Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), öğrencilere olimpiyat ruhunu aşılamak için ders kitaplarında bu konuya kapsamlı yer veriyor. Özellikle İstanbul'un olimpiyat oyunlarına adaylık sürecinin anlatıldığı kitapta, olimpiyatların İstanbul'da düzenlenmesi hedefinden vazgeçilmeyeceği belirtiliyor.
Bakanlık, güzel sanatlar ve spor liselerinde okutulan beden eğitimi ve spor tarihi ders kitabında, “Yeni çağlarda spor” ünite başlığıyla modern olimpiyat oyunlarına ilişkin kapsamlı bilgiyi liseli öğrencilerine vermeyi amaçlıyor.
Ders kitabında öğrencilere olimpiyat oyunlarının kuruluş çalışmaları, olimpizm konuları anlatılırken, öğrencilerden “antik olimpiyat oyunlarında bazı sporcuların yarışları kazanmak için rakiplerine rüşvet verdiğinin bilindiği ve bu konuyu olimpizm anlayışı çerçevesinde tartışmaları” isteniyor.
Uluslararası Olimpiyat Komitesine (IOC) başkanlık yapan isimlerle bu komitede Türkiye'yi temsil eden isimlere de yer veriliyor.
Modern olimpiyatların temelini atan Coubertin de anlatılıyor
Derste etkinlik kapsamında öğrencilerden, “Olimpiyatlarda yaşanan organizasyon bozukluğunun günümüzde yaşanmaması için IOC ne tür tedbirler almalıdır, olimpiyatların dörder yıllık periyotlarla başka ülkelerde yapılmasında IOC neden çok ısrarcı olmuştur” sorularını cevaplamaları bekleniyor.
Öğrencilerden ayrıca, olimpiyat oyunlarının siyasi propaganda, dil, din ve ırk gibi amaçlar için kullanıldığı organizasyonlar olup olmadığını araştırmaları ve bu konuda sunum hazırlamaları isteniyor.
Ders kitabında, modern olimpiyat oyunlarının temelini atan Fransız Baron Pierre de Coubertin üzerinde sıklıkla duruluyor, onun kişisel özellikleri, sporla ilgili düşünceleri, hayatındaki önemli olaylar ve dünya milletleri üzerinde bıraktığı etki aktarılıyor.
Ayrıca, Coubertin'in komiteye üye olacak yeni ülkeler bulmak üzere İstanbul'a yaptığı ziyarette okuma parçası olarak öğrencilere sunuluyor.
İstanbul'un adaylık süreci
"Olimpiyatlarda Türkler" de kitapta geniş yer alan konular arasında. Birinci Dünya Savaşı sonunda toplanan komitece çok yanlış bir karar alarak savaşta yenilen ülkeler arasında bulunan Türkiye'nin 1920 oyunlarına davet edilmediği bilgisine yer veriliyor.
“Olimpiyatlarda yokuz” etkinlik başlığıyla öğrencilere “Coğrafi olarak Atina'ya daha yakın olmamıza rağmen ilk kez 1908 Londra Olimpiyat Oyunlarında yer almamızı neye bağlıyorsunuz” sorusu yöneltiliyor.
Ders kitabında İstanbul'un adaylık süreci de anlatılıyor. İstanbul'un olimpiyat oyunlarına adaylık sürecinin Türkiye'nin kapsamlı bir Olimpiyat Yasası'nı kabul etmesiyle başladığı vurgulanıyor. Türkiye'de özellikle 1980'li yıllarda yaygınlaşan olimpiyat düşüncesinin 1990'lı yıllarda İstanbul'un olimpiyatlara talip olmasıyla üst düzeye ulaştığı ifade ediliyor.
Adaylık kesintisiz sürüyor
İstanbul'un ilk kez 2000 yaz olimpiyatlarına aday olduğu hatırlatılarak, İstanbul'un olimpiyatları düzenlemeye talip olmasının IOC tarafından “İstanbul'un kararlılığı ve ciddiyetinin göstergesi” olarak değerlendirildiği aktarılıyor. İstanbul'un adaylığının kesintisiz sürdüğüne dikkat çekiliyor.
Kitapta, 2000 ve 2008 olimpiyatlarında yapılan seçim sonuçlarına yer verilerek, İstanbul Olimpiyat Oyunları Hazırlık ve Düzenleme Kurulunun oyunların İstanbul'da düzenlenmesi hedefinden asla vazgeçmediği belirtiliyor.
Mevcut sporcu sayısını artırmayı ve güçlü bir spor kültürü oluşturmayı ilke olarak benimseyen Türkiye'nin birçok uluslararası spor organizasyonlarına ev sahipliği yapabileceğini gösterdiğine işaret ediliyor.
Hürriyet
Güncelleme Tarihi: 20 Eylül 2013, 00:00
Hürriyet