EĞİTİMCİLERDEN DERSHANE YASA TASARISINA TEPKİ

Türk Eğitim-Sen şubeleri,hükümetin TBMM ne sevkettiği ve kamuoyunda "MEB Yasa tasarısı olarak bilinen" tasarı hakkında ülke çapında basın açıklaması ve protestolarını sürdürdüler...

EĞİTİMCİLERDEN DERSHANE YASA TASARISINA TEPKİ
Hükümetin TBMM’ye sevk ettiği ve kamuoyunda “MEB Yasa Tasarısı” diye bilinen, Milli Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı PİMİ ÇEKİLMİŞ BOMBA’ dır. Emniyet ve yargıdan sonra milli eğitime de el atan iktidar, çatlak ses çıkmaması için her türlü gayreti göstermektedir. Paydaşlarla hiçbir istişare yapılmadan, ‘ben yaptım, oldu’ anlayışıyla hazırlanan, siyasallaşmanın önünü açan, kadrolaşmayı eğitimin her hücresine yerleştiren ve tam bir ucube olan bu yasa tasarısı önümüzdeki günlerde eğitim hayatımızı yangın yerine çevirecektir.
            Hükümet-cemaat kavgasına eğitimi de alet eden zihniyet,     söz konusu yasa tasarısında; hem eğitimimizi temellerinden sarsacak hem de öğretmenlerimizi, okul yöneticilerimizi mağdur edecek düzenlemeler yapmaktadır.
            Bu yasa tasarısında en tehlikeli hususlardan birisi 4 yıl ve üzeri sürelerle okul müdürü, müdür başyardımcısı ve müdür yardımcısı olanların, bu görevlerinin sona erecek olmasıdır. Bundan sonra okul yöneticileri İl Milli Eğitim Müdürü ve Vali oluru ile okul müdürü, müdür başyardımcısı ve müdür yardımcısı olacaktır. Kanunun yayınlanmasıyla birlikte mevcut okul yöneticilerinden 4 yılını dolduranların görevleri sona erdirilecek; bu kişiler öğretmenliğe dönecek ya da tekrar görevlendirilirlerse görevlerine devam edeceklerdir. Okul yöneticilerinin bir 4 yıl daha bu görevlerine devam etmelerine ise İl Milli Eğitim Müdürü ve Vali karar verecektir.
            Özellikle son yıllarda İl Milli Eğitim Müdürlerinin ve Valilerin hükümetten bağımsız hareket edemedikleri dikkate alındığında, kimlerin okul yöneticiliğine devam edeceğine karar verecek olan aslında hükümetin kendisidir.           
            Anlaşılan kendi kadrolarını oluşturmak için okul müdürlerine sözlü sınav getirmek yeterli olmadı ki, Hükümet bu kez de hiçbir kıstas getirmeden istediği kişileri doğrudan okul müdürü, müdür başyardımcısı ve müdür yardımcısı olarak atamayı arzulamaktadır. Zira MEB’in yakın zamanda yaptığı fişlemeler düşünüldüğünde; kimlerin yandaş, sırdaş olduğu iktidar için üç bilinmeyenli denklem değildir.
            Hükümet, eski kadroları tasfiye etmenin yolunu 4 yılı sona erenleri görevlerinden almakla bulmuştur. KısacasıAKP İKTİDARI KENDİ DEVLETİNİ KURACAK, yandaşlarını, torpilli olanları, emir kullarını okul yöneticisi yapacak; diğerlerini ise safdışı edecektir. AKP tıpkı emniyet ve yargıda olduğu gibi, eğitimde de kendi adamlarını kilit noktalara getirme hevesindedir. Eğitimde liyakatli, becerikli, ehil okul yöneticileri, yerini iktidarın her emrini yerine getiren beceriksiz, bilgisiz, ehliyetsiz kişilere bırakabilmektedir. Üstelik bu durum 110 bin civarındaki okul yöneticisini etkileyecektir.
            Şimdi buradan soruyoruz:
            Siz kimsiniz ki, 110 bin okul yöneticisinin sosyal statüsünü ve dişiyle, tırnağı ile hak ettiği bu makamları bir kalemde elinden alıyorsunuz?
            Siz kimsiniz ki, milli eğitimde YANDAŞ İMPARATORLUĞU kurmaya yelteniyorsunuz?
            Bu iktidar, yanlışlarını yüzüne vuran, her dediğini kabul etmeyen, sorgulayan, biat etmeyen kişilere tahammül edememektedir.         
             Bu tasarıda kabul edemeyeceğimiz hususlardan birisi de, aday öğretmenlerin stajyerliklerinin kaldırılması süreci ile ilgilidir. Tasarıya göre öğretmen olanlar, en az bir yıl çalışmalarının ardından adaylık döneminde herhangi bir disiplin cezası almamış ve performans değerlendirmesine göre başarılı olmuşlarsa, yazılı ya da sözlü sınava girmeye hak kazanacaktır. Performans değerlendirmesinin kriterleri ise belli değildir. Öğretmenlerin performansını kim, neye göre değerlendirecektir?
                        Çok açıktır ki AKP; İDEOLOJİSİNE, SİYASİ GÖRÜŞÜNEUYGUN OLAN, YAPTIKLARI HER ŞEYİ ALKIŞLAYAN ÖĞRETMENLERİ MEB’E YERLEŞTİRECEK VE İKTİDARA BİAT EDEN ÖĞRETMEN ORDUSU EĞİTİM CAMİASINDA VÜCUT BULACAKTIR. AKP İKTİDARI ÖĞRETMEN ATAMALARINDA MASA BAŞI İLİŞKİLERİ, İDEOLOJİK GÖRÜŞÜ, SİYASİ YANDAŞLIĞI MEB’İN TÜM KADEMELERİNE YERLEŞTİRMEKTE KARARLIDIR. İKTİDAR, ÖĞRETMENLERİN İŞ GÜVENCESİNİ BU ŞEKİLDE ELLERİNDEN ALMAK İSTEMEKTEDİR.
            Tasarıda yine sendikamız tarafından asla kabul görmeyecek hususlardan bir diğeri, 6 yılını dolduran dershane öğretmenlerinin KPSS’ ye girmeden, sözlü sınavla Milli Eğitim Bakanlığı kadrosuna alınmasıdır. Bu durum, ataması yapılmayan 350 bin öğretmenimize büyük bir haksızlıktır.
            Öğretmenler yıllarca emek vererek, alın teri dökerek KPSS’ ye hazırlanmaktadır. Ataması yapılmayan öğretmenlerimiz ellerinde diplomalarıyla işsiz gezmekte, kahvehane köşelerinde gençliklerini çürütmekte ya da ataması yapılmadığı için bunalıma girerek, canına kıymaktadır. Tüm bu yaşananlar Türkiye’nin acı bir gerçeği iken, dershane öğretmenlerinin KPSS’ ye girmeden sadece sözlü sınavla MEB kadrosuna alınması asla kabul edilemez. BUNUN ADI ‘HAK YEMEK’TİR. Adında adalet olan bir iktidarın böylesine adaletsiz uygulamalara imza atması eşi benzeri görülmemiş bir durumdur.             Üstelik sözlü sınavda kimlerin başarılı olacağı şimdiden bellidir. İktidar ‘beğendiğini’ MEB kadrosuna alacak, beğenmediğinin yüzüne kapıyı kapatacaktır. Yani MEB’e kadrolu öğretmen olarak alınmanın kuralı ‘yandaşlık’ olacaktır.
           
            Dershanelerin kapatılması ile ilgili de net olarak şunu söyleyebiliriz ki; eğitimimiz ve öğrencilerimiz ne yazık ki Hükümetin inadına kurban edilmektedir. Dershanelerin kağıt üzerinde kapatılması demek, fiili olarak kapatılacağı anlamına gelmemektedir. Sınav ve yarış olduğu müddetçe dershaneler bu kez illegal olarak faaliyetlerine devam edecektir. Ayrıca dershanelerin özel okullara dönüştürülmesi ile ilgili ciddi sıkıntılar da olacaktır. Şu anda bile özel okulların doluluk oranı yüzde 40’dır. Hükümet, özel okullara öğrenci akışı sağlanması için teşvik verecektir. Ancak bugün özel okul ücretlerinin en az 10 bin TL olduğu düşünüldüğünde, hükümetin yapacağı destek kime, ne fayda sağlayacaktır? Asgari ücretli, memur, esnaf, çiftçi yine çocuğunu özel okula gönderemeyecek, dolayısıyla Hükümetin desteği sadece maddi durumu iyi olan ailelerin çocuklarına fayda sağlayacaktır. Üstelik devletin bu kadar çok parası var ise; neden kendi okullarının ihtiyaçlarını karşılamak için bunu kullanmamaktadır? Camı, masası, sandalyesi kırık, boyası, badanası yapılmayan okullarımız vardır. Spor salonu, laboratuvarı, bilgisayarı olmayan okullarımız vardır. Hizmetli personeli olmayan okullarımız vardır. Devlet neden kendi okullarına üvey evlat muamelesi yapmaktadır?  
                        Dolayısıyla buradan iktidarı ve MEB’i bir kez daha uyarıyoruz: YANDAŞLIK KOKAN, MEB’İ SİYASALLAŞTIRAN, TEK ADAM DÖNEMİ BAŞLATAN, KENDİNDEN OLMAYANA HAYAT HAKKI TANIMAYAN, YANLIŞLIKLARA ‘DUR’ DİYENLERİN KAFASINA TOKMAKLA VURAN, İKTİDARIN HER SÖYLEDİĞİNİ EMİR TELAKKİ EDENLERİ MAKAMLARA GETİREBİLECEK BU YASA TASLAĞI DERHAL GERİ ÇEKİLMELİDİR.
            EĞİTİMİ KAOSA SÜRÜKLEYECEK VE BÜYÜK DEPREMLERE YOL AÇACAK OLAN BU TASARI ASLA KABUL EDİLEMEZ.
            BU TASARI GERİ ÇEKİLMEDİĞİ MÜDDETÇE MİLLİ EĞİTİM BAKANI NABİ AVCI İLE MEB MÜSTEŞARI YUSUF TEKİN’İ SICAK MAKAM KOLTUKLARINDA RAHAT OTURTMAYACAĞIZ. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
 
 
                                                                                                   Muzaffer DOĞAN
Türk Eğitim-Sen
Tekirdağ Şube Başkanı
Güncelleme Tarihi: 20 Şubat 2014, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER