GÜN YETİMLERİ SEVİNDİRME GÜNÜDÜR…!

DÜNYA YETİM GÜNÜ MÜNASEBETİYLE MEMUR-SEN ANKARA İL BAŞKANI MUSTAFA KIR’IN YAPTIĞI YAZILI BASIN AÇIKLAMASI

GÜN YETİMLERİ SEVİNDİRME GÜNÜDÜR…!
Her ramazan ayının 15. Günü “Dünya Yetimler Günü”  olarak anılmaktadır.  Bilindiği üzere çok küçük yaşta babasız kalan çocuğa yetim, anasız kalan çocuğa ise öksüz denir.  İnsanlar için de ilgiye,  alâkaya,  sevgiye, sosyal güvenceye ve yardıma en çok muhtaç olanlar yetim ve öksüz çocuklardır. Yetimler gününü kutlamak, oyun ve eğlence ile değil, onları himaye etmek, ellerinden tutmak, ihtiyaçlarını gidermek,mallarını korumak, haklarını gözetmek, tahsil ve terbiyeleri ile ilgilenmekle mümkün olur. Öksüzleri ve yetimleri korumak Allahın müminlere emaneti, Peygamberin sünneti, Ashabın da âdeti, onları yalnızlığa terk etmek ise emanete ihanettir.
            Yeryüzünün farklı bölgelerinde savaş, işgal, doğal afet, iç çatışma, yoksulluk, ölümcül hastalık gibi olumsuz vakalardan dolayı anne veya babasını kaybeden ihtiyaç sahibi yetim ve öksüz çocukların sayısı gün geçtikçe korkunç rakamlara ulaşmaktadır.
              Dünya'da çeşitli sebeplerle her gün iki saniyede bir çocuk, anne veya babasını kaybederek yetim kalmakta bu sayı yılda 3,5 milyona kadar ulaşmaktadır. UNİCEF'in "Dünya Çocuklarının Durumu Raporu" nda 7 milyarı aşan dünya nüfusunun 2,2 milyarının çocuklardan oluştuğu ve bu çocuk nüfusun ise 143 ila 210 milyonunun anne veya babasını kaybeden yetim çocuklar olduğu bilgisi yer almıştır.
            Ancak, UNİCEF tarafından sağlıklı veriye ulaşılamadığı gerekçesiyle aralarında yüksek yetim nüfusu barındıran Afganistan,  Pakistan, Irak, Filistin, Sudan,  Bangladeş, Etiyopya, Endonezya, Nijerya, Hindistan, Çin, Doğu Türkistan ve Suriye, Filistin gibi çok sayıda ülkelerin yetimleri bu rakama dâhil edilmediği de            ifade edilmiştir.
            Bu rakamlar da hesaba katıldığında dünya yetim çocuk sayısının 300 ile 400 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir. Anne veya babasını kaybeden öksüz ve yetim çocuklara ilaveten anne veya babası hayatta olmasına rağmen desteğe ihtiyaç duyan çocuklar da bu hesabın dışında tutulmuştur.
            Yetimlere Sahip Çıkmak İhtiyari Değil Mecburidir.
            Şu iyi bilinmelidir ki, yetim ve kimsesiz çocuklar her zaman suiistimale açık savunmasız bireyleridir. İnsan kaçakçılığı,istek dışı evlilik,kadın ticareti, çocuk askerliği, çocuk işçiliği,organ mafyası, fuhuş sektörü, dilenci şebekeleri, misyoner örgütler, madde bağımlılığı örgütleri ile  çeşitli suç örgütleri, korumasız çocukların karşı karşıya kaldığı en korkunç tehditlerden sadece  bazılarıdır.
            Her çocuk doğuştan itibaren başta yaşama hakkı olmak üzere, eğitim ve sağlık desteği, beslenme ve barınma, fiziksel ve psikolojik sömürüye karşı korunma, sosyal hizmetlere erişim gibi temel haklara sahiptir.  Buna rağmen, ne yazık ki, uluslararası toplum, yetim ve kimsesiz çocukları istismara karşı koruma ve temel haklarını garanti altına alma noktasında sorumluluğunu yerine getirmede aciz kalmıştır.  
            Uluslararası toplum yetim çocukların haklarını korumada sorumsuz davranıyor. Annesini ve babasını kaybederek hem yetim hem de öksüz kalan ve her zaman sofrasına bir yetim çocuk bulundurmayı alışkanlık haline getiren bir peygamberin ümmeti olarak yetimlere sahip çıkmak ihtiyari değil mecburi sorumluluğudur.                 
                          Yetim ve Öksüz Bir Peygamberin Ümmetiyiz.
            Peygamberimizin evinde hiç yetim eksik olmamıştır.  Hz. Hatice ile evlendiğinde,  Hatice validemizin ölen kocasından Hint isminde ki erkek yetim çocuğuna kendi öz çocuğu gibi bakmış ve Onu yetiştirmiştir.
             Hem babadan  yetim, hem de anadan  öksüz olan ve yetimliğin ve öksüzlüğün ne demek olduğunu bizzat yaşayarak  öğrenen  peygamberimiz  savaşlar sonunda şehit düşen Sahabelerin yetim çocuklarının ihtiyaçlarını gidermiş ilgisini ve sevgisini hiç bir zaman onların üzerinden eksik etmemiştir. Bazılarını da bizzat kendi himayesine almıştır.
            Yetimlerin haklarını korumak ve gözetmek, aynı zamanda Sevgili Peygamberimize karşı bir borçtur. Peygamber Efendimiz bir hadisinde ; "Yetim işlerine bakan onları koruyup gözeten kimse , ister yetimin akrabasından olsun, ister yabancılardan olsun, benimle o kimse  Cennette (orta parmağı ile şahadet parmağını biraz açarak)  şu iki parmak gibi bulunacağız","Ben iki zayıfın; yetim ile kadının hakkına tecavüz etmeyi yasaklıyorum!, Yetimi ağlatmaktan sakının Şu iki zayıf hakkında Allahtan korkun  dul kadın ve yetim çocuk" buyurmuştur.
            Ashabı kiram da yetimleri gözetip, onları yedirip, içirmeyi maddi ve manevi yardımlarda bulunmayı kendilerine vazife edinmişlerdir. Hazret-i Ömer'in oğlu, sofrasında bir yetim bulundurmadan yemek yememiş, yolculukta bile, bir yetim bulup, öyle yemek sofrasına oturmayı adet haline getirmiştir.
            Yetimin Başını Okşamak Bile İbadettir.
 Yetimin kalbi hassastır. Gözü yaşlıdır. Boynu büküktür. Yetimin sadece başını okşamak bile çok büyük bir sevap ve Cennet müjdesidir. Çünkü Efendimiz: "Kim sırf Allah rızası için şefkatle yetimin başını okşarsa, elinin değdiği saçlar sayısınca ecir ve sevap kazanır.”  Buyurmuştur.
                       
Yetimin hakkını koruyup gözetmeyi Cenab-ı Allah bizzat üstüne almıştır. Birçok şehirlerin batmasına, sarayların ve köşklerin yıkılmasına yetimlerin ahı sebep olmuştur.  Bu sebeple yetime haksızlık etmekten, yetim malı yemekten şiddetle kaçınılmalıdır.                      
            Yetim çocuklara bakmak, ihtiyaçlarını karşılamak, bakım ve eğitimleri ile meşgul olmak insanın şahsiyeti ve karakteri ve ahlâkı üzerinde de büyük etki yapmaktadır.
                         Peygamberimiz Allah'u Teâlâ yetim bulundurulan ve ona iyilik edilen evi sever. Yetime yakın ol, Ona acı, başını okşa, beraber yemek ye. Böyle yapanın kalbi yumuşar ve ihtiyaçları karşılanır. Yetimlerin fakirlerin geçimini üstüne alan, Allah yolunda ki bir mücahit gibi veya gündüzünü oruçla gecesini namazla geçiren kimsenin sevabına kavuşur”.  Buyurmuştur.
                        Savaşlar Yetim Nüfusu Arttıran En Büyük Etkendir.
                        Bilindiği üzere Irakta işgal güçlerinin yaptığı katliam ve iç çatışmalarda öldürülen bir milyondan fazla Irak'lının geride 5 milyon yetimi kalmıştır.  Yine yarım asrı aşan bir süreden beri  İsrail saldırılarına maruz kalan  Gazze'de Filistin'de, Hala Esed zulmü ile boğuşan Suriye'de Çin zulmü altında inleyen Doğu Türkistan’da, bunun dışında  Hindistan, Afganistan, Pakistan, Çeçenistan,  Arakan, Mali, Somali, Endenozya, Nijerya  ve Güney Afrika gibi ülkelerde açlık, kıtlık, doğal afet savaş işgal ve şiddet sebebiyle milyonlarca çocuk  annesiz babasız bizlerin himmetine muhtaçtır.
                        Yetimler, Çocuk Tacirlerinin İnsafına Terk Edilmemelidir.
                         Bu gün Hıristiyan misyoner cemaatlerinin himayesinde 4 milyondan fazla yetim ve kimsesiz çocuğun bulunduğu ifade edilmektedir. Bu çocuklar Müslüman olarak doğdukları halde ne yazık ki bizlerin ilgisizliği sebebiyle misyonerlerin ellerinde Hıristiyanlaştırılmaktadır. Yine on binlerce çocuk anasını babasını kaybetmiş ilgisizlik sebebiyle organ mafyasının, kadın kız tacirlerinin hedef tahtası haline gelmiş ya da hayatın acımasız şartlarına terkedilmiştir.
                        Cenabı Hak hepimizi ülkelerimiz farklı olsa da bu çocuklarla imtihana tabi tutmaktadır. Bizler çocuklarımızın torunlarımızın yemediğinden şikayet ederken,  ne yazık ki ülkemizde ve diğer ülkelerde yetimlerin ağızlarına yemek tutacak ne anne ve babaları ne de ağızlarına götürecek lokmaları vardır.
                        Özellikle İslam coğrafyasında durmak bilmeyen savaş, işgal, şiddet, açlık ve kıtlık sebebiyle var olan yetim sayısının  sürekli ivme kazandığı günümüzde içinde bulunduğumuz  rahmet, bereket ayının atmosferini de dikkate alarak yetimlere sahip çıkarak onların yüzlerini güldürelim. Çünkü yetimin yüzü gülünce dünyanın yüzü güler.  02.07.2015
 
Mustafa Kır
Memur-Sen Ankara İl Başkanı
 
Güncelleme Tarihi: 02 Temmuz 2015, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER