‘’Ben polisimizin nasıl fedakarca çalıştığının, nasıl özveriyle çalıştığının, gecesini gündüzüne katarak bazen günlerce evinden, ailesinden uzak nasıl alın teri döktüğünün en yakın şahitlerinden biriyim. Milletimiz, canının, malının, namus ve şerefinin tüm güvenlik güçlerimizle birlikte polisimiz tarafından da çok büyük bir özveriyle korunduğunu, savunulduğunu biliyor ve emin olunuz bunu takdir de ediyor.
Emniyet teşkilatımız statükonun bekçisi değil, değişimin öncüsüdür. Emniyet teşkilatımız totaliter idarenin değil, ileri demokrasinin savunucusudur. Suçun nüfusa oranı noktasında Türkiye dünyanın en güvenilir, en emniyetli ülkelerinden biri konumuna yükselmiştir. Avrupa Birliği İstatistik Kurumu verilerine göre İsveç'te 100 bin kişiye düşen suç miktarı 14 bin 442, İngiltere'de 8 bin 123, Almanya'da 7 bin 630 ve Fransa'da 5 bin 603, Türkiye'de ise 1339’dur. Şahsa yönelik suçları aydınlatma oranı yüzde 95 seviyelerine ulaşmıştır. Artık çok kısa sürede suçu aydınlatmada başarılı olan bir güvenlik teşkilatımız bulunmaktadır…..
Güvenlik birimlerimiz arasında bir ayrım yapılmasını, zaman zaman art niyetli biçimde güvenlik birimlerimizin birbirinin alternatifi gibi gösterilmesini ben son derece sakıncalı buluyorum. Asker bu milletin askeridir, bizim askerimizdir. Polis bu milletin polisidir, bizim polisimizdir.’’
Evet çok değil bir yıl önce de bu sözleri sarf etmişti sayın başbakanımız… Kendisi konuşmalarında polise övgüler yağdırıyor, başarılarından bahsediyor, hatta askerle polisi kıyaslamanın yanlış olduğunu, güvenlik birimlerinin bir olduğunu söylüyor ya;
işte biz de tam bu noktada katılıyoruz kendisine: EVET POLİS VE JANDARMA BİRDİR VE KIYASLAMA YAPMADAN AYNI MAAŞI ALMALI, AYNI EK GÖSTERGE HAKKI VERİLMELİDİR… Neden verilmiyor?
Suç oranlarının azaldığından bahsediyor ki doğrudur; ancak şu gerçeği de görmek lazım, mesai kavramı belli olmayan, hala nuhu nebiden kalma kanun ve kelimeleri dahi anlaşılmayan talimatlarla yönetilen polislerin ‘’hep kendinden veren’’ fedakarlığı ile nereye kadar? Acaba polise insan gibi değer veriyor muyuz, tasarrufu dahi bu teşkilat yaparken biz ne kadar onların haklarını kolluyoruz diye soruyor mu acaba sayın başbakan?
Bu ülkede sadece izleyen, suçluyu yakalamaktan aciz güvenlik kameralarına, güvenlik sistemlerine servetler ödeniyor. Peki yakalayan, zararı telâfî etmeye uğraşan ve huzuru, asayişi sağlayan polislere, neden ‘’güvenlik kamerası kadar’’
DEĞER VERİLMİYOR?
DEĞER VERİLMİYOR?
Hizmet binaları her yıl boyanıp, nezarethaneler 7 metrelik uluslar arası ölçütlere uygun hale getiriliyor da, polis neden kapı önlerinde 1 METRELİK NÖBET KULÜBELERİNİN arasına sıkıştırılıyor?
Polisin de BİR İNSAN OLARAK ancak insani yönü, gerekleri, ihtiyaçları tamam olduktan sonra insanlara her yönden tam hizmet verebileceği, hatta daha da kusursuz hizmet verebileceği gerçeği neden görülmek istenmiyor?
Madem polis görevinde ve kanunları uygulamada bu kadar başarılı, o halde neden hala bir vekil ya da partili yakınına, eşine-dostuna, suyunun suyuna dahi kanun hükümlerince ceza uygulanmaya kalktığında kanunu uygulayan POLİS
EZİLİYOR, EZDİRİLİYOR?
EZİLİYOR, EZDİRİLİYOR?
Neden polis diğer devlet memurları gibi haftalık 40 saatin dışında çalıştığı her saat için fazla mesai ücreti alamıyor, diğer memurlar gibi SENDİKAL HAKLARI VERİLMİYOR? Polis neden hep UNUTULDU?
Sanırım sayın başbakanın dediği gibi; ‘’ÖZVERİYLE VE FEDAKARCA ÇALIŞTIĞI İÇİN!..’’
Acaba 'Polisin Hakkı Ödenmez' derken, gerçekten de ödememeyi mi kast ediyorsunuz
VALLAH GARDAŞ DOĞRU SÖYLÜYORSUNUZ AMA... BİZİM BU ZAMLARI ALMAMIZI VE 3600 GÖSTERGEYE DÜŞMEMİZİ BİRİ VEYA BİRİLERİ ENGELLİYOR ... BU İÇİMİZDEN BİRİMİ... OLABİLİR.. ÇÜNKÜ BİZİ DÜŞÜNEN VE DESTEKLEYEN KİMSE YOK... HAKKIMIZI DA SAVUNAMIYORUZ... AMA UZMAN VE ASSUBAY ASKERLER SAVUNUYOR ONLARI ENGELEYEN DE YOK.. AKSİNE DESTEKLİYORLAR... KENDİ KOMUTANLARI DA SİYASİLER DE... BİZLER İSE ANCAK HER ZAMAN OLDUĞU GİBİ HAVAMIZI ALIRIZ..........! AMA UZMAN VE ASSUBAY ASKERLERİMİZİ CANI GÖNÜLDEN KUTLUYORUM... ÇÜNKÜ MÜCADELELERİNİ KAZANDILAR. HELAL OLSUN ONLARA.... DARISI BİZLERE.....