MEB'DE BİLGİSAYAR FORMATÖRÜ MÜ? ÖĞRETMENİ Mİ?

PROF. ÖMER DİNÇER'Lİ MİLLİ EĞİTİM'DE BİLGİSAYAR FORMATÖRÜ MÜ? ÖĞRETMENİ Mİ?

MEB'DE BİLGİSAYAR FORMATÖRÜ MÜ? ÖĞRETMENİ Mİ?
‘…bizim mesleğimizin ismi ilk olarak bilgisayar öğretmeni olarak başladı. ve bu öğretmenlik alanının 10 yıllık bir geçmişi var. İlköğretimde ortalama 12,000 den fazla bilgisayar öğretmeni var. Ama en başında bu ana kadar ki geçen süreç içerisinde başımıza gelenler, belki de pişmiş tavuğun bile başına gelmedi.

 

1. İlk yıllarda ders müfredatı çok kötü idi ve bunun mücadelesini sıklıkla verdik. ‘F’ ve ‘Q’ klavye konusunu neredeyse tam bir ay anlatıyorduk. Yine eski bilgisayar programları vardı ve bir bilgisayar kitabımız bile yoktu. Sonunda an latımlarımızda  başarılı olduk ve şu an 8 aşamalı bilişim teknolojileri kitabımız var. Eski zamanlara göre bu yazılı eser çok iyi olmakla birlikte, bu çalışmaya da neredeyse 3-4 yıldır virgülüne bil dokunulmadan aynı baskısıyapılmakta ki bu durum bile gelişmenin önünü tıkayıcı bir rol oynamakta.

 

2. İlk senelerde dersimiz karneye geçiyordu. Daha sonradan da seçmeli dersler notla değerlendirilmez diye bir madde çıkarıldığı için, artık dersimiz karneye geçmiyor. Bu durum bizde ciddi anlamda bir sıkıntı oluşturuyor. Sizlerin de çok iyi bileceği gibi, ders karneye geçmeyince, -özellikle de ilköğretim öğrencileri için- kesinlikle ders ÖNEMSENMİYOR. Olmasına rağmen bizler elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz.

 

3. İlk seneler dersimiz 1. ve 8. sınıf arasında bütün sınıflarda okutuluyordu. Daha sonradan, dersimizin hafta da bir saat görülmesinin az olduğundan hareketle, dersin zamanın 2 ders saati olması için mücadele ettik ve Bakanlık 4. ve 5. sınıflarda haftalık 2 ders saati, 6.-7. Ve 8. sınıflarda da 1 saat olmasına karar verdi. Bu seferde 1.-2. Ve 3. sınıflarda ders kaldırıldı. Tabi bu sadece 2 yıl sürdü ve şimdilerde ise sadece 6.-7. Ve 8. sınıflara haftada yalnızca birer saat ders verilmekte ki burada küçük bir not ile değerlendirmeye devam etmemin gerektiği kanısındayım. Özel okullarda 1. Sınıfta 8. sınıflarda kadar her sene bilgisayar dersi okutulmaya devam etmekte ki bu da devlet okullarında okuyan öğrencilerin aleyhinde işleyecek bir şekilde, ‘eğitimde eşitlik ilkesini’ ihlal ediyor.

 

4. Malumunuz olduğu üzere ‘Fatih Projesi’ çok ama çok önemli ve iddialı bir proje.. Ama biz bilgisayar öğretmenleri bu projede maalesef ki yokuz. Bizlerde o zaman diyoruz ki; FATİH PROJESİ, FATİHİNİ KAYBETİ.

 

5. Tabii dersler azaltılınca haftalık derse girmemiz de çok azaldı. Bunun üzerine Bakanlıkta formatörlük diye bir yapı kurdu / uydurdu ve dersi zorunlu –seçimlik- hale getirdi ve bizleri okulların açıldığı gün ‘formatör’ ilan edip, okulların kapandığı günde de öğretmene dönüştürdü. Acaba bu formatörlüğün ne olduğunu bize birisi anlatabilir mi? ikili eğitim sisteminin olduğu okullarda (sabahçı ve öğlenci şeklinde) bizler;

 

5.1- Okulun TAMİRCİSİ (projeksiyon, bilgisayar, fotokopi makinesi, yazıcı vb.) ve okuldaki bütün bilgisayar işlerini,

 

5.2- Bilgisayar odasında akşama kadar, hiçbir iş olmasa da beklemeyi,

 

5.3- Çok çalışmayı her gün yapmayı ve bazen bu çalışmanın günde 12 saate kadar çıkmasına rağmen, diğer ders öğretmeni arkadaşlarla aynı parayı aldıklarını,

 

5.4- Mesai arkadaşlarımız ve etrafımızdakilerce, ÖĞRETMEN olarak DEĞİL, MEMUR gibi karşılandıklarını / algılandıklarını,

 

5.5- Son olarak bir diğer darbeyi daha son iki senedir yemekteyiz. Milli Eğitim Bakanlığı birimlerinin, kendi aralarındaki anlaşmazlıklarından dolayı, bakanlığın bir birimi bize formatör olacaksınız ve az derse gireceksiniz ve istesekte fazla derse giremeyeceksiniz ve fakat akşama kadar da okulda kalacaksınız derken, bakanlığın bir başka birimi de; ANKARADAN bilgisayar okul kadrolarına bakıyor. Bu bilişim teknikleri dersinin öğretmenleri neden az derse giriyor diye yüzde doksanımıza zoraki tayin çıkarttı ve dedi ki; sizler NORM fazlasısınız. Demektedir ve ben okulda tek bilişim teknikleri öğretmeniyim desek de hiçbir işe yaramamaktadır.

 

5.6. Çoğu bilişim teknikleri öğretmeni ya da formatörü olan arkadaşımız çok mağdur oldular ve Bakanlıkça da kendilerine seneye bir kere daha yer değiştirin dediler. Dediler çünkü, biz fazla derse girmemek zorundayız ve bakanlık bunu kısır döngüye çevirdi. Aynı bilene meşhur tavşan hikayesindeki; ‘kafanda senin neden ŞAPKAN yok’  anlatımında olduğu gibi...’
 

Ne dersiniz?..

YAZAR ÖNDER AYTAÇ
Güncelleme Tarihi: 02 Şubat 2012, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER