GREV YAPAN ÖĞRETMEN CEZA ALIR MI ?

GREV YAPAN ÖĞRETMEN CEZA ALIR MI ?
Grev hakkı; demokratik toplum örgütlerinin vazgeçilmezi, olmazsa olmazıdır. Grev yapmayan sendika, tepki göstermeyen sivil toplum örgütü düşünülemez. Sivil toplum örgütlerinin yenileşme, ilerleme, hayatımıza farklılıklar sunma, eleştirme, değiştirme gibi işlev ve görevleri olsa da toplumsal örgütlerin kuruluş amacı her şeyden önce işverene karşı olmaktır. Hal böyle olunca sendikalar, maddenin doğasına aykırı hareket etmiyorlarsa, iş bırakma eylemi yapabilmelidir; yapmalıdırlar.
 
Grev, işverene gücünü göstermek değil aksine kendi geleceğine ve kendi onuruna sahip çıkmaktır. Hiçbir sendika, grevi kendine amaç edinmez çünkü işveren, taleplere kulak vermek zorundadır. Ancak grev bazen kaçınılmaz son olabilmektedir. Yaşadığımız süreç o kadar çok grev yapmayı gerektiriyor ki bazı sendikalar refleksif hareket edemeyebiliyorlar. Hoş görüyorum, neticede ’’Herkes sendikacılığı dört dörtlük bilecek!’’ diye bir şart yok.
 
İlk önce öğretmenlerin yasal dayanağı olan 657 sayılı DMK grevle ilgili ne diyor ona bakalım: ‘‘Grev Yasağı’’ başlıklı 27. maddede ‘‘Devlet memurlarının greve karar vermeleri, grev tertiplemeleri, ilan etmeleri, bu yolda propaganda yapmaları yasaktır. Devlet memurları, herhangi bir greve, grev teşebbüsüne katılamaz, grevi destekleyemez, teşvik edemezler.’’ hükmü yer almaktadır. Ama burada sendikal bir grevden bahsetmiyor, yoruma açık bir cümle, dolayısıyla sendika genel merkezlerinin aldığı grev kararının suç olduğuna dair bir tanımlama bulunmamaktadır.
 
1982 Anayasası’ nın 54. maddesinde ‘‘Toplu İş Sözleşmesi’ nin yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması halinde işçiler grev hakkına sahiptir.’’ denilerek işçilere grev hakkı sadece toplu görüşme esnasında verilmiştir. 1982 Anayasası’ nda memurlara grev hakkı tanınmamıştır. Aynı anayasanın 10. maddesinde ise herkesin kanun önünde eşit olduğu vurgulansa da 44 madde sonra işçi-memur ayrımı yapılıyor.
 
Yasalarımızda görüldüğü gibi öğretmenlere doğrudan verilmiş grev hakkı bulunmamaktadır ancak anayasamız sadece TBMM’ den çıkan kanunlardan oluşmuyor. Anayasamızın 90. maddesinde ‘‘Usûlüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası Antlaşmalar, kanun hükmündedir. Bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesi’ ne başvurulamaz.’’ denilmektedir. Dolayısıyla uluslararası antlaşmalar da anayasamızın bir parçasıdır.
 
Ülkemizin 1993’ te imza attığı ve anayasanın 90. maddesine göre iç hukukumuzun bir kanunu haline gelen ‘‘Sendika Özgürlüğüne ve Örgütlenme Hakkının Korunmasına İlişkin 87 Sayılı Sözleşmesi’’ gereğince grev hakkımız garanti altına alınmıştır. (Yine ILO’ nun 98 Sayılı Sözleşmesi’ nde çalışana/işçiye grev hakkı tanınmaktadır.)
 
Türkiye, ILO’ ya 1932’ de üye olmuştur. Üyeliğimizin 25. yılında kabul edilen ‘‘ILO Üyesi Ülkelerde Sendika Karşıtı Yasaların Yürürlükten Kaldırılması’’ doğrultusunda sendikaların çalışma alanlarından olan grev de böylelikle yasal zemine oturmuş olmakta, bu karardan 8 sene sonra ülkemizde çıkartılan 657 sayılı DMK’ de yer alan grev yasaklarının bir hükmü bulunmamaktadır.
 
1996’ da ILO Örgütlenme Özgürlüğü Komitesi grev yapılabilecek 25 iş kolu arasında eğitimi de saymıştır.
 
MEB Hukuk Müşavirliği’ nin grevle ilgili görüş alınan 17848 sayılı yazısında mahkeme kararlarına atıfta bulunularak grevin işe kasıtlı gelmeme değil sendikal eyleme katılma amaçlı olduğu vurgulanıp soruşturmalara gereksiz yere konu edilmemesinin uygun olduğu vurgulanmıştır.
 
Grev sadece ILO’ yla çalışana tanınan bir hak değildir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de greve dair 27.03.2007 ve 17.07.2008’ de Türkiye aleyhinde verdiği kararla grevin yasal hak olduğu belirleyip Türkiye’ yi müşteki grevci memurlara tazminat ödemeye mahkûm etmiştir.
 
Grev yalnızca okula gitmemek değil aynı zamanda yürüyüş yapmak demektir. Yasalarımızda yürüyüş yapma hakkı bulunmaktadır. 1982 Anayasası’ nın 34. maddesi ile 2911 sayılı kanunun 3. maddesinde ‘‘Herkes önceden izin almadan toplantı, gösteri yürüyüşü yapma hakkına sahiptir.’’ diyerek greve yasal dayanak oluşturabilecek bir noktaya ışık tutmaktadır.
 
Tüm bunlara rağmen bazen grev sonrasında kendisine disiplin cezası verilen öğretmen arkadaşlarımız olabilmektedir. Ancak unutulmamalıdır ki grev, yasal hak olmakla birlikte grev hakkına ilişkin başbakanlık genelgesi, İdare Mahkeme ve Danıştay kararları, kanunlar bulunmaktadır. AİHM’ ye kadar İdare Mahkemeler ve Danıştay’ a açılan grev davalarında yüksek ve yerel mahkemeler grev mağduru çalışanların aleyhinde karar vermemiştir. Dolayısıyla grevden öğretmenlerin disiplin cezası almaları mümkün değildir. Buna yeltenen idareciler ise ancak, havanda su döverler!
 
Şimdiye kadar sendikamın aldığı tüm grev kararlarına uyarak iş bırakma eylemine katılmam herhangi bir soruşturmaya konu olmadı, bundan sonra da olmayacaktır. Çünkü grev, evrensel haktır. Sadece eğitimde değil diğer iş kollarında da çalışan arkadaşlarımız grev konusunda gerekli duyarlılığı göstermelidirler. Sakın ola yandaş sayfa ve sitelerde yer alan grev aleyhtarı söylem ve yazılara itibar etmeyin! Bir elin nesi var, iki elin sesi var.
 
Görüldüğü gibi değerli öğretmen arkadaşlarım, grev; iş bırakma eylemidir. Tıpkı sendikal anlamda yapılan yürüyüşler, basın açıklamaları gibi sendikal bir eylemdir ve grev yapmaktan, iş bırakmaktan korkmayın! Bırakın, gücünüzden korkanlar korksun!
 
 
Yücel ÖNDER
Türk Eğitim-Sen
Esenler İlçe Başkanı
Güncelleme Tarihi: 11 Eylül 2014, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER