BU ÖĞRETİM YILI ZOR BİTER

Şu günlerde eminim ki kimse Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın yerinde olmak istemezdi. Çünkü, okların hedefinde ve ne yaparsa yapsın, kimseye yaranamıyor.

BU ÖĞRETİM YILI ZOR BİTER
Daha da vahimi, nereye el atsa sistem tıkanıyor, yol alamıyor, çözüm üretemiyorlar...
40 bin öğretmen ataması hâlâ gerçekleşemedi, çünkü araya seçimler girdi, torba yasanın çıkması zaman aldı...
Nakiller hâlâ devam ediyor, çünkü bürokratların azizliğine uğradı ve kapıda yüz binlerce öğrenci varken kontenjanlar dolmak bilmiyor...
Üniversiteler için ek yerleştirmeler dün sabah başlayacaktı, başlayamadı, çünkü YÖK’ün onayı bir türlü sonuçlandırılamadı, başvuru tarihi 18 Eylül’e ertelendi.
250 bin kolej öğrencisine devlet desteği verilecekti, 180 binde kaldı, çünkü kurallar iyi belirlenmedi.
Zorunlu temel eğitim 12 yıla çıktı ama yerine getirilemiyor, yüz binlerce öğrenci açık ortaokul ya da liseye gönderilecek, çünkü derslik yok. Bu yüzden ikili eğitime geçildi ve dersler sabah ezanıyla birlikte başlayacak!
Gerekli okullara ibadethane açılabilir dendi, öyle bir yönetmelik çıktı ki herkes üzerine vazife edinip, açmaya başladı. Bakan Avcı, öyle değil, böyle dese de tartışmaların ardı arkası kesilmedi...
Okulların tabelaları, müdürleri, yöneticileri değişti, okullar açılmasına rağmen yüz binlerce öğrenci hâlâ nereye gideceğini bilmiyor.
Ve dün, türban için kıyametler kopuyordu, şimdi ise etek için! İşte eğitimin geldiği son nokta bu...

Okumak istiyor ama!..
Yeni öğretim yılı nasıl başladı sorusuna en iyi cevabı aşağıdaki mail veriyor. İşte yaşanan sıkıntılardan sadece biri:
“TEOG uygulamasından dolayı kızımı okula gönderemiyorum. Özeti şu:
Ankara Çankaya sınırları içinde olan Dikmen semtinde ikametimiz; bu bir..
Hiç seçmediğimiz bir bölüme vermişler kızımı; bu iki...
Üstelik Haymana’ya 10 km mesafede Oyaca diye bir köye vermişler ve bu köy, bizim ikametimize gidiş-dönüş 120 km; bu etti mi üç...
Bu okul erkek branşlı çok programlı meslek lisesi (Bu okulda verilen meslekler, torna, inşaat ustalığı, su tesisatçılığı gibi) ve benim çocuğum, kız çocuğu; etti mi bu dört...
Hadi göndereyim diyelim, oraya 2 saatte bir belediye otobüsü gidiyor ve bu otobüsler saat 08.00’de servise başlıyor, okulun ders saati ise 09.00; etti mi bu beş...
İkamet etiğim yere yakın çok sayıda okul var. Bunların biri 1 km, biri 3 km, diğeri de 3 km. Bize yakın olan bu okullara da puanı çok rahat tutuyor hatta fazla bile var; bu etti mi altı...
Askerde öğrettiler, sinsine yoluyla, kademe kademe şikâyetini üst mercilere bildirebilirsin diye, ben de öyle yaptım.
İlk önce okula, sonra Milli Eğitim Bakanlığı’na daha sonra Başbakanlığa ve nihayetinde Cumhurbaşkanlığı’na dilekçe yoluyla problemi anlatmaya çalıştım. Emine Erdoğan hanımefendiye bile yazdım...
Gelen cevaplar hep aynı: Dilekçeniz işleme alınmış ve en kısa zamanda sizi bilgilendireceğiz...
Onlar cevaplayana kadar, kayıtlar bitmiş olacak!
Benim kızım okumak, sadece okumak istiyor, yolculuk yapmak değil.”
Şimdi bu sisteme delirmemek mümkün mü?..
İbadethane tartışması
Maksut Balmuk, bir konuya açıklık getirmek istiyor ama sanki bu konuda işler daha da karışacak gibi. İşte bu konuda gelinen son nokta:
Bakan Avcı’nın açıklaması:
“İbadethaneler ilkokullardan itibaren mi kurulacak” sorusu üzerine Avcı, birçok okulda öğretmenlerin ve isteyen öğrencilerin ibadet edebilmeleri için ayırılan yerler bulunduğunu, ancak bunların genellikle bodrum katlarında uygunsuz yerler olduğunu söyledi.
Avcı, “Onu netleştirmek için yönetmeliğimizde gün ışığı alabilir yerlerde bunların açılması gerektiğini vurguladık. İhtiyaç olan okullarda bu tip hizmetler verilecek” diye konuştu.
Gazetecilerin “Zorunlu mu” sorusu üzerine Avcı, “İbadet etmek zorunlu değil” karşılığını verdi.
“Okullarda ibadethaneyi zorunlu hale getirecek misiniz?” sorusuna Avcı, “Açılabilir’ diyoruz. Açılabilir. İhtiyaç olan yerlerde açılabilir. Ama ibadet zorunlu değil” karşılığını verdi.
Oysa ki cumartesi günü çıkan yönetmelikte madde şöyle:
(2)(Değişik:RG-13/9/2014-29118) Okulda, ibadet ihtiyacı için doğal aydınlatmalı uygun mekân ayırılır.
Yani zorunlu. Yani açılabilir değil...

Dışarıda okumak istiyorlar
Ve hiç yorumsuz bir tespit daha: HSBC’nin, “Eğitimin Değeri: Başarıya giden yol” raporuna göre; Türkiye’de ebeveynlerin yüzde 87’si çocuklarını üniversite eğitimi için yurtdışına göndermek istiyor.
HSBC tarafından gerçekleştirilen araştırmaya göre, yurtdışında eğitimin sunduğu en önemli faydanın yabancı dil öğrenmek olduğunu düşünenler arasında Türkiye’deki ebeveynler yüzde 82’lik oranla 15 ülke arasında ilk sırada yer alıyor.

Umudunuzu yitirmeyin!
 Öğrencilik dönemi dünyanın en keyifli ve bir o kadar da en unutulmaz anlarını içinde barındıran çok uzun bir süreç. Eziyetli durumlar da olmuyor mu, elbette oluyor ama gün geliyor onlar da aranıyor.
Yeni öğretim yılına girerken hâlâ çok sayıda sıkıntı var ama eminim ki onlar da öyle ya da böyle yoluna girecektir. Bu yüzden kendinizi paralamaya hiç gerek yok.

Yazının devamı için tıklayınız...
Güncelleme Tarihi: 16 Eylül 2014, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER