ÖĞRETMEN ATAMA VE YER DEĞİŞTİRME YÖNETMELİĞİ YARGIYA TAŞINDI

Eğitimiş sendikası öğretmenlere rotasyon getiren, Öğretmen Atama ve yer Değiştirme Yönetmeliği'nin iptali için dava açtı.

ÖĞRETMEN ATAMA VE YER DEĞİŞTİRME YÖNETMELİĞİ YARGIYA TAŞINDI
Eğitimiş sendikası Öğretmen Atama ve yer Değiştirme Yönetmeliği'nin iptali için dava açtı. Sendikadan yapılan açıklamada 17.04.2015 tarih ve 29329 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin öğretmenlere zorunlu rotasyon, aday öğretmenlere performans ve sözlü sınav getiren hükümleri ile hukuka aykırı hükümlerinin yürütmesinin durdurulması ve iptali amacıyla Danıştay nezdinde dava açıldığı vurgulandı.

'ÇALIŞMA BARIŞI BOZULUYOR'

Açıklamada şunlar dile getirildi: "Öğretmeni merkez almayan, sorun çözmekten çok; sorun üretecek olan, aday öğretmenlerin yetiştirilmesinde gerçekçi ve inandırıcı olmayan, rehberlikten uzak objektif, güvenilir ve denetlenebilir hükümler taşımayan, yandaş öğretmen yaratmaya yönelik değerlendirme ve sınav uygulamalarıyla şimdiden tartışılır hale gelmiş; rotasyon uygulamasıyla idare ile öğretmen arasında çalışma barışına olumlu katkı sunmayan; hatta çalışma barışını bozan, öğretmeni bir takım dayatmalarla zora ve sıkıntıya sokan, “Atatürk İlke ve Devrimlerini” aday öğretmenlerin yetiştirilip değerlendirmesinde dikkate almayan, çağdaş ve teknik yöntemlere kapalı, bilimsellikten uzak, birçok hükmü, üst normlara aykırı olan bu yönetmeliğin hukuka aykırı hükümlerinin iptali istemiyle dava açılmıştır."

İŞTE BAŞVURU DİLEKÇESİ

YÜRÜTMENİN DURDURULMASI 
               İSTEMLİDİR
 
 
DANIŞTAY İLGİLİ DAİRE BAŞKANLIĞI’ NA  
         ANKARA     
 
 
DAVACI : Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (EĞİTİM-İŞ)
 Ataç 2 Sokak 43/4                Kızılay/ ANKARA
 
VEKİLİ : Av. Hüseyin ERDAYANDI  
                                                  Cihan Sok.39 /19                 Sıhhiye / ANKARA
 
DAVALI : Milli Eğitim Bakanlığı          Bakanlıklar /ANKARA
 
YAYIMLAMA TARİHİ : 17.04.2015 (29329 sayılı Resmi Gazete)
 
KONU :
17.04.2015 tarih ve 29329 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI ÖĞRETMEN ATAMA VE YER DEĞİŞTİRME YÖNETMELİĞİ ”nin; (EK-2)
· 13 üncü maddesinin (1), (2), (4) üncü fıkralarının son cümlelerinde yer alan “…Puan eşitliği hâlinde atanacak aday bilgisayar kurası ile belirlenir...” ibaresinin,
· 15 inci maddesinin (1) inci fıkrasında yer alan “….ve performans değerlendirmesine göre başarılı olmak şartlarını sağlamak …” ve  “…Bakanlıkça yapılacak yazılı veya yazılı ve sözlü…” ibarelerinin,
(2) nci fıkrasında yer alan “…performans değerlendirmeleri…”  ve “…ile yazılı ve
 sözlü sınavlarına ilişkin iş ve işlemler...” ibaresinin,
· 16., 17. ve  18’inci maddelerin tamamının, 
· 19 uncu maddesinin (1) inci fıkrasında yer alan “...ve performans değerlendirmesinde başarılı olan  …” ile (2) inci fıkrasında yer alan “… Sınavın, yazılı ve sözlü olarak yapılması halinde önce yazılı sınav, bu sınav sonuçlarının açıklanmasını beklemeden de sözlü sınav yapılır...”  ibarelerinin,
· 20 nci maddesinin (1) inci fıkrasındaki “… Performans değerlendirmesinde başarılı bulunan…” ibaresi ile “…Bakanlıkça yazılı…” ve  “… yazılı…”   ibarelerinin, (2) fıkrasındaki “…veya açık uçlu sorular ile…”,  “…Yazılı…”  ibarelerinin ve aynı fıkrada sınav konuları içerisinde yer alamayan “Türk İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük” konusunda eksik düzenlemenin,  (4) fıkrasındaki “… yazılı…” ibaresinin, 
· 21. ve 22 nci maddelerinin tamamının,
· 23.maddesinin (2) nci fıkrasının a) bendinde yer alan “…yazılı veya yazılı ve sözlü olarak…”,  b), c), ç) bentlerinde yer alan sırasıyla “…Yazılı…” ibarelerinin,
· 23. maddesinin  (2) , (3) ve (4) üncü fıkralarının tamamının,
· 24. maddesinin (1) inci fıkrasındaki “…Yazılı…”,  (2) fıkrasının tamamının, 
· 25. maddesinin (1) inci fıkrasındaki “…valiliklerce…” ibaresinin, (2) fıkrasındaki “…bu yönetmelik hükümlerine göre yeniden performans değerlendirmesi ve…”, “…performans değerlendirmesinde veya…” ibareleriyle  “Bu kapsamdaki aday öğretmenlerden performans değerlendirmesinde veya sınavda başarısız olanlar öğretmenlik unvanını kaybeder ve memuriyetle ilişikleri kesilir.  “ibarelerinin,
· 26. maddesinin (1) inci fıkrasındaki “…yazılı …” ibaresinin,
· 29 uncu maddesinin (1) fıkrasında yer alan “hizmet puanı üstünlüğüne” ibaresinin, (2) fıkrasında “Adayların hizmet puanlarının eşitliği halinde, öğretmenlikteki hizmet süresi fazla olan adayın ataması yapılır. Eşitliğin devamı hâlinde atanacak aday kura ile belirlenir.” hükmünün,
· 30 uncu ve 31 inci maddelerinin tamamının,
· 32 inci ve 33 üncü maddelerinin  tamamının,
· 34, 35, 36 ncı maddelerin tamamının, 
· 37 inci maddesinin (1) fıkrasındaki “…üç…” ve “…ve bu iller, bu Yönetmeliğin ekinde yer alan Ek-Hizmet Bölgeleri gösterilmiştir…” ibarelerinin,
· 40 ıncı maddesinin (5) inci fıkrasındaki “…Millî Eğitim Bakanlığı Örgün ve Yaygın Eğitimi Destekleme ve Yetiştirme Kursları Yönergesi kapsamında görev alan yönetici ve öğretmenlerin hizmet puanlarına, bu kapsamda görev yaptıkları her ay için 0,5 puan eklenir….” ifadelerinin,
· 43. maddenin (1) inci fıkrasındaki “…başvuruda bulunmayanlar ile tercihlerine atanamayanların atamaları Bakanlıkça resen yapılır…” ibaresinin,
· 48.maddenin tamamının,
· 49. maddenin  (1) inci fıkrasının (b) bendindeki “…eşi isteğe bağlı sigortalı olan öğretmenler…”  ibaresinin,
· 50. maddenin  tamamının,
· 53. Maddenin (2) nci fıkrasında yer alan bunlardan zorunlu çalışma yükümlülüğü bulunanlar, alanlarında ihtiyaç bulunan zorunlu çalışma yükümlülüğü öngörülen hizmet alanlarına atanır.” ibaresi ile maddenin (5) inci fıkrasındaki “… Fazla konumdaki öğretmenlerden herhangi bir kuruma atanmak üzere başvuruda bulunmayanlar ile tercihlerine atanamayanların görev yerleri, il içinde valiliklerce resen belirlenir.” hükmü,
· 54. maddesinin tamamının,
· Geçici 3.maddesinin tamamının
· Geçici 6. Maddesinin  tamamının,
· Geçici 7. maddesinde yer alan “…KPSS’ den atanacakları alanlar için belirlenen taban puan ve üzerinde puan almış olma şartı hariç…”  ibaresiyle (2) nci fıkrasındaki ”…  sözlü sınav değerlendirme formu…”  ibarelerinin,
· Ayrıca aynı geçici maddenin sırasıyla  3.,4.,5.,6.,7.,8. ve 9. bentlerinin tamamının,
· 20 nci maddede sınav soru ve konuları içinde yer almayan “Türk İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük” konusunun, 
43 ve 49 maddelerde yer değiştirme mazereti olarak yer almayan “…eğitim ve öğretim…” konusu, 43. maddenin (5) ve (7) fıkralarında yer almayan  “…adı değişen, dönüşen veya birleştirilen…” ibareleri,
51 inci maddenin (2) fıkrasına eklenmek üzere “eşinden boşanan” ve  51 inci maddenin (4) üncü fıkrasından sonra gelmek üzere “4688 sayılı yasa kapsamında aylıksız izinli olarak görevli sendika genel merkez yönetim kurulu üyeleri, sendika şube başkan ve temsilcilerinin öğretmen olan eşlerinin istekleri halinde süreye bağlı olmaksızın sendika temsilcilerinin görevli oldukları il / ilçeye atamaları yapılır.” ibarelerinin,
Yönetmeliğin 52 nci maddesine “Aynı branş ve alan öğretmenleriyle sınıf öğretmenlerinin il içi ve il dışı karşılıklı yer değiştirme istemleri birlikte başvurmaları halinde süreye ve şarta bağlı olmaksızın gerçekleştirilir.”(Becayiş) hükmünün eklenmemiş olması 
48 inci maddesinde düzenlenmesi gereken; 4688 sayılı yasa gereği aylıksız izinli sayılmayan sendika şube başkan ve temsilcileriyle iş yeri temsilcilerinin bu görevde kaldıkları sürece il içi ve il dışı yer değiştirmeye tabi olmayacaklarına ilişkin hükmün, eksik düzenlemeler nedeniyle ilgili maddelerin tamamının,
      Tüm uygulama ve sonuçlarıyla birlikte yürütülmesinin durdurulmasına akabinde
       iptaline karar verilmesi talebidir.
 
HUKUKA AYKIRILIK VE İPTAL SEBEPLERİ
 
 1-ÖĞRETMEN ATAMALARI (ilk , yeniden ve kurumlar arası yeniden
    atamalar)
 Yönetmeliğin 13 üncü maddesinin (1), (2), ve (4) üncü fıkralarının son cümlelerinde yer alan “…Puan eşitliği hâlinde atanacak aday bilgisayar kurası ile belirlenir...” ibaresinde puan eşitliği halinde aday öğretmenin atanmasında bilgisayar kurasına başvurulması tesadüfi sonuçlara yol açacak bir değerlendirme yöntemidir. Nitekim 18.03.2002 tarih 2002/ 3975 sayılı 3.5.2002 No:24744 R.G. de yayımlanan; “Kamu Görevlilerine İlk Defa Atanacaklar İçin Yapılacak Sınavlar Hakkında Genel Yönetmelik” in 23. maddesinde:  (Değişik: 17/01/2007 tarihli Resmi Gazete) "Adaylar, Beşinci Bölümde yer alan hükümler saklı kalmak üzere, ÖSYM tarafından (B) grubu kadrolara; KPSS puanları, tercihleri, kadro sayıları ve koşulları göz önünde tutulmak suretiyle yerleştirilir. Yerleştirme işlemlerinde, diğer koşullar saklı kalmak kaydıyla, yerleştirmenin yapıldığı tarihte aynı adaya ait geçerlilik süresi bitmeyen sınavlardan alınan en yüksek KPSS puanı dikkate alınır ve aynı puanı alan adaylar arasından diploma tarihi itibariyle önce mezun olmuş olana, bunun aynı olması halinde yaşı büyük olana, her ikisinin de aynı olması durumunda ise sınav sonucu yeni açıklanan adaya öncelik tanınır.” denilmektedir. 
Dolayısıyla idarece yapılması gereken, konunun bir talih-şansa indirgenmesi değil; adaylar arasında kamu yararı ve hizmetin gereklerine uygun farklılıkları belirleyerek üstün olan adaya öncelik tanımak şeklinde düzenleme yapmak olmalıdır. Bu nedenle söz konusu düzenleme objektif olmaktan uzaktır. Hükmün bu kısmının yeniden düzenlenmek üzere iptali gerekmektedir.
 2- ADAY ÖĞRETMENLİK İŞLEMLERİ 
    (Performans Değerlendirmesi ve Sınav)
   A- Yönetmeliğin “performans değerlendirmesine” ilişkin hükümlerinin yer aldığı 15. maddesinin (1) ve (2) nci fıkralar, 19 ve 20 ve 25’inci maddelerinde yer alan ibareler, Yönetmeliğin “Performans değerlendirmelerine “ ilişkin düzenlemelerinin yer aldığı 16,17 ve 18 inci maddelerindeki hükümler hukuka aykırıdır:
Madde metinlerinde geçen ve aday öğretmenlerin başarısını ölçmede sınavlar kadar etkili kılınan ve ayrıntılı ölçütler içeren Ek-3 Formu olarak Yönetmelik ekinde yayımlanan    Performans Değerlendirmesi puanlamaya esas A, B, C kısımları ile toplam 150 kriterden oluşmaktadır. Değerlendirme sorularının objektifliğinin tartışılması bir yana değerlendirmeyi yapacak Değerlendirme Komisyonlarının seçimi, görevi de hukuksal anlamda objektif olmaktan uzaktır.
 İptali istenen düzenlemenin yer aldığı Yönetmeliğin 16 ncı, 17 inci ve 18 inci maddelerinde yer alan hükümlere göre konunun değerlendirilmesi:
16.maddenin (1 ) fıkrasında: “(1) Aday öğretmenler, görev yaptığı eğitim kurumunda ve eğitim ortamında bu yönetmeliğin ekinde yer alan Ek-3 Performans Değerlendirme Formu üzerinden, göreve başladığı ilk dönemde bir, takip eden dönemde ise iki defa olmak üzere, değerlendiriciler tarafından toplamda üç defa değerlendirilir. Değerlendiriciler; il millî eğitim müdürünce görevlendirilecek maarif müfettişi, aday öğretmenin görev yaptığı eğitim kurumu müdürü ve eğitim kurumu müdürünün görevlendirdiği danışman öğretmenden oluşur.” denilmektedir.
    Değerlendiricilerin seçimi İl Milli Eğitim Müdürlüğüne bırakılmış olup; maddenin (5) inci fıkrasında,  değerlendiricilerden biri ya da birden fazlasının bulunmadığı hallerde; 
“a) Maarif müfettişi yerine il millî eğitim müdürü tarafından, il millî eğitim müdür yardımcıları, ilçe millî eğitim müdürleri, il ve ilçe millî eğitim şube müdürleri ve şahsa bağlı eğitim uzmanları,
b) Eğitim kurumu müdürü yerine ilçe millî eğitim müdürü tarafından, ilçe millî eğitim müdürlüğüne bağlı diğer eğitim kurumları yöneticileri, 
c)Danışman öğretmenin yerine eğitim kurumu müdürü tarafından eğitim kurumundaki diğer öğretmenler, eğitim kurumunda danışman öğretmen olarak görevlendirilecek öğretmen bulunmaması halinde ise ilçe millî eğitim müdürü tarafından aynı ilçede görev yapan diğer öğretmenler, arasından resen görevlendirme yapılır.”  hükümlerine yer verilmiştir. 
Bu iki fıkradan anlaşılması gereken değerlendiricilerin konularında yeterliliğe sahip olmayan yalnızca il milli eğitim müdürünün iradesine göre belirlenebilen kişilerden oluşmasıdır. Değerlendiricilerin 18 inci maddede ifade edilen aday öğretmeni gözlemlemesi ve ona rehberlik yapması asıl amaçlananken bu şekliyle yasak savar bir zihniyetle konunun ciddiye alınmadığı görülmektedir.
Ülkenin ekonomik ve sosyal koşulları, eğitimin gerek kadro gerekse fiziki koşullar yönünden yetersiz bölgeleri dikkate alındığında aday öğretmenler için seçilecek değerlendiricilerin gerçekçi bir seçim olmadığı açıktır. Kaldı ki (5) inci fıkra ile asıl değerlendiricilerin bulunmaması halinde yerine “muadili” değerlendiricilerin il milli eğitim müdürlüğünce görevlendirileceği hükmü de  ayrı bir handikaptır. Yönetmelikte asıl amaçlanın aday öğretmenin eğitim süreci içerisinde gerekli formasyonu alması, eksikliklerini gidermesi ve hatalarını görerek düzeltmesidir. Burada asıl olanın “Değerlendiriciler” in aday öğretmeni eğitim sürecinin  her aşamasında gözlemlemesi, gerektiğinde ona rehberlik etmesidir.
Performans değerlendirmesi konusu gerçekçi olmadığı gibi sübjektif değerlendirmelere yol açabileceğinden hukuksal yönden güvenilir ve denetlenebilir değildir. İdare hukukun temel ilkesi, idarenin düzenleyici işlemlerinin açık, objektif ve güvenilir olmasının yanı sıra denetlenebilir olmasını da gerektirir.
Maddenin (9) uncu fıkrasında : “ Birinci, ikinci ve üçüncü değerlendirme puanları; her bir değerlendirme için değerlendiricilerin vermiş olduğu puanların aritmetik ortalaması alınarak ayrı ayrı belirlenir. Nihai performans değerlendirme puanının belirlenmesinde; birinci değerlendirme sonucunun yüzde onu, ikinci değerlendirme sonucunun yüzde otuzu, üçüncü değerlendirme sonucunun ise yüzde altmışı dikkate alınır. Buçuklu puanlar bir üst tam puana tamamlanır. Nihai performans değerlendirme puanı yüz üzerinden en az elli ve üzerinde olan aday öğretmenler performans değerlendirmesinde başarılı sayılır ve sınava girmeye hak kazanır.” denilerek aday öğretmenin değerlendirmesindeki puanlama sistemine değinilmekte ve puanlama şeklinden söz edilmektedir. Bu açıklamadan anlaşılacağı üzere, adayın izlenip gözlenmesinde kağıt üzerinde bir değerlendirme yapılacağı görülmektedir. Türkiye’nin coğrafi şartları, ulaşım imkanları, okullarımızın alt yapı yetersizlikleri, eğitim kadrolarının yetersizliği araç gereç eksikliği birlikte düşünüldüğünde performans değerlendirmesinin gerçekçi olmadığı, objektif kriterlere bağlanmadığı; ancak kağıt üzerinde geçerli, sübjektif sonuçlar doğuracağı açıktır 
Maddenin (10) uncu fıkrasında : “Performans değerlendirmesinde başarılı olamayan aday öğretmenler, aday öğretmen unvanını kaybeder ve memuriyetle ilişikleri kesilir” denilmektedir. Bu hükümle değerlendiricilerin sübjektif ve önyargılı davranmaları telafisi imkansız ağır sonuçlar doğurabilecektir. Böyle bir  performans uygulaması hukuka aykırı olup yaratacağı sonuçlar açısından kabul edilemez niteliktedir. Aday öğretmen, aldığı alan eğitimi ve pedagojik formasyonla, üstelik KPSS sınavında sağladığı başarı ile kendisini zaten kanıtlamıştır. Deneticilerin denetlenemediği objektif değerlendirmeden uzak böyle bir performans değerlendirmesi yetişmiş insan gücünün keyfi uygulama ve kararlarla geleceğinin karartılması gibi   hukuksal yönden kabul ve izah edilemez bir sonuca yol açacaktır.
Açıklanan nedenlerle düzenleyici işlemin ilgili madde hükümlerinin tümüyle uygulanabilir yanı olmadığı gibi hukuki güvenceden yoksun ve denetlenebilirliği de  söz konusu olmadığından iptali gerekmektedir.
Yönetmeliğin 17 inci maddesi ise performans değerlendirme sonuçlarına itirazı da yine İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nce oluşturulacak komisyona havale etmektedir. Maddenin (2) fıkrasında  “İtirazları değerlendirmek amacıyla il millî eğitim müdürlüğünde il millî eğitim müdürünün veya görevlendireceği il millî eğitim müdür yardımcısının başkanlığında, il millî eğitim müdürü tarafından resen görevlendirilecek bir ilçe millî eğitim müdürü, il millî eğitim müdürlüğünden bir şube müdürü, ilçe millî eğitim müdürlüğünden bir şube müdürü ve bir okul müdüründen oluşan Performans Değerlendirme İtiraz Komisyonu kurulur.”  denilmektedir.Yukarıdaki açıklamalarımızdaki belirttiğimiz gibi değerlendirmeler objektif olamayacağı gibi değerlendirme sonuçlarına itirazlar da objektif ve denetlenebilir olmayacaktır. Maddedeki bu hükümlerin de iptali gerekmektedir.
Yönetmeliğin 18. maddesinde ise performans değerlendirme sürecinde görev ve sorumluluklardan söz edilerek değerlendiricilerin aday öğretmenle ilgi gözlem ve rehberlik yapmaları hususuna değinilmiştir. Ülkemiz coğrafi şartları ve ulaşım imkanlar dikkate alındığında bir maarif müfettişinin il merkezinden kışın yolları kapanan ücra kasabadaki okulda görevli aday öğretmene ulaşması ve onu gözlemlemesi ve ona rehberlik yapması hayatın olağan akışına uygun değildir. Bu madde de geçekçi ve objektif değildir. İptali gerekir.  
 B- Ek-3’te yer alan değerlendirme formu ve puanlamalar açısından konunun   değerlendirilmesi:
Performans değerlendirmesi 16. maddede belirtilen değerlendiriciler tarafından yönetmeliğin EK-3 formuna göre yapılacaktır. Değerlendirme formu puanlamaya tabi 50’şer soruluk üç kısımdan oluşmaktadır:
A kısım “tüm aday öğretmenler” için, 
B kısım alanı “rehberlik” olan aday öğretmenler için,
C kısım ise alanı “özel eğitim” olan adaylar içindir.
Değerlendirme formunda puanlama yapacak olan değerlendiricilerin A kısımdaki konu ve sorulara yönelik bir değerlendirmede bulunacakları varsayılsa bile B kısım ve C kısımla ilgili değerlendirme konularının tamamen uzmanlık gerektirdiği tartışmasızdır. Bu durumda sağlıklı bir değerlendirme ve puanlama yapılması beklenemez. Değerlendiricilerin de aynı alanda eğitim almış aynı formasyona sahip kişilerden oluşması gerekir; hatta konunun uzmanı akademisyenlerden bu değerlendirme kurullarının oluşturulması gerekir.  
Özetle söylemek gerekirse “Performans Değerlendirmesi”ne yönelik yönetmelik hükümleri konunun uzmanı olmayan değerlendiricilerin vereceği puanlarla sübjektif sonuçlara yol açabilecek olması , objektiflikten ve denetlenebilirlikten uzak olması nedeniyle uygulanamaz hükümlerdir, iptali gerekir.    
   C-Sınavın uygulama şekli, hukuka aykırı olup iptali gerekir: 
   Yönetmeliğin 15.maddesinin (2) nci fıkrasında yer alan “…Bakanlıkça yapılacak yazılı veya yazılı ve sözlü…” ve   “…ile yazılı ve sözlü sınavlarına ilişkin iş ve işlemler ….” ibaresinin, 19 uncu maddesinin (2) inci fıkrasında yer alan “… Sınavın, yazılı ve sözlü olarak yapılması halinde önce yazılı sınav, bu sınav sonuçlarının açıklanmasını beklemeden de sözlü sınav yapılır...” ibarelerinin, 20 nci maddesinin (2) fıkrasındaki “…veya açık uçlu sorular ile…,” ve 20, 24, 26 ncı maddelerinde yer alan “…Bakanlıkça yazılı…” ve “… yazılı…” ibarelerinin; yönetmeliğin 21 ve 22 nci maddelerinin tamamının; ayrıca ayrıntılı düzenlemenin yer aldığı 23 üncü maddesinin (2),(3) ve (4) üncü fıkralarındaki hükümlerin hukuka aykırılığı sorununa ilişkin olarak aşağıdaki hususları belirtmek gerekmektedir: 
Aday öğretmenler için öngörülen sınavla ilgili hukuksal sorun, söz konusu yönetmeliğin sonuçları yönünden en önemli sorunudur.Yukarıda belirtilen ve iptali istenen yönetmeliğin madde hükümlerini üç yönden ele almak gerekmektedir.:
a) Sınavın yazılı yapılmasına ilişkin hükümler: Yönetmeliğin 15/2, 19/2, 20, 24, ve 26 ıncı maddelerinde yer alan sınavın “yazılı” yapılmasına dair hükümler ile yine 20 nci maddenin (2) fıkrasındaki “ ucu açık sorular ile..” ibaresi sınavda sübjektif esaslara göre hareket edileceği; bakanlıkça yapılacak  yazılı sınavın da objektif olamayacağı kuşkusunu yaratmaktadır.Nitekim bakanlıkça yapılan “SBS sınavı” ve yine “Görevde Yükselme Sınavları” ve sınav uygulamaları şaibelere yol açmış; yargıya taşınmış bir kısmı da iptal edilmiştir. O halde yapılması gereken hukuki güvenlik ve denetlenebilirlik açısından yazılı sınavların da uzman kuruluşlara (ÖSYM) yaptırılmasıdır. Belirtilen maddelerdeki bu ibarelerin iptali gerekmektedir. 
b) Sınavın sözlü yapılmasına  ilişkin hükümler: Danıştay’ın yerleşik kararlarıyla da istikrara kavuşmuş olduğu gibi artık sözlü sınavların hukuki güvenden ve denetlenebilirlikten uzak olduğu tartışmasızdır. Nitekim istikrar kazanmış  Danıştay  kararlarında da belirtildiği gibi “… idarenin, yargısal denetim yapılmasını ortadan kaldıracak, imkansız kılacak ya da güçleştirecek şekilde bir idari işlem tesis etmesine izin vermesi mümkün değildir.            Davacının enerji uzman yardımcılığı giriş sınavının sözlü sınavı kısmında başarısız sayılma işlemi incelendiğinde, bu işlemin hukuka uygunluk denetiminin Anayasanın 125. maddesinde ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinde belirlenen hukuki sınırlar içinde yapılabilmesi için davalı idarece, sınav öncesinde soruların ve yanıtların hazırlanmadığı sözlü sınav komisyonu üyelerinin her biri tarafından hangi notun takdir edildiğinin gerekçeleriyle ortaya konulamadığı, ayrıca sözlü sınavda verilen yanıtların, teknolojik imkanlardan yararlanılarak kayıt altına alınmak ( elektronik ortamda görüntülü ve/veya sesli kayıt gibi ) suretiyle, objektif nitelikte incelenip yargısal denetiminin yapılmasına imkan tanınmasının, hukuk devleti ilkesinin temini açısından uygulanabilecek en iyi yöntemlerden biri olmasına rağmen, bu şekilde bir kayıt yapılmadığı anlaşıldığından davacının sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlem de hukuka uyarlık bulunmamaktadır.”(Danıştay 12. Daire 21.09.2010 tarih ve 2008/7485E. 2010/4338K.) 
Danıştay bir başka kararında sözlü sınavla ilgili Yürütmeyi Durdurma Kararı vermiştir: “… daha önce KPSS sınavında başarılı olsa bile, kurumca ayrıca bir yazılı sınav yapılmaksınız her türlü öznel değerlendirmeye açık bulunan sadece sözlü sınav yapılmasını öngören objektif değerlendirme ilkesine uygun olmadığı, öte yandan; sınavın sözlü olma niteliği, idari yargı idari yargı denetimi, işlemin yalnızca yetki ve şekil unsurları ile sınırlandığından idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu yolundaki Anayasa hükmüne de ters düştüğü, bu nedenlerle söz konusu hükmün salt sözlü sınav yapılabilmesine olanak tanıyan kısmında hukuka uyarlık görülmediğinden yönetmeliğin 14. Maddesindeki yazılı yerine sadece sözlü sınav yapılması yönündeki ifadesinin yürütmenin durdurulmasını… (Danıştay 12. Daire 21.12.2008 tarih E:2008/4245) 
Danıştay’ın bir başka kararı da aynı doğrultudadır.:” “Sözlü Sınav”ın, yazılı sınavı tamamlayıcı nitelikte, bilgi ve liyakati ölçmenin yanısıra, adayın atanacağı göreve uygun yeteneğe sahip olup olmadığını belirlemek amacıyla yapılacağı açıktır. Bu çerçevede, sözlü sınavının temel amacı, yazıl sınav yapılmak suretiyle nesnel bir biçimde belirlenen en başarılı adaydan başlayarak mesleğe en uygun kişinin belirlenmesidir. Bu nedenle, adayların yarıştırıldığı bir sınavda sözlü sınav yapılırken yazılı sınavın nesnel sonuçlarının ortadan kaldırılmamasına özen gösterilmelidir. Bunun için de sözlü sınavın öncesinde adaylara sorulacak sorular ve yanıtların sınav komisyonunca belirlenmesi ve sınav sırasında adaylara, hazırlanmış olan bu sorulardan kura yöntemiyle belirlenecek olanların sorulması uygun olacaktır.”(Danıştay 5. Daire 19.03.2010 tarih ve 2008/6852E. 2010/1546K.) 
Özetle söylemek gerekirse sözlü sınav uygulamasının hukuksal yönden güvenilir, denetlenebilir ve şeffaf olmaktan uzak olduğu; her türlü sübjektif ve keyfi değerlendirmelere açık olduğu yargı kararlarıyla da teyit ve tespit edilmiştir. 
     c) Sınavın kim tarafından yapılacağı sorunu: Yukarıda belirtilen yönetmelik hükümlerinde gerek yazılı gerekse sözlü sınavların bakanlıkça yapılacağı hüküm altına alınmıştır. Daha önce yapılan yazılı ve sözlü sınavlarda bakanlık uygulamalarıyla güvenilirliği zedelenmiş; tartışılır bir durum yaratmıştır. Bu nedenle hukuki istikrar ve güvenlik için objektif, güvenilir, soru tekniği ile ölçülebilir ve tüm sonuçlarıyla denetlenebilir ÖSYM gibi uzman kuruluşlara sınav yaptırılması bakanlığın hem sorumluluğu hem de görevidir. Bu uygulama gerek hukuka uygunluk gerekse sınava katılacak aday sayısının fazlalığı dikkate alındığında usul ekonomisi yönünden de yararlı olacaktır.
Yönetmeliğin 23 üncü maddesinin (2) fıkrasının (a) bendindeki yer alan ”… yazılı veya yazılı ve sözlü olarak…” ifadeleriyle (3), (4) ve (5) inci fıkralarında yer alan sözlü sınav  komisyonuna ilişkin tüm hükümlerin de yukarıda belirttiğimiz gerekçelerle iptali gerekmektedir. Sınav sonuçlarına itirazın düzenlendiği 24 üncü maddesinin (2) fıkrası da hukuka aykırılık nedeniyle iptali gereken hükümlerdendir.
d-Sınav Sonrası “Atama” işleminin valiliklere bırakılması yasal değildir :
     Yönetmeliğin 25 inci maddesinin (1) fıkrasında; “Sınavda başarılı olan aday öğretmenler, valiliklerce öğretmen olarak atanır.” denilmektedir. Söz konusu düzenleme ile  atama yetkisi valiliklere verilmektedir. Oysa ki 652 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’ nin (6) maddesinde: “ Öğretmenlerin atamaları Bakanlıkça il / ilçe emrine veya doğrudan eğitim kurumuna yapılır.” denilmektedir. Bakanlıkça i l /ilçe emrine atama yapılması hâlinde, öğretmenlerin atandıkları ildeki görev yerleri, hizmet puanları ve yeterlikleri dikkate alınarak il millî eğitim müdürünün teklifine göre valilerce belirlenir.” hükmü yer almaktadır. Bu hükümden hareketle öğretmen atamalarının bakanlıkça yapılacağı, ancak il içinde tayin ve nakillerin valiliklere bırakıldığı görülm8ektedir.
Ayrıca 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 8 inci maddesinin (A) fıkrasında da:               
“ İlçe idare şube başkanı sıfatını haiz olanlarla il merkezinde devlet gelir, giderlerinin ve mallarının tahakkuk, tahsil, ödeme ve idaresiyle ilgili ikinci derecedeki müdürler, şube şefleri ve kontrol memurları, nakit muhasipleriyle, lise, orta ve o derecelerdeki okul müdür ve öğretmenleri, hastaneler mütehassıs hekimleri, bakanlıklar veya tüzelkişiliği haiz genel müdürlükler tarafından tayin edilirler.” denilerek öğretmen atamalarının aslen bakanlıkça yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda ilgili yönetmelik maddesinin daha üst norm olan KHK ve Kanuna uygun düzenlenmesi gerektiğinden iptali gerekmektedir.
Maddenin (2) nci fıkrasında “…Sınavda başarılı olamayan aday öğretmenler, il içinde aynı hizmet alanında başka bir eğitim kurumunda görevlendirilerek bu Yönetmelik hükümlerine göre yeniden performans değerlendirmesi ve sınava tabi tutulur. Bu kapsamdaki aday öğretmenlerden performans değerlendirmesinde veya sınavda başarısız olanlar öğretmenlik unvanını kaybeder ve memuriyetle ilişikleri kesilir” ifadesine yer verilmiştir.
 Daha önce performans değerlendirmesine ilişkin  gerekçelerimizi yinelemekle birlikte madde metninden aday öğretmenin performans değerlendirmesinde başarısız olması tek başına öğretmenlik unvanını kaybetmesine sebep olabileceği gibi memuriyetle de ilişkisinin kesilmesine neden olacaktır. Bu hüküm, tartışılır değerlendirme komisyonları ve yine tartışılır sınav şekilleriyle alanında özel eğitim almış; KPSS gibi alan bilgisinin ölçüldüğü bir  sınavda başarılı olmuş adaylar için ağır bir sonuçtur. Bu düzenleme hukuka aykırı olup telafisi imkansız zararlara yol açacağından öncelikle yürütülmesinin durdurulmasına ve sonrasında iptaline karar verilmelidir.
   
4- FEN LİSELERİ  ile SOSYAL BİLİMLER LİSELER ÖĞRETMENLERİN
    SEÇİMİ (Yönetmelikteki düzenleme hukuka aykırıdır.)
 
Yönetmeliğin 29 uncu maddesinin (1) inci fıkrasında da bu okullara öğretmenlerin      “ hizmet puanı üstünlüğüne” göre atanacağı hükme bağlanmıştır.
  1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 43 üncü maddesinin Ek 12 inci fıkrasında öğretmenin başarısında “kıdem, lisansüstü eğitim görme, bilimsel sanatsal ve kültürel etkinliklerde bulunma, iş başarımına bağlı iyi bir sicil puanı alma ve sınavlarda başarı elde etme “gibi ölçüler aranmaktadır.  
Sınavla seçilerek üstün başarılı çocukların alındığı Fen ve Sosyal Bilimler liselerine öğretmen alımında daha titiz ve seçici davranılması gerekmektedir. Bu okullara öğretmen atamalarını yalnızca “hizmet puanı üstünlüğüne” bağlamak eğitim sistemimizin geleceği açısından sakıncalı sonuçlar doğuracaktır. Hizmet puanı üstünlüğü zorunlu hizmet bölgelerinin 6 ncı “hizmet alanı” nda özel bir çaba sarf etmeden uzun süre kalmakla bile elde edilebilecek bir puan türüdür. Yönetmeliğin bu kritere göre bu okullara atama yapması eğitim adına cinayet olacaktır. Bu nedenle müvekkil sendikanın bu okullara yapılacak atamalardaki talebi her türlü şaibeden uzak etki altında kalmayan alanında uzman Üniversitelerden seçilecek akademisyenlerden oluşan sınav komisyonları tarafından yapılacak yazılı sınavla bu okullara atama yapılmasıdır. Kamu yararı da bunu gerektirir. 
29 uncu maddenin (2) fıkrasında “Adayların hizmet puanlarının eşitliği halinde, öğretmenlikteki hizmet süresi fazla olan adayın ataması yapılır. Eşitliğin devamı hâlinde atanacak aday kura ile belirlenir.” hükmüne yer verilmiştir. Kura ile atamaya bağlanan seçimler şans ve talih oyunlarından beklenen sonucu doğurur. İdare düzenleyici işlemlerini yasa ve Anayasa hükümlerine bağlı objektif anlaşılır ve benzer durumda olanlara benzer uygulamaların yapılacağı eşitlik ve güvenilirlik ilkelerine göre düzenlemek zorunluluğu; hatta sorumluluk ve yükümlülüğü altındadır.
 Burada yapılması gereken adaylar arasında farklılık yaratacak ayrıntılara ulaşmaktır. Örneğin aday öğretmenlerden yüksek lisans yapmış olanı, burada eşitlik bozulmazsa doktora yapmış olanı, yine eşitlik bozulmazsa yayımlanmış kitabı, makalesi olanı tercih etmek gibi  detaylandırıcı ölçütlere başvurarak en uygun adayın seçimini yapılabilir. Kura ile aday belirlemek hem objektif olmayacak hem de amaca ulaşmada kolaycı  bir yöntem olacaktır.  Bu hüküm de  hukuka aykırıdır ve iptali gerekmektedir.
 
5- BEDEN EĞİTİMİ, MÜZİK ve RESİM ÖĞRETMENLERİNİN SEÇİMİ
Spor liselerinin beden eğitimi öğretmenleri ile güzel sanatlar liselerinin müzik     ve görsel sanatlar/resim öğretmenlerinin seçimine ilişkin hükümlerin hukuka aykırılığı sorunu
            Yönetmelikle ilgili toplam 6 maddede düzenlenen bu hükümlerden 30 uncu maddede yukarıda belirtilen  liselere öğretmen seçiminde “Değerlendirme ve Uygulama Sınavı Komisyonu” nundan söz edilmektedir. 
Bu komisyonun oluşumunda kimlerin hangi kriterlere göre belirleneceği, komisyon seçiminin kimler tarafından hangi usullerle nasıl yapılacağı , komisyonun kimler tarafından denetleneceği, komisyonun kararlarına karşı yine aynı komisyona itiraz edileceği, dikkate alındığında birbiriyle bağlantılı olan yönetmeliğin “Beşinci Bölümü”nde yer alan 30, 31, 32, 33, 34, 35 ve 36 ıncı maddelerin tümüyle iptalini talep etmek gerekmiştir.
Düzenlenen hükümler objektif açık ve denetlenebilir hükümler değildir, belirtilen madde hükümlerinin tamamının iptalini talep ediyoruz. 
 
 
6-HİZMET BÖLGELERİ, HİZMET ALANLARI ve HİZMET PUANLARI
a) Hizmet bölgelerine ilişkin yönetmeliğin 37 inci maddesi:
Yönetmeliğin bu maddesinde idarece “(1) Öğretmen ihtiyacı, coğrafi durum, ekonomik ve sosyal yönden gelişmişlik düzeyi, ulaşım şartları ile hizmet gereklerinin karşılanması yönünden benzerlik gösteren iller gruplandırılarak üç hizmet bölgesi oluşturulmuş ve bu iller, bu Yönetmeliğin ekinde yer alan Ek-1 Hizmet Bölgeleri Çizelgesinde gösterilmiştir.” Öğretmenlerin görev yapacakları hizmet bölgelerini üç hizmet bölgesine ayırmış ve  yönetmelik ekinde yer alan EK-1 Hizmet çizelgesini düzenlenmiştir.
Ek-1 Hizmet Çizelgesi incelendiğinde yukarıdaki kriterlere göre: Ankara,  İzmir, Adana, Antalya, Bursa…gibi ülkenin gelişmiş büyükşehir statüsündeki illerinin yanı sıra Burdur, Karaman, Aksaray, Bilecik, Kırıkkale, Sinop, Kütahya da aynı kategoride değerlendirilerek 1 inci Hizmet Bölgesi içine alınmıştır. 
Diğer taraftan İstanbul, Niğde, Kırşehir, Malatya, Nevşehir Giresun, Ordu, Kastamonu, Diyarbakır, Van,  Erzurum ise 2 nci Hizmet Bölgesine alınmıştır.
Bu iller karşılaştırıldığında ve yukarıdaki kriterlere göre değerlendirildiğinde ya kriterlerde bir yanlışlık yapıldığı ya da bu yönetmelikte söylenmeyen ve kamuoyunca  bilinmesi istenmeyen farklı bir değerlendirme yapıldığını söylemek gerekiyor.
Bakanlığın tespit ettiği hizmet bölgeleri böyle anlaşılmaz ve çelişkili olursa; belirlenmesi Valiliklere bırakılan hizmet alanlarının tespiti de kim bilir ne sorunlara yol açacaktır.
Düzenleyici işlemlerde sıkça tekrar ettiğimiz gibi “objektiflik” ve “ güvenilirlik” öncelik taşımalıdır. Dolayısıyla yönetmeliğin hizmet bölgelerini belirlendiği kriterlere göre Ek-1’deki Hizmet Çizelgesinin yönetmeliğin ayrılmaz bir parçası olması nedeniyle iptali gerekir.
Maddede  geçen “üç hizmet bölgesi” ibaresinin iptali ile; hizmet bölgeleri Türkiye koşulları dikkate alınarak; daha detaylandırıcı ve gerçekçi kriterlere göre belirlenerek hizmet bölgelerinin ülke gerçekleri dikkate alınarak üçten fazla tasnife tabi tutulması  gerekmektedir.  
b) Hizmet puanlamasına ilişkin hükümlerin yer aldığı 40 ıncı maddesi:
 Maddenin  5 inci fıkrası aşağıdaki şekildedir:
 “(5) Millî Eğitim Bakanlığı Örgün ve Yaygın Eğitimi Destekleme ve Yetiştirme Kursları Yönergesi kapsamında görev alan yönetici ve öğretmenlerin hizmet puanlarına, bu kapsamda görev yaptıkları her ay için 0,5 puan eklenir” alıntılanan fıkralarında genellik ve eşitlik ilkelerinden uzaklaşılmıştır.”
  (5) inci fıkrada MEB Örgün ve Yaygın Eğitimi Destekleme ve Yetiştirme Kursları kapsamında görev alan yönetici ve öğretmenlere ayrıcalık tanıyan ve farklı puanlama öngören bu hükümlerin  Anayasamızın 10. Maddesinde sayılan “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit” olduğu ve “Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda” olduğu hükümlerine aykırı olduğu açıktır.  
Söz konusu düzenlemenin 1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun (4) üncü maddesinde belirtilen “ Eğitim kurumları dil, ırk, cinsiyet, engellilik ve din ayırımı gözetilmeksizin herkese açıktır. Eğitimde hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.” hükmü ile Türk Milli Eğitiminin Temel İlkelerinden ”Genellik ve Eşitlik”  ilkesine aykırılık teşkil  ettiği görülmekte olup bu  hükmün   iptali gerekir.
c) Zorunlu çalışma yükümlülüğü öngörülen eğitim kurumlarının seçimi
Yönetmeliğin 39 uncu maddesinde yapılan düzenlemede maddenin (1) inci fıkrasının  (ğ) bendinde yer alan “…diğer hususlarda göz önünde bulundurulmak suretiyle…” ibarelerinin açık, belirli ve objektif kriterler ifade etmediğinden 
Güncelleme Tarihi: 29 Nisan 2015, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER