DEVLET MEMURUNUN NEYİ GÜVENCEDE?

DEVLET MEMURUNUN NEYİ GÜVENCEDE?

İş güvencesine dair öyle bir algı oluşturuldu ki gören, devlet memuruna yıldırım çarpsa işlemez sanacak. 657’ ye Haçlı seferlerinin başladığı bu günlerde bizim görevimiz, yalan yanlış propaganda yapanlara en sert cevabı vermektir.
 
Evet, biz de kabûl ediyoruz: Devlet memurunun en önemli kazanımı iş güvencesi… Ancak iş güvencesi, sadece bir kazanımdır; sanıldığı gibi zırh falan değildir. Bu yazı, iş güvencesi üzerine oluşturulmuş kara propagandaya bir tokattır. Şimdi hep birlikte iş güvencesinin yani devlet memurluğunun zırh olmadığını ispat edelim:
 
(Haber dosyamızın hareket noktası Türk Ceza Kanunu’ dur. Başlığı ‘‘Türk Ceza Kanunu’ na Göre Devlet Memurunun Neyi Güvencede?’’ şeklinde düşünmüştüm ancak çok uzun olacağı için TCK’ yı yazmadım.)
 
Devlet memurları 657/125’ te yazan hususlar dışında da suç işleyebilmektedirler. Hapis ve para cezası alan veya hükmün açıklanmasının geriye bırakılan çok sayıda devlet memuru vardır. Şimdi TCK’ da yer alan hükümler doğrultusunda devlet memurlarının vatandaşlarımızdan ayrıcalığının olmadığını hatta devlet memuru iken suç işlemenin ne denli ağır sonuçları olduğunu görelim:
 
İlk önce temel birkaç maddeye göz atalım: TCK’ nın ‘‘Kanunların bağlayıcılığı’’ başlıklı 4. maddesinde ‘‘Ceza kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz.’’ , ‘‘Cezalar’’ başlıklı 45. maddesinde ise ‘‘Suç karşılığında uygulanan yaptırım olarak cezalar, hapis ve adlî para cezalarıdır.’’ denilmektedir. Hapis cezaları ifadesi 46. maddede tanımlanıyor: ‘‘Hapis cezaları şunlardır: a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası. b) Müebbet hapis cezası. c) Süreli hapis cezası.’’
 
‘‘Tanımlar’’ başlıklı 6/c maddesinde devlet memuru şöyle tanımlanıyor: ‘‘Kamu görevlisi deyiminden kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi anlaşılır.’’
 
TCK’ nın 86. maddesine göre kasten yaralama 1 yıldan 3 yıla kadar cezalandırılırken bunu kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi halinde şikâyet aranmaksızın verilecek ceza yarı oranında artırılır. Dolayısıyla kamu görevlisi, kasten yaralamalarda 4.5 seneye kadar ceza alabilmektedir.
 
‘‘İşkence ve eziyet’’ başlığını taşıyan 94. madde uyarınca ‘‘Bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren kamu görevlisi hakkında 3 yıldan 12 yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.’’ deniliyor.
 
Tehdit 106. maddeye göre 6 aydan 2 yıla, nitelikli tehdit 2 yıldan 5 yıla kadar; 107. maddeye göre şantaj 5 yıla kadar; 108. maddeye göre cebir 4.5 yıla kadar; kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak 109. maddeye göre 1 yıldan 5 yıla kadar; kişiyi hürriyetinden yoksun kılarken cevir, tehdit ve hile yapılırsa 2 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor. Ancak bu suçun kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi halinde verilecek ceza bir kat artırılır.
 
Eğitim, öğretimin; kamu kurumu veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının faaliyetlerinin; siyasî hakların kullanılmasının; inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasının engellenmesi ve konut dokunulmazlığının ihlali ile iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçlarına TCK’ ya göre en fazla 5 yıla kadar hapis cezası verilirken 119/e’ ye göre bu suçun kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi halinde verilecek ceza bir kat artırılır.
 
Özel hayata ve özel hayatın gizli alanına karşı işlenen suçlarda bir vatandaşa en fazla 6 seneye kadar hapis cezası tanımlanmıştır. Ancak TCK’ nın ‘‘Nitelikli Haller’’ başlıklı 137/a maddesine göre bu suçun kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılıp 9 seneye kadar çıkabilmektedir.
 
Türk Ceza Kanunu’ nda yer alan bazı düzenlemeler doğrudan devlet memurlarının kendisini hedef almaktadır. İşte bunlardan birkaçı:
 
‘‘Resmî belgede sahtecilik’’ başlıklı 204/2’ ye göre ‘‘Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmî bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya sahte resmî belgeyi kullanan kamu görevlisi 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’’ hükmü bulunmaktadır. 205. maddede ‘‘Gerçek bir resmî belgeyi bozan, yok eden veya gizleyen kişi 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Suçun kamu görevlisi tarafından işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.’’ denilmektedir.
 
‘‘Resmî belge hükmünde belgeler’’ başlıklı 210/2’ de ‘‘Gerçeğe aykırı belge düzenleyen tabip, diş tabibi, eczacı, ebe, hemşire veya diğer sağlık mesleği mensubu 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Düzenlenen belgenin kişiye haksız bir menfaat sağlaması ya da kamunun veya kişilerin zararına bir sonuç doğurucu nitelik taşıması halinde resmî belgede sahtecilik hükümlerine göre cezaya hükmolunur.’’ hükmü getirilmiştir.
 
Görevi sırasında din hizmetlerini kötüye kullanmak 219. maddeye göre adlî para ve hapis cezası ile infaz edilir.
 
‘‘Zimmet’’ başlıklı 247. maddede ‘‘Görevi nedeniyle zilyedliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu malı kendisinin veya başkasının zimmetine geçiren kamu görevlisi, 5 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Suçun zimmetin açığa çıkmamasını sağlamaya yönelik hileli davranışlarla işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılır. Zimmet suçunun malın geçici bir süre kullanıldıktan sonra iade edilmek üzere işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranına kadar indirilebilir.’’ deniliyor.
 
İrtikâp suçuyla ilgili olarak 250. maddede şu hükme yer verilmiştir: ‘‘Görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına bir kimseyi icbar eden kamu görevlisi, 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’’ Maddenin 2. fıkrasında ‘‘Görevinin sağladığı güveni kötüye kullanmak suretiyle gerçekleştirdiği hileli davranışlarla kendisine veya başkasına yarar sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına bir kimseyi ikna eden kamu görevlisi, 3 yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’’ hükmü getirilmiştir.
 
‘‘Denetim görevinin ihmali’’ başlıklı 251. madde uyarınca ‘‘Zimmet veya irtikâp suçunun işlenmesine kasten göz yuman denetimle yükümlü kamu görevlisi, işlenen suçun müşterek faili olarak sorumlu tutulur. Denetim görevini ihmal ederek, zimmet veya irtikâp suçunun işlenmesine imkân sağlayan kamu görevlisi, 3 aydan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’’
 
‘‘Nüfuz ticareti’’ başlıklı 255. maddede kamu görevlisi üzerinde nüfuz sahibi olduğundan bahisle haksız bir işin gördürülmesi amacıyla girişimde bulunması için doğrudan veya aracılar vasıtasıyla kendisine veya bir başkasına menfaat temin eden kişiye 5 yıla kadar hapis cezası verilirken bunu yapanın kamu görevlisinin kendisi olması halinde verilecek hapis cezası yarı oranda arttırılarak 7.5 seneye çıkabilmektedir.
 
Görevini kötüye kullanan kamu görevlisine 257/1 maddesi uyarınca 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor. Maddenin devamında ‘‘Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’’ hükmü getirilmiştir. Ayrıca 258, 259 ve 260. maddelerde de benzer hükümler bulunuyor.
 
Kişilerin malları üzerinde kamu görevlileri usûlsüz tasarrufta bulunamazlar. 261’ de bu duruma 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası tanımlanmıştır.
 
‘‘Kamu görevine ait araç ve gereçleri suçta kullanma’’ başlıklı 266. maddede ‘‘Görevi gereği olarak elinde bulundurduğu araç ve gereçleri bir suçun işlenmesi sırasında kullanan kamu görevlisi hakkında ilgili suçun tanımında kamu görevlisi sıfatı esasen göz önünde bulundurulmamış ise verilecek ceza üçte biri oranında artırılır.’’ denilmektedir.
 
Suçu bildirmeyen bir vatandaş en fazla 1.5 yıla kadar hapis cezası alabilmekteyken ‘‘Kamu görevlisinin suçu bildirmemesi’’ başlıklı 279. maddede ‘‘Kamu adına soruşturma ve kovuşturmayı gerektiren bir suçun işlendiğini göreviyle bağlantılı olarak öğrenip de yetkili makamlara bildirimde bulunmayı ihmal eden veya bu hususta gecikme gösteren kamu görevlisi, 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’’ hükmü mevcut…
 
279/2’ de ise bu suçun adlî kolluk görevini yapan kişi tarafından işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılıp 3 yıla kadar ceza öngörülmektedir.Bu suçun sağlık iş kolunda işlenmesi 280. maddede ayrıca tanımlanmıştır: ‘‘Görevini yaptığı sırada bir suçun işlendiği yönünde bir belirti ile karşılaşmasına rağmen durumu yetkili makamlara bildirmeyen veya bu hususta gecikme gösteren tabip, diş tabibi, eczacı, ebe, hemşire ve sağlık hizmeti veren diğer kişiler 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’’
 
Suçu bildirmeyip gizlemeye çalışmak da suçtur. Bunu yapan bir vatandaş 6 aydan 5 yıla kadar hapis cezası alabilmektedir. ‘‘Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme’’ başlığını taşıyan 281/2’ de bu suçu işleyenin kamu görevlisi olması durumunda ceza yarı oranda arttırılıp 7.5 yıla kadar çıkmaktadır.
 
Alt sınırı 6 ay veya daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini, yurt dışına çıkaran veya bunların gayrimeşru kaynağını gizlemek veya meşru bir yolla elde edildiği konusunda kanaat uyandırmak maksadıyla çeşitli işlemlere tâbi tutan kişi, 3 yıldan 7 yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Ancak bunu yapan kamu görevlisiyse 282/3’ e göre bu ceza yarı oranda arttırılmaktadır. Dolayısıyla suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklayan bir devlet memuruna 10.5 yıla kadar hapis cezası, otuz bin güne kadar da adli para cezası uygulanabilmektedir.
 
Suçluyu kayırmak 6 aydan 5 yıla kadar hapis cezasına denk gelmekteyken bunu yapanın kamu görevlisi olması 283/2’ ye göre 7.5 yıla kadar çıkabilmektedir.
 
Hakkında tutuklama kararı verilmiş olan veya hükümlü bir kişinin bulunduğu yeri bildiği halde yetkili makamlara bildirmeyen kimse, 284’ e göre 1 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 284/3’ te ise bu suçların kamu görevlisi tarafından göreviyle bağlantılı olarak işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılıyor ve devlet memuruna 1.5 yıla kadar hapis öngörülüyor.
 
Soruşturmanın gizliliğini alenen ihlal eden kişi, 285. maddeye göre 1 yıldan 3 yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Aynı maddenin 4. fıkrasında suçu devlet memuru işlerse ceza 4.5 yıla kadar çıkabilmektedir. Ayrıca barış zamanında seferberlikle ilgili görevlerini ihmal eden veya geciktiren kamu görevlisine 324. madde uyarınca 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası verilir.
 
Sonuç ve Değerlendirme
 
İş güvencesini kamuoyunda gündemde, sıcak tutmamız gerekiyor. Şimdi gelelim sonuç ve değerlendirmeye:
 
Herkesin birbirine eşit vatandaşlık bağıyla bağlı olduğu toplumda ayrıcalık yanlış olabilir. Zaten anayasanın daha 10. maddesinde ve ülkemizin imza koyduğu kişi hak ve özgürlükleri içerikli tüm uluslararası metinlerde kişilerin hiçbir yönden farklı olmadığı, her yönden eşit olduğu vurgulanmaktadır. (Pozitif ayrıcalık tanınan hasta, yaşlı, hamile, bayan, şehit ve gazi yakınları dışında. Onların başımızın üstünde yeri var.)
 
Benzer hüküm, TCK’ nın daha ‘‘Adalet ve kanun önünde eşitlik’’ başlığını taşıyan 3. maddesinde ‘‘Ceza Kanununun uygulamasında kişiler arasında ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, siyasal veya diğer fikir yahut düşünceleri, felsefî inanç, millî veya sosyal köken, doğum, ekonomik ve diğer toplumsal konumları yönünden ayrım yapılamaz ve hiçbir kimseye ayrıcalık tanınamaz.’’ şeklinde tanımlanmaktadır.
 
Normal şartlar altında düşünüldüğünde devlet memurunun devlete hizmeti ve belli sınavlardan geçip seçilmesi sebebiyle daha ayrıcalıklı bir konumda olması gerekmektedir. Ancak hukukî metinlerde görüldüğü üzere bırakın ayrıcalığı ve eşitliği devlet memuru yasal anlamda her cezanın 2 (iki) katına çarptırılıyor, en insaflı yerde bile yarı oranında arttırılıyor. Hâlbuki 1982 Anayasası’ nın 10, TCK’ nın yukarıda alıntıladığım 3. maddesi uyarınca kanun önünde suçta bile olsa herkesin eşit olduğu vurgulanmaktadır. (Kamu görevlisine doğrudan tanımlı olmayan diğer TCK hükümleri de bir vatandaş olarak bizim için de geçerlidir.)
 
Sonra kendini bilmezin biri çıkıp ‘‘Vay efendim, devlet memurlarının iş güvencesi var! İş güvencesi zırhtır. İş güvencesi şöyledir, iş güvencesi böyledir.’’ diyor. Eee tabi, bunu alkışlayacak; gazete manşetlerine, köşelerine taşıyacak; ağzına sakız edecek de bir milyon insan var; gel keyfim gel!
 
O yüzden sevgili okuyucular, devlet memurunun iş güvencesi olduğunu falan sanmayın. Devlet memuru, icra ettiği kamu görevi sebebiyle zaten yeteri kadar diken üstünde... Böyle pozisyonda çalışan kamu görevlisinin bırakın iş güvencesiyle oynamayı iş güvencesi ve diğer özlük, ekonomik, sosyal, ulaşım, yemek hakları adına ne yapılabilir; ne verilebilir bunları düşünün!
 
Hatırlatma:Bu konuyla ilgili farklı zamanlarda yazdığım diğer köşe yazılarım:
 
1-)İş Güvencesinin Şifreleri
2-)657 Değişirse…
3-)Sistemle Değil Kişiyle Uğraşmak
4-)Devlet Memurunun İş Güvencesi Var mı?
 
 
Yücel ÖNDER
Türk Eğitim-Sen
Esenler İlçe Başkanı
Güncelleme Tarihi: 02 Aralık 2015, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER