Bu yıl üzerinde çok konuşulan ve yaklaşık yüz bin sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesine imkan veren ve çok sayıda düzenlemede değişiklik yapması nedeniyle torba kanun olarak da adlandırılan 6495 sayılı Kanun'un, bazı maddelerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması için Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunuldu.
Anayasa Mahkemesine CHP Milletvekilleri tarafından yapılan başvuruda, 6495 sayılı Kanunun kısmen iptali ve bazı hükümlerinin yürürlüğünün durdurulması istendi.
İptal başvurusu sonrası açıklama yapan CHP Grup Başkanvekili Engin ALTAY, Kanunun iptalini istedikleri hükümlerden de söz etti. ALTAY'ın açıklamalarında yer alan hususlardan, kamu personelini de ilgilendirenlerden bazıları özetle şöyle:
Maliye Bakanlığı'nda bazı personelin atanması konusu
“AKP Hükümeti, Devlette siyasi kadrolaşmaya gitmek için Meclisin açık olduğu dönemde çıkardığı KHK'ler ile şube müdüründen müsteşarına 4300'ün üzerindeki kamu görevlisini görevlerinden almıştır.
Şimdi ise, Maliye Bakanlığında daire başkanı, genel müdür yardımcısı, başkan yardımcısı ve defterdar kadrolarında toplam en az üç yıl görev yapmış olanlardan, halen görevi başında bulunanların Maliye Uzmanı kadrosuna atanabilmesini, yani görevlerini AKP'nin yararına değil de toplumun yararına yapanların görevlerinden alınmasını öngören yasal düzenleme yapmıştır.
Maliye Bakanlığında Maliye Uzmanları daire başkanına bağlı olarak çalıştığından, Maliye Uzmanı kadrosuna atanacak daire başkanı, genel müdür yardımcısı, başkan yardımcısı ve defterdarların hem statüleri, hem de maaşları düşmektedir.
AKP'nin siyasi kadrolaşma uğruna Devlet kadrolarını “yağmalama” amacı taşıyan, Devlet kadrolarını AKP teşkilatı kadrosu sayan, hak ve hukuk tanımayan, kazanılmış haklara saygı duymayan hukuksuzluğunun iptalini istiyoruz.”
Disiplin affı kanunundaki düzenlemeler konusu
“AKP, 28 Şubat 1997 tarihinden sonra verilen disiplin cezaları nedeniyle memuriyetten çıkarılanlar ile 1.1.1990 tarihinden sonra aday memur iken “Belirlenen kılık kıyafet hükümlerine aykırı davranmak” fiilinden dolayı disiplin cezası veya olumsuz sicil verilmesi nedeniyle asıl memurluğa atanmayanların tekrar memuriyete başlamalarını öngören yasal düzenleme yapmıştır.
Oysa, ne Türkiye'nin siyasi tarihi 28 Şubat 1997'den başlar, ne de Türkiye'de siyasi mağdurlar 28 Şubat mağdurlarıyla sınırlıdır.
27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 de Türkiye'nin siyasi tarihi içinde yer almaktadır ve diğerleri bir yana Türkiye'de “1402” ve “Güvenlik Soruşturması” gibi hukuksuzluklar yaşanmıştır. Kahramanmaraş Katliamını protesto gibi barışsever bir eyleme katıldığı gerekçesiyle kamu görevlilerinin görevlerine son verilebilmiş; emniyet ve istihbaratın yasadışı fişleme kayıtlarına dayanarak kişiler memurluğa başlatılmamış, başlatılanların görevine son verilmiştir.
Güvenlik Soruşturması mağdurlarının tekrar göreve başlatılmasını sağlayacak yasal düzenleme yapılması için Anayasa Mahkemesinin 17.3.2004 gün ve E. 2001/390, K. 2004/35 sayılı kararı olmasına rağmen; AKP İktidarı bu konuda bir adım atmamıştır.
AKP'nin yaptığı bu eşitsizliğin giderilmesi ve 28 Şubat mağdurları yanında diğer mağdurların da hukuksal haklarına kavuşabilmeleri için, Devlet memuriyetine dönmeyi “28 Şubat 2007” tarihiyle başlatan ve “Belirlenen kılık kıyafet hükümlerine aykırı davranmak” fiiliyle sınırlandıran hükümlerin iptali istenmiştir.”
Dışişleri Bakanlığı'nda bazı personelin atanması konusu
“Devlet Memurları Kanununun 59 uncu maddesinde istisnai memuriyet öngörülmüştür. Buna göre vali, özel kalem müdürü, MİT Müsteşarı, büyükelçi, daimi temsilci gibi bazı siyasi görevlere, başka kamu idarelerinden veya sınav yapılmaksızın açıktan kişilerin mesleki kıdem ve kariyerlerine ve liyakatlerine bakılmaksızın doğrudan atanmaları öngörülmüştür.
Buna göre, ilkokul mezunu olan ve hiç devlet memuriyeti bulunmayan herhangi bir kişi veya görevinden alınmak istenen bir müsteşar herhangi bir ülkeye “büyükelçi” veya “daimi temsilci” atanabilir. Ancak, 657 sayılı Kanunun 59 uncu maddesine göre, bunların büyükelçi veya daimi temsilcilik görevleri bittiğinde, başka kamu idarelerinden atananların atandıkları kamu idaresine dönmeleri, açıktan atananların ise memuriyetle ilişkisinin kesilmesi zorunluluğu vardır.
AKP ise, istisnai büyükelçi ve daimi temsilci görevlerine atananlardan görev süresi bitenlerin, Dışişleri Bakanlığında “büyükelçi” unvanıyla çalışmaya devam edebileceklerini, bunların Dışişleri meslek memurluğuna sınavla girip, sınavlarla yükselip meslek mensubu büyükelçi unvanını alanlarla aynı haklara ve maaşa sahip olmalarını ve hatta Dışişleri Bakanlığında genel müdür, müsteşar yardımcısı ve müsteşar kadrolarına atanabilmelerini yasalaştırmıştır.”
ÖSYM sınav bilgilerine erişim konusu
“AKP İktidarları döneminde yapılan ÖSYM sınavlarındaki usulsüzlükler ayyuka çıkmıştır. AKP ise, sınav usulsüzlüklerini ortadan kaldırmak yerine, usulsüzlüklerin yurttaşlarımız tarafından öğrenilmesini engellemenin telaşına kapılmıştır.
ÖSYM sınavlarında daha çok usulsüzlük yapılması ve yapılan usulsüzlüklerin öğrenilmesinin engellenmesi amacıyla, ÖSYM sınavlarında sorulan sorular ile bunların cevapları Bilgi Edinme Hakkı Kanununun kapsamı dışına çıkarılmıştır. Anayasa Mahkemesinden bunun iptalini istiyoruz.”
Doktorlara verilecek cezalar konusu
“AKP çıkardığı yasayla, doktorların “meslek icrası esnasında sonucunu öngörerek” hastanın ağır derecede olmayan engelliliğine, ağır derecede engelliliğine veya ölümüne sebep olanlara meslekten geçici menden sürekli mene varan disiplin cezaları verilmesini öngörmüştür.
Böylece, SGK'dan para çıkmasın diye, ilerlemiş ve tedavisi riskli hale gelmiş hastalıkların tedavisinin, doktorlara verilecek cezalar üzerinden yapılmaması yasa kuralı haline getirilmiştir.
Her şeyin para olmadığına ve insanın yaşam hakkının kutsal olduğuna inandığımız için, AKP'nin yasasının iptalini istiyoruz.”
Diş tedavisi konusu
“Türk Diş Hekimleri Birliği serbest diş hekimleri tarafından diş muayene ve tedavilerinde uygulanacak “Asgari Tarife” hazırlar ve muayene ve tedavilerde bu tarife uygulanır. AKP'nin ileri demokrasisinde, “Asgari Tarife”nin, “Rehber Tarife”ye dönüştürülmesi ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından tedavi giderlerinin ödenmesinde “Tavan Tarife” olarak uygulanması öngörülmektedir.
Böylece, SGK'ya hastalık sigortası da ödeyen sigortalılar, paraları varsa diş tedavilerini yaptıracak ve bedelini ceplerinden ödeyecek; paraları yoksa yaptıramayacak ve acıyı çekmeye devam edecektir. Bu hükmün iptali istenmiştir.”
Hasta kayıtları konusu
“AKP çıkardığı yasayla, toplum sağlığı açısından önemli-önemsiz ayrımı yapmaksızın tüm hastalıkların ve tüm hastaların, tüm tedavi kurumlarındaki özel hayata ve mahrem alanlara ilişkin olanlar da dahil bütün bilgiler ile tetkik sonuçlarının hepsinin kaydının Sağlık Bakanlığına gönderilmesini, Sağlık Bakanlığının bu kişisel bilgileri işlemesini, değerlendirmesini ve isteyen kamu kurum ve kuruluşları ile Çok Uluslu Şirketler dahil üçüncü kişilere verilmesini yasal hale getirmiştir.
Güncelleme Tarihi: 30 Eylül 2013, 00:00