MÜDÜRLERE YER DEĞİŞTİRME YOLU KAPANDI

Yönetme(lik) yönetici(si)

MÜDÜRLERE YER DEĞİŞTİRME YOLU KAPANDI
Gündem yine “Yönetici görevlendirme yönetmeliği.”
            Gündem yine Yönetici görevlendirme yönetmeliği”nin ortaya koyduğu sonuç.   
            O zaman ilk cümleden başlayalım.
            Yönetici görevlendirme takvimine göre iş üç aşamada şöyle veya böyle aşağıdaki üç aşamada tamamlanacak.
            a) Çalıştığı kurumda görevin uzatılması.
            b) Çalıştığı kurum dışında görevin uzatılması
            c) Yeniden veya ilk defa görevlendirme
            Yöneticiliğin görevlendirme olarak planlandığını / uygulanacağını biliyoruz bilmesine de diyelim ki her üç aşamada sonuçlandı.
            O halde can alıcı soru(n) şu:
            A okulunda görevlendirilen bir müdür iki yıl çalıştıktan sonra başka bir eğitim kurumuna müdür olarak görevlendirme isteyecek olsa ne olacak?
            Yönetici görevlendirme yönetmeliği ne yazık ki bu ihtiyacı gidemeye imkân tanımamakta.
            Yönetmelik diyor ki ya görevlendirildiğin eğitim kurumunda 4 yıl çalışacaksın ya da başka eğitim kurumunda çalışmak istiyorsan öğretmenliğe döneceksin.
            Tıpkı üniversite yönetimleri (rektör, dekan …) gibi.
            Bilmiyorum eğitim camiası nasıl düşünüyor ama mevcut yönetmeliğe göre müdür olarak eğitim kurumu değiştirmek mümkün değil.
            Ancak müdür olarak yer değiştirmek isteyen eğitimci her yıl üçüncü aşamaya başvurarak sözlü sınav aşamalarından geçecek. Müdürlük görevini sürdürüyor olmasına rağmen başarılı / başarısız diye tanımlanacak. Başarılı ise yer değiştirecek başarısız ise müdürü olduğu okulda başarısızlığına rağmenmüdürlüğe devam edecek.
            Hayda bu kadar da olamaz demenize fırsat vermeden devam edelim.
            Önce “Yönetici görevlendirme yönetmeliği”nin ortaya koyduğu sonuca bakalım.
            Doğru bu yıl bulundukları kademede 4 yılını dolduran 16.000 eğitim kurumu müdürünün görevi sona erdi.
            Değerlendirmeye giren 16.000 müdürden yaklaşık 9.000' inin görevi uzadı / uzayacak, yaklaşık 7.000' inin görevi uzamadı / uzamayacak.
            Görev sürelerinin uzaması ya da uzamaması hususu anlamına da gelen müdür değerlendirme süreçlerinin muhatabı doğrudan ilçe milli eğitim müdürlükleriydi.
            İlçe milli eğitim müdürlükleri öyle değerlendirmeler yaptılar ki bir anda herkes haklı olarak değerlendirme sonuçlarına kilitlendi.
            Kimi ilçelerde değerlendirmeye giren örneğin 20 müdürün 3' ü 75 ve üzeri puan alarak başarılı oldu, 17' si başarısız.
            Daha öncede değindiğimiz gibi Türkiye çapında başarılı olanların oranı % 56 başarısız olanların ise % 44.
            Tam da burada tartışılması gereken soru(n)lar şöyle sıralamak mümkün:
            1- Gerçekten 75' in altında kalıp elenen ve oranı % 44 olan 7.000 müdürün tamamı başarısız mıydı?
            Bu müdürler başarısızsa başarısız oldukları varsayılan ve elenen müdürlere devletin trilyonluk okulları nasıl teslim edildi? Bu başarısızlık daha önce niye tespit edilemedi?
            Yine bu müdürlere geleceğimizin teminatı yüzlerce öğrenci nasıl emanet edildi?     
            Başarısız olduğu bir anlamda değerlendirme sonuçlarına göre aslında tescillenen (!) müdürlere devletin olmazsa olmazı olarak kabul ve deklere edilen eğitim gibi hayati öneme haiz hususta karar verme, uygulama, sonuç alma mekanizması nasıl işlettirildi?  
            Zira müdürler çarkı çeviremedikleri için elenmişlerse işle(tile)meyen süreçlerin sorumluluğu kime ait? Müdürler tarafından işle(tile)meyen süreçlerde işlem yapmayan sorumlular kimler? Bunlar hakkında işlem tesis edilecek mi, edilecekse hangi işlemler, kim(ler)e, nasıl tesis ettirilecek?
            Görevleri başındayken başarı belgesi, ödül, plaket vs ile ödüllendirilmesine, katıldıkları seminerlerde başarılı olup katılım belgesi almaya hak kazanmalarına rağmen elenen müdürlerin akıbeti ne olacak?
            Öyleyse düşünme zamanı; yukarıda değindiğimiz ödülleri alanlara ya bu ödülleri verenlerde bir çelişki mevcuttu ya da müdürleri eleyenler de …  
            2- Gerçekten 75' in üzerine çıkıp görevi uzayan / uzatılan / uzayacak olan ve oranı % 56 olan 9.000 müdürün tamamı başarılı mıydı?
            Öncelikle 75 baraj puanını aşıp başarılı olan müdürleri kutluyorum. Umarım bu kategoride yer alan müdürlerimiz başarılı olurlar. Şayet başarılı olursa ki başarılı olmaları size, bize, hepimize artı değer olarak yansır. Yansıyan bu artı değer ise hepimizin geleceğini güzelleştirir.
            Her neyse hususu burada noktalayıp tartışmamıza dönelim.
            Henüz yayımlanmayan ve yayımlanması halinde pek çok bilimsel çalışmaya / araştırmaya konu olabilecek hatta bu araştırmalara en üst seviyede veri sağlayabilecek nitelikte sonuçların ortaya çıkacağını düşündüğümüz değerlendirme sonuçlarına göre sistemin başarılı müdürler önümüzdeki 4 yıla damgasını vuracak demektir.
            Bu genel geçer tespit aslında 75 puanın üstüne çıkan müdürlerin sorumluluğunu birkaç kat daha artırmış olmalı.
            Soru şu öyleyse.
            75 puanın üstüne çıkan eğitim kurumu müdürlerinin tamamı başarılı mıydı?
            Veya kıl payı 75' in altında kalanlarla (74,5 gibi), kıl payı 75' in üstüne çıkanlar (75,5 gibi) arasında başarı ya da başarısızlık algı ve ölçüsü nerede, nasıl korunacak, konuşulacak?
            Yukarıda değindiğimiz iki hususun elbette ele alınacak başka noktalarının olduğunu bildiğimizi vurgulayarak yönetici görevlendirmelerinde elenen müdürlerin, eski müdürlerin, başvurma koşulunu taşıyan müdür yardımcılarının ile müdürlüğe hevesli müdür adayı öğretmenlerin ilgiyle, merakla beklediği üçüncü aşamaya da dokunarak çalışmayı sonlandıralım.
            a) Elenen müdürler: Kulis bilgilerinden anladığımıza göre il milli eğitim müdürlükleri 75 puanın altında kalıp da elenen müdürleri sözlü sınav sonucu yeniden görevlendirmeye sıcak bakmıyor. Ancak şu ya da bu nedenle elenen müdürlerin küçük bir kısmının şu ya da bu nedenle yeniden görevlendirilebileceğini de kulis bilgilerinden algılamak mümkün.
            b) Eski müdürler: Önceki yollarda müdürlük yapmış ancak il dışında çalışmak gibi, hastalık veya öğrenim gibi gibi çeşitli gerekçelerle görevlerinden ayrılmış veya ayrılmak zorunda kalmış müdürlerden iyi referansa sahip olabilenlerin değerlendirileceğini en azından değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
            Çünkü son zamanlarda aslında biraz da tecrübe gerektiren müdürlük konusunda yoksullaştık diye düşünüyorum. İşin aslı söz konusu yoksulluğu belki buradan takviye etmek uygun olur diye de düşünmüyor değilim.    
            c)  Uygun şartları taşıyan müdür yardımcıları: Müdür yardımcılığı esas olarak müdürlüğe giden yolun en önemli aşamasıdır. Yetkili makamda olsaydım müdürlük için en önce müdür yardımcılığı şartını ön koşul olarak düşünürdüm. Yine yetkili makamda olsam her türlü kaygıyı, referansı bir kıyıya koyar müdür yardımcılığı deneyimi olan meslektaşlarıma sözlü sınavda öncelik tanırdım. Ümit ediyorum üçüncü aşamanın yetkilileri de bu hususa dikkat edecektir.
            d) Hevesli müdür adayı öğretmenler: Son zamanlarda eğitimciler arasında eğitim kurumu yöneticiliği hevesi baş gösterdi.
            Aslında bu heves gelecek adına çok da olumlu bir gelişme.
            Ancak şurası var ki yöneticilik fazlaca sabır isteyen bir süreç. Yine yöneticilik empati, hoşgörü, içtenlik, ikna yeteneği, nesnellik, tahammül, karar verebilme kabiliyeti, organizasyon gibi bir çok meziyeti de gerektiren bir süreç. Niye zikrettim bunları çünkü içinden geçtiğimiz aşamada birçok öğretmen müdür veya müdür yardımcısı olarak görevlendirildi, görevlendiriliyor.
            Üst düzey beklentilerle bu göreve talip olanlar kısa sürede hayal kırıklıklarına uğramaya başladılar.
            Öyle anlaşıyor ki hâlihazırda görevlendirilenlerin önemli bir kısmı dökülecek.
            İşte üçüncü aşama sözlü sınavları yapılırken ezber bilgiden ziyade az önce değindiğimiz hususlara nokta atış yapmak lazım. Yoksa hep birlikte çok sıkıntı yaşarız.  
            Anlayacağınız yönetici görevlendirme yönetmeliği biraz üniversite uygulamalarından esinlenerek hazırlanmış gibi duruyor.
            Yani rektörlük benzeri bir uygulama.
            Rektör ol, süreni tamamla, ayrıl, öğretim üyeliğine devam.
            MEB' de ise müdür ol, 4 yıl çalış, süreni tamamla, öğretmenliğe dön, görevine devam et.   
            Yukarıda değindik ya tıpkı üniversiteler gibi. İyi de üniversite iklimi ile okulun ikliminin aynı olmadığı da gün gibi ortada.
            Karar alıcıların mutlaka izah edebilecekleri hususlar vardır,  var olmasına da her kademede görev yapan yöneticilere seslenmek istiyorum Hacı Bektaşi-i Veli' nin deyimiyle  “Kendine ağır geleni başkasına yapma!”
            Huzur içinde sağlıcakla kalınız.
 
 
 
Yusuf İpek
Güncelleme Tarihi: 10 Eylül 2014, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER