Toplu sözleşme düzenlemesi hem grevsiz hem belirsiz!

12 Eylül referandumunda kamu emekçilerine tanınan grevsiz ve uzlaşmaya dayalı toplu sözleşme düzenlemesinin tutarsızlığını herkes kabul ederken, yasal düzenlemeler gerekçe gösterilerek tartışma ertelendi. Oysa kamu emekçileri içerisinde fiili ve meşru mücadele tartışılmaya devam ediyor.

Toplu sözleşme düzenlemesi hem grevsiz hem belirsiz!

12 Eylül 2010 referandumu ile birlikte Anayasa’nın 53. maddesinde kamu emekçilerine toplu sözleşme hakkı tanınmıştı. Fakat kamu emekçilerine grev hakkı tanımayan bu düzenlemenin, anayasayı bağlayan uluslararası sözleşmelere aykırı olarak özgür toplu sözleşme yapmaya olanak tanımadığı, aracı kurul olan Kamu Görevlileri Kurulu’nun bağlayıcı karar vermesinin önceki toplu görüşme düzenini devamı ettirdiği söyleniyordu.

Geçen yıldan bu yana toplu sözleşme hakkına dayalı yasal düzenleme hazırlanmadı. 4 Ağustos tarihinde AKP hükümeti yetkilileri ile KESK, Kamu-Sen ve Memur-Sen temsilcilerinin katıldığı Üçlü Danışma Toplantısı, henüz yenilenmemiş 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Yasası’na göre 15 Ağustos’ta toplu görüşmelerin yapılmaması yönünde bir mutabakat ile başladı. Toplantıda KESK Genel Başkanı Lami Özgen, grev ve özgür toplu sözleşme hakkına dayalı yasal düzenlemenin yapılması, Kamu Görevlileri Kurulu’nun tarafsız ve demokratik nitelikte olması, bağlayıcı değil sadece aracı rol oynaması gerektiğini dile getirdi.

Üçlü Danışma, konfederasyonlar ve bakanlığın yasa hazırlıklarına esas olmak üzere bir komisyon oluşturması, komisyonun çalışmasını en geç Eylül başında Bakanlar Kurulu’na sunulmak üzere hazır hale getirmesi konularında anlaştı. Buna göre, TBMM’nin açıldığı 1 Ekim tarihinde öncelikle yasa çıkarılacak ve yasa çıktıktan sonra Toplu Sözleşme çağrısı yapılacak.

KESK önceki yıllarda toplu görüşme sürecinde masayı terk ediyor ve görüşmeler sırasında grevli toplu sözleşme talepli eylemler düzenliyordu. 12 Eylül referandumunda kesin bir tavır belirlemeyen KESK Genel Merkezi, bu süreçle birlikte referandumdaki değişikliklerin tamamlanmasını sağlayıcı bir rol üstlenmiş oldu. Üçlü Danışma’da KESK’in talepleri mutabakat sağlanan noktalar arasında bulunmazken, ortak komisyonun grev, toplu görüşme özgürlüğü ve aracı kurul hakkında anlaşamaması halinde KESK’in nasıl bir tutum alacağı henüz belirsiz.

Birleşik Kamu-İş fiili grev talep etti
Yetkili sendikalar arasında bulunmayan Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, henüz yenilenmemiş yasaya göre toplu görüşmelerin başlatılması gereken 15 Ağustos tarihinde kamu emekçilerini grevli toplu sözleşme talebiyle Ankara’ya çağırdı. Konfederasyonun çağrısında, 12 Eylül referandumunda benimsenen toplu sözleşmenin 9 yıldır bir oyun olarak sürdürülen toplu görüşmeden farklı olmadığı vurgulanarak, geçen seneden bu yana toplu sözleşme hakkının kullanılması yönünde hiçbir düzenleme yapılmadığına dikkat çekiliyordu.

Grevli toplu sözleşmenin uluslararası sözleşmelerle evrensel bir insan hakkı olarak anayasal güvence altında olduğu belirtilen açıklamada, “Yapılması gereken fiili olarak toplu sözleşme hakkının kullanılması, eğer hükümet toplu sözleşme masasına oturmazsa grev kararı almaktır” denmekteydi. Hükümet ile görüşen konfederasyonlara yönelik olarak Birleşik Kamu-İş, 25 Kasım 2009’da ortada toplu sözleşme hakkı içeren bir Anayasa hükmü dahi olmadan grev kararı alan konfederasyonlar bugün bu haklarını neden kullanmamaktadırlar?” sorusunu yönelterek bu konfederasyonların “eylem yapmak yerine tatil yapmayı” tercih ettiklerini ileri sürüyordu.

Bu çağrı doğrultusunda bugün Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu’na bağlı sendikalar, Kolej meydanın toplanarak Kızılay’a yürüyüşe geçti. Eğitim-İş’in ağırlıkta bulunduğu kortej, Ziya Gökalp Caddesi’nde polis güçleri tarafından durdurularak dağıtılmakla tehdit edildi. Uzun süren gerginliğin ardından eylemlerini cadde üzerinde yapmakta kararlılık gösteren Birleşik Kamu-İş kitlesi, ses aracı getirilmesiyle mitingi burada gerçekleştirdi. Miting sırasında esnek çalışmaya karşı, grevli toplu sözleşme talepli sloganların yanı sıra “Suriye kardeştir, ABD kalleştir” sloganları atıldı.

Hükümetle masaya oturan konfederasyonları “gerici, ırkçı, bölücü” olarak nitelendiren Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu’nun, polisle yaşanan gerilim sırasında “PKK’lı değiliz, Atatürkçüyüz”, “Emekçiye değil PKK’ya barikat” sloganları atması dikkat çekti.




Güncelleme Tarihi: 16 Ağustos 2011, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER