1 MAYIS EMEK VE DAYANIŞMA GÜNÜ KUTLU OLSUN

Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Çalışanların Emek ve Dayanışma Gününü Yayınladığı Mesajla Kutladı

1 MAYIS EMEK VE DAYANIŞMA GÜNÜ KUTLU OLSUN

İsmail Koncuk açıklamasında, “Çalışanların tüm haklarını elde ettiği, tüm çalışanlarımızın güç birliği yaptığı, ayrılıkların bir tarafa bırakıldığı, adalet, dostluk, kardeşlik ve barışın tesis esildiği 1 Mayıslarda buluşmak dileğiyle, tüm çalışanlarımızın Emek ve Dayanışma Gününü kutluyorum.” dedi.

İsmail Koncuk’un 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü Dolayısıyla Yayınladığı Kutlama Mesajı
Değerli Çalışanlar;
Türkiye Kamu-Sen ailesi olarak bizler, hak aramanın, haksızlığa karşı mücadele etmenin, ekmek kavgasının kutsallığına inanırız. Alın teri akıtarak, helal yoldan rızıklanmanın ve hak ederek kazanılan az malın değeri yanında, haksız yollardan kazanılan dünyanın tüm nimetleri değersiz kalır. Helal kazanç sağlarken hayatını kaybedenlerin şehitlik mertebesinde değerlendirilmesi de emeğin mübarek bir değer olduğunu ortaya koyar. Bu nedenle, alın terini akıtıp, evine ekmek götürme telaşında olan çalışanlarımızın, hak ettiği saygıyı görmesi ve emeğinin karşılığını alması da bir gerekliliktir. Çalışanın hakkını alması için verdiğimiz mücadelede, sesimizin daha gür çıkması, sorunlarımızın gündeme getirilmesi ve çözüm yollarının bulunması konusunda 1 Mayıs’ın bizler için taşıdığı anlam ve değer, son derece büyüktür.
Mal veya hizmet üretiminde ortaya çıkan toplam gelirden, herkesin adil miktarda pay alamaması, paylaşım sırasında belli grup ya da kişilerin kollanması, gelir dağılımının bozulmasına, haksızlığa ve yersiz zenginleşmeye neden olmaktadır. Haksız kazanç ve yersiz zenginleşmenin sonucunda; açlık ve yoksulluk tehlikesiyle baş başa kalan ve emeğinin karşılığında geçimini sağlamakta güçlük çeken bir toplum ortaya çıkar. Hiç birimiz çalıştığı, çabaladığı halde yoksul olmak istemeyiz. Kimsenin emeğinin sömürülmesine göz yumamayız. Bu noktada ortak çıkarlarımızı korumak için bir araya gelerek, güç birliği yapmamız zorunlu hale gelir. Biz; sendikacılığı maaş pazarlığından çok, haksızlığa karşı verilen mücadelenin bir aracı olarak görürüz. Bu nedenledir ki 1 Mayıs’ın; emeğinden başka sermayesi olmayan çalışan, işsiz, yoksul, esnaf ve ev hanımlarının bir araya gelerek, haksızlıklar karşısında seslerini yükselttiği ve güç birliği yaptığı gün olması gerektiğine inanırız.
Gelinen süreçte, uygulanmakta olan sosyal ve ekonomik politikalar, işsizliği, güvencesiz, esnek ve kuralsız çalışmayı körüklemekte; taşeronlaşmayı yaygınlaştırmaktadır. Artan işsizlik nedeniyle çalışanlarımızın ve iş arayan vatandaşlarımızın sesi kısılmakta, her iki çalışandan bir tanesi, sosyal güvenceden ve sosyal korumadan faydalanamadan, kayıtdışı olarak istihdam edilmektedir. Sendikal örgütlenmenin önündeki yasal engeller kaldırılmamakta, memurların grev hakkı yok sayılmakta, Anayasada yer almasına rağmen toplu sözleşme ile ilgili yasal düzenlemeler yapılmamaktadır. İş kazaları ve meslek hastalıkları her geçen gün artmakta ancak; bu olumsuzlukların önlenmesi için hiçbir tedbir alınmamaktadır. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi bir de çıkarılan kanunlarla, torba yasalarla çalışanların hakları sürekli geriletilmek istenmektedir. İçinde bulunduğumuz durum, dünyanın her yerinde, çalışanlara karşı topyekün bir saldırı içinde bulunulduğunu göstermektedir. En azından yılda bir gün, tüm çalışan örgütleri, aralarındaki rekabeti, anlaşmazlıkları ve görüş ayrılıklarını bir kenara koyup, başka amaçlar peşinde koşmaktan vazgeçip, yalnızca çalışanların sesi olmayı denemelidirler. Herkesin; toplumun tüm bireylerinin insan onuruna yaraşır bir hayat sürmesi için çaba sarf etme, ülkemizde adaletin tesis edilmesi için yaşanan olumsuzluklara karşı koyma, daima daha iyiyi, daha güzeli arama zorunluluğu vardır. Bu davranış, bizim inancımızın da temel bir değeri olarak karşımıza çıkmaktadır. İşçisiyle, memuruyla, işsizi ve emeklisiyle hep birlikte büyümesine katkıda bulunduğumuz milli gelirin hakça paylaşılması, sosyal devlet ilkesinin hayata geçirilmesi, ancak adaletsizliğe “dur” diyen bireyler ve kurumların çoğalmasıyla mümkün olacaktır.
 
Türkiye Kamu-Sen olarak, 1 Mayıs’ta bizler,
 
  • Memurlarımız adına, huzurlu ve insan onuruna yaraşır bir yaşam istiyoruz.
  • Yıllardır ihmal edilmiş, haksızlığa uğramış memurlarımıza, haklarının iade edilmesini istiyoruz.
  • Nimette de külfette de adalet istiyoruz. Büyümeden pay istiyoruz. Adil bir gelir dağılımı istiyoruz.
  • Memurun da vatandaş olduğunun; demokratik, siyasi ve ekonomik hakları olduğunun unutulmamasını istiyoruz.
  • Artık, memurlarımızın yüzünün gülmesini, geleceğe umutla bakmasını istiyoruz.
  • Güçlünün haklı olduğu değil; haklının güçlü olduğu bir ülke istiyoruz.
  • Cumhuriyetimizin bizlere kazandırdığı değerlere saygı duyulan bir ülke istiyoruz.
  • Özgürlükler alanının genişletildiği, kamu görevlileri ile birlikte tüm çalışanların örgütlenme, toplu sözleşme ve grev haklarını özgürce kullanabildiği bir ülke istiyoruz.
  • Değerlerimize saygılı, dünya standartlarında bir yaşam tarzı istiyoruz.
  • Kendisi ve ailesinin, insanca yaşamasına yetecek düzeyde ücret alan kamu çalışanı görmek istiyoruz.
  • Şeffaf ve adil bir yönetim istiyoruz.
  • Baskılardan kurtulmuş, çalışma barışını sağlamış, yönetime katılma hakkı olan çalışanlar görmek istiyoruz.
  • Geleceğe güvenle bakan, birbirine saygılı, mutlu, müreffeh bir toplum istiyoruz.
 
Tüm çalışanlarımızın güç birliği yaptığı, çalışanların tüm haklarını elde ettiği, ayrılıkların bir tarafa bırakıldığı, adalet, dostluk, kardeşlik ve barışın tesis esildiği 1 Mayıslarda buluşmak dileğiyle, tüm çalışanlarımızın Emek ve Dayanışma Gününü kutluyorum


 
Güncelleme Tarihi: 01 Mayıs 2011, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER