Öğretmen yetiştirme yeniden yapılandırılacak

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), 2012 yılı programına göre, öğretmen yetiştirme ve geliştirme sistemini, öğretmen ve öğrenci yeterliliklerini esas alan bir performans sistemini de içerecek şekilde yeniden yapılandıracak.

Öğretmen yetiştirme yeniden yapılandırılacak
Öğretmen yetiştirme ve atama sisteminde, ülkenin mevcut ve gelecekteki ihtiyaçlarının niteliksel ve niceliksel olarak dikkate alındığı bir yapı oluşturulacak. Öğretmen atamalarında bölgeler itibarıyla ihtiyacın dikkate alındığı, teşvik edici bir yaklaşım benimsenecek. 2012 yılı hükümet programında milli eğitimde okul öncesi, ilköğretim, ortaöğretimle mesleki ve teknik eğitimin mevcut durumuyla öğretmen yetiştirme ve atama sistemine ilişkin bilgiler yer aldı. Öğretmen yetiştirme ve atama sisteminde, ülkenin mevcut ve gelecekteki ihtiyaçlarının niteliksel ve niceliksel olarak dikkate alındığı bir yapı oluşturulacak. Eğitim fakültelerinin kontenjanları ülkenin gelecekte ihtiyaç duyacağı branşlara ve öğretmen sayısına göre belirlenecek. Öğretmenlere ve okul yöneticilerine yönelik hizmet içi eğitimlerin etkinliği ve yaygınlığı artırılacak. Bu kapsamda yenilenen müfredatlara uygun etkili bir hizmet içi eğitim modeli geliştirilecek. Bu modelin tasarımında temel ilkeler; eğitim ihtiyacının belirlenmesi, eğitim ve öğretim dönemi dışındaki zamanların etkin kullanımı, eğitimlere ait etki analizlerinin yapılması, öğretmen ve öğrenci yeterliliklerinin değerlendirilmesi olacak.

Okul öncesi eğitimde 3 yılda yüzde 12'lik artış

Programda, okul öncesi eğitimde, son 3 yılda okullaşma oranının yüzde 33,9'dan yüzde 45,3'e ulaştığı, ancak AB ülkelerindeki ortalamanın altında olduğu belirtildi. Ailelerin sosyo-ekonomik koşullarından kaynaklanan eşitsizliğin giderilmesinde önemli katkısı olan ve eğitimin ileri kademelerindeki başarıya olumlu etkisinin olduğu bilinen okul öncesi eğitimde farkındalığın artırılması ihtiyacının önemini koruduğu vurgulandı. 60-72 ay arasındaki çocukların zorunlu temel eğitim kapsamına alınması amacıyla başlatılan okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılması uygulamasının, 71 ili kapsayacak şekilde genişletildiği anımsatılarak, “Okul öncesi eğitime erişimde bölgeler arası farklılıklar halen belirgin düzeydedir” ifadesi kullanıldı.

Ortaöğretimdeki okullaşma oranı yüzde 93,3'e yükseldi

Ortaöğretimdeki okullaşma oranının yüzde 93,3'e yükseldiği, ancak bölgesel farklılıkların önemini korumaya devam ettiği belirtildi. Türkiye genelinde yüzde 84,2 olan ilköğretimden ortaöğretime geçiş oranının, Siirt ilinde yüzde 61,4 ile en düşük düzeyde olduğu belirtilerek, ortaöğretime geçiş oranlarının erkeklerde yüzde 85,3 iken kızlarda ise yüzde 82,9 olduğu bildirildi. İlköğretimden mezun olan ve ortaöğretime geçiş yapan kızların oranının düşük olmasının, ortaöğretimde okullaşma oranlarında cinsiyetler arası fark yarattığı vurgulandı. Eğitimde kalma beklentisinin Türkiye'de; OECD ve AB ülke ortalamalarına kıyasla düşük olduğu, ayrıca, söz konusu ülkelerde kadınların erkeklere kıyasla daha fazla eğitimde kalmalarına rağmen Türkiye'de bu durumun tam tersi olduğu belirtildi.

İlköğretimde tam gün eğitime geçilmeli

Eğitime erişimdeki sorunların yanı sıra eğitimin kalitesine ilişkin sorunların da önemini koruduğunun belirtildiği programda, şunlara yer verildi: “Eğitimin kalitesinin artırılması açısından, müfredatın güncelleştirilmesi, ihtiyaç duyulan alanlarda yeterli sayıda ve nitelikte öğretmen istihdam edilmesi ve hizmet içi eğitim yoluyla niteliklerinin artırılması, derslik başına düşen öğrenci sayısının azaltılması, ilköğretimde ikili eğitimden tam gün eğitime geçilmesi, etkin bir rehberlik ve danışmanlık sisteminin kurulması, mesleki eğitimin iş gücü piyasasıyla uyumunun sağlanması, okullarda bilgi ve iletişim teknolojilerinin etkin kullanılması alanlarında sorunlar bulunmaktadır. Bu kapsamda kaliteli eğitim imkanlarına erişim sağlanması açısından bireyler, okullar ve bölgeler arasındaki eşitsizliklerin giderilmesi ihtiyacı önem taşımaktadır.” Son yıllarda Türkiye genelinde ilköğretimde derslik başına düşen öğrenci sayısının 31'e düşmekle birlikte, özellikle göç alan büyük şehirlerle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki illerde bu oranın yüksek olduğunun görüldüğü söylendi.

Sınıf tekrarı yapan öğrenci oranı yüzde 2,2

İlköğretimde tam gün eğitime geçme yönündeki çalışmalara devam edildiği, 2010-2011 öğretim dönemi itibarıyla tam gün eğitimde okuyan öğrencilerin oranının yüzde 49 olduğu belirtildi. Türkiye genelinde ilköğretimdeki öğrencilerin yüzde 2,2'sinin sınıf tekrarı yaptığı vurgulandı. Türkiye genelinde ilköğretimde öğretmen başına düşen öğrenci sayısının 21 iken bu sayının Şanlıurfa'da 34 olduğu belirtildi. İlköğretimde bilgisayar başına 21 öğrenci düştüğü, ortaöğretimde ise bu sayının 39 olarak belirlendiği bildirildi. Türkiye'de öğretmen başına düşen öğrenci sayısının eğitimin tüm kademelerinde OECD ve AB ülke ortalamalarına göre yüksek olduğu anlatıldı.

Fen okur yazarlığı testinde en yüksek puan artışı yakalayan OECD ülkesi

Eğitimin temel kademelerinde sağlanan nicel artışlara rağmen öğrencilerin sahip olduğu eğitim imkanları açısından bölgeler arasındaki farklılıklar önemini koruyor. Ülkelerdeki eğitim kalitesini araştıran Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programının (PISA) 2009 yılı sonuçlarına göre Türkiye'nin, okuma becerileri, matematik ve fen okur yazarlığı testlerinde aldığı puanlar itibarıyla ilerleme sağladığı belirtildi. Türkiye'nin PISA 2006 ve 2009 araştırmalarında fen okur yazarlığı testinde en yüksek puan artışı yakalayan OECD ülkesi olmasına rağmen, ortalama puanlar bakımından tüm testlerde OECD'nin altında kaldığı belirlendi.






Güncelleme Tarihi: 10 Kasım 2011, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER