10 Kasım şiirleri: Atatürk saygı ve minnetle anılıyor

10 Kasım, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'ün ebediyete intikal gün olarak yas içerisinde anılıyor. Atatürk'ü saygı ve minnetle anmak için okullarda, devlet kurum ve kuruluşlarında saygı duruşunda bulunulacak, ona yazılmış şiirler okunacak. Bu anlamlı günde, Ulu Önder'i anmak için yazılmış 10 Kasım şiirleri sizler için derledik.

10 Kasım şiirleri: Atatürk saygı ve minnetle anılıyor

10 Kasım günü bir kez daha Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü saygı ve minnetle anacağız. 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü’nde, Ulu Önder’i anmak ve minnettarlığımızı ifade etmek için en güzel şiirleri bir araya getirdik. İşte 10 Kasım’a özel en anlamlı şiirler…

10 KASIM ŞİİRLERİ

Atatürk’ü Düşünürken
Ne şairane mevsimdi eskiden sonbahar
Bahçeleri talan eden bir deli rüzgardı
Kırılan dal düşen yaprak şaşkın uçan kuşlar
Eskiden sonbaharın bir güzelliği vardı

Gel gör ki Atatürk’ün ölümünden bu yana
Sonbahar dahi bir tuhaf bir başka geliyor
Vatan gerçeklerini hatırlatıp insana
Türk yüreklerimizi burka burka geliyor
Cahit Sıtkı Tarancı

ATATÜRK

Ey sanki alev saçlı zafer küheylaniyle
Kurtardığın vatanda en yüce şehsüvarsın,
Bir şimşek çağlayanı haliyle Türk kanıyle
Aldığı şâna lâyık bir tarihde bir Sen varsın.

Erişmez vasfına hiçbir rebabın sesi
Sen yükseksin ilhamın yıldızlı göklerinden,
Dehâdan kanatlanan kılıcının şulesi
Ebediyette olmuş bir murassa kasiden,

Kızıl gökte parlayan Ay-yıldız’ın nurusun.
Sen en büyük milletin, Türklüğün gururusun
Bu yurdun timsalisin bugün bütün cihanda
Gözler, gönüller senin, senin şeref de şan da!

Enis Behiç KORYÜREK

ATATÜRK’Ü DUYMAK
Ulu rüzgâr esmedikçe
Yaşamak uyumak gibi.
Kişi ne zaman dinç;
Dalgalanırsa bayrak bayrak gibi.

Ne var şu dünyada ekmekten daha aziz?
Sürdüğün tarlalara sevginle serpildik.
Ekmek olmak için önce
Buğday olmak gibi.
Silinir sözcüklerden sen hatıra geldikçe
Cılız sözler: Uzanmak, yorulmak, durmak gibi.
Kuvvettir yaptıkların her yeni yetişene
Her ışık-kaynak gibi.

En yakınlar zamanla yüzyıllarca uzak gibi,
Bir sen varsın kalacak, bir sen ölümsüz,
Daha da yakınsın, daha da sıcak
Bıraktığın toprak gibi.

Kaç Türk var şu dünyada, bir o kadar susuz,
Hepsinin gönlünde sen, bir pınar bulmak gibi,
Ancak senin havanda sağlıklar esenlikler:
Olmaya devlet cihanda Atatürk’ü duymak gibi.
Behçet NECATİGİL

ATATÜRK
Türk’ü ölümden
Odur kurtaran
Odur yeniden
Türklüğü kuran.

Yaptığı ordu
Düşmanı kovdu.
Ulusu, yurdu
Odur yaratan.

Türk’ün dileği
Onun ereği.
Yüce yüreği
Türklüğe vatan.

Bu memleketi,
Cumhuriyeti
Canıyle etti
Bize armağan.

Atamızsın sen,
Adımız senden.
Yürür izinden
Sana inanan.

Ülküm yürüsün,
Türklük büyüsün
Sen Atatürk’sün
Ey yüce Başkan!

Hasan Ali YÜCEL

GİDİYOR

Gidiyor, rastgelmez bir daha tarih eşine;
Gidiyor on yedi milyon kişi takmış peşine!

Gidiyor, sonsuz olan kudreti sığmaz akla;
Gidiyor, göğsünü çepçevre saran bayrakla.

Gidiyor, izleri üstünde birikmiş yaşlar;
Gidiyor, yerde kılıçlarla eğilmiş başlar.
Gidiyor, harbin o en korkulu aslan yelesi;
Gidiyor, sulhun ufuklarda yanan meşalesi!

Yine bir devr açacakmış gibi en başta o var;
Haykıran seste o var, sessiz akan yaşta o var.

Siliyor ruhunun ulviliği fani etini,
Çiziyor ufka batan bir güneşin heybetini.

Büyüyor, gökten inip toprağa yaklaştıkça;
Büyüyor gitgide gözlerden uzaklaştıkça.

Orhan Seyfi ORHON

ATATÜRK SÖZLERİ

Ben diktatör değilim. Benim kuvvetim olduğunu söylüyorlar, evet, bu doğrudur. Benim arzu edip de yapamayacağım bir şey yoktur. Çünkü ben zorâki ve insafsızca hareket etmesini bilmem. Bence diktatörlük, diğerlerini râm edendir. Ben kalpleri kırarak değil, kazanarak hükmetmek isterim.

Karal (ord. prof.), Enver Ziya (2003). Fatih Özdemir – Atatürk'ten Düşünceler, 170. sayfa, Ankara: ODTÜ Yayıncılık

Ben istese idim derhâl askerî bir diktatörlük kurardım ve memleketi öyle idâreye kalkışırdım. Fakat ben istedim ki, milletim için modern bir devlet kurayım.

Karal (ord. prof.), Enver Ziya (2003). Fatih Özdemir – Atatürk'ten Düşünceler, 170. sayfa, Ankara: ODTÜ Yayıncılık

Benim adım ‘çok içer' diye çıkmıştır. Filhakîka ben, öteden beri içerim. Fakat istediğim zaman bunu keserim; karıştırmam. İçki, sâdece benim keyfim içindir. İçki yüzünden vazîfemi bir an geri bıraktığımı hatırlamıyorum. Daha gençken, manevralara çıkılmadan önce, muhabbete dalarak sabaha yakın zamanlara kadar içsek bile ben, bazen uyumadan saatinde vazîfem başına gider ve görülecek işi bir dakika geri bırakmazdım. İçki ve vazife, iki ayrı şeydir. Birbirine dokunacak yerde vazifeyi elbette keyfe tercih etmeli, içkiyi behemehâl kesmeli.

Karal (ord. prof.), Enver Ziya (2003). Fatih Özdemir – Atatürk'ten Düşünceler, 170. sayfa, Ankara: ODTÜ Yayıncılık

Çocukluğumdan beri bir tabiatım vardır, oturduğum evde ne ana, ne kızkardeş, ne ahbapla bulunmaktan hoşlanmam. Ben, yalnız ve bağımsız olmayı, çocukluktan kurtulduğum günlerden başlayarak daima tercih etmiş ve sürekli olarak öyle yaşamışımdır. Tuhaf bir halim daha var: ne ana -babam çok erken ölmüş-, ne kardeş, ne de en yakın akrabamın, kendi tutum ve düşüncelerine göre, bana şu veya bu tavsiye ve nasihatta bulunmasına tahammülüm yoktu.

İsmail Habib Sevük: Atatürk için; Kültür Bakanlığı yyn., Ankara, 1981, s.91.

Beni görmek demek, behemahal (mutlaka) yüzümü görmek değildir. Benim düşüncelerimi, benim duygularımı anlıyorsanız bu kâfîdir (yeterlidir).

Orduya ilk katıldığım günlerde, bir arap binbaşısının ‘kavm-i necip evladına sen nasıl kötü muamele yaparsın' diye tokatladığı bir anadolu çocuğunun iki damla gözyaşında Türklük şuuruna erdim. Onda gördüm ve kuvvetle duydum. Ondan sonra Türklük benim derin kaynağım, en derin övünç membaım oldu. Benim hayatta yegane fahrim, servetim, Türklükten başka bir şey değildir.

Milletim beni nereye isterse oraya gömsün. Yeter ki beni unutmasın.

Sözcü Gazetesi

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER