MEMUR-SEN: BİZ BU EVET'İ NİYE VERDİK

12 Eylül 2010’da yapılan anayasa referandumunda, AKP ve yandaşların “Evet” propagandalarından birisini de, Türkiye tarihinde ilk kez memurlara toplu sözleşme hakkı verileceği oluşturuyordu.

MEMUR-SEN: BİZ BU EVET'İ NİYE VERDİK

AKP’ye bel bağlayarak evet diyenler, şimdi AKP’nin attığı “kazık” ile karşı karşıyalar. AKP, anayasaya toplu sözleşme hakkını dahil etmişti; fakat anlaşmazlık olduğu durumlarda, hakem kuruluna başvurulacağını ve kurul kararlarının toplu sözleşme hükmünde olacağını da eklemişti. Şimdi, AKP, “hakem kurulu”nun bağımsız olmasını istemediğini ilan etti. Daha önemlisi "grevsiz" toplu sözleşme hakkının hiçbir anlamı olmadığını, referandum öncesinde “Hayır” oyu vereceğini ilan eden siyasi parti ve örgütler en baştan söylemişlerdi.

Neydi, ne oldu?
12 Eylül Referandumu’nda, Anayasa’nın 53. maddesindeki, “İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler. Toplu iş sözleşmesinin nasıl yapılacağı kanunla düzenlenir” ibaresine ek olarak aşağıdaki fıkralar eklenmişti:

“Memurlar ve diğer kamu görevlileri, toplu sözleşme yapma hakkına sahiptirler.

Toplu sözleşme yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması halinde taraflar Kamu Görevlileri Hakem Kurulu'na başvurabilir. Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararları kesindir ve toplu sözleşme hükmündedir.

Toplu sözleşme hakkının kapsamı, istisnaları, toplu sözleşmeden yararlanacaklar, toplu sözleşmenin yapılma şekli, usulü ve yürürlüğü, toplu sözleşme hükümlerinin emeklilere yansıtılması, Kamu Görevlileri Hakem Kurulu'nun teşkili, çalışma usul ve esasları ile diğer hususlar kanunla düzenlenir.”

Referandumdan önce birçok sendikacı, grevsiz toplu sözleşme hakkının, eski maddeye göre herhangi bir iyileşme getirmeyeceğini özellikle vurgulamıştı. Yalnızca bu ek bile referandumda hayır demek için yeterliyken, hemen arkasından gelen “Hakem Kurulu” ek maddesi ile de toplu sözleşmenin kendisi bile uygulanamaz hale getirilmiş oldu. Zaten, bugün gelinen süreçte de, AKP’nin “hakem kurulu” üzerinde kurmak istediği tahakküm yüzünden her şey “eskisi gibi” devam ediliyor. Önceki anayasada, uzlaşma sağlanamadığı durumlarda Uzlaştırma Kurulu’na başvuruluyordu. Ancak bu kurulun kararı kesin değildi ve bu nedenle de anayasanın 90. maddesinden doğan haklarla greve çıkılabiliyordu. AKP, tahkim kararını kesinleştirerek, aslında fiili olarak grev yasağı getirmiş oldu.

Memur-Sen dalga mı geçiyor?
Bugünkü anlaşmazlıkta şaşırtıcı olan husus ise, referandumda "evet" oyu veren yandaş sendika Memur-Sen’in serzenişleri. Hakem kurulunun hükümet temsilcilerinden oluşmamasını isteyen sendika, “Madem böyle olacaktı biz niye referanduma evet dedik” deyiverdi!

20 Eylül’de yapılan toplantıda, Memur-Sen şu öneriyi getirdi: Bağımsız Hakem Heyeti oluşturulması için, memur konfederasyonlarından 4, kamu bürokrasisinden 4 ve tarafsız 3 olmak üzere Hakem Kurulu’nun 11 üyeden oluşması. Üniversitelerin İdare Hukuku ve İş Hukuku alanlarında çalışan akademisyenler ile yargı temsilcilerinden bir adayın da yer alacağı bir yapı.

Kamu Sen, Hakem Heyetinin tamamen bağımsız olması, kurulda her iki taraftan da hiç üye olmaması, kamu ve memur taraflarının kurula sadece danışmanlık yapmasını önerdi. Hükümet ise kamu kesiminden 5, memur konfederasyonlarından 4 olmak üzere 9 kişiden oluşması, kurula da ya Çalışma Bakanı’nın ya da Bakanlar Kurulu’nca seçilecek bir üyenin başkanlık yapmasını istiyor. 2012 yılı memur maaş ve haklarını belirleyecek “toplu sözleşme” sürecinin bir an önce başlayabilmesi için söz konusu yasanın Meclis’e gönderilmesi ve yasalaşarak yürürlüğe girmesi gerekiyor. Bu amaçla Çalışma Bakanı Faruk Çelik başkanlığında önceki gün kamu sendikaları konfederasyonları heyetleriyle yapılan toplantıdan sonuç çıkmadı. Toplantıya Cuma günü devam edilmesi kararlaştırıldı. Hakem Kurulu’nun şekli de aynı toplantıya bırakıldı.

Hakem kurulu bağımsız olabilir mi?
Kamu-Sen tarafından dile getirilen, “tarafsız” kurul önerisinin ise pek karşılığı bulunmuyor. AKP’nin en azından başkanlık düzeyinde temsil edilmek istediği ortadayken, kurulun konfederasyonların ve hükümetin dışında belirlenecek temsilcilerinin sermayeye yakın isimler olma ihtimali bir hayli fazla. 




Güncelleme Tarihi: 26 Eylül 2011, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER