EĞİTİM KURUMLARINA YÖNETİCİ ATAMA MESELESİ

EĞİTİM KURUMLARINA YÖNETİCİ ATAMA MESELESİ
Milli Eğitim Bakanlığı'nın gündemi yine yönetici atama meselesi.
Sayın Hüseyi Çelik döneminde yaşanan geriye gidiş sonrası, Sayın Çubukçu döneminde göreceli olarak belli bir mesafe alınan, Sayın Dinçer döneminde ise ne ileri ne de geri adım atılabilen eğitim kurumları yönetici atama hususndaki yapılanlar yada yapılamayanlar Sayın Avcı döneminde de tatlıya bağlanabilmiş değil.Dahası yapılan yasal düzenlemenin de etkisi ile bir mülakat arayışıdır gidiyor.
Doğrusu Sayın Avcı ve Müsteşar Bey'in paydaşların görüş ve değerlenirmelerini önemsiyor olmaları taktir edilece bir husus. Örneklerini daha önce Sayın Çubukçu döneminde kısmen de olsa gördüğümüz bu uygulama her bakımdan son derece faydalı olacaktır. Dilerim bu mekanizmanın hakkı verilir.
Gelelim eğitim kurumlarına yönetici atama yada atamama (!) meslesine.
1999 öncesi uygulamaları savunmak bir yana konuşacak yanı yoktu. 1999'da ilk adımı atılan sınav temelli atama sistemi eksiklerine rağmen önceki yıllara bakınca oldukça anlamlı ve değerli bir adım olmuştu. Sayın Çelik döneminde yapılan ilk düzenleme ise tam bir geriye gidiş anlamı taşımaktaydı. Sayın Avcı'nın dönemine denk gelen son düzenleme ise tam anlamıyla talihizlik.Zira şu anda yürürlükte olan bu yönetmelik bir çok boyutuyla haklı eleştirilere konu olmakta.
Milli eğitim Bakanlığı tüm unsurlarıyla gerçek gündemini  yakalamak istiyorsa eğitim kurumlarına yönetici atama meselesine radikal bir çözüm bulmak zorunda. Bunu da aklın  ve vicdanın gösterdiği yoldan yapması gerekir. Ben yaptım oldu veya bana yakın olan ne düşünürden  öteye giden bir anlayış ile liyakat ve hak kavramları adına en üst düzeyde hassasiyet gösteren bir yaklaşım çözüme ulaşmak mümkün olacaktır.
O halde;
1. Mülakat konusu gündemden çıkarılmalıdır.
2. Mülakat yerine yönetici ve öğretmenler için performans değerlendirme süreçleri ile veli kanaatlerini temel alan nesnel  ve kabul edlebilir kriterlerin belirleyici olacağı yeni bir sistem arayışı gündeme gelmelidir.
3. Öğretmenlik mesleği için kariyer olgusu ön plana çıkarılmalıdır.
4. Lisanüstü eğitim daha cazip hale getirilmelidir.
5. Rotasyon uygulamaları hele hele kısa süreli olması hususunun getiri ve götürüleri iyi analiz edilmelidir. Pasif yönetici tipleri için beş / altı yılda bir değişim bir tür kamulaj imkanı sağlıyor. İdealist yönetici ise değişimi hayata geçirmek ve sonuçlarıı hisstemek adına zamana ihtiyaç duyuyor. Çalışmayan yönetici tipi için başka türlü çözümler bulunmalı. Çalışan yönetici için ise sekiz hatta on yılllık bir süre motive edici olr; aidiyet duygusunu güçlendirir.Aslolan ise performans değerlendirmesi olmalıdır. On yılın üzerinde ise her şart altında değişim olmalıdır; tabi çok başarıl bir yönetici ise bu durumunu gözetecek bir yapı içerisinde.
6. Sınav ile birikimin, yönetmelik ekindeki form ile deneyimin etken hale getirlmeye çalışıldığını düşünürsek ekteki formdaki puan sisteminin çok iyi yapılandırılması gereği vardır. Bir defa son derece adil; çalışkan ve iyi yetişmiş öğretmeni ön plana çıkarma adına gereken kararlılık net biçimde gösterilmelidir.
7. Fen ve Sosyal Bilimler Liseleri ile pansiyonlu okullar için hakkaniyet temelinde özel baz yaklaşımlar benimesenmelidir.
8. Yöneticiler kadar öğretmenler için de on ylda bir kurum değişikliği düşülmelidir (Aynı ilçe yada eğitim bölgesinde de olabilir).
9. Yöneticlerin 6 saat derse girme zorunluluğu ile bazı okullardaki tek müdür yardımcısı normu hususu yeniden değerlendirilmelidir. Öte ayndan okulların; hizmetli, hizmet alımı ve memur gibi hususlarda yaşadığı derin sıkıntılar görülmeli ve gereği yapılmalıdır.
10. Okul yöneticilerinin bir takım bürokratik uygulama ve okuldaki rutin işleri yürütmek adına kaybettikleri zaman ve enerjinin olabildiğnce eğitim ve öğretim odaklı kullanılabilmesi adına gerekli tedbirler geciktilmden alınmalıdır.
Yukarıda bir bölümüne değindiğim meseleler için çözüm bulumadan eğitim camiasının özlediğimiz büyü yürüşü başlatması zor gözükmektedir. Bu yapıamadığı taktirde olan yie idealist yönetici ve öğretmene olacak; Büyük Türkiye hayalimiz yara alacaktır. Yapılacak yanlışların vebalinin ağır olacağı gerçeği yadsınamaz.
Sıradanlaşmak yerine sıradışı bir milli eğitim yönetimi anlayışını ortaya çıkarma fırsatını kullanınız.Kullanın ki tarih sizi yazsın.
Dr. Enes Kara
Güncelleme Tarihi: 26 Haziran 2013, 00:00
YORUM EKLE
YORUMLAR
SELİME ERCAN
SELİME ERCAN - 11 yıl Önce

Son derece isabetli değerlendirmeler. "Kral çıpla" ifadesi akla geliyor.Kalemine sağlık enes bey...

şerafettin ese
şerafettin ese - 11 yıl Önce

rotasyon süresinin sürekli değiştirilmesi mantıksal bir zemine oturmamıştır. meb önce 5 yıl olarak uyguladı ve gelen talep ve önerileri haklı bularak 8 yıla çıkarttı. daha 3 ay önce yayınlanan yönetmelikte bile 8 yıl olarak yayınladı. şimdi ne oldu da 6 yıl olarak tasarı sunuyor. bunun hiç bir mantıklı izahı yoktur ve kişilerde güvensizlik hissi uyandırmaktadır. hatta yönetmeliğin hazırlanışında ciddiyetin olmadığı sipariş olduğu algıs doğurmaktadır. umarım meb sürekli 2 iler 1 geri politikasından vazgeçer ve en azından 8 yıl olarak kalır. he bir de kurumda tek müdür yardımcıs varsa o kuruma yeni bir müdür yardımcıı atanıp en az onunla bir yıl çalışıp bilgi ve kurum hafızasnı katarıncaya kadar rotasyon ugulamak hata olur.

SIRADAKİ HABER