AKP Grup Başkan Vekili Mahir Ünal’ın, HSYK seçimlerini iktidarın desteklediği Yargıda Birlik Platformu’nun kaybetmesi halinde sonucu ‘gayrimeşru’ sayacakları, Yalçın Akdoğan ve Numan Kurtulmuş’un referandum sinyali veren açıklamaları peş peşe gelirken Hürriyet Gazetesi Yazarı Taha Akyol da söz konusu tartışmalarla ilgili bir yazı kaleme aldı. Akyol, “Milli irade kavramının sadece iktidar partisinden ibaret olmadığını” belirtti.
Akyol’un “Gayrimeşru sayarız” başlıklı yazısı şöyle
İKTİDAR partisinin grup başkanvekili, HSYK seçimleri için “Kazanırlarsa gayrimeşru sayarız” diyor!
Hayrete düştüğümüzde küçük dilimizi yuttuğumuzu söyleriz ya, ben büyük dilimi yuttum!
Anayasa’ya göre bağımsız bir kuruluş olan HSYK için, yine Anayasa’ya göre yapılacak olan seçimleri iktidar partisi nasıl gayrimeşru sayabilir?!!
Evvela, “milli irade”, iktidar partisinden ibaret değildir. Yürütme, muhalefet dahil yasama ve bağımsız yargı, üçü birden milli iradedir.
İnsanlığın son iki yüz yılda belki binlerce eser yazarak geliştirdiği kuvvetler ayrılığı ve demokrasi fikrinin temeli budur.
Uzun boylu anlatmaya gerek yok, çünkü sorun bilgi eksikliği değil, HSYK’yı “yürütmeyle uyumlu” hale getirme hırsıdır. İşte bu hırsla, tepeden tırnağa bütün yürütme gücü HSYK seçimleri için 13 bin hâkim ve savcıya baskı yapıyor. Sanki 13 bin hâkim ve savcı çocuktur ve “yürütmeyle uyumlu” bir HSYK’nın kendileri için ne menem bir şey olacağını görmüyorlar!
HSYK’DA ÜÇ İSİM
Karalama kampanyasının HSYK’daki baş hedefleri 1. Daire Başkanı İbrahim Okur, 2. Daire Başkanı Nesibe Özer, 3. Daire Başkanı Ahmet Hamsici… Nice zamandır “paralel, kripto, haşhaşi” diye saldırıya uğruyorlar. Bunların hiçbirinin cemaatçi olması mümkün değildir. Ne hayat tarzları ne kişilikleri buna müsaittir.
Ahmet Hamsici’yi bir tek defa Afyon’da yapılan bir panelde gördüm, tanıştık. Benden “hâkim ve savcıların tarafsızlığının önemi hakkında konuşmamı” rica etmişti. Sohbetimizde tamamen bağımsız, bağlantısız Karadenizli bir hukuk adamı görmüştüm.
Peki, Hamsici falanca soruşturmayı niye açtı, ötekini niye açmadı? Dosyalarda ne var, yasal usuller nedir, biliyor muyuz? Bilmeye gerek yok, “Kripto” der, geçeriz!
Nesibe Özer’le CNN Türk’teki program vesilesiyle tanıştım. Yargı bağımsızlığı konusunda bir hukukçuda olması gereken bütün hassasiyetlere sahip bir hukuk insanı. Program boyunca yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını savunmuştu.
ÇEKİLMEZSEN YIPRATILIRSIN!
İbrahim Okur da “kripto(!)” imiş. Yargıtay’daki seçimleri Okur organize etmiş, istediklerini kazandırmış!
Bir de “solcu fakat kripto paralel” diye bir kategori varmış! Yargıtay Üyesi Mustafa Ateş böyle “solcu fakat kripto paralel” biriymiş! Yargıtay’daki seçimlerde İbrahim Okur onu da desteklemiş. Fakat Okur diğer üç adayı 200 civarında oyla kazandırırken solcu Mustafa Ateş 32 oyda kalmış!
İzah hazır: “Okur, son anda Ateş’i çizmişti!”
Demek ki, hepsi birinci sınıf hâkim olan Yargıtay üyeleri, Okur’un “son anda” verdiği emre uymuş!
Böyle bir şey hayal bile edilemeyeceği gibi, İbrahim Okur, “son anda” denilen gece Mustafa Ateş’i onurlu duruşu için kutlayan bir tweet atmıştı! Halen duruyor o tweet.
İbrahim Okur, yüksek güç sahiplerinin “Adaylıktan çekil, çok memnun olursun; çekilmezsen yıpratılırsın” şeklindeki sözlerine boyun eğmeyen bir hukuk adamı olduğu için hedef tahtası yapıldı.
‘YÜRÜTMEYLE UYUMLU’
Bugüne kadar hiçbir yazımda hâkim ve savcıların şahıslarını konu edinmedim. Sadece, kararlarına baktım. Fakat HSYK’yı “yürütmeyle uyumlu” hale getirmek için yürütülen kampanyada hâkim ve savcıların şahsiyetleri, itibarları adeta linç ediliyor.
Damgalanan bu insanların basın toplantısı yapmaları da mümkün değil, gazetelerde manşet atmaları da…
13 bin hâkim ve savcının iradesini “gayrimeşru” sayabilecek böyle bir gücün HSYK’yı “yürütmeyle uyumlu” hale getirmesi ihtimali, yargıda ciddi endişe yaratıyor; sağcı, solcu fark etmiyor bu endişede. Bu tabloyu görmek yerine, ona buna “kripto” denilmesi endişeleri büsbütün artırıyor.
‘LİSTE’ SORUNU
Yargıdaki Cemaat sorununu çözmek başkadır, yargıyı “yürütmeyle uyumlu” hale getirmek başka.
Anayasa Mahkemesi HSYK ile ilgili son kararında, iktidara “tek adaya tek oy” diye kanun çıkarma imkânı vermişti.
Bu yapılsaydı, hiçbir hizbin listesi HSYK’ya hâkim olamaz, oylar dağılır, çoğulcu yani bağımsız bir HSYK ortaya çıkardı. Fakat iktidar böyle yapmadı, “listeye oy” diye kanun çıkardı.
Belli ki seçimleri dizayn edebileceklerini düşündüler. İşte böyle dizayn ediyorlar!
Ne Cemaat’in ne iktidarın ne de siyasi muhaliflerin listesi… HSYK, dünya görüşleri ne olursa olsun, özgür irade sahibi hukukçulardan oluşmalıdır.
grihat.com