TÜRKİYE DİKTATÖRLÜĞE DOĞRU GİTMEKTE...

"TÜRKİYE DİKTATÖRLÜĞE DOĞRU GİTMEKTE, EKSENİ ŞİMDİ KAYMAKTADIR"

TÜRKİYE DİKTATÖRLÜĞE DOĞRU GİTMEKTE...
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, iktidarın Türkiye için artık bir tehdit unsuru oluşturmaya başladığını öne sürerek, "Başbakanın 'ustalık' diye nitelendirdiği 3. iktidar yılları öfkenin, kinin, kabalığın, rezaletin, kadir bilmezliğin ve bölücülüğün içine gömülmüştür. Türkiye Cumhuriyeti'nin hiçbir devrinde böyle şımarık, böylesine çizmeyi aşan ve bu derece küstahlaşan bir başbakan görülmemiştir" dedi. 

MHP Lideri Devlet Bahçeli, Mersin'in Erdemli ilçesinde bu yıl 25.'si gerçekleştirilen Geleneksel Türkmen Şöleni'ne katıldı. Erdemli Çamlığı'nda düzenlenen ve sanatçı Ahmet Şafak'ın da konser verdiği şenlikte partililere hitap eden Bahçeli, Türkiye'nin bugünkü karanlık atmosferinde buradan yakılan ve yayılan umut ışığının vatanın her köşesini aydınlatacağını söyledi. Türkmenleri görmezden gelenlere, hafife alanlara ve umursamayanlara en güzel cevabın Erdemli çamlığından verildiğini kaydeden Bahçeli, böylesine anlamlı ve coşkulu günlerde müşterek değerler etrafında bir araya gelmenin öneminin büyük olduğunu vurguladı. Tanışarak, kaynaşarak ve Türk kültür değerleri etrafında buluşarak yaşanan zorlukların aşılabileceğini ifade eden Bahçeli, "Böyle bir dönemde birbirimizden kuvvet almalıyız. Biliyoruz ki, Türk kültürünün kapsayıcı ve kuvvetli yapısı asırlarca aziz milletimizin bağımsız ve güçlü olmasına neden olmuş ve tarihin öznesi yapmıştır" diye konuştu. 

Türk kültürünün yaşatılıp, gelecek nesillere aktarılması gerektiğini vurgulayan Bahçeli, "Hiç şüphesiz Türkmenler, Yörük göz nurumuzdur. Türkmenlik vefadır, bağlılıktır ve sadakattir. Türkmenlik hoşgörüdür, anlayıştır ve yakınlıktır. ve Türkmenlik, hepsinden önemlisi Türk milletidir, Türkiye'nin ana ve asil kaynağıdır. Türkmenlerin, Yörüklerin kitabında ayrımcılık ve düşmanlık olmadığı gibi, itilaf, ikilik ve ikiyüzlülük de bulunmamaktadır. Türkmen kardeşlerim merttir, soyludur ve asildir. Yalnızca yurdumuzun sınırları içinde değil, dünyanın her köşesindeki Türkmen ruhunu sahiplendiğimizi de buradan açıklamak istiyorum. Şam'dan Halep'e kadar acıya, baskıya ve zulme direnen Türkmen kardeşlerim bizim gönlümüzdedir, aklımızdadır ve vicdanımızdadır" şeklinde konuştu. 

Türkmenlerin özellikle son bir asırdır hakkı en çok yenilmiş, mağduriyetlere en çok uğramış, saldırılara maruz kalmış beşeri değer olduğunu ifade eden Bahçeli, şöyle devam etti: 

"Başka coğrafyalarda mazlum peşine ve arayışına düşenler nedense yanı başlarındaki Türkmenleri yok saymışlar, gündemlerine dahi almamışlardır. Yapay sorunlar üretip, sözde çözüm sofrası kuranlar ve uydurma kahramanlık putu icat edip arkasından da tapanlar, Türkmenlerin dertlerine duyarsızlık göstermişler, beklentilerini görmemişlerdir. Yalnızlık içine itilen kardeşlerime şefkat ve yardım eli uzatmamışlardır. Kaderi ile baş başa bırakılan, meseleler karşısında korumasız hale bırakılan kardeşlerim kenara itilmiş, hatta hor görülmüştür. Şurası açık bir gerçektir ki, Türkmenliğin, Yörüklüğün imhası, inkarı ve iflası Türklüğün yok oluşu demektir. Türkmenliğin, Yörüklüğün zayıf ve güçsüz düşmesi, Türk milletinin kaynağını kurutacak ve kardeşliğini sakatlayacaktır. Sizler, Türk milletinin güvencesi ve harcı olarak paha biçilmez bir iradeyi canlı tutuyorsunuz. Çünkü sizler Türk milletinin parlayan yüzü, benliğinin işaretisiniz. Sizler Türkiye'nin teminatı, eğilmeyen başı ve kesilmeyecek nefesisiniz. Ayrılık, gayrilik hesabı yapanlar, hile hurda ile oyalananlar, parçalanma ve bölünme hayaline kapılanlar, Türkmen ve Yörük ruhunun bütün oyunları bozacağını iyi bilmelidirler. Türkmenler, Türkiye'nin harap ve bitap düşürülmesine müsaade etmeyecektir. Türkiye ne kadar büyük musibetlerle yüz yüze kalırsa kalsın, Yörük çadırları yıkılmadıkça, Türkmen lambaları sönmedikçe millet bölünmeyecek, bayrak inmeyecek, ezan susmayacak ve vatan parçalanmayacaktır." 

"HİTLER SANKİ YENİDEN DOĞMUŞ, STALİN SANKİ YENİDEN İŞ BAŞI YAPMIŞTIR" 

Bugünkü şölenin kaygı verici bir dönemde yapıldığını savunan Bahçeli, ülkenin tam bir sorun yumağına dönüştüğünü söyleyerek şöyle devam etti: 

"AK Parti, Türkiye'yi her taraftan çözmek ve koparmak için uğraşmaktadır. Bireysel özgürlük alanları gasp edilmekte, tarihimize hakaret edilmektedir. Türk kimliği ve Türk milliyetçiliği ayaklar altında çiğnenmek istenmekte, teröristler el üstündedir. Canibaşı ile pazarlıklar son sürat yapılmaktadır. Türkiye istikrarsızlığın karanlık koynuna AK Parti kılavuzluğu ile demirlemiştir. İnsanımızın can ve mal güvenliği kalmamıştır. Hudutlarımız, teröristlerin meskeni haline gelmiştir. Katiller temize çıkmış, suçlular aklanmış, bölücüler pazarlık ortağı olarak sivrilmiştir. Maalesef akla kara birbirine karışmıştır. Türkiye AK Parti ile cinnet geçirme noktasına gelmiştir. Sosyal barış tükenme aşamasına kadar gerilemiştir. Uzlaşma ve demokratik anlayış körelmiştir. Hükümet yeni bir vesayet düzeni, yeni bir statüko sistemi ve yeni bir baskıcı yapı kurmuştur. Aklınca toplumu hizaya getirmek için otoriter eğilimlere sapmıştır. Hitler sanki yeniden doğmuş, Stalin sanki yeniden iş başı yapmıştır. Türkiye tehdit altındadır ve bu tehdidin adı iktidardır. Türkiye gerilimin tam ortasındadır ve bunun sorumlusu iktidardır. Türkiye cepheleşmenin son safhasındadır ve bunun suçlusu iktidardır. Başbakan Erdoğan sertlikte sınır tanımamaktadır, ceberrutlukta rakipsizdir, milletimin her ferdi Başbakan ve hükümetinin hışmına ve hakaretine uğramaktadır. Bu çerçevede Başbakan yorulmuş, tıkanmış ve politika üretemez hale gelmiştir. Türkiye'yi yönetmekten uzaklaştıkta zalimce davranmakta, devlet gücü ile önüne gelene saldırmaktadır. Bugünkü ülke tablosu alarm vermektedir, sokakların tansiyonu iyice yükselmiş, toplumsal enerji iyice birikmiştir. Başbakan Erdoğan şuursuzca kararlar alıp, keyfine baktıkça tepkiler dalga dalga yükselmektedir. Bu zihniyet her şeye karışmayı, her şeyi talin etmeyi kendisinde hak görür olmuştur. Başbakan ve hükümetinin Türk milleti ile gönül köprüsü yıkılmıştır. Demokrasimiz buhrandadır, temek hak ve özgürlükler çıkmazdadır. İktidar çoğulcu anlayışı bastırmak için her yolu denemektedir. İktidar çok sesliği sesliliği kısmak, muhalefeti susturmak için her karanlık yönetimi devreye koymaktadır. Başbakanın 'ustalık' diye nitelendirdiği 3. iktidar yılları öfkenin, kinin, kabalığın, rezaletin, kadir bilmezliğin ve bölücülüğün içine gömülmüştür. Başbakan için herkes kötüdür, ancak bir tek kendisi yandaşları ile iyidir. Başbakan için herkes cahildir, ancak bir tek kendisi ve yandaşları akıllıdır. Başbakan tek gören, tek bilen, tek anlayan, tek yıkan, tek yapan, tek hakim olan ve tek belirleyen olmakla kalmamış, tek bölenliğe de talip olmuş ve devamlı vites büyütmüştür. Başbakanın beğenmediği ne varsa ucubedir, sakıncalıdır. Başbakanın istemediği ne varsa başı ezilmeli, kızdığı kimler varsa hakkından gelinmelidir. Türkiye Cumhuriyeti'nin hiçbir devrinde böyle şımarık, böylesine çizmeyi aşan ve bu derece küstahlaşan bir Başbakan görülmemiştir." 

"TÜRKİYE DİKTATÖRLÜĞE DOĞRU GİTMEKTE, EKSENİ ŞİMDİ KAYMAKTADIR" 

Başbakana göre gündemi belirmek ve ülkeyi tartışmalara teslim etmenin adetten olduğunu savunan Bahçeli, şunları söyledi: 

"Başbakana göre toplumun sinir uçları ile oynamak, hassasiyetlerini kaşımak, dokunulmazlıklarını tahriş etmek, özelini darbelemek beceridir. Başbakan ve hükümeti oynamadık, sorgulamadık, yargılamadık, kavga etmedik bir şey bırakmamıştır. Ne yazık ki, Türkiye diktatörlüğe doğru gitmekte, ekseni asıl şimdi kaymaktadır. Artık AK Parti iktidarı çığırından çıkmış, ölçü ve ayarı kaçırmış, herkesi karşısına almıştır. Bu ülkenin iktidarın oyuncağı ve hezeyanlarının sahnelendiği bir yer olmadığını göstermek, öncelikle halkın elindedir. Bu gidişat iyi değildir, gelişmeler hayırlı sonuçlar vermeyecektir. İktidar sadece sorun üreten, çelişkilerde bulunan, yanlışlara çakılan, sübjektif önyargılara bakan bir hürriyete bürünmüştür. İktidar hoşgörüsüzdür, iktidar zorbadır, iktidar vicdansızdır, iktidar kontrolsüzdür. İstanbul Gezi Parkı'nda 5 gündür yaşanan olaylar, iktidarın tavrını ve tercihi göstermesi bakımından son derece anlamlıdır. Burada yaşanan ilkel görüntüler Türkiye'yi küçük düşürmüştür. Ağacı sökerek alışveriş merkezi yapmak isteyen AK Parti iktidarı ülkemizin her tarafına yayılan itirazlarla karşılaşmıştır. Başbakanın doğayı katletme pahasına AVM yapmak istemi anlaşılır değildir. Başbakanın saçma sapan işlerle vakit kaybetmesi, İstanbul'u yandaşlara peşkeş çekme çabası yanlıştır ve çürümüşlüktür. Biber gazlı müdahaleler, aşırı güç kullanımı ülkemizin ne duruma geldiğini açıkça kanıtlamıştır. Türkiye'yi geri bir duruma düşürmeyi buradan kınıyorum. Fırsattan istifade ederek Türk polisini suçlayanlara da şunu ifade etmek istiyorum; elbette müdahale ağır olmuştur ama emniyet güçlerinin aldıkları talimatlarla hareket ettiğini kimse unutmamalı. Başbakan ve yardımcılarının polisi zan altında bırakmaları utanmazlıktır. Silsile yoluyla en başta siyasi irade olmak üzere emniyet mensuplarına müdahale emrini verenler hesaba çekilmeden, polisimi suçlamak çok ciddi bir seviyesizliktir. Türk polisini maksatlı bir şekilde eleştirenlere en başta İstanbul Valisine, İçişleri Bakanına ve Başbakana bakmalarına istiyorum. Başbakan çözüm fitnesi ile yapamadıklarını halk ile devleti karşı karşıya getirerek mi gidermek istemekte? Ortadoğu yangınını ve kaosunu Türkiye'ye ithal etmek isteyenler, el altından AKP tarafından özendirilmiş ve teşvik edilmiş midir? Sözüm ona Türk baharı yaşatmak isteyenler Taksim provokasyonlarını atlama taşı olarak mı değerlendirmişlerdir? Bunun arkasında hangi emel ve niyetler vardır. Türkiye bir oldu bittiye getirilmek mi istenmektedir?" 

MHP'nin BDP, PKK ve aşırı uç örgütlerle yan yana getirilmesinin aklın inkarı ile eş değer olduğunu kaydeden Bahçeli, "Başbakan Erdoğan, bölücü kadro ile kimin ittifak içinde olduğunu, kimlerin al takke ver külah olduğunu görmek istiyorsa, aynadaki akslarına bakmalıdır. Ne ilginçtir ki Türkiye'nin bölünme süresine kararsız kalanlar, AKP'ye kredi açanlar, yıkım ve çözülmeye karşı 3 maymunu oynayanlar anında ağaç savunucusu kesilmişlerdir. Elbette ağaçlar korunmalıdır. Peki sorarım size; Türk vatanı ağaçtan daha mı değersizdir. MHP'nin bunlarla ne işi ne de benzeşen neresi olacaktır. Taksim'de mangalda kül bırakmayanlar Türk milletinin saldırıya uğradığı her durumda hangi ağaç kavuğuna girmişlerdir. Biz tek başımıza Türkülüğü savunurken gıkı çıkmayanların şu işe bakın ki Taksim aslanı kesilmesi trajikomiktir. Bu yüzden Başbakanın olur olmaz gruplarla yan yana göstermesi kendisine pirim sağlamayacaktır. BDP'li vekillerle uygun adım yürümek, fırıldaklar çevirmek Başbakan ve partisi ile üst üste örtüşen bir sadakatsizliktir. Dikkatlerimizden kaçmamıştır ki ormanlarımızı yakan, caddelerimizi savaş alanına çevirenler, bir anda doğa savunucusu olmuştur. Mahkemenin kararı sükunetin sağlanması için önemli. Başbakan Taksim'i talan etmekten mutlaka vazgeçmeli" dedi. 

Bahçeli, kışkırtmalara karşı partililerini ve halkı da uyararak, "Buradan aziz milletime sesleniyorum; MHP'nin sosyal medya üzerinden Taksim Gezi Parkı'nda sahnelenen tehlikeli senaryo ile olmaya davet edenlere hiçbir şart altında icabet edilmeyecektir. Devlet millet çatışması için ellerini ovuşturanlara, tahrike yeltenenlere asla itibar etmeyeceğiz. Bütün partililerimizin ve vatandaşlarımızın bu kapsamda hareket edeceğine inanıyorum" diye konuştu.
Güncelleme Tarihi: 03 Haziran 2013, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER