ALİ YALÇIN' DAN ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ve Memur-Sen Yönetim Kurulu üyeleri Ankara medyasıyla sabah kahvaltısında bir araya geldi. Genel Merkezde gerçekleştirilen kahvaltı programında Ali Yalçın, basın emekçilerinin gazeteciler gününü kutladı, gazetecilerin 4/C’liler, taşeron ve üniversiteli işçiler, KİT’lerde temel ücret grupları ve yıpranma tazminatı hakkındaki sorularına flaş cevaplar verdi.

ALİ YALÇIN' DAN ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR
Sözlerine, önceki gün kutlanan Gazeteciler Günü ile başlayan Yalçın, "Mesleğini gazetecilik etiğine bağlı kalarak,  gerçek ve doğru haber yapan; din, dil, renk ayrımı yapmayan, hesap verilebilirliği, adil olmayı, çıkar çevrelerinden ve illegal yapılardan bağımsız hareket etmeyi ilke olarak gören tüm basın emekçilerinin ”10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü"nü kutluyorum" dedi.

4/C’LİLER KADROYA GEÇİRİLMELİ

4/C’li personelin kadroya alınması konusunda Yalçın, “Memur-Sen olarak 4/C statüsünde kamu görevlisi istihdamını başlangıçtan itibaren “kanayan yara”, “sosyal dinamit”, “insan onuruna yakışmayan istihdam” olarak nitelendirdik. Bu anlayışla, toplu görüşme sürecinde de toplu sözleşme görüşmelerinde de 4/C’li arkadaşlarımızın kadroya alınması, çalışma şartlarının, mali haklarının iyileştirilmesi mücadelesini verdik. Bu çalışmalar sonucunda, çalışma sürelerinin 11 aydan 11 ay 28 güne çıkarılması, emekli oluncaya kadar istihdam edilmeleri, öğrenim durumlarına göre ücretlerinin arttırılması, bir kez sözleşme imzalamaları, doğum izni, mazeret izni ve aile yardımı gibi imkanlardan yararlanmalarını sağladık. Ancak, asıl ve mutlak hedef, kadroya geçmeleri, kariyer-liyakat sistemine dahil olmalarıdır bizim için” dedi.  

4/C’LİLER İÇİN ÇALIŞMALARIMIZ SÜRÜYOR

Yalçın sözlerini şu şekilde sürdürdü: “3.Dönem Toplu Sözleşme’de ek ödemelerinin artırılması, fazla çalışma ücretinden ile aile yardımından yararlanma haklarının devamı gibi mali haklar yanında, 4/C statüsünden kurtulmaları yönünde çalışma yapılması kararı aldık. Bu çalışmanın bizim için “evet” noktası 4/C statüsünden kadroya geçirilmeleridir. Bu yönde girişimlerimiz, temaslarımız sürüyor.  TBMM’ne en kısa süre içerisinde bizim hedefe ulaşmamızı sağlayacak tasarı ve teklifin sunulmasını sağlamak amacıyla Maliye ve Çalışma Bakanlıkları ile Devlet Personel Başkanlığı nezdinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz.  Biz 3. Dönem Toplu Sözleşmenin 36 ncı maddesindeki hükmü, en kısa sürede kazanıma dönüştüreceğimize inanıyoruz.”

YALÇIN’DAN EK ÖDEME AÇIKLAMASI

Mahkeme kararıyla ek ödeme alan 4/C’liler hakkında ise Yalçın, “3. Dönem Toplu Sözleşmesinin mali haklar yönüyle ilk kez hayata geçen hak ve kazanımlarından biri 4/C’li personelin ek ödeme hakkından yararlandırılması olmuştur.  Bu noktada, bu kazanımın hayata geçtiği sürede, bazı kurum ve kuruluşlarda görev yapan 4/C’li personel adına açılan/açtığımız davalar sonucunda mahkeme kararıyla ek ödeme hakkından yararlanan arkadaşlarımız vardı. Bizim toplu sözleşmeyi imzalamamızdan sonra, bazı kurum ve kesimler 4/C’lileri mağdur ettiler vavelası kopardılar. Oysa gerçek durum bu değil. Toplu Sözleşme hükmündü, bütün 4/C’lilere ek ödeme ödenmesi var. Toplu sözleşmenin ilgili maddesinde Mahkeme kararıyla ek ödeme almakta olanların ek ödemelerinin kesilmesi ya da mahkeme kararıyla ek ödemeden yararlananların toplu sözleşmeyle elde edilen ek ödeme hakkından yararlandırılmaması gibi bir hüküm ve ifade bulunmuyor. 500’e yakın arkadaşımızın ek ödeme aldığı fakat toplamda 25 bine yakın 4/C’li personel olduğu gözetilirse biz 24.500 civarında arkadaşımızın ek ödeme mağduriyetini giderdik. Diğer 500 arkadaşımızda hem toplu sözleşme kaynaklı ek ödemeyi hem de aksine bir yargı kararı oluşmadıkça yargı kararına dayalı ek ödemeyi almaya devam edebilirler” açıklamasında bulundu.  

TAŞERON VE ÜNİVERSİTE MEZUNU İŞÇİLER İÇİN ÇALIŞMALAR BAŞLADI

Taşeron ve üniversite mezunu işçiler konusunda da açıklamalarda bulunan Yalçın, şunları söyledi:      “Bu konu son derece önemli bir konu… Hem kendi mecrasında hem de etkileyeceği mecralar yönüyle.. Taşeron işçi statüsünde bulunanların ve üniversite mezunu işçilerin kadroya alınması bizim yıllardır dile getirdiğimiz bir husus. Biz kamudaki asli ve tek istihdamın kadrolu statü olması duruşumuzu bu konuda da temel yaklaşım olarak ortaya koyduk. Ancak, burada özellikle ifade etmemiz gereken bir durum var.  657 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde yer verilmeyen işçi ve taşeron çalışanların kadroya geçirilmesi yönünde bir düzenleme yapılırken, 657 sayılı Kanun kapsamındaki 4/C ve 4/B kapsamındaki personelin sonraya bırakılması işin doğasına, kamu personel sistemi paradigmasına, kamu hizmeti perspektifine uygun olmaz. Kaldı ki, gerek seçim programında, gerek hükümet programında gerekse acil eylem planında “asıl işi yapmak” ve/veya “kamu görevlileri tarafından yürütülen işleri görmek” ön şartı üzerinden sırasıyla taşeron ve kamudaki üniversite mezunu işçileri kamu personel sistemine üstelik kadrolu statüde dahil edilirken kamu personel sistemi içerisindeki 4/C’lilerin ve 4/B’lilerin kadrolu hale getirilmemesi olağan dışı olur.
Bu iki sorun hakkında da kısa süre içerisinde olumlu sonuçlanacağı yönünde beklenti içerisinde olmamızı sağlayan somut adımlar, sonuç getirici çalışmalar başladı.”

KİT’LERDE ÜCRET GRUPLARI DÜZENLEMESİ KAYNAKLI MAĞDURİYETLER GİDERİLECEK

KİT’lerde temel ücret gruplarının 5’ten 3’e düşürülmesine ilişkin çalışma hakkında ise Yalçın, “KİT’lerde temel ücret grupları konusu bizim yıllardır üzerinde durduğumuz, talep, teklif ve taslağa dönüştürdüğümüz bir konudur. Bununla ilgili taslak çalışmalarımızı üç toplu sözleşme de teklif olarak sunduk ve Devlet Personel Başkanlığına ayrıntılı ve gerekçeli bir bilgilendirme yaptık. Bizim bu yıl ki teklifimiz genel bir çerçeve olarak toplu sözleşme metnine girdi ve temel ücret gruplarının yeniden düzenlenmesi konusunda 31/1/2016 tarihinde tamamlanacak bir çalışma yapılması konusunda uzlaşıldı. Bu hüküm çerçevesinde Maliye Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Hazine ve Devlet Personel Başkanlığı’nın birlikte yürüttüğü çalışmalar sonucunda bir taslak hazırlandı. Bu taslak yakın zamanda ilgili kamu kurum ve kuruluşların öneri ve değerlendirmesine sunulacak. Aynı şekilde yetkili konfederasyon ve sendikalara da taslağın son şekli gönderilecek ve büyük bir ihtimalle 31/1/2016 tarihi itibariyle KİT’lerde ücret grupları düzenlemesi kaynaklı mağduriyetler giderilmiş olacak. Bir başka ifadeyle, çalışma yapılması şeklindeki toplu sözleşme hükmü kazanıma dönüşmüş olacak” dedi.

FİİLİ HİZMET ZAMMINA İLİŞKİN BEKLENTİLERİ KARŞILAYACAK DÜZENLEMENİN YÜRÜRLÜĞE GİRECEĞİNE İNANIYORUZ

Fiili hizmet zammına ilişkin beklentileri karşılayacak düzenlemenin yürürlüğe gireceğine inandıklarını da açıklayan Yalçın, “5510 sayılı Kanunun ya da bir diğer ifadeyle sosyal güvenlik reformunun ürettiği ve halen devam eden mağduriyetlerden biri hiç kuşkusuz yıpranma tazminatı ya da kanundaki ifadesiyle “fiili hizmet zammı süresi”dir. Fiili hizmet zammı süresine ilişkin bugün ciddi boyutlara ulaşan ve toplu sözleme metninde yer almasını sağlayan süreç; ilk girişimi, o tarihte Başbakanımız olan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı Türkiye Buluşması programında Sağlık-Sen’in  doğrudan Cumhurbaşkanımıza ilettiği talep ve Sayın Cumhurbaşkanımızın da bu talebe olumlu cevap vermesiyle başladı. Bu süreç ve sonrasındaki takibimizle toplu sözleşmede varılan uzlaşmaya dayalı olarak ilk toplantısını Ekim ayında gerçekleştiren biri genel olmak üzere ve sekiz hizmet koluna mahsus alt komisyon olmak üzere komisyon kuruldu. Komisyonlar; sendikalar, ilgili kurum ve kuruluşların katıldığı komisyonlar çalışmalarını yürütüyor. Biz bu komisyonlardan çıkan raporların ışığında 2016 yılı içerisinde başta Sağlık çalışanları olmak üzere fiili hizmet zammına ilişkin beklentileri karşılayacak düzenlemenin yürürlüğe gireceğine inanıyoruz. Bunun için çalışıyoruz” şeklinde konuştu.

YENİ TASARI HAKKINDA ÖZEL AÇIKLAMALAR

Yakın tarihte TBMM’ne sunulan, kadın çalışanlara, emniyet hizmetleri personeline yönelik düzenlemeler ve tasarıda yer alan gençlere yönelik pasaport harcı, sağlık harcamaları noktasında muafiyet ve istisnalar hakkında açıklamalarda bulunan Yalçın, şunları söyledi: “Burada bir hususu belirterek başlayalım. Bu Torba kanun içerisinde doğrudan 657 sayılı Kanunda kadın kamu görevlilerine yönelik olarak yapılacak değişikliklerin neredeyse tamamı bizim yıllardır dile getirdiğimiz hususlar. Ancak, bir çekincemizin, itirazımızı ve uyarımızı da birazdan ifade edeceğim. Kadın kamu görevlilerinin doğum sonrası aylıksız izin sürelerinin kademe ve derece ilerlemesinde değerlendirilmesi bizim önerimizdi. Ancak, bizim bir önerimiz daha vardı. Her doğum için ilave bir kademe verilmesi ve emeklilik süresinden bir yıl düşülmesini de teklif etmiştik. Bu tasarı için de buna yer verilmemesini eksik görüyoruz. Diğer taraftan, kadınların “annelik” gibi hem manevi hem de toplumsal göreve nedeniyle iş ve ev hayatının yoğunluğunda ezilmemesi için birinci doğumda iki, ikinci doğumda dört üçüncü doğumda altı ay yarı zamanlı çalışma yapma hakkı tanınması yerine tam maaşın ödenmesi suretiyle en az iki yıl süreyle izinli sayılması bu süreden sonra ise günlük çalışma süresi dört saate düşürülmek ve tam maaş ödenmek koşuluyla kadın kamu görevlilerinin annelik sıfatı üzerinden pozitif ayırımcılıktan yararlanmasını istedik. Diğer taraftan, kadın kamu görevlilerinin doğum sonrası yarı zamanlı çalışmaya tabi tutulmasını öngören hükmü, ilerleyen süreçte esnek çalıştırma, esnek istihdam gibi uygulamalara geçiş için bir pilot uygulama olarak görülmemesi konusunda özellikle uyarımızı yapmak istiyoruz. Bu anlamda, 657 sayılı Kanun içerisinde yarı zamanlı çalışma ifadesinin kullanılması yerine yarım gün annelik izni ibaresinin kullanılmasını ve başka bir yarı zamanlı çalışma düşüncesine kanun içeriğinde yer verilmesini istemediğimizi bir kez daha hatırlatıyoruz. Emniyet Hizmetleri sınıfında görev yapanların özel hizmet tazminatlarında artış yapılması ve ek göstergelerinin yükseltilmesi doğru olmuştur ancak eksik bir düzenleme söz konusudur. Ek gösterge konusunda öğretmenlerin, sağlık çalışanlarının ve farklı kurumlardaki il müdürlerinin 3600 gösterge beklentisi yıllardır bizim tarafımızdan seslendirildi ve toplu sözleşmeye teklif olarak getirildi. Bu bilinmesine rağmen, ek gösterge konusunu sadece emniyet hizmetleri ile sınırlı yapmanın üstelikte o arkadaşlarımızın da 3600 ek gösterge beklentisi yerine 3000 olarak belirlenmesinin doğru bir yaklaşım olmadığı kanaatindeyiz.   Diğer taraftan, aynı kanun kapsamında genç girişimcilere, lise ve üniversiteden yeni mezun olan gençlere yönelik girişimci desteği, sağlık giderlerinin karşılanması ve gelir testinden muaf tutulmalarını önemli birer sosyal devlet yaklaşımı olarak görüyoruz. Aynı şekilde yüksek öğrenime devam eden gençlerden pasaport harcı alınmamasını da gençlere yönelik önemli bir destek olarak görüyoruz.”

İŞ GÜVENCESİ KIRMIZI ÇİZGİMİZDİR

İş Güvencesi hakkında ise Yalçın, "657 değişmez demiyoruz. Elbette değişir. Biz "İş Güvencemize dokundurtmayız" diyoruz. Bizim kırmızı çizgimiz İş Güvencemiz" dedi.  
Güncelleme Tarihi: 11 Ocak 2016, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER