BAŞBAKAN ERDOĞAN'DAN ÖNEMLİ MESAJLAR OFİSİMDE DİNLEME CİHAZI BULUNDU

Erdoğan: Kuvvetler ayrılığında karşı olduğumuz konu erklerin yetki ihlalidir.

BAŞBAKAN ERDOĞAN'DAN ÖNEMLİ MESAJLAR OFİSİMDE DİNLEME CİHAZI BULUNDU
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin, kuvvetler ayrılığını en güçlü şekilde savunan ülke olduğunu belirterek, 'Çünkü bunun bedelini ağır ödedik, geçmişte ödedik. Düşünün Türkiye'de 330'a yakın bir oya sahip iktidar partisinin kapatılmasıyla karşı karşıya kalmış bir partiyiz. Onun için diyoruz ki, erkler yetki ihlaline gitmesin, yasama da gitmesin, yürütme de gitmesin, yargı da gitmesin' dedi. Uludere'de yaşananlar için 'Gerekirse özür dileriz' diyen Erdoğan Türkiye'de yasadışı dinleme ve fişlemelerle ilgili konuşurken de 'Ben dahil bu dinlemeler bitmemiştir. Evimin altındaki ofisimde dinleme cihazı bulundu. Derin devlet denen olay boş durmuyor' dedi.

Başbakan Erdoğan, canlı yayınlanan NTV-Star ortak yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Erdoğan, 'Kuvvetler ayrılığına gerçekten karşı mısınız?' sorusu üzerine, bunu, Konya'da iş adamlarıyla yaptığı sohbet toplantısında ifade ettiğini belirterek, 'Bir defa Türkiye'de kuvvetler ayrılığı prensibini en güçlü savunan partinin lideriyim. Bu konuyu bir defa altını çizerek güçlü bir şekilde ifade edeyim. Kimse bunu eğip büküp sağa sola çekmesin' ifadesini kullandı.

O toplantıda içerikle olan yaşadıkları sıkıntıları dile getirdiklerini belirten Erdoğan, 'Bu süreç içinde sorumluluk altında olan biziz, mesuliyeti olan biziz ama sırtında küfe olmayanlar veya boş küfeyle dolaşanlar rahat konuşuyorlar' dedi.

Bir Başbakan olarak milleti ve ülkesi adına konuştuğunu ve bu sorumlulukla da milletinin bazı gerçekleri bilmesini istediğini ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:

'Kuvvetler ayrılığı dediğimiz yasama, yürütme, yargının, Anayasa ve yasalarda belirlenmiş bir hareket alanı vardır. Bu belirlenmiş hareket alanı içerisinde bunlar hareket etmek durumundadır. Dolayısıyla yasama, yürütmenin alanına giremez, yürütme yasamanın alanına giremez, yürütme yargının yerinde olamaz, yargı, yürütmenin veya yasamanın yerinde olamaz. Hepsinin alanı bellidir. Fakat bizim ülkemizde öyle zamanlar yaşadık ki, baktık ki yargı bazen yasamanın da yürütmenin de alanına müdahale etti. Bunların en açık uygulaması yerindelik konusunda kendisini çok açık ve net ortaya koymuştur. Mesela bir 367 olayı yaşadık ki, Cumhurbaşkanı ile ilgili konuda, baktık yargı, Meclis'e, yasama organına müdahil oldu. 411 olayı yaşadık ki, tarihi bir olaydır, bir Anayasa'yı, özellikle Anayasa maddesini değiştirmeye yönelik bir olaydır. Kalktı, Anayasa Mahkemesi, yargı buna müdahil oldu. Burada yargı ne yapabilir? Bu hukuka uygun mudur, değil midir, ancak buna bakabilir. Bunun dışında herhangi bir yerindelik değerlendirmesini yapamaz. Yani kendisini yasama organı yerine koyamaz. Ama burada kalkmışlardır, yasama organı yerine koymuşlardır. Bir başka konuyu yürütmede yaşadık. Yürütme organı olarak, hükümet olarak, diyelim ki bir adım atıyoruz. Diyelim ki, Galataport'un satışı. Galataport'un satışını yapıyoruz ama yargı bunu engelliyor. Burada yargının yapacağı nedir? 'Siz bu satışı bu şartlarda yapamazsınız?' Nedir eksik, bunu söylersin. Ben o eksiği gidermek suretiyle gene bu özelleştirmeyi yaparım. Ama sen bana 'yapamazsın' diyemezsin. Çünkü yapmamı engelleyen bir yasa maddesi yoktur. Aynı şekilde Haydarpaşaport, İETT Garajı, İzmir Limanı satışıyla ilgili konu ki, Danıştay bu konuda iki ayda karar vermesi gerekirken, 2 ayda değil 2 yılı aşkın süre içinde karar vermiş ve orayı alan firma satıştan çekilmiştir. Adam bakıyor ki, yatırımımı buna göre yapıyorum. Türkiye Cumhuriyeti olarak dünyada hem prestij kaybediyoruz hem de ülke olarak böyle bir imkanı kaybediyoruz. Böyle bir rakamın Hazine'ye kaybettirdiğini düşündüğümüz zaman burada kaybeden millettir. Neden? Yargının bu şekildeki, yasanın dışına çıkarak attığı adımlar sebebiyle. Yani yerindelik kararına müdahale sebebiyle. Bizim burada karşı olduğumuz konu budur. Asla ve kata yasama, yürütme ve yargının buradaki yetki ihlaline karşı oluşumuzdur, bunun dışında herhangi bir şey değildir. Kuvvetler ayrılığını en güçlü şekilde savunan ülkeyiz, çünkü bunun bedelini ağır ödedik, geçmişte ödedik. Düşünün Türkiye'de 330'a yakın bir oya sahip iktidar partisinin kapatılmasıyla karşı karşıya kalmış bir partiyiz. Onun için diyoruz ki, biz burada, erkler yetki ihlaline gitmesin, yasama da gitmesin, yürütme de gitmesin, yargı da gitmesin.'

'Siz 'Başbakan, yargı hükümetin beklentilerine uygun hareket etmeli demek istiyor' diyenlere ne yanıt verirsiniz? Biraz daha netleştirir misiniz?' sorusu üzerine Erdoğan, yargının, yürütmenin yasalara aykırı aldığı kararları denetleme yetkisi bulunduğunu ifade ederek, yargının denetleme hakkını kullanacağını, buna karşı söyleyecekleri bir şey bulunmadığını kaydetti.

Bir bakanın, bir şube müdürünün bir yerden bir yere tayinini yaptığını, yargının bu tayini durdurduğunu, tekrar alınan kararların tekrar durdurulduğunu anlatan Erdoğan, '11 kez, 12 kez bir şube müdürünü bir bakan atayamazsa, bu kişi orada 11, 12, 13, 14 yıl aynı yerde kalabiliyorsa burada ne ararsınız? Demek ki, bunların içeride dayıları var, bir şeyler var ki, onları orada tutuyor. Veyahut orada bir hukuk oluşturuyor ve birileri koruyor. Böyle asla idare güç kazanamaz. Bir mekanizmayı başarılı bir şekilde yürütecekseniz, işletecekseniz, burada verimliliği esas almak zorundasınız' diye konuştu.

'Bu manada yargıyı zaman zaman ayak bağı gibi mi görüyorsunuz?' sorusunu Erdoğan, 'Bu sadece yargı için değil. Konya'daki konuşmaya bürokratik oligarşiden geldim. Bu sadece yargı ile alakalı değil. Kent hastaneleri projemiz var. Bunu 5 yıldır hayata geçiremiyorum' şeklinde yanıtladı.

Kent hastaneleri hakkında bilgi veren Erdoğan, bu konu ile ilgili yeni bir yasal düzenleme yapacaklarını bildirdi.

Bunun maliyetleri artırdığını, önemli projeleri hayata geçirmekte zorlandıklarını, yatırımcıların tedirgin olduğunu, kredi kuruluşlarının kredi vermediğini kaydeden Erdoğan, böylece Türkiye'nin güvenli bir liman olmaktan çıktığını söyledi.

Başbakan Erdoğan, 'Demokrasilerde yasama, yürütme ve yargının birbirini denetlemesi, birbirinden ayrı olması gerekmiyor mu?' sorusuna, 'Birbirini denetlemesi demeyelim de yasalar içerisinde belirlenen yetki alanları içinde hareket etmesi diyelim. Ben o yetki alanında hareket etmesine özellikle davet ediyorum ve bizim bu kuvvetlerin de ortak hizmet etmesi gereken yerin bir millet, iki bu ülke olması gerekir diyorum. Bizim ortak paydamızın bu olması lazım. Ortak payda millet, ülke, devlettir. Bu her zaman olmuyor, zaman zaman oluyor, bu zaman zaman olması da bize çok şeyler kaybettiriyor. Biz muasır medeniyet seviyesi üzerine çıkacaksak, bu yarışı çok hızlı götürmemiz lazım' yanıtını verdi.

BAŞKANLIK SİSTEMİ TARTIŞMALARI

Başkanlık sisteminde kuvvetler ayrılığı kalkmıyor. ABD'ye baktığınızda inceleme sistemi çok güçlü. Atatürk döneminde yetki Meclis'a bağlanmıştı. Gazi o zaman kuvvetler ayrılığından bahsetmiyor. Kuvvetler birliğinden bahsediyordu. Belki bunu savaş şartları nedeniyle yaptı ama uzun süre kullanıldı.

Benim arzum parlamentonun gücünü daha da artırmak.

'KANI KANLA TEMİZLEYEMEZSİNİZ'

Terör konusunda, terörle mücadelede ittifak sağlayamıyorsak bu bizim için büyük bir açıktır. Burada bir kan varsa kanla temizleyemezsiniz.

ARINÇ'IN 'Bana da işkence yapılsaydı dağa çıkardım' ÇIKIŞI

Diyarbakır cezaevi hakkında görüşlerimiz çok önceden açıklanmıştır. O işkenceleri ben de gördüm. Biz bunu meydanlara taşımadık oralarda söylemedik. Bizim yolumuz 'bana da işkence yapılsaydı dağa çıkarım' değil. Dağa çıkışı engelleyebilirsek ne mutlu bize.

ULUDERE OLAYI: GEREKİRSE ÖZÜR DİLERİZ

Uludere olayının yıl dönümünde olayla ilgili açıklamalarda bulunan Başbakan Erdoğan şunları kaydetti: "Biz Ak Parti olarak biz yaşatmanın gayreti içerisindeyiz. Uludere'nin soykırım olduğunu söyleyen kişi Başbağları konuşmuyor, Yeditepe'yi, Bingöl'ü konuşmuyor. Buralarda askerlerimiz topluca şehit edildi. Bu ülkede TSK bazı imtihanlardan geçti. Yeditepe'yi yaşayan komutanla dalga geçtiler. Uludere'ye ilişkin görüntülerde sadece hareketler görünüyor. Burada 2 geçek var; bir kaçakçılığı meşrulaştıralım, iki terör adına yapılıyorsa buna göz yumalım. Uludere'yi bu kadar basite indirgemeyelim. Sonuçta terörist de sivildir. Biraz sabredelim ölen 34 kişiyle ilgili yargı kararını bekleyelim. Sürekli sivil denmesini bir beyin yıkama hamlesi olarak görüyorum. Daha netice ortaya çıkmadan terör örgütü ve uzantıları kalkıyorlar bize 'illa özür dileyeceksin' diyorlar. Gerekirse özür dilerim. Bir Dersim olayını yaşamış olan CHP'nin oralı olan başkanı yaşananları neden konuşamıyor? Dersim olduğu zaman onlar tek partiydi alternatifleri bile yoktu. Uludere olayının olduğu günün sabahında Roj TV'nin bu olayı ağlayarak vermesi kuşku verici şeyler. İstismarın boyutlarını açıkça gösteriyor. Bu istismarlara karşı elele vermemiz gerekiyor. Bir Güngören olayını düşündüğünüz de bu sıradan bir olay değildi. Konutların iş yerlerinin olduğu yerde terör vatandaşlarımızı vurdu. Onlarca kişi şehit oldu. Bunlar hiç konuşulmuyor. Varsa yoksa Uludere. Bizim buradaki yöntemimiz yargıdır. Genelkurmayımız görevinin gereğini yaparak askeri yargıyı devreye soktu. Aynı şekilde savcılık da olayla ilgili devreye girdi."

ERGENEKON SORUŞTURMASI
Ben sayın Kılıçdaroğlu kadar cesur değilim. Anayasanın ilgili maddesini göz göre göre çiğneyemem. Yargıya müdahale edemem. Silivri cezaevi en uygun şartlarda yapılmıştır. Silivri bir açık hava hapishanesi değildir. Konuyla ilgili yargı ne karar verirse ona saygı duyarız. Yüce divan kararının Ergenekon'a emsal teşkil etmesi mümkün değil.

'TUTUKLU VEKİLLER İÇİN SÖZ VERMEDİK'
Biz tutuklu vekillerin tahliyesi yönünde bir söz vermedik. CHP Genel Başkanı verilmemiş bir sözü verilmiş gibi yaparak bizi zan altında bırakıyor. Bu insanlar seçildiklerinde tutuklu muydu, değil miydi? Siz dışarda hiç mi aday bulamadınız da bunları aday gösterdiniz? Bu CHP ve MHP'nin mantığını ters çalıştığını gösterir.

DERİN DEVLET TAMAMEN TEMİZLENDİ İDDİASINDA BULUNAMAM

Devletteki derin yapı tamamen temizlendi diye bir iddia içinde olmadık. O kadar büyük bir iddiada bulunamam. Derin yapının sıfırlandığı bir ülke yoktur. Her ülkede bu tür yapılanmalar vardır. Önemli olan bu tür yapılanmaların darbelere neden olup olmadığıdır. Biz bu yapıların zararını en aza indirdik."

'BEN DE DİNLENDİM'
Hozat'taki fişlenme iddiaları üzerine başlattığımız takip devam ediyor. Devletin bazı kurumlarında 'derin devlet'ten kalma kötü alışkanlıklar var. Ben dahil bu dinlemeler bitmemiştir. Evimin altındaki ofisimde dinleme cihazı bulundu. Derin devlet denen olay boş durmuyor.

Deniz Baykal'la ilgili kaseti de kimin yaptığı bulunamadı. Olayı duyduğumda Meclis'te kulisteydim, Bakan Yıldırım'a talimat verecek yayını kestik. Ama Deniz Baykal bu konuyla ilgili hassasiyetimi anlayamadı.

ODTÜ'DEKİ OLAYLAR
Ben bu üniversitenin yönetimini anlayabilmiş değilim, bunlar samimi değiller. Yine aynı şekilde bir toplantı sırasında, öğrenciler toplantı mahaline gelerek taşlamaya başladılar. Bu son olay ise bunun çok çok ötesinde. Polis oraya neden geldi? Kampüse sırt çantalarında bulunan molotoflarla gelen kişiler, eylem sırasında bunları yaktılar ve bunun üzerine polis destek istedi.

Siz nasıl bir üniversitesiniz. Sizin yetiştirdiğimiz öğrenciler bunlarsa Türkiye batmıştır. Bu öğrenciler uydumuz fırlatılırken gururlanacağı yerde lastik yakıp eylem yapıyor. Sonra neymiş protesto için derse girmiyorlarmış. Böyle üniversite öğretim görevlisi olsa ne olur olmasa ne olur.
Sonra bakıyoruz medya bu insanları sahipleniyor. Her olay polise fatura ediliyor. Orada lastik yakılmamış olsa molotof atılmamış olsa polis oraya neden girsin?

GÜL'E DAVET POLEMİĞİ

'Bu davet tamamen bizim dışımızdadır. TÜBİTAK'ın davet listesidir. TÜBİTAK sayın Cumhurbaşkanımız'la görüşüp bunun kararını vermiş olsaydı, çok daha isabetli olurdu. Cumhurbaşkanımız gelir ya da gelmezdi onun tasarrufudur. Ama bunu da medya bilmiyor, zannediyor ki bizim tarafımızdan böyle bir şey yapılmış. Bunun faturasını bize kesmeye çalışıyorlar. Organizasyon tamamen TÜBİTAK'a aittir...

'CUMHURİYETLE HESAPLAŞMA İÇİNDE DEĞİLİZ'

Biz son 10 yılın 79 yılla kıyaslamasını yapıyoruz. Biz, bu nedenle Cumhuriyet'le hesaplaşmakla suçlanıyoruz. Biz 79 seneyi bütün olarak alıp son 10 senede nereye geldiğimizi gösteriyoruz. Devletin borçlanması, nerelerden nerelere geldi. Merkez Bankası döviz rezervi 121 milyar doları aştı. IMF'ye borcumuzu da Mayıs ayında sıfırlıyoruz.

IMF'ye 5 milyar dolar borç verecek duruma geldik. Bankalarımız iflas ediyordu, biz kamu bankalarının borçlarını ödedik. KEY denilen ödemeleri yaptık. Bunları anlatmayalım, anlatınca Cumhuriyet'le hesaplaşıyorlar deniliyor. Bizim cumhurun sahibiyle bir alıp veremediğimiz yok.

'HALA MUHAFAZAKARIM'
Muhafazakarlaşma konusunda ise ben hala muhafazakarım, bunda değişen bir şey yok.

ZENGİNDEN DAHA ÇOK VERGİ

Zengin olandan daha fazla vergi alacağız. Bu gelişmiş ülkelerde de böyle. Çok kazananlar da bundan rahatısız olacaklar ama rahatsız olmasınlar. Sonuçta kazanan bu ülke olacak.

'DERECELENDİRME KURULUŞLARIYLA BARIŞMAM'
Kredi derecelendirme kuruluşlarıyla barışmam mümkün değil. Bunlar tamamen siyasi. Yunanistan batmış durumda 6 puan birden yükseltiyorlar. Türkiye'nin puanını gıdım gıdım yükseltiyorlar. Bunlar samimi değiller. Adalarını satan ülkenin kredi puanını hala 6 basamak yükseltiyorlar.

'KADINA ŞİDDET ARTMIYOR'
Kadına şiddet oran itibarıyla aslında artmıyor. Geçmişte medya bunları takip etmiyordu. Algılamada bir sıkıntı yaşanıyor. Eskiden bunların istatistiki verileri yayınlanmıyordu. Şimdi hepsini takip ediyoruz. Bizim dinimizde kadına kalkıp da vuramazsın, kadın da erkeğe vuramaz. Bunu yapıyorsan burada hukuk devreye girer.

ASKER İNTİHARLARI
Kışlada intihar genelde er ve erbaşlar arasında oluyor. Bu tür olaylarda ABD bir numara. Bu tür olayları A'dan Z'ye inceletiyoruz. Bu olayların son yıllarda yarı yarıya azaldığını görüyoruz. Kontroller sayesinde bu azalma sağlandı.

Askerin içerisinde intihar oluyorda dışarıda olmuyor mu? Birilerine fatura kesmek doğru değil. Yazılı ve görsel medayadan ricam bu konuda daha hassas olmasıdır.

'OTOYOL ÖZELLEŞTİRMESİNDE FİYAT İYİ'
Otoyol ve köprü özelleştirmesinde, fiyat tabii daha iyi olabilirdi ama günümüz şartlarına göre iyi olduğu söyleniyor. Geçiş ücretlerine istenildiği gibi zam yapılamayacak. 'Bunlar özel sektör istenildiği gibi zam yaparlar' gibi bir anlayış söz konusu değil. Zamlar konsunda enflasyon kriter olacak. Ama bakım onarım işlerinde taviz yok.

'ESAD İÇİN SÜRE VERMEDİM'
Suriye'nin geleceğiyle ilgili olarak Esad'ın siyasi ömrüyle ilgili süre vermedim ama gidicidir. Halk sizi istemiyorsa er veya geç gidecektir. Esad işi mezhep savaşına getirmiştir. Suriye'de azınlığın çoğunluğa tahakkümü vardır. Esad'ın karada bir hakimiyeti kalmamıştır.

Suriye politikasında geri adım atmayacağız. Esad'ın en büyük destekçisi İran'dır. BM Güvenlik Konseyi'nden beklenen kararın çıkmaması Esad'ı güçlendirmiştir. Batı destek veriyor Esad'a karşı ama beklediğimiz destek değil."

'GERİ ADIM YOK'
Suriye politikasında geri adım atmayacağız. Esad'ın en büyük destekçisi İran'dır. BM Güvenlik Konseyi'nden beklenen kararın çıkmaması Esad'ı güçlendirmiştir. Batı destek veriyor Esad'a karşı ama beklediğimiz destek değil.

'IRAK SURİYE OLABİLİR'
Irak'ta da bir mezhep savaşı var ve Suriye'ye dönüşebilir. Bağdat hükümeti orada azınlık hükümeti halindedir. Irak'ın bölünmesi konuşuluyor ama benim temennim bunun gerçekleşmemesidir. Orada halka dayalı bir sistemin oturtulması gerekmektedir.

'İRAN GENELKURMAYI SAÇMALIYOR'
Patriotlar yerleştirilirse 3. dünya savaşı çıkar diyen İran Genelkurmay Başkanı saçmalıyor. Gereksiz bir şey. Genelkurmay Başkanı önce kim adına konuşuyor, ne adına konuşuyor?

Biz cumhurbaşkanı ile konuştuğumuz zaman 'o kendi düşüncelerini söylüyor, bizim öyle bir düşüncemiz yok' diyor. Bakıyorsunuz sonra bir başkası çıkıp başka konuşuyor. Yani İran'da kim kim adına konuşuyor ne adına konuşuyor, orada söylem kimdedir, böyle devam edip gidiyor.

Biz kendi kararımızı kendimiz veririz. Gerçi kendi ülkemin muhalefeti bile bizi anlayamıyor ve topraklarımızı NATO'ya devrettiğimizi söylüyor. NATO'nun amir hükmünde üye ülkelerin topraklarının savunucusu NATO'dur hükmü var.

İran'da herkes konuşuyor. Patriotlar, Adana, Gaziantep ve Kahramanmaraş'a yerleştirilecek."
Güncelleme Tarihi: 21 Aralık 2012, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER