4+4+4 EĞİTİM SİSTEMİ RAPORU

4+4+4 le ilgili en kapsamlı araştırma

4+4+4 EĞİTİM SİSTEMİ RAPORU

Eğitim Bir-Sen Genel Başkan Vekili Ahmet Özer, 4+4+4 eğitim sisteminin amacına ulaşması için, okulların ayrı olması kaçınılmaz olduğundan hareketle, mevcut okul ve derslik sayısının yetersizliği ile ikili eğitim sisteminin getirdiği sorunların göz önüne alınarak yeni okul ve derslik yapımına ağırlık verilmesi gerektiğini söyledi.

Özer, seçmeli dersler ve alan öğretmenliğindeki ihtiyacın karşılanması için bütçe imkanlarının zorlanarak, 2013-2014 öğretim dönemi başlamadan önce 100 bin yeni öğretmen alınmasını istedi.

Ahmet Özer, eğitim-Bir-Sen’in, bu yıl uygulamaya konulan ve birinci yılını dolduran 4+4+4 kademeli eğitim sistemine ilişkin uygulamalardaki durum ve sonuçları tespit etmek üzere yaptığı çalışmayı bir basın toplantısı düzenleyerek kamuoyuna duyurdu.

Genel başkan yardımcıları Esat Tektaş, Ali Yalçın, Teyfik Yağcı ve Ramazan Çakırcı’nın da hazır bulunduğu toplantıda araştırmanın sonuçlarını açıklayan Ahmet Özer, 4+4+4’ün eğitim sisteminde köklü değişikliklere neden olduğunu ifade ederek, “eğitim-Bir-Sen olarak, birinci yılını dolduran yeni eğitim sistemine ilişkin uygulamalardaki durum ve sonuçları tespit etmek üzere en kapsamlı çalışmayı yapmış bulunmaktayız. Çalışmanın amacı, gerek yasalaşma sürecinde gerekse uygulama aşamasında kamuoyunda çeşitli tartışmalara yol açan 4+4+4 zorunlu eğitim sisteminin başarılı yönlerini ortaya koyarak, sorun alanlarını tespit edip mevcut sorunların çözümüne yönelik çeşitli öneriler geliştirmektedir” dedi.

Çalışmanın, 4+4+4’ün izleme ve değerlendirilmesine yönelik şu ana kadar yapılan en kapsamlı nitel araştırma olduğunu vurgulayan Özer, “araştırma kapsamında 7 bölgeden birer il (Adana, Ağrı, Denizli, Diyarbakır, Eskişehir, İstanbul, Trabzon) seçilmiş ve bu illerde farklı yapı (ikili, tekli, taşımalı, büyük veya küçük), kademe (ilkokul, ortaokul ve lise) ve türdeki (genel ortaokul, imam hatip ortaokulu, genel lise ve meslek lisesi) okullarda derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Çalışma, reformlardan doğrudan etkilenen birinci, beşinci ve dokuzuncu sınıf öğretmenleri ve ilgili okul yöneticileri ile derinlemesine görüşmeler yoluyla gerçekleştirilmiştir. Bu çerçevede 46 farklı özellikteki okulda 52 yönetici ve 104 öğretmen ile görüşülmüştür. Ayrıca altı ilde velilerle odak grup görüşmesi yapılmış ve bu görüşmelere toplam 53 veli katılmıştır. Yapılan derinlemesine görüşme bulguları, 4+4+4 eğitim sisteminin uygulamasına ilişkin oldukça kapsamlı veriler ortaya koymuştur” şeklinde konuştu.

araştırma kapsamında öne çıkan bulguların altı temel başlık altında toplandığını söyleyen Ahmet Özer’in açıklamalarından önemli başlıklar şunlar:

 

İlköğretim Okullarının Ayrışması

Çalışma kapsamında görüşülen yönetici, öğretmen ve veliler ilköğretim okullarının ilk ve ortaokul olarak ayrışmasını, benzer yaş gruplarının aynı okula devam etmesini ve fiziki ortamı kullanmasını genel olarak olumlu karşılamışlardır. Yasanın getirdiği en önemli düzenlemelerden biri, ilk ve ortaokulların ayrışması olmasına rağmen, çalışmanın uygulandığı tüm illerde ilk ve ortaokulların tamamen ayrıştırılamadığı görülmüştür. Bazı ilk ve ortaokul öğrencileri halen aynı bina ve mekânları kullanmaya devam etmektedir. Birçok ilde okullar kademeli bir şekilde ayrıştırılmaya devam etmekte, ayrıştırılamayan okullarda öğrenciler birlikte eğitim görmektedir. Bununla birlikte, aynı mahallede ya da benzer sosyo-ekonomik yapıya sahip çevrelerdeki okulların ayrışmasında herhangi bir ciddi sorun yaşanmamıştır. Bir başka ifadeyle, ayrışmış iki okul arasındaki mesafenin çok az olması, okulların fiziki imkânlarının ve çevresinin sosyo-ekonomik yapısının benzer olması nedeniyle, yönetici, öğretmen ve veliler okulların ayrışmasından memnun olmuşlardır. İki okul arası mesafenin az olması nedeniyle, okullar arasında branş ve sınıf öğretmenleri rahatlıkla yer değiştirmiş ve norm fazlalığı sorunu yaşanmamıştır. Yine, birden fazla binaya sahip ve fiziki mekânları uygun olan okulların ayrışmasında herhangi bir sorun yaşanmamıştır. Bu tür ilköğretim okulları ayrışırken, fiili olarak zaten ilkokul öğrencilerinin kullandığı binalar ilkokul; ortaokul öğrencilerinin kullandığı binalar ise ortaokul olmuştur. Öte yandan, okulların ayrışmasından sonra öğrencilerin farklı sosyo-ekonomik bölgedeki okullara gitmeleri, bazı yönetici, öğretmen ve veliler tarafından sorunlu görülmektedir.

Okulların ayrışması sürecinde öne çıkan sorunların başında, geçişten kaynaklı sorunları azaltmak için uygulamaya konan kademeli geçiş gelmektedir. Çalışmada, kademeli geçişin varsayılandan farklı olarak önemli sorunlara neden olduğu ve 4+4+4 eğitim sistemine geçişten kaynaklanan sorunları canlı tuttuğu görülmüştür. Bu okullar, üç yıl içinde kapanacağından, öğretmenler bu okullarda kalmak istememekte ve tayin istemektedir. Bunun sonucu olarak okullarda ciddi öğretmen açığı ortaya çıkmaktadır. Bu açık ise, genellikle ücretli öğretmenlerle kapatılmaktadır. Bazı veliler de bu durumdan rahatsızdır. Önümüzdeki yıl, kademeli okullardaki normların azalması ile birlikte bu sorun gündemde olmaya devam edecektir. 4+4+4’e geçişten kaynaklanan bir diğer sorun ise, beşinci sınıfın ortaokula dahil edilmesi ile birlikte birçok okulda alan öğretmeni sıkıntısının yaşanmasıdır.

Aynı binada ya da okul ortamında birden fazla okulun bulunmasının önemli bir sorun olduğu, birçok katılımcı tarafından ifade edilmiştir. Bazı yerlerde ilkokul, ortaokul ve imam hatip ortaokulu aynı binada ya da ortamda bulunmaktadır. Bu okulların, amaçlarının, giriş çıkış saatlerinin ve haftalık ders saatlerinin farklı olması, düzen ve disiplini sağlamada sorunlara neden olmaktadır. Bununla birlikte okulların ayrışması sonrasında okul müdürü ve müdür yardımcılarının kadro durumunda oluşan belirsizlikler, yöneticileri huzursuz etmiştir. Ayrıca, kardeşlerin farklı okula gitmesi (örneğin 1 ve 5. sınıfa devam eden iki kardeşin devam ettiği okulun sadece ilkokula dönüşmesi sonucu büyük kardeşin başka okula gitmek zorunda kalması) az sayıda da olsa gerçekleşmiştir. Bu durum, bazı ailelerin memnuniyet düzeylerini olumsuz etkilemiştir.

 

Norm Fazlası Öğretmen Sorunu

Yasalaşma sürecinde ve sonrasında, ilkokulun beş yıldan dört yıla inmesi ile birlikte sınıf öğretmenlerinin norm fazlası duruma düşeceği sıklıkla ifade edilmişti. Norm fazlalığı sorununu çözmek için okul yöneticileri, okulların tüm fiziki imkanlarını kullanarak yeni sınıflar açmıştır. Bu sayede öğretmenlerinin norm fazlası durumuna düşmesi büyük oranda engellenmiştir. Yeni sınıfların açılması ile birlikte öğretmenler büyük ölçüde norm içinde kalmış; eğitim yılı başlamadan önce kamuoyunu meşgul eden karamsar senaryoların aksine sınıfların ortalama mevcutları da bu vesileyle azalmıştır. MEB, norm fazlalığı sorununu aşmak için alan değişikliği kararını uygulamıştır. Bu karardan faydalanan bir kısım öğretmenler yeni alanlarında oldukça memnun iken, bazı öğretmenlerin sadece tayin olabilmek için alan değiştirmiş olması, alan değişikliği iptal taleplerini gündeme getirmiştir. Alan değişikliği yapan bazı öğretmenlerin iş verimliliği konusunda sorunları olduğu ifade edilmiştir.

 

66 Aylık Çocukların Okula Başlaması

Yasanın en çok tartışılan konusu olan okula başlama yaşının erkene çekilmesi ve 66 ay olarak düzenlenmesi, genel olarak okul yöneticileri, öğretmenler ve veliler tarafından olumlu karşılanmamıştır. Katılımcılar, ilk başlarda çocukların uyum konusunda birçok sorun yaşadıklarını ifade etmişlerdir. Okulun açıldığı dönemde çocukların okula gelmek istemedikleri, sınıf ve okul kurallarını kavramakta zorlandıkları, oyun çağında oldukları, öz bakım ve tuvalet alışkanlıkları konusunda eksiklikleri olduğu belirtilmiştir. Çalışmaya katılan öğretmen ve yöneticiler, 66 ay ve daha küçük çocukların, oyun ve etkinlikler süresince diğer yaşça büyük öğrencilerle birlikte hareket ettiklerini ancak okuma yazma etkinliklerinde motivasyonlarının düşük olduğunu ifade etmiştir. Bu öğrencilerin büyük çocuklara göre daha fazla sıkıldıkları bilgisi aktarılmıştır. Bu yaş grubundakilerin daha fazla fiziksel eksiklik gösterdikleri, kalem tutmakta zorlandıkları, okul kültürüne ilişkin davranış ve bilince sahip olamadıkları, diğerlerine göre daha yavaş ilerledikleri ve geride kaldıkları ifade edilmiştir.

Çalışmaya katılan bazı veliler, çocuklarını okula gönderdikleri için pişman olduklarını ve ‘keşke göndermeseydik’ diye düşündüklerini dile getirmişlerdir. Buna ek olarak, veliler 66-72 aylık çocuklarını okula göndermek istemeyenler için rapor alma zorunluluğunun olmaması ve bu konuda veliye esneklik tanınması gerektiğini belirtmişlerdir. Bazı veliler ise, sınıf tekrarının önemi üzerinde durmuş ve imkân olması halinde çocuklarının sınıf tekrarı yapmasını istediklerini kaydetmişlerdir. Kamuoyunda, 66 aylık çocuklar için mevcut programın çok ağır olacağı, bu çocukların okula hazır olmadığı eleştirileri yapılmıştır. Bu eleştiriler sonrasında Bakanlık, birinci sınıf müfredatında değişiklik yapmış, 14 haftalık bir oryantasyon programı tanımlamıştır. Buna ilaveten, oyun ve fiziki etkinlikler dersi müfredata eklenmiştir. Çalışmanın diğer en ilginç bulgularından biri de, 14 haftaya kadar oryantasyon süreci tanımlanmasına rağmen, okuma yazma öğretme konusundaki yaklaşımlarda bir değişiklik olmamasıdır. Birçok öğretmen ve veli, oryantasyon programından memnun kalmamış ve bunu gereksiz görmüş, bundan dolayı da uygulamamıştır. Okuma yazma çalışmalarına, uyum sürecini dikkate almadan başlamışlardır. Özellikle velilerin baskısı, öğretmenler arasında çocukları erken okumaya başlatmak rekabeti nedeniyle oryantasyon programı kısa sürede tamamlanmış ve öğretmenler okumayı öğretmeye başlamışlardır. Çalışma kapsamındaki okulların çoğunda öğrencilerin ilk dönem bitmeden okumaya başladığı görülmüştür. Öğretmenlerin çoğu, oyun ve fiziki etkinlikler dersinde, oyun vb. oynamadıklarını, okuma, yazma ve matematik gibi dersler yaptıklarını belirtmişlerdir.

 

Haftalık Ders Saatinin Artırılması

4+4+4 eğitim sistemini olumlu bulup destek verenler de dâhil olmak üzere, katılımcıların çoğu ders saatlerinin artırılmasını eleştirmişlerdir. Özellikle beşinci sınıf öğrencilerinin günde yedi veya sekiz saat ders almaya hazır olmadıkları ve öğleden sonraki son saatlerde çok sıkıldıkları vurgulanmıştır. Ders saatlerinin artırılması, ikili öğretimde ve taşımalı eğitimde daha fazla soruna neden olmuştur. İkili eğitim veren okullarda sabahçı grupların çok erken saatlerde okula başlamaları, öğlenci grupların ise oldukça geç saatlerde okuldan ayrılmaları ciddi sorunlar ortaya çıkarmıştır. Taşımalı eğitimde, öğrencilerin farklı saatlerde dersten çıkması ve aynı servisi kullanması bir soruna neden olmakta ve dersi biten öğrenciler, dersleri devam eden diğer öğrencileri beklemektedir. Bu süreçte de bazı sorunlar yaşanmaktadır.

 

Seçmeli Derslere İlişkin Değerlendirme

Çalışmaya katılan yönetici, öğretmen ve velilerin çoğunluğu seçmeli ders uygulamasını olumlu karşılamıştır. Özellikle, Kur’an-ı Kerim ve Hz. Muhammed’in Hayatı dersleri veliler tarafından olumlu karşılanmış ve bu dersler genellikle veliler tarafından seçilmiştir. Buna ilaveten, matematik uygulamaları ve yabancı dil dersleri en çok seçilen ve talep edilen dersler olmuştur. Öte yandan, din eğitimi dışındaki seçmeli dersler, genellikle veli ve öğrencinin tercihinden ziyade, öğretmen ve altyapı eksiklikleri dolayısıyla okulun yönlendirmesi ile belirlenmiştir. Buna ek olarak, okul idareleri derslik oluşturmak için okulların tüm imkânlarını kullanmışlardır.

Seçmeli derslerle ilgili en önemli problemin öğretmen açığı olduğu görülmüştür. Öğretmen açığı, genellikle ücretli öğretmenlerle karşılanmaktadır. Katılımcıların çoğu, seçmeli derslerde not verilmemesi uygulamasını önemli bir sorun olarak tanımlamışlardır. Bu uygulamanın, öğrencilerin seçmeli derslere önem vermemesine, dersleri ciddiye almamasına neden olduğu belirtilmiştir. Bazı katılımcılar ise, seçmeli dersleri not ile değerlendirmenin uygun olmadığını ve seçmeli ders mantığına aykırı olduğunu ifade etmişlerdir.

 

Zorunlu eğitimin 12 Yıla Çıkarılması

Katılımcılar, zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmasının, Anadolu liseleri ve imam hatip liselerinde herhangi bir değişime neden olmadığını belirtmişlerdir. Bu süreçten, özellikle genel liselerin Anadolu liselerine dönüştürülmesi ve Anadolu liselerine sınavla sınırlı sayıda öğrenci alınması nedeniyle, meslek liseleri oldukça olumsuz etkilenmiştir. Meslek liselerinin öğrenci sayısında çok ciddi artışların olduğu, sınıf mevcutlarının çok kalabalıklaştığı belirtilmiştir. Buna ilaveten, çalışmaya katılan tüm meslek lisesi yönetici ve öğretmenleri; öğrencilerin okula gelmek istemediklerini, motivasyonlarının ve hazır bulunuş düzeylerinin oldukça yetersiz olduğunu ifade etmişlerdir. Bunun yanında, bu öğrencilerin çok fazla devamsızlık yaptıkları ve okul terk oranlarının yüksek olduğu bilgisi paylaşılmıştır.

 

Öneriler

Pedagojik açıdan yasanın en temel hedeflerinden biri olan ilköğretim okullarının ilk ve ortaokul olarak ayrışması hızlı bir şekilde sonuçlandırılmalıdır. Özellikle kademeli geçiş uygulamasından kaynaklanan sorunlar dikkate alınarak, fiziki imkanı uygun olan okulların biran önce ayrışması gerekmektedir.
Zorunlu okula başlama yaşının 66 ay olarak tanımlanması, ancak, okula başlaması uygun görülmeyen çocuklar için sağlık raporu istenmesi uygulamasından vazgeçilmelidir. Veli ve okul işbirliği ile çocuğun okula başlayıp başlamamasına karar verilmesi uygundur.
Oryantasyon sürecinin müfredata uygun olarak ilk 14 hafta öğretmenler tarafından etkin bir şekilde uygulanması sağlanmalıdır.
Ortaokul ve liselerdeki haftalık ders saatinin daha aşağıya çekilmesi gerekliliği ortaya çıkmış olup Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı’nın geçen haftalarda aldığı kararla ortaokullarda haftalık ders saatini 35 saate indirmesi, çalışmanın bulguları ile örtüştüğü görülmektedir. Benzer şekilde, seçmeli derslerin fazlalığı çeşitli sorunlara (öğretmen ve derslik bulma vb.) neden olduğundan, seçmeli ders saatinin azaltılması gerekmektedir. Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı’nın bir süre önce aldığı kararla ortaokullarda seçmeli ders saatini altıya ve üç seçmeli derse indirmesi, çalışmanın bulgularını doğrulamaktadır.
Alan değişikliği yapan sınıf öğretmenlerinden, tekrar sınıf öğretmenliğine dönmek isteyenlere bu imkan verilmelidir.
Okulların ayrışması sonrasında okul müdürü ve müdür yardımcılarının kadro durumunda oluşan belirsizlikler bir an önce giderilmelidir.
Zorunlu eğitim süresinin 12 yıla çıkarılması dolayısıyla meslek liselerinde yaşanan öğrenci artışı ve hazır bulunuşluk düzeylerindeki yetersizlik, mesleki eğitim veren okullarda sorunlara neden olduğundan, mesleki eğitimin altyapısının güçlendirilmesi ve niteliğinin artırılması sağlanmalıdır.
4+4+4 eğitim sisteminin amacına ulaşması için okulların ayrı olması kaçınılmaz olduğundan hareketle mevcut okul ve derslik sayısının yetersizliği ile ikili eğitim sisteminin getirdiği problemler göz önüne alınarak yeni okul ve derslik üretimine ağırlık verilmelidir.
Seçmeli dersler ve alan öğretmenliğindeki ihtiyacın karşılanması için bütçe imkanları zorlanarak, 2013-2014 öğretim dönemi başlamadan önce 100 bin yeni öğretmen alınmalıdır.

 

4+4+4 Raporu Basın Özetini Görüntülemek İçin Tıklayınız

Güncelleme Tarihi: 02 Temmuz 2013, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER