BÜROKRATİK DUVAR YAZISI :BİZ ÜÇ KİŞİYİZ,BEN ,KEYFİM VE KEYFİMİN KAHYASI…

Hz.Peygamber (s.a.v) imanın en üst derecesini “Allah Yolunda cihad etmek” diye açıklarken en alt düzeyini ise:” yolda insanlara zarar veren taşların(engellerin) ayıklanması” ,yani insanların hedeflerine varmasını engelleyen engellerin ortadan kaldırılması olarak açıklar.

BÜROKRATİK DUVAR YAZISI :BİZ ÜÇ KİŞİYİZ,BEN ,KEYFİM VE KEYFİMİN KAHYASI…

Bu evrensel ölçüden bu gün itibarıyla Bürokraside yararlanılmaya başlandı.Cumhuriyet tarihi ile yaşıt yönetim sistemimizde ,istisnasız her hükümetin “illallah” dediği,yaka silkelediği,  bürokraside yeni düzenlemeler getiriliyor ve karar mekanizmalarında bulunan bürokratların sözleşmeli yapılması planlanıyor.

Bürokratlar,üst düzey kararlara imza atanlar,hükümet ile gelip,hükümet ile gidecekmiş…Özlük hakları korunarak bu kişilerin performansı yüksek olanları ile üç-5 yıllık sözleşme imzalanarak,isteyen bakan havuzda müşavir kadrosunda tuttuğu bürokratlardan atama/görevlendirmeler yaparak  birlikte çalışma iradesi belirttiği kişilerle devr-i iktidarı döneminde birlikte çalışacak,zamanında birileri tarafından birilerine verilen makamlar “müktesep hak” kılıfından böylece sıyrılacak, bizde artık” 50. kez bakan tarafından görevden alındı 51. kez mahkeme kararıyla geri geldi” nakaratlarıyla süslenmiş bürokratik  klasikler dinlemeyeceğiz.

Zira bizim bürokratik yönetimdeki yakın  tarihimiz bürokratik oligarşinin keyfi uygulamaları nedeniyle vatandaşın erişemediği,ulaşamadığı,kavuşamadığı hizmetlerle ,bu nedenle kaybedilmiş canların,varılamayan hedeflerin,gerçekleştirilemeyen hayallerin tarihidir.

Yapılmayan yollar,döşenmeyen raylar,kalkamayan uçaklar,sulanamayan topraklar,akmayan sular, kesilen elektrik,yıllardır bürokratik oligarşinin keyifleri ve keyiflerinin kahyalarının lisanslı  ürünleridir.

Bürokratik oligarşi en iyi özetleyen duvar yazısı:Biz üç kişiyiz,ben, keyfim ve keyfimin kahyası”sözüdür ki,bu sözün de elbette dil tarihi açısından üretimi tesadüfi değildir.

Yani bürokrasi ile işi olan vatandaş bir değil üç kişiyi razı etmek,keyfini yetirmek zorunda idi,yakın zamana kadar.Bürokrat,bürokratın keyfi,keyfinin kahyası…

            Bizim vatandaşımızda belki bir kişinin keyfini yetirecek güç vardı ancak üç kişinin keyfi ile uğraşacak ne zamanı ne gücü vardı. Ama bu ülkede yaşayıp,yolu devlet ve yönetimle keşisip ,bu keyif yetirme manzaralarına tanık olmayan bir Allah’ın kulu insanımız yok gibidir.Her yılın 365 günü bu keyif yetirme manzaralarına tanık oluruz.Bürokrasinin alt ya da tepe noktalarında.

            *X ilinin Y ilçesinin Z beldesinde böyle bir keyif yetirme seremonisi ile açılan ÇPL on yıldır 1-2 Öğretmenle eğitim-öğretim yaptığını iddia ederek, memleketin çocuklarını diplomalı cahil yapmaya devam ediyor, edecek. Bu güne kadar bu okula bir müdür atanamadı. Atanan ise en çok 6 ay durabildi.Salt oy avcılığı uğruna 2006 yılında yapılan Bakan ziyaretinde kapatma emri verilmesine karşın,yine bürokratik dolaştırmalar nedeniyle kapatılamadı.Bürokrasinin keyfi yetirilemedi.Sonuç iki öğretmenli, görevlendirme müdürlü,Çok Programlı Lise…

            *Yasalardaki “etrafı dolaştırma “oyunları ile belediye yapılıp,belde ünvanı verilen belediyeler aynı nedenlerle kapatılamadı,300 kişinin bile yaşamadığı yerler hala “belediye”tabelası ile milletin kaynaklarını semirmeye devam ediyor.

            *Ülkede kaynakların heba edilmesi adına her ne yapılıyorsa yasal boşlukları iyi bilen bu bürokratlar ve onların keyifleri ile keyiflerinin kahyaları eliyle yapılıyor,yapılmaya devam ediliyor.

            Dememiz  o ki; bütün bu işler ve işlemler bürokratik oligarşinin eliyle,üç kişilik avanesinin (bürokrat,keyfi ve keyfinin kahyası)keyiflerinin yetirilmesi ile yapılıyor.

            Taptaze bürokratik keyif manzaraları size..

            *Milli Eğitim Bakanı geçici görevle çalışan İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlerinin geçici görevlendirmelerini toplu bir onayla iptal ediyor.

            *MEB insan Kaynakları Genel Müdürlüğü kararname yazılarını illere gönderiyor.

            *İller gerekli tebligatların yapılması için yazıları ilçelere gönderip, gereğinin yapılmasını istiyor.

            MEB idari bir eylem yapıyor,bizzat bakan imzalı,bakanın yazılı emri, bu keyif anarşisi nedeniyle uygulanmıyor.Vasıfsız,niteliksiz,siyaset kuklası adamlar güya ilçelerin eğitimlerini yönetiyor,yönettiklerini zannediyor.Bürokrasinin ve avanesinin keyifleri eliyle…

Örnekleri çoğaltmak mümkün…

Ülkenin yönetimini üstlenmiş, TBMM de çoğunluğu sağlamış, halktan yüzde elli oy almış Başbakan dahi, toplantılarda  bu üç kişilik oligarşik keyif anarşisinden sızlanıp şikayet ediyordu.O, oylarını alıp,karşılığında hizmet taahhüdünde bulunduğu insanların yaşam standartlarını yükseltmenin ve hizmetlerle buluşturmanın telaşını yaşarken,Bürokratların keyifleri her zaman bu hizmet kervanını yoluna taş döşemiştir.Sayıları azalmakla birlikte hala bu hizmet yollarına  taş döşeme keyfi devam etmektedir.

Nihayet yollarına çıkartılan engellerin farkına iktidarlarının 10.yılında  varan Hükümet Devletin Personel rejiminde köklü değişiklikler yaparak  yollarında taşı temizlemek,hizmet kervanını sorunsuz yürütmek,vatandaşa mahcup olmadan tekrar yanına varabilmek için bir harekata girişmiştir.Bu harekatın adı Devlet Personel Rejiminin yeniden düzenlenmesidir.Halk yararına,millet menfaatine…

Son yaşadığımız olaya bir bakın…652 sayılı KHK ile MEB yöneticilerine verilecek ek ders yerine konulan ve ödemesi planlanan ek ödeme rakamları… Burada da Bürokratik Oligarşinin üç kişilik keyfi ve bu keyiflerin yetirilmesi manzarası yok mu sizce?

Kanuna açıkça yazılan bir işlemde dahi bizim bakanlığımız ve bizim bürokratlarımız hakkımızı koruyamıyor, bizleri Maliye Bürokratlarının insafına terk ediyor.

Maliye Bakanlığının taşra teşkilatının başında bulunan Mal Müdürünün ek ödemesi%178,MEB Taşra Teşkilatının başındaki İlçe Milli Eğitim Müdürü ve Şube Müdürüne reva görülen oran  kesin olmamakla birlikte %130… Ar-gede çalışan öğretmene denge tazminatlarına dokunmadan %90 ek ödeme,görevlendirme çalışan Şube Müdürü, Milli Eğitim Müdürüne denge tazminatına dokunmadan %130…Eğer bunlar doğruysa:

Sizin Adalet teraziniz böyle tartıyorsa,kantarın topuzunu kontrol ettirin, kesin kırılmıştır.

Üstüne üstlük Merkez-taşra ,büyükşehir, küçük şehir ayrımı yaparak.Bunun adı adalet ise lügattaki Zulüm kelimesi neyin karşılığıdır acaba?

 

Mehmet Akif MÜELLİFOĞLU




Güncelleme Tarihi: 18 Ekim 2011, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER