EĞİTİM-İŞ'TEN LAİK EĞİTİM VE EMEĞE SAYGI YÜRÜYÜŞÜ

Eğitim-İş, 17 Aralık’ta Muğla Yatağan'dan başlayacak ve 3 gün sürerek 20 Aralık’ta Ankara Tandoğan meydanında kitlesel basın açıklamasıyla sonlanacak olan “Laik Eğitim ve Emeğe Saygı Yürüyüşü” gerçekleştirecek.

EĞİTİM-İŞ'TEN LAİK EĞİTİM VE EMEĞE SAYGI YÜRÜYÜŞÜ
   Yatağan, Aydın, İzmir, Manisa, Balıkesir, Bursa, Eskişehir, Ankara hattında gerçekleştirilecek olan yürüyüşte, laik, bilimsel, demokratik ve kamusal eğitim, iş güvencesi, özelleştirme, bütçe ile ilgili talepler vurgulanacak.
Eğitim-İş Genel Başkanı Veli Demir’in konuya ilişkin açıklaması şöyle:
“17 Aralık Türk siyasetinin en önemli dönüm noktalarından biridir. Türkiye'de siyasi aktörlerin bir kısmının yolsuzlukla nasıl içli dışlı olduğunu gözler önüne seren olayların yaşanmasının üstünden henüz bir yıl geçmiştir. Eğitim-İş bir yıl önce söylediğini bugün tekrar etmektedir: ‘Yolsuzluğunuz, Yoksulluğumuzdur!’
Siyasal iktidarın arsa spekülasyonlarına dahil olduğu, devlet bankası aracılığıyla altın kaçakçılığına karıştığı ve birinci dereceden akrabalık ilişkilerini kullanarak vakıflar yoluyla rüşvet aldığı bir dönemden geçilmiş, baskı ve cambazlıklarla yaşananların üstü örtülmek istenmiştir. Dört gün sürecek olan yürüyüşümüz unutturulmak istenen bu kara günü tekrar hatırlatmak amacıyla 17 Aralık’ta başlayacaktır.
Enerji santralinin özelleştirilmesine karşı çıkan, ‘direnmek kazanmaktır’ şiarı ile 447 gün direnen işçilerimizle dayanışmak ve ‘özelleştirmeler vatana ihanettir’ diyen anlayışa sahip çıkmak için yürüyüşümüze Yatağan’dan başlayacağız.
Cumhuriyetin birikimleri, ülkenin en önemli kaynakları, madenler, ormanlarımız, derelerimiz, kar dürtüsüyle hareket eden kapitalist bir ihtirasın ellerine bırakıldı. Yatağan ve Milas’ta bulunan termik santral ve linyit işletmeleri özelleştirildi. Buralarda binlerce enerji ve maden işçisi çalışıyor. Bu özelleştirmelere karşı işçilerimiz direniyor. Çünkü işçiler özelleştirmenin düşük ücret ve iş güvenliğinden yoksun çalışma olduğunu biliyorlar. Çünkü onlar özelleştirmenin Soma katliamı ve Ermenek faciası olduğunu biliyorlar. Sınıf dayanışmasının gereği olarak Eğitim-İş Yatağan’da özelleştirmeye direnen işçilerin yanında olacaktır.
Yatağan’dan Aydın’a, Aydın’dan İzmir’e, İzmir’den Manisa’ya ve oradan da Soma’ya ulaşacak olan yürüyüşümüzde yine siyasal iktidarın neo liberal uygulamalar ile katledilmesine göz yumduğu emekçilerin hatıraları canlı tutulacak ve iş güvenliğinin ne kadar önemli olduğuna dikkat çekilecektir. Soma katliamı Türkiye işçi sınıfının tarihindeki en önemli dönemeçlerden biridir. Asla unutulmayacaktır!
AKP iktidarında Türkiye’de iş kazalarına bağlı işçi ölümlerinin artması, Soma ve Ermenek’te yaşananlar bir tesadüf değildir. Özelleştirmeler yoluyla işçilerin yedeklendiği, işsiz yığınlar yoluyla çalışanların tehdit edildiği bir dönemden geçiyoruz. Emekçiler asgari ücretle çalışmaya mahkum ediliyorlar, işçiler taşeronlaştırılıyor. İş güvenliği ve kadro güvencesi yok ediliyor.
AKP iktidarı emekçilerin çalışma koşullarında yoğun tahribatlar yaratırken diğer taraftan da eğitim sistemimizin laik, bilimsel ve kamusal olma özelliğini ortadan kaldırmaktadır.
Bütün bu tahribatlara karşı sendikamız emek mücadelesini Cumhuriyete sahip çıkma mücadelesiyle birleştirerek yürütmekte kararlıdır.
Eğitim sistemini kendi siyasal amaçları için düzenleyen AKP, imam hatip okulları aracılığı ile kendisine oy ve seçmen devşireceği bir yapıyı oluşturuyor.  Öte yandan eğitim sisteminin tamamına etki eden ve son derece beceriksiz kadrolar eliyle eğitim bürokrasisini eline geçiren siyasal iktidar, iş bilmez yöneticiler vasıtasıyla okulları bir kargaşa ortamının içine sürüklüyor. Öğrencilerin dini inancına göre ayrışmasına neden olan yasal düzenlemeler yoluyla toplumsal barışı bozmayı amaçlayan politikalar dayatılmakta ve eğitim birliği açıkça zedelenmektedir. AKP, yandaş sendikası ve yapay yandaş sivil kuruluşlar aracılığıyla şimdi de karma eğitime yönelik tehditler savurmakta amacına ulaşmak için sinsice çalışmaktadır.
Eğitimin temel sorunlarına çözüm üretmek yerine "dindar nesil" yetiştirme amacına hizmet eden 19. Milli Eğitim Şurası,  4+4+4 dayatmasını bile gölgede bırakacak kararlarıyla, siyasi iktidarın eğitimi dini söylem ve kurallara göre şekillendirme uygulamalarının artarak devam edeceğini göstermiştir.
Eğitim emekçilerinin çalışma koşulları ve ekonomik durumları da her geçen gün gerilemekte, alım gücü düşmekte ve iş güvenceleri tehdit edilmektedir. Rotasyon adı altında öğretmenlerin yaşam ve çalışma koşulları tehdit edilmekte, insanlık dışı uygulamalara kapı aralanmaktadır. Tüm bunların yanında özellikle öğretmenlerin saygınlığı devletin en üst kademesinde bulunanlar eliyle zedelenmekte, öğretmenlere karşı anne-babalar kışkırtılmaktadır.
Eğitim sistemi içindeki özelleştirmeye, özel okullarda okuyan öğrenciler için teşvikler verilmesine son verilmelidir. Eğitim kamusal bir hizmettir ve devlet eliyle herkese eşit olarak verilmelidir. Bu ülkenin çocuklarını birbirinden ayıran hiçbir ayrıcalık yoktur ve bu ayrıcalıkları doğuran toplumsal çarpıklıklar ancak eşit ve özgür bir eğitimle ortadan kaldırılabilir.
Eğitim sistemi, hurafelere göre değil, bilimsel gerçeklere göre düzenlenmeli ve gerçekleştirilmelidir. Kendi dini inancını dayatan bir eğitim yerine toplumsal ve yaşamsal gerçekleri kavrayan çağdaş ve bilimsel bir eğitim sistemi uygulanmalıdır.
Eğitim-İş olarak eğitimin laik-bilimsel ve parasız özelliğinin ortadan kaldırılmasına ve ülkemizin özelleştirmeler yoluyla yağmalanmasına karşı yılmadan mücadelemizi sürdüreceğiz.
Bu taleplerle ülkemizdeki bütün emekçi ve cumhuriyetçileri 20 Aralık 2014 Cumartesi günü saat 10.00’da yürüyüşümüzün son durağı Ankara Tandoğan meydanında gerçekleştirileceğimiz kitlesel basın açıklamasına davet ediyoruz. Emeğimizi sömürtmeyecek, emekçilerin ölümünü izlemeyeceğiz. Cumhuriyeti yıkmak isteyenler karşılarında yıkılmaz bir kale olarak eğitim emekçilerini bulacaktır.”

Güncelleme Tarihi: 16 Aralık 2014, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER