2013-2014 Eğitim-Öğretim yılı, eğitim sistemimizin temel sorunlarına yönelik hiçbir veri araştırması ve pilot uygulama yapılmadan, tamamen ideolojik bakış açısıyla gerçekleştirilen değişikliklerin gölgesinde başladı.
Yaşanan onca olumsuzluğa rağmen, eğitim biliminin en temel ilkelerine aykırı düzenlemelerde ısrarını sürdüren Milli Eğitim Bakanlığı, eğitimi niteliksizliğe ve düzensizliğe sürükleyerek çocuklarımızın geleceği ile oynamaya devam etmektedir.
Ülkenin geleceğini akıl, bilim ve sanatın değil, dogma, hurafe ve inançların belirleyeceği bir toplumsal yapının oluşumuna zemin oluşturan 4+4+4 düzenlemesi; eğitim sisteminin, eğitim ve bilim çalışanlarının karşı karşıya kaldığı sorunları bugün içinden çıkılamaz hale getirmiştir.
Okullar Eğitim ve Öğretime Hazır Değildir
Okulların açılacağı tarihin belli olmasına ve 2 ay tatile rağmen hala okullarımızda tamirat, boya ve badana işleri devam etmektedir. Mevcut okulların fiziki altyapıları 4+4+4 için hala son derece yetersizdir. 8-9 yaşındaki çocukların fiziki durumuna uygun olarak yapılan ilkokulların 5 ve 6 yaş grubu çocuklara uygun olmadığının bilinmesine rağmen, bunun için gerekli önlemler alınmamıştır. Okullarda 5 ve 6 yaş çocukların boylarına uygun sıra, sandalye, tuvalet ve lavabo bulunmamaktadır. Okulların giriş çıkışları, merdiven basamaklarının yüksekliği, özellikle 66-71 ay aralığındaki çocuklara göre değildir.
Öte yandan okullarımızda yeterince memur ve yardımcı personel bulunmamaktadır. Bu alandaki pek çok eksiklik bu öğretim yılında da okul-aile birlikleri yoluyla velilerin sırtına yüklenerek karşılanmaya çalışılacaktır. Bakanlığın verilerine göre, 2013-2014 eğitim öğretim yılında okullarımızda yaklaşık 70 bin hizmetli ve memur ihtiyacı bulunmaktadır.
Özel okullara kaynak aktaran bakanlık, devlet okullarına üvey evlat muamelesi yaparak kaynak aktarmamakta ve okul müdürlerini, velilerden para toplama cambazı yapmaktadır.
Okul Öncesi ve İlkokul 4+4+4 Eğitim Sisteminin Kurbanı
Zorunlu ilköğretime başlama yaşındaki belirsizlik ve okulöncesi eğitimin zorunlu eğitimin dışına çıkarılması, 2013-2014 eğitim öğretim yılının başlangıcında da eğitimin temel sorunlarından biri olarak karşımıza çıkmıştır. 2012 yılında ilkokula başlama yaşında yaşanan kaos, etkilerini bu eğitim yılına da yansıtmıştır. Okulların dönüştürülmesine paralel olarak azalan ilkokul sayısı ve bu yıl okula başlayacak öğrenci sayısındaki artış göz önüne alındığında sınıf mevcutları yine Bakanlığın öngördüğü sayının çok üstüne çıkacaktır.
Artan öğrenci sayıları göz önünde bulundurulduğunda, okul öncesi, ilk ve ortaokullarda 31.415 dersliğe gereksinim bulunmaktadır. Ancak derslik açığı sorununu hala gideremeyen Bakanlık, kalabalık sınıflarda çocuklarımızı sağlıksız eğitime mahkum etmeye devam edecektir.
Ortaöğretimde Hedef: İmam Hatip Liselerinin Boş Kontenjanlarını Doldurmak
Hiçbir bilimsel araştırma ve planlama yapılmadan genel liselerin kapatılarak Anadolu ve Meslek liselerine dönüştürülmesi, yeni sorunları beraberinde getirdi. Bu yıl SBS puanına göre herhangi bir okula yerleşemeyen yaklaşık 600 bin öğrenci, yarattığı olumsuzlukları fırsata dönüştürmek isteyen Bakanlık tarafından zorunlu olarak imam hatip ve meslek liseleri ile açık liseye yönlendirildi.
“Her öğrencinin istediği alanda eğitim görmesi” fırsatını yaratacağı iddiasıyla 4+4+4 sistemini getiren Bakanlık, çocuklarımızı istemedikleri alanda eğitim görmeye mecbur kılmıştır.
Öte yandan, ortaöğretimde 69 bin 413 olan derslik açığı, Anadolu liselerinde sınıf mevcutları 30’dan 34’e, Fen liselerinde 26’dan 30’a çıkarılarak giderilmeye çalışılmıştır. Bilimsel olarak öğrencilerin 20 kişilik sınıflarda ders görmesi gerekirken sınıf kontenjanlarının artması eğitimde niteliği düşürecektir.
Yine iktidarın siyasi ve ideolojik dayatmalarına paralel olarak Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğinde değişiklikler yapılmıştır. Yönetmelikten “Atatürk ilke ve devrimleri’’ çıkarılmış, lisede okuyan öğrencilerin evlendikleri zaman açık liseye kayıtlarının yapılacağı belirtilerek çocuk yaşta evlenme bizzat Bakanlık tarafından teşvik edilmiştir.
Bir diğer düzenlemeyle İmam Hatip Lisesi (İHL) öğretmenlerine mahalleleri gezerek dini konularda halkın bilgilendirilmesi görevi verilmiştir. Bu düzenlemeyi okullarda ibadethane açılmasını öngören madde ile birlikte değerlendirirsek İHL öğretmenlerine AKP’nin deyimiyle “mele” yetkisi verilmektedir. Madde kapsamına dahil olan öğretmenler, devlet memuru olarak cemaat ve tarikat adına çalışma yapacaklar, kamu kaynaklarıyla tarikatlara işgücü olarak hizmet edeceklerdir.
Yurt dışında okuyan öğrencilere, Türkiye’de sınavla öğrenci alan okullara sınavsız geçiş hakkı verilerek yurt dışındaki cemaat okullarına YÖK’ten sonra MEB da kapılarını sonuna kadar açmıştır. Adında “adalet” olan siyasal iktidarın bu uygulaması ile adaletten sadece cemaaat ve sermaye’yi anladığı anlaşılmaktadır.
Sınav Odaklı Sistem
Üzerinde en çok oynanan ve bir türlü çözülemeyen konu da SBS olmuştur. AKP döneminde bu konu hep gündemde olmuş, defalarca değişikliğe uğramıştır. Son olarak Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, SBS’nin tümden kaldırılacağını açıklamış; ancak bir sınav kaldırılırken yerine 12 sınav birden getirilmiştir. Sonucu yine bu sınavlar belirleyecek. Bu sınavların nasıl yapılacağı, bölgeler arasındaki, hatta aynı ildeki okullar arasındaki dengesizliğin nasıl giderilip fırsat eşitliğinin sağlanacağı, sınavların sağlıklı olarak nasıl yapılacağı henüz netleşmemiştir.
Merkezi sınav yapılacak olan temel dersler arasına Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin de alınması, öğrencilere din eğitiminin dayatılmaya devam edeceğinin göstergesidir. Böylesi dayatmacı bir yaklaşım laik ve bilimsel eğitime aykırıdır.
Bakan ve bakanlık bürokratlarının kafası bir hayli karışık ki, yeniden sınavın içeriğiyle ilgili açıklamalar getirmeye çalışmaktadırlar. Her şeyde olduğu gibi burada da tam bir karmaşa yaşanmaktadır.
Seçmeli Ders Baskısı Sürecek
Geçtiğimiz yıl, seçmeli Kuran-ı Kerim ve Hz Muhammed’in Hayatı dersleri fiilen zorunlu hale getirilmiş, bu dersleri seçmeyen öğrenciler psikolojik baskı altına alınmıştı. Milli Eğitim Bakanlığı her ne kadar bu derslerin seçmeli olduğunu iddia etse de gerici kadroların baskısıyla özellikle taşrada söz konusu derslerin bu yıl da “zorunlu seçmeli” hale gelmesi kaçınılmaz olacaktır.
Eğitimde Özelleştirme Tam Gaz
MEB istatistiklerine göre geçtiğimiz yıl 5 bin 942 özel okulda 613 bin 64 öğrenci eğitim görmüştür. 4+4+4 düzenlemesi ile özel okulların ve bu okullardaki öğrencilerin sayısı, bir önceki yıla göre yüzde 15 oranında artmıştır. Ortaya çıkan tablo, AKP hükümetinin eğitim sistemini sermaye sınıfının çıkarları doğrultusunda nasıl şekillendirdiğini ve eğitim sistemindeki ayrışmayı gözler önüne sermektedir. AKP iktidarı, topluma fırsat eşitliği olarak sunduğu 4+4+4 dayatması ile özel sektöre sunduğu avantaj ve teşviklere bu öğretim yılında da tam gaz devam edecektir.
Öğrencilerin Okula Başlama Maliyeti
AKP hükümetinin uyguladığı ekonomik politikalar nedeniyle ağır hayat şartlarında ezilen insanlarımız, okulların açılması ile birlikte daha da zor koşullara doğru itilmektedir.
2013-2014 eğitim-öğretim yılında ilkokul, ortaokul ve liseye başlayan bir öğrencinin okula başlangıç masrafları sendikamız araştırma merkezi tarafından hesaplanmıştır.
Bu hesaplamalara göre;
İlkokul birinci sınıfa başlayan bir öğrencinin okula başlangıç masrafı 1054 TL
Ortaokula başlayan bir öğrencinin okula başlangıç masrafı 1279 TL
Liseye başlayan bir öğrencinin okula başlangıç masrafı 1551 TL’dir
TÜİK Tarafından hazırlanan Hanehalkı Tüketim Harcaması 2011-2012 araştırma sonuçları inclendiğinde, gelirden en az pay alan 1. %20’lik grubu oluşturan ailelerin harcamalarının daha çok gıda ve kira giderleri olduğu görülmektedir. Bu ailelerin 2011 yılında eğitime % 0,7, 2012 yılında %0,6 oranında pay ayırdıkları görülmektedir. Gelirden en yüksek pay alan 5. %20’lik grubu oluşturan ailelerin, eğitime 2011 yılında %3,4, 2012 yılında ise %4,1 oranında pay ayırdıkları görülmektedir.
AKP iktidarı ile, gün geçtikçe, ekonomik gelir düzeyi düşük ailelerin çocuklarının, iyi eğitim alabilmek için gerekli olan bütçeye sahip olmadıkları, bunun yanı sıra zengin aile çocuklarının iyi düzeyde eğitim almalarını sağlayacak bir bütçeye sahip oldukları görülmektedir. AKP iktidarının politikaları sonucunda fakir ailelerin çocuklarının okuma şansının kalmadığı görülmektedir. Bu uygulama eğitimde fırsat ve imkan eşitliği ilkesine aykırıdır.
Tablo 1) İlkokul birinci sınıfa başlayan öğrencinin maliyeti
Harcama Kalemleri Harcama Tutarı (TL)
Servis gideri (aylık) 159
Okul kıyafeti 135
Spor Kıyafeti 59
Kışlık kıyafet Mont: 79, Bere: 11, Kaşkol: 16
Kırtasiye Gideri 123
Çanta 39
Suluk 10
Beslenme Çantası 29
Beslenme Gideri (aylık) 60
Ayakkabı 2 Çift, 39+59
Hikaye Kitapları 36
Zorunlu Bağış 200
TOPLAM 1054
Tablo 2) Ortaokula başlayan öğrencinin maliyeti
Harcama Kalemleri Harcama Tutarı (TL)
Servis gideri 159 (aylık)
Okul kıyafeti 155
Spor Kıyafeti 69
Kışlık kıyafet Mont: 79, Bere: 11, Kaşkol: 16
Kırtasiye Gideri 143
Çanta 39
Fotokopi – Sınav (aylık) 10
Kantin Gideri (aylık) 80
Ayakkabı 2 Çift, 59+69
Hikaye Kitapları 40
Zorunlu Bağış 200
Etüd ve Dershane Gideri (aylık) 150
TOPLAM 1279
Tablo 3) Liseye başlayan öğrencinin maliyeti
Harcama Kalemleri Harcama Tutarı (TL)
Servis gideri (aylık) 159
Okul kıyafeti 185
Spor Kıyafeti 89
Kışlık kıyafet Mont: 89, Bere: 11, Kaşkol: 16
Kırtasiye Gideri 175
Çanta 49
Fotokopi – Sınav (aylık) 10
Kantin – Yemek Gideri (aylık) 110
Ayakkabı 2 Çift, 59+69
Ek Kitaplar 80
Etüd ve Dershane Gideri (aylık) 250
Zorunlu Bağış 200
TOPLAM 1551
Öğretmenlerimiz Mutsuz
Eğitimin birikmiş sorunlarını sırtında taşıyan öğretmenlerimiz yeni eğitim öğretim yılına da mutsuz girmektedir. Öğretmen ve derslik açığının 2013-2014 eğitim yılında da giderilememesi nedeniyle kalabalık sınıflarda ders vermek zorunda bırakılan öğretmenlerimizin, mesleklerini verimli ve sağlıklı bir şekilde gerçekleştiremeyeceği ortadır.
3 bin 600 öğretmenimizin eşinden ayrı olarak görev yapacak olmaları öğrencileri de olumsuz yönden etkileyecektir. Sistemden kaynaklanan nedenlerden dolayı branşında norm fazlası durumunda açıkta kalan öğretmenlerimizden binlercesi yeni branşlarında verimli olamamaktadır. Bakanın söz vermesine rağmen alan değişikliğine yönelik hala bir açıklama bulunmamaktadır.
Bakanlığın zaman zaman yaptığı resmi açıklamalarda öğretmen açığının 121 bin olduğu belirtilmesine rağmen 40 bin öğretmen alımı yapılması öğretmenlerimizin yine esnek ve kuralsız çalışmaya mahkum edileceğini göstermektedir. Ücretli öğretmenlik bu yıl da geçer akçe olacaktır.
Sözde sivil itaatsizlik adı altında okullarımızda öğretmene yakışmayan ve öğretmenler arasında gerginliğe yol açan kara çarşaflı, sadece gözleri görülebilen, çember sakallı, kravatsız okula gelen öğretmenlere göz yumulmakta hatta desteklenmektedir.
SONUÇ
Eğitim, insan yetiştirme ve ülkenin geleceğini şekillendirme işidir. Eğitim temel bir insan hakkıdır. 11 yıllık AKP iktidarı bilimsel ve parasız eğitimi tasfiye etmekte, adım adım gerici ve ticarileştirilmiş bir eğitim sistemini yaratma çabası içindedir. Bu yüzden eğitim AKP’ye bırakılmayacak kadar önemlidir.
Eğitim-İş olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da eğitimin ve eğitim çalışanlarının sorunlarının takipçisi olacağımızı, haksızlığa uğrayan tüm eğitim çalışanlarının yanında olacağımızın bir kez daha altını çizmek istiyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerle tüm eğitim çalışanlarının ve öğrencilerimizin yeni eğitim-öğretim yılını kutluyor; yeni eğitim-öğretim yılının ülkemize ve ulusumuza güzellikler getirmesini diliyoruz.