Fedakârlık hikâyelerinin arasında öğretmenler enkaz altında

Öğretmenler Günü olarak kutlanan 24 Kasım’da öğretmenlerin bir kez daha ne kadar kahraman ve fedakâr olduğu anlatılacak. Anlatılan bu hikayelerin arasında öğretmenleri intiharlara sürükleyen, depremin ardından öğretmenleri birkez daha vuran sorunlar ise konuşulmayacak.

Fedakârlık hikâyelerinin arasında öğretmenler enkaz altında

Öğretmenler Günü olarak kutlanan bugün de yine kahramanlık ve fedakârlık hikayeleriyle öğretmenler aslında daha fazla fedakârlığa çağrılacak. Oysa çalışan ve atanamayan yüz binlerce öğretmenin, deprem sonrasında Van’da yalnız bırakılan öğretmenlerin, mezun olduğunda işsiz kalacağı endişesini taşıyan binlerce öğretmen adayının sorunları ne daha fazla kahramanlıkla ne de fedakârlıkla çözülebilecek gibi.

Bugün 24 Kasım. 12 Eylül darbesinin ardından 1981’den bu yana öğretmenler günü olarak kutlanıyor 24 Kasım. Bugün yine hüzünlü müziklerin arasında bol bol kahramanlık hikâyeleri dinleyecek, öğretmenlerin ne kadar fedakâr olduğuna dair görüntüleri izleyeceğiz televizyonlarda. Esasında 12 Eylül’ün öğretmenlere yönelik hedefi, öğretmenin aydın görevini toplum nezdinde sarsmak, bir dönem Türkiye Öğretmenler Sendikası’nın başkanlığını da yapan Fakir Baykurt’un öğretmenlere yönelik olarak söylediği “halkı uyandırma görevini” yapamaz hale getirmekti. İşe öğretmenleri sindirmeye çalışarak başladılar. Darbeyle birlikte, 3 bin 854 öğretmenle üniversitede görevli 120 öğretim üyesi işinden atıldı. Yine binlercesi fiziksel şiddete maruz kaldı. Mesaj açıktı, 12 Eylülcüler öğrencisine, velisine, ülkesine karşı kendini sorumlu hisseden öğretmen istemiyordu. Tıpkı bugün AKP’nin istemediği gibi.

Milli Eğitim Bakanlığı’na Ömer Dinçer’in getirilmesiyle, AKP döneminin ilk yıllarından bu yana eğitim alanına yönelik pervasız saldırıların da doruğa çıktığını görüyoruz. Yıllardır eğitim alanında ilerleyen piyasacılık ve gericilik 2. Cumhuriyet’in artık olgunluğa ulaşmasıyla birlikte yeni bir evreye girerken, Dinçer döneminde öğretmenlerin çalışma yaşamlarında yeni düzenlenmelerin geleceğinin sinyallerini de Bakan’ın daha ilk günlerinde verdiği biliniyor.

Devletin resmi rakamlarına göre dahi yaklaşık 150 bin öğretmen açığı bulunduğu ifade edilmesine rağmen, Bakan Dinçer ataması yapılmayan öğretmen sorununu “uyduruk sorun” diye nitelendiriyor.. Dinçer “Öğretmenler 3 ayın tamamında tatil yapmayacaklar” şeklinde açıklamalar yaparken, esasında hiçbir öğretmenin de üç ay tatil yapması söz konusu değil. En fazla, öğretmenlerin bir bölümünün sadece yaz döneminde iki aylık izni olurken, Dinçer bu çarpıtılmış söylemlerle öğretmenlerin çalışma koşullarının ağırlaştırmasına ve esnekleştirilmesine meşruiyet oluşturmaya çalışıyor. Eğitim-Sen Dinçer’in bu açıklamalarının ardından, ülkemizde bir ilköğretim öğretmeninin 60, lise öğretmeninin ise 30 gün tatil yaptığını kendisine hatırlatmıştı. OECD’nin hazırladığı rapor da ülkelere göre öğretmenlerin toplam zorunlu çalışma saatleri (yıllık) karşılaştırıldığında, Türkiye’de öğretmenlerin, yıllık ortalama 1808 saatlik çalışma ile OECD ortalaması olan 1663’ün yaklaşık 150 saat üzerine çıkarak birçok ülkede meslektaşlarından daha fazla çalıştığını gösteriyor.

Etkinlikler 75 öğretmene adandı, ama...
Bugünün öğretmenler günü olarak kutlanması nedeniyle yine televizyon kanallarında, gazetelerde fedakâr ve kahraman öğretmen hikayeleri izleyecek ve okuyacak, öğretmenlerin ne kadar zor koşullarda çalışmaya çalıştığını göreceğiz. Devlet yetkilileri de yine öğretmenlerin fedakârlığına övgüler düzecek, ancak öğretmenlerin fedakârlık yapmak zorunda bırakan yapısal nedenleri görmezden gelecekler. Bakan Dinçer’in yaptığı öğretmenler günü açıklaması da yine bunu gösteriyor.

Dinçer yaptığı açıklamada 24 Kasım’da yapılacak tüm etkinliklerin Van depreminde yaşamını yitiren 75 öğretmenin anısına adandığı ifade ederken açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Evinde öğrencilerine gönüllü olarak ders verirken hayatını kaybeden, ilk maaşını Erciş'te yoksul insanlara dağıtacak kadar yüce bir gönül taşıyan, ‘öğrencilerim yetim kalır’ diye tayin istemeyen ve daha bunun gibi öğretmenlik mesleğinin bir gönül işi olduğunu gösteren birçok hikâyeyi bize bırakıp, vakitsiz bir şekilde aramızdan ayrılan sevgili öğretmenlerimize ve hayatını kaybeden öğrencilerimize Allah'tan rahmet, ailelerimize ve eğitim camiamıza sabırlar diliyorum.” Van’da yaşamını yitiren öğretmenlerin birçoğu henüz aday öğretmenler olarak göreve yeni başlamış, belki de bir süredir ataması yapılmamış çok genç yaştaki öğretmenlerdi.

“Binalar değil vicdanlar çökmüş”
Dinçer bu açıklamaları yaparken geçtiğimiz günlerde soL’a konuşan Van’da ücretli öğretmen olarak görev yapan ve Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu temsilcisi Selhan Taş, deprem sonrasında yaşadıklarını anlatıyordu. Dinçer’in bahsettiği fedakâr öğretmenlerden biri oluğu açık olan Taş’ın, deprem sonrasında okulların tatil olması nedeniyle girdiği ders saati azaldığı için ücretleri kesintiye uğruyor. Taş’ın şu sözleri Van’da depremden sonra hayatta kalmayı başarabilmiş ücretli öğretmenlerin durumunu çok çarpıcı bir şekilde yansıtıyor: “Ücretlerimizin kesilmesi konusunda ise ne söyleyeceğimi bilemiyorum. Bir hükümet bu kadar vahşi olamaz. Binalar değil vicdanlar çökmüş durumda. Burada devlet yaraları saracağına tam tersini yapıyor ve yaraları derinleştiriyor.” soL muhabirinin “Depremin ardından sizi bakanlıktan ya da il milli eğitim müdürlüğünden arayan ve durumunuzu soran oldu mu?” sorusuna Taş’ın verdiği cevap ise adeta hatırlanmak için bile ölmek gerektiğini akıllara getiriyor. “Kesinlikle hayır. Eski çağlarda kölelere verilen değer neyse bize verilen değer de o kadar. Hatta kölelerin sahipleri dahi bu kadar kötü koşullar yaşansa bize daha iyi davranır koşullarımızı düzeltirdi. Ama maalesef bu ülkede öğretmenlere verilen değer ne yazık ki bu kadar. Öldük mü kaldık mı bu bile sorulmadı bizlere.”

Fedakârlık ve kahramanlık sorunları çözer mi?
Türkiye’de yüz binlerce öğretmenin yıllarca fedakarlık içerisinde özveriyle çalıştığı herkesin bildiği bir gerçek. Gerçek dışı olan ise, yaklaşık 300 bin ataması yapılmayan öğretmenin, aylık en fazla yaklaşık 700 TL ile ücretli çalışan öğretmenlerin, yine düşük maaşlarla ayın sonunu getirmeye çalışan öğretmenlerin sorunlarının bu fedakarlık hikayeleri ile çözülemeyeceği. Önümüzdeki dönemde, öğretmenlerin çalışma koşullarının esnekleştirilerek sömürünün daha da artırılması, performans değerlendirme gibi sistemlerle öğretmenlerin rekabete sokularak aralarındaki çalışma barışının bozulması, her sene ataması yapılmayan öğretmenlere binlerce yenisinin katılması bekleniyor. Bunlar ortadayken ve eğitime ayrılan yetersiz kaynaklarla okullar olanaksızlık içine bırakılıp öğretmenler tahsildarlara dönüştürülürken, sorunların ancak öğretmenlerin ve öğretmen adaylarının kendi geleceklerini ele almasıyla çözüleceği görülüyor.





Güncelleme Tarihi: 24 Kasım 2011, 00:00
YORUM EKLE
YORUMLAR
EZİLEN ÖĞRETMEN
EZİLEN ÖĞRETMEN - 12 yıl Önce

Kİmimiz Erçiyeşde vanda depremde şehit oldu(MEKANLARI CENNET OLSUN).Sağ kalanlar ise yıllardır EKONOMİK DEPREM altında yaşamaya çalışyor.(ALLAH SABIRLAR VERSİN)

SIRADAKİ HABER