde soba yanıyordur. Gürül gürül yanarak sesler çıkaran soba hemen dikkatini çeker.

Sobaya yönelir ona dokunmak ve incelemek ister. Büyükleri hemen onu yakalarlar ve “ sobaya dokunma, soba elini yakar” diye uyarırlar. Bu uyarıyı anne babalar yeterli zannetseler de çocuk için bir anlamı yoktur.

Çünkü çocuk daha önce eli hiç yanmadığı için bunu idrak edemez. Çocuk her fırsatta sobaya yönelir. Büyükler tüm gün onu sobadan uzak tutmak için çaba sarf eder ve tetikte beklerler.

Çocuk bir gün soba yanarken , fırsatını bulup sobanın kapağına dokunur  ve parmakları yanar. Parmağında daha önce hiç hissetmediği bir acı hisseder. İşte o zaman yanmanın nasıl bir şey olduğunu, kendisine verdiği acıyı  ve yanan sobaya dokunmaması gerektiğini öğrenir. Bir daha asla sobaya yaklaşmaz.

Örnek olay 3

Bir baba, bisiklet sürmeyi yeni öğrenen çocuğuna ileriye bakması gerektiğini, asla başını arkaya çevirmemesini,  bunun düşmesine neden olacağını söyler. Çocuk bu uyarıya rağmen ara sıra başka yönlere bakmaktadır.  

Sonunda  arkasına baktığı bir anda dengesini kaybederek düşer. Dizi ve kolu yüzülür, canı çok acır.  Babasının uyarısının ne anlama geldiğini ancak o zaman anlar ve bir daha bu hareketi yapmaz.

Sevgili anne babalar çocuk yetiştirirken bu durumu dikkate alınız. Hiç birimiz çocuklarımızın canının yanmasını istemeyiz lakin çocukların bazı şeyleri öğrenebilmeleri ve tam anlamıyla idrak edebilmeleri için yaşamaları gerekir.

Çocuğunuzun sizi dinlemediğini düşündüğünüz anlarda bu okuduklarınız aklınza gelsin. Belki de duyarak değil sadece yaşayarak öğreneceği bir şeyi istiyorsunuzdur.

Doğan CEYLAN

Maarif Müfettişi

Güncelleme Tarihi: 09 Nisan 2019, 09:41
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER