Yönetmelik taslağı ile ilgili düşüncelerim(2)…

Şube müdürleri yer değiştirme taslağına destek olmak gerektiğini önceki yazımda belirttim.

Yönetmelik taslağı ile ilgili düşüncelerim(2)…
Şahsi fikrim özlük haklarında yapılacak iyileştirme,  bu makamların statüsünü yükseltecektir.  İşin mantığını desteklemek gerekir, düşüncesindeyim. Şube müdürleri için yalnızca yer değiştirme yönetmeliğinin olması,  görevde geçişler ve ilk atamanın usul ve esaslarının belli olmaması büyük bir problemdir. Bu hali ile desteklenmesi gerektiğini düşündüğüm, yer değiştirme yönetmelik taslağı tek başına adaleti sağlamak için yeterli değildir. Başlangıçlar tabi ki zordur. Hâlihazırda şube müdürlüklerinde kadrolu görev yapanlar,  atandıkları dönemde yer değiştireceklerini bilmiyorlardı. Bu diğer görevler içinde geçerlidir. İşte tam bu nokta,  problemin kaynağıdır. İleriyi görememe, yapboz tahtasına dönen ve sürekli değişen yönetmelikler, şube müdürlerinin en büyük sorunudur.
2001 yılında sınav ile şube müdürü atananlar, o gün yürürlükte olan atama yönetmeliğine güvenerek Ülkemizin birçok iline adeta savruldular. Daha sonra yönetmelik yürürlükten kaldırılınca, sudan çıkmış balığa döndüler. Birçoğu çakılı kadro gibi il ve ilçelerde çalışmaya devam ediyorlar. O günkü yönetici atama yönetmeliğine güvenmek ile hata yaptılar. Aynı şeyler şimdi olur mu? Bu taslak yayınlanır ve yönetmeliğe güvenerek doğu hizmeti yapmak için yer değiştirenler, gittikleri yerde çakılı kalırlar ise ne olacak. Tereddüt ve itiraz bunadır. Daha önceki gibi bir durum ile karşılaşılabilir mi? Eğer böyle bir uygulama ile karşılaşılır ise bunun adı kadrolu şube müdürlerine operasyon olur. Ama tersi durumda ise bu makamların statüleri yükselir.
Aslında şube müdürlerinin birinci sorunu mali hakları ile ilgili sorunlarıdır. Defalarca bu köşeden ve Derneğin sitesinden yazıyoruz. Maaşlar yetersiz. Şube müdürleri astlarından daha az mali haklara sahip. Emekli olduğumuzda ise işin vahameti daha da artıyor. Geçen gün 25 yıl ilçe milli eğitim müdürlüğü yaptıktan sonra emekli olan bir ilçe milli eğitim müdürü meslektaşım aradı. Aman diyor,  sakın emekli olmayın. Çünkü emekli olduğunuzda,  çalışırken aldığınızın yarısı maaşla idare etmeye çalışıyorsunuz. Geri dönmeye çalıştım, yapamadım. Abi tavsiyesi dedi. Durum bu kadar açık ve net… 
Hiçbir kurumda görevde yükselirken maaşlar azalmıyor. Sayın Bakanımızın bu konuda hassasiyet göstereceğine inanıyoruz. Özellikle yer değiştirme işlemleri başlamadan önce mali haklarda iyileştirme yapılmalı ve ek gösterge makam ve görev tazminatı ile birlikte 3600’e çıkarılmalıdır.
Değişimi destekliyoruz. Değişimin karşısında değiliz ama değişim gelişmeyi, ilerlemeyi beraberinde getirmelidir. Bu mali haklar ile yapılacak rotasyon sonucunda birçok yönetici ya alt görev isteyecek ya da zorunlu emekli olacaktır. Mali haklarda iyileştirme yapılmadan gerçekleşecek rotasyon, bu kadroların statüsünü yükseltmeyecektir. Yine kadrolar geçici görevlendirmeler ile doldurulacaktır. Geçici görevlendirmelerin nasıl yapıldığını hepimiz biliyoruz. Yani çare olmayacaktır. Bu köşeden hep yazıyorum:” bu makamlara sizi zorlamı getirdiler, ayrılın öğretmenliğe dönün “ zihniyetini de şiddetle reddediyorum. Mali ve özlük haklar makamlara verilir. Kişilere değil. Üst makamların statüsünü yerle bir etmek çalışma barışını bozar.
İlk atamanın ve görevler arası geçişin ana hatları, kalın çizgiler ile belirlenmelidir. Kim nasıl atanacak ve nasıl görevde yükselecek, kesinlik kazanmalıdır. Kesinlikle şube müdürlüğüne başlama sınav ile olmalıdır. Sınav olmayan yerde adalet, hak kavramından bahsedemeyiz. Tutturuldu performans performans,   iyi de kardeşim, bu performansı tarafsız kim ölçecek, bunun gerçekliğini hak, hukuk tarafını hangi terazi de tartacaksınız. Bence, hiyerarşik yapı sınav sistemi üzerine kurulmalı, eğitimin başında eğitimciler olmalı. Eğitimin bir uzmanlık işi olduğu ve herkesin bulunduğu mevki ve makamlara eğitim sayesinde geldiğini de kimse unutmasın.
“Kasım ayında rotasyon zor”
Zorunlu yer değişikliğinin Kasım ayı içerisinde yapılacağı duyumlarını almaktayız. Bu kadar kısa bir zaman da yer değişikliği yapmak zor gibi görünüyor… Ama ısrar edilir ise yılbaşından önce şube müdürleri yer değiştirebilir. Bu da aceleci bir tavır gibi gözüküyor. Bir de madalyonun öbür tarafı var. Yönetmelik yayınlandıktan sonra 76.maddeyi çalıştırmamak lazım. Yönetmeliği yayınlayıp Haziran ayı beklenirken, 76. Maddeden atamalar yapılırsa bu da başka bir haksızlığa yol açacaktır.
Bu belirsizliklerin bulunduğu ortamda yalnızca zorunlu yer değiştirmeyi ön plana çıkarmak kadrolu şube müdürlerinin problemi çözmeyecektir ama yıllardır yapılamayan, milat sayılacak bir işi yapmak için yola çıkanlara da yine de destek vermek gerekir, diye düşünüyorum…

Davut ÇALIŞKAN




Güncelleme Tarihi: 25 Eylül 2011, 00:00
YORUM EKLE
YORUMLAR
Mustafa DEĞER
Mustafa DEĞER - 13 yıl Önce

Sayın Davut Bey! MEB'de hangi çalışma barışından bahsediyorsunuz. Yıllardır oligarşik bir bürokrasi yapısıyla her siyasi yelpazeden yana tavır takınan bir üst kademe, işin aslı MEB'de teşkilat yapılandırmsı sırasında İl ve İlçe MEM'lerin önceiş ve kadro analizleri yapılmalıdır. Bakıyoruz Öğretmen kökenli şef,şube müdürü, tesis müdürü. Hadi İl ve İlçe Müdürünü anladık da. Be kardeşim Muhasebe Şubesine bakan idarecinin işle uzaktan yakından alakası yok. Eğitim-öğretim konularına münhasır şubeler tamam fakat insan kaynakları, yatırım, bütçe, muhasebe, tesisler vb.şubelere mutlaka idari ve teknik alanlardan atama yapılması ve özellikle de bir tarih öğretmenini muhasebeden sorumlu müdür yardımcısı yapılması abesle iştigaldir.Bir diğer eksiklik ise müdürler arasındaki eşitsizliktir.Müdür unvanlı tüm personelin özlük hakları ve yetkileri adam gibi düzenlemelidir. Her yeri öğretmen kökenli idarecilerle doldurmak yerine daha profesyonel idari,malive tejknik adamlardan yararlanılmasındaha akılcı olacak va katı oligarşik yapıyı ortadan kaldıracaktır.

SIRADAKİ HABER