GEZİ PARKI DAYANIŞMASI KARARINI AÇIKLADI.

Taksim Dayanışması kararını açıkladı!

GEZİ PARKI DAYANIŞMASI KARARINI AÇIKLADI.

TAKSİM Gezi Parkı eylemleriyle ilgili Taksim Dayanışması tarafından toplantı ve forumlar sonucunda alınan karar açıklandı.

Edinilen bilgiye göre;Gezi Parkı'ndaki direnişin Taksim Dayanışması'nın çadırında sürmesi, diğer direniş çadırlarının ise kaldırılması bekleniyor. Konuyla ilgili olarak bugün saat 15.00'te Dayanışma'nın yeni bir açıklama yapacağı bildirildi.

İşte o açıklama;

Taksim Dayanışması tarafından sabah saatlerine kadar süren toplantı ve forumlar sonucunda oluşan açıklamadır.

Taksim gezi parkında ağaç katliamını durdurmak için başlayan direnişimiz, Gezi Parkı sınırlarını aşarak İstanbul halkının ve ardından Türkiye’nin dört bir yanından yurttaşların onbir yıllık AKP İktidarına karşı birikmiş olan öfkesi ile buluştu. Yüz binlerce insan sokaklarda direnişlerinin 18’inci gününü tamamladılar.


Bu memleket topraklarının tanık olduğu en büyük hak arama mücadelelerinden biri olarak tarih sahnesinde yer alan bu direniş daha ilk günden başlayarak yoğun polis şiddetinin hedefi oldu. Yaşam hakkı dahil tüm insan haklarının ayaklar altına alındığı bir süreç içindeyiz. Ancak bu zulüm; kalabalıkları dağıtacağı yerde büyüttü, birbirlerini mücadele içinde tanıyan insanların dayanışmasını güçlendirdi, bütün canlıları boğan gaz bombalarının altında her türlü şiddete karşı sokakları doldurdu, direnişi birleştirdi ve bir halk hareketine dönüştürdü.

Direnişin başlangıcından beri ortaya konulan son derece açık ve haklı talepleri hükümet öncelikle görmezden gelme tavrı aldı. Ardından direnişi bölme, provoke etme ve meşruiyetini zedeleme çabaları içerisinde oldu. Yerel ve uluslar arası kamuoyu önünde iktidar meşruiyetini yitirerek amacına ulaşamadı. Haklı direnişimizin baskısıyla taleplerini muhatap alma ve tartışma noktasına geldi. Ancak bu daha başlangıç ve mücadele devam ediyor.

Bu direniş sırasında polis şiddetinin bir neticesi olarak 18 gün içerisinde 4 yurttaşımız; Ethem Sarısülük, Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert ve Mustafa Sarı hayatını kaybetti. Pek çok yurttaşımız görme, işitme ve uzuv kaybına neden olacak şekilde yaralandı. Öldürülen arkadaşlarımızın acısını yüreklerimizde hissediyor ve en temel demokratik haklarını kullanırken öldürüldüklerini hatırlatıyoruz. Henüz bu ölümlerin sorumluları hakkında ciddi bir işlem başlatılmamış olduğunu bir kez daha ifade ediyoruz, bu şiddetin sorumlularının yargı önünde hesap vermesinin takipçisi olacağız. Ayrıca polisin keyfi gözaltı politikası nedeniyle birçok kişi halen gözaltında tutulmaktadır. Taksim Gezi Parkı direnişçileri ve Taksim Dayanışması olarak ülkenin dört bir yanında direnişe katıldığı için gözaltına alınan ve tutuklanan yurttaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz.

Bu süre içerisinde üzerimizde yürütülen şiddet politikalarına rağmen farklı eğilimlerin zenginliği ile bir araya gelebildiğimizi, tartışabildiğimizi, ortaklıklar yaratabildiğimizi ve birlikte mücadele edebildiğimizi gördük. Zayıflık olarak kabul edilen çoğulcu demokrasi, çoğunlukçuluğun karşısında bir direniş odağı oluşturmamızı sağladı. İktidarın üzerinden yükseldiği rant ve ekolojik tahribat politikaları karşısında yüz binlerce insan gezi parkında ağaçları savunarak kendi hayatlarını ve özgürlüklerini savundular. Gezi direnişi bir özgürlük alanı olarak polis şiddetine karşı barışçıl tutumunu korumayı bildi.

Taksim Gezi Parkı direnişçileri ve Taksim Dayanışması olarak bu süreç boyunca öğrendiğimiz en önemli şey mücadelenin zaman ve mekânla sınırlandırılamayacağı ve bundan sonra da hayatın, kentin ve ülkenin her metre karesinde ve her anında devam edeceğidir.

Direnişimizin 18.gününde 15 Haziran cumartesi günü içindeki tüm canlılar ile beraber parkımız ve kentimiz, ağaçlarımız, yaşam alanlarımız, özel yaşamımız, özgürlüklerimiz ve geleceğimiz için Taksim Dayanışması olarak nöbete devam ediyoruz. Taleplerimizin takipçisi olmaya devam edeceğiz. Bu direniş, Taksim Dayanışmasının kolektif iradesinin yansıması ve bütünlüklü bir mücadelenin ortak bayrağı olacaktır. Bugünden itibaren tüm yurda ve hatta dünyaya yayılan mücadelemizden gelen dinamizmle ve gücümüzle ülkemizde yaşanan her türlü haksızlığa ve mağduriyete karşı direnişi devam ettireceğiz. Şu anda 18 gün öncesine oranla çok daha güçlü, örgütlü ve umutluyuz.


Hükümetten Taksim Dayanışması'na ilk tepki

Taksim Dayanışma Platformu'nun bugün açıkladığı Gezi Parkı eylemlerine devam kararına ilk cevap hükümet sözcüsü Hüseyin Çelik'ten geldi.

Çelik, "Hükümetin ilgili birimleri Gezi Parkı'ndaki eylemlere devam kararını değerlendirecektir. Masum bir olaydan yola çıkarak meydanları yangın yerine çevirmek, kamu mallarına zarar vermek hiç bir demokratik hakla izah edilemez. Birileri arıza çıkarabilir. Bunlara takılmayacağız. Bu saatten sonra eylemleri sürdürmek işin tadını kaçırmaktır, durumu marjinalleştirmektir." dedi.


İşte Hüseyin Çelik'in konuşmasından satır başları:

Gezi Parkı meselesiyle ilgili olan olaylarda medyada havai fişekler bir bombalama şekli gbi gösteriliyor. Başkaları da bundan nemalanmaya çalışıyor. Mesela turizm sektöründe rakip olan ülkeler bunu kullanıyorlar. İspanyol televizyon kanalları bu tarz görüntülere sıkça yer veriyorlar. Kendi saadetini başkalarının felaketlerinde arayanların amacı bellidir.

AB ülkelerindeki büyüme 0 ve 0'ın altındayken Türkiye yüzde 3 büyümüştür. Selçuk ve Osmanlı da dahil olmak üzere Mayıs 2013 tarihi, milettimizin altın çağı olmuştur. İsrail tarihinde ilk kez özür dilemiştir. Çözüm süreci ile ilgili PKK silahlı unsurlarını sınır dışına çekmiştir. Türkiye, IMF borcunu sıfırlamış, borç verecek konuma gelmiştir. Devletin borçlanma faizi, tarihinde bir ilke imza atarak yüzde 4,67'ye düşmüştür. Bunları sıraladığımızda ortaya şöyle bir durum ortaya çıkıyor: Türkiye bölgesinin yıldızı haline gelmiştir.

Uluslararası ve ulusal düzeyde Türkiye büyük bir kalkınma yaşarken, aktif bir dış politika yürütürken sanırım bu birilerini çok rahatsız etmiştir.

ÜSTESİNDEN GELECEĞİZ

Sandıkta hezimete uğrayanalar farklı yöntemler deneyebilirler fakat biz, milletimizin kararlılığıyla bunların üstesinden geleceğimize inanıyoruz.

Mesele yeşile saygı meslesiyse mesaj alınmıştır. Bu saatten sonra bunun devamı işi uzatmaktır ve olayı marjinelleştirir.

Bunun ötesinde çok fazla şey söylemek istemem. Başbakan'la yaptığım toplantıdan sonra şunu açıkladım: Siz madem tepkinizi koymak istediniz. Bu bütün dünya ve Türkiye tarafından anlaşıldı. Haklıyken haksız duruma düşmek istenilmiyorsa buna bir son verilmelidir. Mesela ağaç, mesele yeşil meselesinin dışına çıkmıştır.

SUYUN ÜSTÜNE YAZI YAZMAKTIR

Yeşili bol projelere imza atan bir ülkenin Başbakan'ına 'çevre düşmanı' yakıştırmasını yapmak suyun üstüne yazı yazmaktır.

Sanatçılarla ve Taksim Platformu üyeleriyle görüşüldü. Türkiye'deki tansiyonu yükseltmemek adına televizyonlarda yer alan görüntülere çok dikkat edilmesini Başbakan'dan özellikle rica ettiler.

Hiçbir şiddeti normal karşılamıyoruz. Eğer polis kanunların kendisine koyduğu sınırların dışına çıkarsa suç işlemiş olur.

GEREKEN NEYSE O YAPILIR

AB düzenlemelerinde polisin müdahale seçenekleri bellidir. Cop kullanır, su sıkar, boyalı su sıkar, biber gazı kullanır. Ama polis, gözünün içine biber gazı sıkmak, biber gazını yere atmak yerine insanların başına atmak gibi eylemlerde usulsüzlük yapmış olur ve onlar için gereken neyse o yapılır.

Kırıp dökenlerin de yaptıkları yanlarına kalmayacaktır. Görüntüler teker teker inceleniyor.

Bunu yapanları çiçekle karşılamamız beklenemez. Kimse özgürlük telep ederken diğerlerinin özgürlüklerini engelleme hakkı yoktur.

Güncelleme Tarihi: 15 Haziran 2013, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER