MHP'Lİ VURAL'DAN ŞOK BAŞKANLIK SİSTEMİ AÇIKLAMASI

MHP'li Vural, Başkanlık sistemi, Türk okulları ve yolsuzluk-rüşvet soruşturmaları ile ilgili olarak dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu.

MHP'Lİ VURAL'DAN ŞOK BAŞKANLIK SİSTEMİ AÇIKLAMASI
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, genel seçim öncesi başkanlık sistemi tartışmalarının yeniden başlamasını ‘Cumhurbaşkanını AKP ile özdeşleştirmek amacı ile yapılmış bir taktik adım’ olarak değerlendirdi.
 
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Anadolu’da Sabah programında gündemi değerlendirdi. Başkanlık sistemi tartışmalarında işin iki boyutu olduğunu ifade eden Vural, şöyle devam etti: “Başkanlık Sistemini istemelerinin temel sebeplerinden biri PKK ile yapılan özerklik vaatlerini sistematik olarak gerçekleştirebileceği bir zemindir. Çünkü özerklik, eyalet ya da federasyon başkanlık sistemlerinde ve üniter yapıda olur. Dolayısıyla bu aynı zamanda PKK terör örgütü ile yapılan pazarlıklar neticesinde başkanlığa yol verelim sizde bize özerkliği verin denen anlayıştır. Bu mesele aslında bir otoriter rejimi arzu edenlerin kendi istek ve arzularını yerine getirmesi bu rejim karşılığında da hürriyetlerden egemenliklerden nasibini almamış bir terör örgütünün özerklik talebini meşrulaştırmak için kullanılan bir metafordur. Onun için bu Türkiye’nin ihtiyacı değildir.
 
Parlamenter demokrasi içerisinde denge denetimi güçlendirmemiz lazım. Bu bakımdan ben bu başkanlık sistemi tartışmalarını bugün getirilmesinin temel amaç ve hedefinin önümüzdeki seçimlerde bir başkanlık tartışması suretiyle bir başkan oylaması. Bu mesele 5 yıl sonraki bir meseledir. Yani 5 yıl sonraki Cumhurbaşkanı seçimi sonrasında Sayın Erdoğan çıkar ben bu iddiada bulunuyorum der. O bakımdan ben bugün bu tartışmanın sadece siyasi amaçlı olarak Cumhurbaşkanı’nı AKP ile özdeşleştirmek amacı ile yapılmış bir taktik adım olduğu kanaatindeyim. Arzu edilen husus tamamen otoriter bir rejimdir. Ben Türk demokrasisi açısından bir geriye gidiş olduğunun kanaatindeyim. Vatandaşlarımızın demokrasiye hukuk devletine düşünce hürriyetine sahip çıkacak yargının bağımsızlığını sağlayacak parlamenter demokrasi içerisinde daha mutlu olacağını düşünüyorum.”
 
"TÜRK OKULLARINI KAPATMAK BALIK TUTMANIN ÖĞRENİLMESİNİ ENGELLEMEKTİR"
 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Afrika ziyaretinde ‘Türk okullarını kapatın, biz açalım’ sözleriyle ilgili olarak ‘Bu o ülkelerin kararlarıdır ve o ülkelerde bu okulları kapatmak balık tutmayı öğrenilmesini engellemek demektir.” Dedi. Vural şöyle devam etti: “Yani eğitim insanlara bilgi vermek suretiyle oranın kalkınma mücadelesine destektir. Şimdi oradaki eğitim kurumlarını kapatmak demek onların kalkınma mücadelesini akamete uğratmak demektir ve bu son derece yanlıştır. Aksine buralarda eğitimi daha fazla yaygınlaştırması lazım. Türkiye’deki okullar 60-70 kişilik sınıflar var atanamayan öğretmenler var. Dolayısıyla bunlarla ilgili yaklaşımlar rasyonel değildir. Bir devletin vatandaşlarının kurduğu bir takım kurumlara bu kadar hasmane yaklaşması oradaki ülkeler eğer bundan rahatsız değilse siz niye bundan rahatsız oluyorsunuz. Doğrusu bunu anlamak mümkün değildir. Yani bunu kin ve husumetle yapıyorsanız bunlar doğru şeyler değildir. Bakın hepimizin nüansları vardır çeşitli görüşlere sahip olabiliriz. Bazılarımız çevreci bazıları eğitim bazıları hayır işleri yapabilir. Düşünce itibariyle farklı olduğumuz için o insanları öldürmek yok etmek hakkına haiz değiliz. Yani bundan sonra ki dönem içinde AKP’liler okul açmış okulu kapatalım. Bu zihniyet ceberrut devlet zihniyeti. Devletin dışarıdaki en önemli görevi vatandaşın çıkarını korumaktır. Yabancı ülkelerde biz kendi vatandaşımızı kötüleyecek olursak Türkiye’ye olan güveni azalır. Bundan sonra açılacak kurumlara şüpheyle bakma olur. Bunları son derece yadırgatıcı buluyorum.”
 
"MESELE O, BU, ŞU MESELESİ DEĞİL, ÖZGÜRLÜK MESELESİDİR"
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Avrupa ülkelerine gidip ‘bunları kapatın biz yapalım’ diye söylemediğini ifade eden Vural, “Afrika ülkelerine neden bunu yapıyor. Afrika ülkelerinde bizim sosyal sermayemizin oralardaki insanların yetişmesini toplumun kalkınmasına yardımcı olması bizim medeniyet açısından da faydalı olduğunu düşünüyorum. Devlet husumet besleyerek bunu yapıyorsa hepimiz tehdit altındayız. Mesele o, bu, şu meselesi değil, özgürlük meselesidir.” Diye konuştu.
 
"MENFAAT BİRLİKTELİKLERİNİN GÖRÜLMESİNİ ENGELLEMEK İÇİN ZARRAF DAVADAN VAZGEÇTİ"
 
Vural, Rıza Zarraf’ın MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye ‘şarlatan’ sözü nedeniyle açtığı davadan İran’dan dosya istenmesi üzerine vazgeçmesini ‘Uluslararası çetenin boyutları ortaya çıkacak. ‘İranlı bir şarlatan’ demek suretiyle bu iddiasını ispat etmeye yönelik delil bulma aşamasında bu delilin varlığı dikkate alınmış olacak ki davadan vazgeçildi.’ şeklinde değerlendirdi.
 
Vural şöyle konuştu: “Rıza Zarraf’ın ortağı olduğu Babek Zencari İran’da mahkum ve soruşturma komisyonu da var. İlişkileri olduğu için kara para aklama ve bu kara para aklarken de hem Türkiye’nin parasını da götürmüşler, İran’ında paralarını götürenler var. Bu eksende bu ilişkilerin daha büyük bir boyuta gitmesini engellemek istiyorlar. İran’daki dosya gelirse; uluslararası çetenin boyutları ortaya çıkacak. ‘İranlı bir şarlatan’ demek suretiyle bu iddiasını ispat etmeye yönelik delil bulma aşamasında bu delilin varlığı dikkate alınmış olacak ki davadan vazgeçildi. Kaldı ki biz soruşturma komisyonunda da üyemiz Mesut Dedeoğlu İran’da yapılan soruşturmanın dosyası da gelsin ki inceleyelim. Ne olduğunu görelim dediler. Bunu da kapattılar. Dolayısıyla bu doğrudan doğruya devletleri soyan bir çetedir.
 
Türkiye soyulmuştur, vatandaş soyulmuştur, bu soygunun uluslararası boyutu vardır. Kara para aklama boyutu vardır. Bu para aklama boyutunun uluslararası eksende İran’la hükümet (Türk) arasında o zamanın yöneticileri hangi tür ilişkiler oluşmuştur. Menfaat birliktelikleri olmuştur. Bunun görülmesi engellenmek istenmektedir. Dosya orada, delillerde burada duruyor. Gün olacak bu İran bağlantısı muhakkak ortaya çıkacaktır. Bu eksende bizimde belgelerine ulaşmamızı engellemek için davalarından vazgeçmeleri mümkün ama biz davamızdan vazgeçmeyeceğiz. Dosyaların getirilmesi için şuanda hukuki imkan yok. Dosyayı getirmesi gereken Adalet Bakanlığı, ama takipsizlik kararı vererek bu dosyanın genişletilmesini engelledi. Bu dosya kapanmayacak. Biz bu dosyaları ulaşmak üzere başka türlü çalışmalar içerisindeyim. Bu dosyaları ulaşılacaktır. İlişkiler ortaya çıkacaktır. 17/25 Aralık karanlığa gömülemez. Stratejik çukurlara gömülemez. Bunları açığa çıkartacağız. Kim ne yapmışsa bunları açığa çıkartmak bizim namus borcumuzdur.”
Güncelleme Tarihi: 30 Ocak 2015, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER