HAK GASPI KONUSUNDA MAHARETLİLER

TES GENEL BAŞKANI KONCUK: “HAK GASPI KONUSUNDA MAHARETLİLER, AMA HAK VERMEK KONUSUNDA ÇOK ZAYIFLAR” DEDİ.

HAK GASPI KONUSUNDA MAHARETLİLER
Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, 19 Mart 2014 tarihinde Iğdır Şubesinin istişare toplantısına katıldı. Toplantıda Türk Yerel Hizmet-Sen Genel Başkanı İlhan Koyuncu, MHP Genel Sekreter Yardımcısı Abbas Bozyel, Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Talip Geylan, Genel Eğitim ve Sosyal İşler Sekreteri Cengiz Kocakaplan, Türkiye Kamu-Sen’e bağlı sendikaların Iğdır Şube Başkanları, il temsilcileri, Iğdır Merkez Belediye Başkan Adayı Gündüz Güneş ve üyelerimiz katıldı.

Siz Güneydoğuyu PKK’ya teslim ederseniz, vergi toplamalarına, mahkeme kurmalarına izin verirseniz niye şehit haberleri gelsin?

Toplantıda bir konuşma yapan Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, şehitlerimizi saygı ve minnetle yad ederek sözlerine başladı. ‘Güneydoğu’dan şehit haberleri gelmiyor’ şeklindeki söylemlere dikkat çeken Koncuk, “Elbette evlatlarımızın şehit olması bizi sevindirmez. Bizim önceliğimiz insanları yaşatmaktır. ‘Güneydoğudan şehit haberleri gelmiyor’ deniliyor. Şehit haberleri niye gelsin? Siz Güneydoğuyu PKK’ya teslim ederseniz, vergi toplamalarına, mahkeme kurmalarına izin verirseniz niye şehit haberleri gelsin? Terör örgütünün istediklerini vermişsiniz. Özerklik talepleri var, bu talebi de gerçekleştirmeyeceğinizi söylemiyorsunuz. Mücadele etmediğiniz takdirde şehit haberleri gelir mi? Şehit vermeyelim ama Çanakkale’de de böyle düşünseydik, ‘Bu memleketin çocuklarına yazık değil mi? Niye ölsünler? İngilizler, Çanakkale boğazını rahat rahat geçsinler, sonra da bizi yönetsinler’ denilseydi, ne Çanakkale’de ne de milli mücadelede şehit vermezdik.” diye konuştu.

Bu kafayla gidersek, yarın ülkemizin başına bir iş geldiğinde şehit olacak kimseyi bulamayız.
Bu coğrafyanın vatan yapılması için çok bedel ödendiğini belirten Koncuk, “1071’den bu yana Anadolu coğrafyasını vatan yapmak için milyonlarca şehit verdik. Bayrağımız, rengini şehitlerimizin kanından alıyor. Biz bu coğrafyayı dişimizle, tırnağımızla, evlatlarımızı kınalayıp, savaşa göndererek vatan yaptık. Bu vatan milli piyangodan çıkmadı, bu vatanı satın da almadık. Dolayısıyla bu coğrafyayı bağımsız bir şekilde vatan yapmanın bedelleri var, bu bedelleri ödemek gerekiyorsa ödeyeceğiz. Şunu net olarak söyleyebilirim: Bu kafayla gidersek, yarın ülkemizin başına bir iş geldiğinde şehit olacak kimseyi bulamayız” dedi.

Hem bu milletin düşmanları ile kol kola gireceksiniz hem de öğrenci kitaplarından Bayrak şiirini kaldıracaksınız; sonra da seçim meydanlarında Bayrak şiirini okuyacaksınız, reklamlardan Türk bayrağının görüntüsünü kullanacaksınız. Bu nasıl iş?
Koncuk sözlerini şöyle sürdürdü: “Hem bu milletin düşmanları ile kol kola gireceksiniz hem de öğrenci kitaplarından Bayrak şiirini kaldıracaksınız; sonra da seçim meydanlarında Bayrak şiirini okuyacaksınız, reklamlarda Türk bayrağının görüntüsünü kullanacaksınız. Bu nasıl iş? Türkiye Kamu-Sen olarak, ‘Şivan Perverlerle değil, vatanperverlerle yola devam edin’ dedik. Etnik kökeni ne olursa olsun bu coğrafyanın kıymetini bilen, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesin saygıdeğer olduğuna inanıyoruz. Bu ülkenin birliğine, bütünlüğüne saygı duyduğu sürece herkesi bağrımıza basarız.”

İsterse 550 milletvekiliniz olsun, bu size TBMM’de demokrasi anlayışına ters, kazanılmış hakları gasp eden kanunları çıkarma hakkını vermez.
Her geçen gün demokrasiden hızla uzaklaşıldığını söyleyen Genel Başkan İsmail Koncuk, “İleri demokrasi nakaratlarına aldanmayın” dedi. Koncuk sözlerini şöyle sürdürdü: “Gözümüzü açmak durumundayız.17 Aralık operasyonundan sonra çıkan kanunlara bir bakın. İnsan haklarından, demokrasiden tamamen uzak, kazanılmış haklara darbe vuran bir anlayışla kanun çıkarılıyor. Kanunların yapılışları bakımından demokratik olması, o kanunun demokratça yapıldığı anlamına gelmez. İsterse 550 milletvekiliniz olsun, bu size TBMM’de demokrasi anlayışına ters, kazanılmış hakları gasp eden kanunları çıkarma hakkını vermez. Eğer demokrat olduğunuzu söylüyorsanız, bu ülkede yaşayan tüm insanlara saygı duyacaksınız. Dünya görüşüne bakmaksızın tüm insanları kucaklayan anlayışla kanun çıkarırsanız, o zaman demokratça davranmış olursunuz.”

İmzaladığınız uluslararası sözleşmelere saygı duymuyorsanız sadece Türkiye’de değil, dünyada da tartışılır bir yönetim olursunuz; gelişmiş ülkeler nezdinde ayıplı ülke konumuna düşersiniz.
Türkiye’nin Kopenhag kriterlerini imzalamış bir devlet olduğunu hatırlatan Koncuk, Kopenhag kriterlerinin demokrasiye, insan haklarına, hukuk devletine ve yargı bağımsızlığına saygı demek olduğunu kaydetti. Koncuk, “İmzaladığınız uluslararası sözleşmelere saygı duymuyorsanız sadece Türkiye’de değil, dünyada da tartışılır bir yönetim olursunuz; gelişmiş ülkeler nezdinde ayıplı ülke konumuna düşersiniz. Türkiye’de yaşanan tüm bu olayları değerlendirerek, bağımsız bir yargıdan, insan haklarından, hukukun üstünlüğünden bahsetmek mümkün değildir” diye konuştu.

Yıllarca gayret göstererek bir sosyal statü elde etmişsiniz; ne yazık ki bu sosyal statüyü birileri herhangi bir gerekçe ortaya koymadan elinizden alıyor. Böyle bir anlayışa nasıl saygı duyarız?
MEB Yasası ile ilgili önemli açıklamalar da yapan Koncuk, şunları kaydetti: “Cumhurbaşkanı yasayı onayladı. Ne yazık ki kazanılmış haklar mahiyetinde düşünülmüyor. 73 bin okul yöneticisini görevden alan bir kanunu TBMM’de milletvekillerinin çoğunluğu kabul ediyor, Cumhurbaşkanı onaylıyor. Acaba demokratça düşünen bir insanın, başka insanların kazanılmış haklarını elinden alan bir kanuna evet demesi mümkün mü? Yıllarca gayret göstererek bir sosyal statü elde etmişsiniz; ne yazık ki bu sosyal statüyü birileri herhangi bir gerekçe ortaya koymadan elinizden alıyor. Böyle bir anlayışa nasıl saygı duyarız? 10-20 yıl idarecilik yapan insanlar eşine, çocuklarına ne anlatacak? Okul yöneticilerinin etrafındaki insanlar ‘ne suç işledi ki müdürlük yaparken bu görevi elinden alındı’ diye düşünmeyecek mi? Türk Eğitim-Sen olarak MEB Yasasına karşı her türlü mücadeleyi yaptık, bunda sonra da yapacağız.”

Memura, öğretmene, hizmetliye eziyet yapmak için mi iktidarsınız?
MEB Yasasında yer alan stajyerlik düzenlemesini de hatırlatan Koncuk, “Çocuklarımız eğitim fakültelerini bin bir zorlukla kazanıyor. Eğitim fakültesini kazanmak başlı başına bir iştir. Çocuklarımız eğitim fakültelerinden mezun olduktan sonra 350 bin kişinin yarıştığı KPSS’ye giriyor. Ama ‘yetmez’ diyorlar. Yasa ile KPSS’yi kazanan öğretmenler, performans değerlendirmesinde başarılı olacak, daha sonra yazılı ya da sözlü sınava alınacak. Şayet öğretmenler başarı sağlayamaz ise bir yıl daha aynı engellerden geçecek, başarılı olamayan öğretmenlerin bu kez meslekle ilişiği kesilecek. Böyle bir eziyet olabilir mi? Memura, öğretmene, hizmetliye eziyet yapmak için mi iktidarsınız? Milli Eğitim Komisyonuna davetliydim. Komisyonda, böyle bir anlayışın öğretmenleri mesleğinden soğutacağını söyledim; ‘Öğretmenleri ezerek, ürküterek ne yapmaya çalışıyorsunuz?’ diye sordum. Milli Eğitim Bakanlığı’nın misyonu öğretmenleri korkutmak değil, yetiştirmek olmalıdır. Evlatlarımızın böyle bir düzende yaşamasını kim ister?” dedi.


Vali, okul yöneticilerini görevden aldığında okul yöneticilerinin yargıya gitme hakkı dahi yok. Hem öğretmenlerin yargıya gitme hakkını engelleyeceksiniz hem de ileri demokrasinden söz edeceksiniz. Bu nasıl bir ülkedir?
Yasayla 4 yılı doldurmuş olan okul yöneticilerinin görevden alındığını, 13 Haziran tarihinden sonra da görevlendirilip, görevlendirilmeyeceğinin belli olmadığını bildiren Koncuk, “Görevlendirmelerde kıstasın ne olacağı belli değil. Vali, okul yöneticilerini görevden aldığında okul yöneticilerinin yargıya gitme hakkı dahi yok. Hem öğretmenlerin yargıya gitme hakkını engelleyeceksiniz hem de ileri demokrasiden söz edeceksiniz. Bu nasıl bir ülkedir? Ülkemiz bu şekilde huzur bulmaz” dedi.
Koncuk sözlerini şöyle sürdürdü: “Sarı sendika hem yasaya karşı olduğunu söylüyor hem de el altından ‘sendikamıza üye olursanız, sizi okul müdürü yaparız’ diyor. Böyle bir anlayış içinde idareci olmanın da cazibesi kalmadı. Bu şekilde okul yöneticisi olsan ne yazar. Okul müdürü, müdür baş yardımcısı, müdür yardımcısı kendi üstlerine el pençe divan duran, takla atan adam olacak; yanlışlıklara dur diyemeyecek.

Bunlar 11 yıldır seçim meydanlarında darbelerle, askeri vesayetle mücadele edeceklerini söylüyor ama getirdikleri uygulama, 12 Eylül darbesine de, 28 Şubat post modern darbesine de rahmet okutuyor.
Yarın iktidara başka bir siyasi parti geldiğinde, tüm okul idarecileri bu kez o siyasi partinin yandaşları içinden seçilecek. Oysa eğitim siyasallaştırılacak bir alan değildir. Eğitim memleket davasıdır. Topyekun tasfiye çok yanlıştır. Ülkemizde 28 Şubat post modern darbesi, 12 Eylül darbesi yaşandı. Darbe dönemlerinde bile eğitimde bu şekilde tasfiyeler yapılmadı. Bunlar 11 yıldır seçim meydanlarında darbelerle, askeri vesayetle mücadele edeceklerini söylüyor ama getirdikleri uygulama, 12 Eylül darbesine de, 28 Şubat post modern darbesine de rahmet okutuyor.”

Irak’ta Suriye’de yaşananları görüyorsunuz. Allah kimseyi vatansız bırakmasın. Vatan yoksa namus da yok, şeref de yok. Bunu herkes bilmelidir.
Tüm kurum ve kuruluşlarda tasfiyelerin yaşandığını ifade eden Koncuk, “Nereye gidiyoruz?” diye sordu. Koncuk, “Bir insanın iktidarını devam ettirmesi için 90 yıllık Cumhuriyet, demokrasi, insan hakları mücadelemizi feda mı edeceğiz? Kamu çalışanları tüm bu yapılanların farkında olmalı ve milletimize anlatmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde anladığımız anlamda huzurun, hukukun, demokratik anlayışların hakim olmasını ve dünyada da itibarlı hale gelmemizi sağlamak durumundayız. Siz yapmazsanız, bunu yapacak başka meslek grubu yok. Bu, hem Yüce Allah’ın hem de mili değerlerimizin omuzlarımıza yüklediği sorumluluktur. Irak’ta ve Suriye’de yaşananları görüyorsunuz. Allah kimseyi vatansız bırakmasın. Vatan yoksa namus da yok, şeref de yok. Bunu herkes bilmelidir. Bu vatan olmadığı zaman, 10 bin dolar maaş almamızın anlamı kalmıyor. Önce evlatlarımıza bırakacağımız vatan toprağı lazım” dedi.

Şu anda Türkiye’de siyasi güven var’ diyebilecek bir tek insan var mı? Uluslararası camiada da hukukun üstünlüğünü zedelemek, yolsuzluk işlerine bulaşmak noktasında sabıkalı ülke konumundayız. Dolayısıyla ülkemizde siyasi güven de, siyasi istikrar da yok.
Siyasi istikrar söylemine değinen Koncuk, Türkiye’de siyasi istikrarın ve buna bağlı olarak siyasi güvenin olmadığını kaydetti. Koncuk şunları söyledi: “ ‘Siyasi istikrar bozulursa ekonomik istikrar da bozulur’ deniliyordu. Peki şu anda siyasi istikrar var mı? Siyasi istikrarın temeli siyasi güvendir. Sadece millet olarak güven duymanız da yetmez; uluslararası alanda da güven duyulması gerekmektedir. ‘Şu anda Türkiye’de siyasi güven var’ diyebilecek bir tek insan var mı? ‘Türkiye’de yolsuzluk yoktur, ayakkabı kutularından çıkan 4.5 milyon dolar Osmancık’ta yapılacak imam hatip lisesi için harcanacaktır’ diyen saf bir insan var mı? Ne yazık ki yolsuzluk iddialarının üzerine gidilmiyor. Uluslararası camiada hukukun üstünlüğünü zedelemek, yolsuzluk işlerine bulaşmak noktasında sabıkalı ülke konumundayız. Dolayısıyla ülkemizde siyasi güven de, siyasi istikrar da kalmadı. Siyasi istikrarın olmaması nedeniyle dolar ve avro arttı. Türkiye’ye sıcak para girişi kesildi. Türkiye artık yatırımcılar bakımından cazip değil. Türkiye’de siyasi güvensizliğe ve siyasi istikrasızlığa bağlı olarak ekonomik istikrarsızlık var. Türk ekonomisi çok kötü durumdadır. Türkiye’nin cari açığı 65 milyar dolara ulaştı. 2014 yılında cari açık, GSMH’nin yüzde 7.5-8’ine ulaşabilir. Bu da facia demektir. Peki siyasi istikrar kiminle kazanılır? Siyasi istikrar, güven duygusu kaybedilmiş insanlarla sağlanmaz. Dolayısıyla aklı selim davranacağız.”

Kamu çalışanlarının kendilerini satmayacak anlayışları yetkilendirmeleri gerekir.
Kamu çalışanlarının 123 TL’ye pazarlandığını belirten Koncuk, 2014 yılında kamu çalışanlarına enflasyon farkı verilmeyeceğini, ek derslerin, ikramiyelerin, tazminatların ve aile ve çocuk yardımının artırılmadığını söyledi. 2014 yılı itibariyle enflasyonun çift haneli rakamlara çıkmasının sürpriz olmayacağını ifade eden Koncuk, “Yüzde 5.3 olarak ilan edilen enflasyon hedefinin orta noktası yüzde 6.6’ya çıkarıldı. 2014 yılının sonunda çift haneli enflasyon rakamları ile karşılaşacağız. Ortalama devlet memurlarının maaşına yapılan zam yüzde 5.2’dir. 2014 yılının sonunda enflasyon yüzde 15 olursa, 10 puanlık kaybı nasıl karşılayacağız? 2015 yılında verilecek yüzde 3+3 zam da kaybımızı karşılamayacaktır. 730 günümüzü çaldılar. Kamu çalışanlarının kendilerini satmayacak anlayışları yetkilendirmeleri gerekir. Sendikalar, Kanarya Sevenler Derneği değildir” diye konuştu.

Başbakan iş güvencesi konusunda rest çekiyor. Biz de bu resti görüyoruz.
Kamu çalışanlarının iş güvencesinin tehdit altında olduğuna dikkat çeken Koncuk, “17 Aralık operasyonunun ardından bir gazeteci Pakistan gezisinden dönerken Başbakana ‘Emniyet müdürlerini, polisleri neden meslekten atmanız?’ diye sordu. Başbakan da, ‘657 sayılı DMK bu insanları koruyor. Eğer bu kişiler fabrikada çalışsaydı, ihbar ve kıdem tazminatını verirdik, kapının önüne koyardık. Ama aklımız başımıza geldi. En kısa sürede 657 sayılı DMK’yı değiştireceğiz’ dedi. Yani Başbakan, ‘İş güvenceniz önümüzde engel. İstediğimiz kişileri meslekten atamıyoruz. Bu nedenle en kısa zamanda sizi iş güvencesiz hale getireceğiz’ diyor yani rest çekiyor. 450 bin Türkiye Kamu-Sen üyesi adına bu resti görüyoruz. Hodri meydan. El mi yaman bey mi yaman” dedi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik Hükümet adına söz vermesine rağmen, 4/C’lilere hala kadro verilmemiştir. Hükümeti kınıyorum. Söz verip, geriye çekilmek olmaz.
Hak almak konusunda maharetliler ama hak vermek konusunda çok zayıflar.
KPDK Toplantısında alınan kararların uygulanmadığını, verilen sözlerin yerine getirilmediğini ifade eden Genel Başkan Koncuk, “Söz verip, geriye çekilmek olmaz” dedi. Koncuk şunları söyledi: “Türkiye’de 23 bin 4/C’li var. 4/C’liler kıdem ve ihbar tazminatları ödenerek, kapının önüne konulmuş insanlardır. Dolayısıyla 4/C’lilerin yaşadığı dram tüm kamu çalışanlarına örnek olmalıdır. KPDK Toplantısında 4/C’lilerin kadroya alınması konusunda karar almıştık. Ancak 4/C’lilerin kadroya alınması sözü bugün yerine getirilmedi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik Hükümet adına söz vermesine rağmen, 4/C’lilere hala kadro verilmemiştir. Hükümeti kınıyorum. Söz verip, geriye çekilmek olmaz.
KPDK Toplantısında sicil affı konusunda da söz verilmişti, bu söz de yerine getirilmedi. 2005 yılından sonra memurlara bir derece verilmesi konusunda alınan karar da uygulanmadı. Öte yandan şu anki sistemde emeklilik ikramiyesi 30 yıl üzerinden hesaplanmaktadır. Bugün emeklilik yaşı ise 65’dir. Emeklilik yaşını artırıyorsunuz ama emeklilik ikramiyesi hesaplama yöntemini değiştirmiyorsunuz. KPDK Toplantısında bu konu üzerinde anlaşma sağlanmasına rağmen, bu da uygulanmadı. Üniversite mezunu işçiler, kadroya geçmek istiyor. Biz bu konunun da takipçisiyiz. Er ya da geç sonuç alacağız.
Görünen o ki; 73 bin okul idarecisinin görevine son veren kanunu alelacele çıkardılar ama hak vermek konusunda hiç aceleleri yok. Hak gaspı konusunda maharetliler ama hak vermek konusunda çok zayıflar.”

Dostumuzu, düşmanımızı bilmezsek, olayları birtakım saiklerle değerlendirirsek, yanlış kararlar verirsek tüm haklarımızı kaybederiz.
Kamu çalışanlarının haklarını korumak için sağlam sendikal yapıların yanında yer alması gerektiğini kaydeden Koncuk, “Kamu çalışanları sarı sendikalara üye olmaya devam ederse, bindiği dalı kesmiş olur” dedi. Koncuk sözlerini şöyle sürdürdü: “Kamu çalışanlarının bu feraseti ortaya koyacağını düşünüyorum. Şayet bu feraseti ortaya koyamazsak, 2015 yılında yapılacak toplu sözleşmede yine iki yılımızı daha satarlar. Ayrıca eğer bu yaklaşımla devam edilirse, iktidar milletten bir vize daha alırsa tüm kamu çalışanlarının ruhuna Fatiha okuyabiliriz. Çünkü o zaman da kamu çalışanlarının iş güvencesi ortadan kalkar.
Dostumuzu, düşmanımızı bileceğiz. Dostumuzu, düşmanımızı bilmezsek, olayları birtakım saiklerle değerlendirirsek, yanlış kararlar verirsek tüm haklarımızı kaybederiz. Bakınız kamuda taşeron firmalarda çalışanların sayısı 550 bine ulaştı. Taşeron firmalarda çalışanların sayısı belediyeleri dahil ettiğimizde 1 milyon 100 bin, özel sektörü dahil ettiğimizde 2.5 milyona ulaşıyor. Taşeronlaşma sömürü düzenidir. Bu anlayışa nasıl saygı duyacağız?
Şunu söylemek istiyorum; bize karşı hesabı olanlara bizim de bir hesabımız olmalıdır. Bu nedenle aktif çalışarak ve bu tehlikelerin farkında olarak Türkiye Kamu-Sen’in yanında olmanızı istiyorum.”
Genel Başkan İsmail Koncuk ve beraberindeki heyet 19 Mart 2014 tarihinde Iğdır Valisi Davut Haner’i de ziyaret etti; 20 Mart 2014 tarihinde de Iğdır Tuzluca İlçesi İlçe Milli Eğitim Müdürü Ziya Zakir Acar’ı, daha sonra Kurtuluş Ortaokulu’nu ziyaret etti.
www.kamudanhaber.com
Güncelleme Tarihi: 21 Mart 2014, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER