Türkiye hiç alışık olmadığımız ve büyük adaletsizliklerin yaşandığı günlerden geçmektedir. Özellikle Milli Eğitim Bakanlığı’nda MEB Yasası ile birlikte taşlar yerinden oynamıştır. Paralel yapıyı tasfiye etmek uğruna Hükümet öyle bir yasa ihdas etmiş, ardından öyle bir yönetmelik çıkarılmıştır ki, “hukuk devletinde bu da olur mu?” denilmektedir.
Bilindiği gibi MEB Yasasıyla birlikte 4 yılını dolduran okul müdürleri, müdür başyardımcıları, müdür yardımcıları görevden alındı; il milli eğitim müdürleri, ilçe milli eğitim müdürleri, il milli eğitim müdür yardımcıları, MEB’de üst düzey yöneticilerin görevlerine son verildi. Bakanlık Merkez Teşkilatı’nda bulunan şube müdürleri de görevlerinden alınarak, uzman yapıldı. Bu şekilde yıllarca bilgisi, tecrübesiyle Bakanlığı yönetenler geri hizmete alındı ve Bakanlığın hafızası sıfırlandı. Bu yasanın akabinde çıkarılan Yönetici Atama Yönetmeliği de tam anlamıyla kadrolaşmanın diğer adı oldu. Bir anda kariyermiş, liyakatmiş, beceriymiş, bilgiymiş, tecrübeymiş hepsi yerle yeksan edildi.
Yöneticiler kazanılmış haklarını kaybetti, hepsinin sosyal statüleri bir kanunla ellerinden alındı. Kısacası 20-25 yıldır yöneticilik yapan insanların hayatı adeta darmaduman edildi.
Amaç çok açıktı: Siyasi erk, kendisine biat etmeyenleri, kendinden taraf olmayanları bertaraf etmek istiyordu.
Bakınız; görev süresi uzatılacak müdürler sözde bir değerlendirmeye tabi tutuldu. Değerlendirmede ne yazılı sınav var ne de başarı, bilgi, tecrübe var. Değerlendirmede ne var biliyor musunuz, adam kayırma var, emek hırsızlığı var, usulsüzlük var, kişiye özel puanlamalar var, gayri ciddilik var.
Değerlendirmede; öğretmenlerin, okul aile birliği başkan ve başkan yardımcısının ve öğrencilerin görüşü göstermelik olarak dikkate alındı. Çünkü mesai arkadaşlarının değerlendirmeye etki eden puanların toplamı sadece 40’dı. 60 puanlık ağırlık değerlendirmeyi ise okul müdürlerini hayatında bir kere bile görmemiş olan, onların çalışmaları hakkında bilgi sahibi olmayan ilçe milli eğitim müdürleri ile ilçe milli eğitim şube müdürleri yaptı.
Daha 2-3 aydır koltuklarında oturan şube müdürleri, okul müdürünün yöneticilik vasıflarına sahip olup olmadığından bihaber ilçe milli eğitim müdürleri okul müdürlerine hangi kriterlere göre puan verdi?
Hemen söyleyelim: Listeler havada uçuştu. Birilerinin emir erliğini yapan bu sözde yetkililerin önüne isimler liste halinde geldi. Bu isimlerin bazılarının bertaraf edilmesi, bazılarının da görevde kalmaları konusunda talimat verildi.
Düşünebiliyor musunuz; onlarca başarı belgesi ve ödül almış, mesai arkadaşları tarafından başarılı bulunan ve 40 tam puan verilen bir okul müdürüne ilçe milli eğitim müdürü ve ilçe milli eğitim şube müdürleri tarafından çok düşük puanlar verildi. İnce hesap yapanlar, bu şekilde 7 bin civarında yöneticiyi bertaraf etti. Bunun tam tersi de yaşandı. Mesai arkadaşları tarafından çok düşük puan alan okul müdürlerine, ilçe milli eğitim müdürü ve ilçe milli eğitim şube müdürleri tarafından yüksek puanlar verilerek bu kişilerin okul yöneticisi olarak devam etmesi sağlandı.
Değerlendirme sürecinde öyle şeyler yaşanmıştır ki; şimdi sizlerle birkaç örnek paylaşacağım:
Varan 1: Karabük’te Türk Eğitim-Sen’in 1 ay önce vefat eden üyesi 75. Yıl Karabük Anadolu Lisesi Müdürü Murat Adnan Üren’e 100 tam puan verilmiştir. Değerlendirme sırasında Üren hayatta değildi. Peki, Adnan Üren’e neye göre puan verildi? Üstelik Adnan Üren 4 yıl önce müdür rotasyonunda merkezden ilçeye, okuldan okula sürgün edilmişti. Üyemizin değeri vefat ettikten sonra mı anlaşıldı? Bu nasıl bir ciddiyetsizliktir!
Varan 2: Ankara’da değerlendirme sonuçlarına baktığımızda benzer bir puanlama daha görüyoruz. Etimesgut Ufuk Arslan Anadolu Lisesi’nde görev yapan Ahmet Şimşek’e 75 ve üzerinde puan verilmiş ve Şimşek’in görev süresi uzatılmıştır. Oysa Ahmet Şimşek, 12 Temmuz 2014 tarihinde vefat etmiştir.
Varan 3: Kilis’te yönetici değerlendirme işlemleri sonucunda 75 ve üzeri puan alan kurum müdürleri listesinin 7’inci sırasında Metin Yıldız yer almaktadır. Bu listeye göre 75 ve üzerinde puan alan Metin Yıldız’ın görev yaptığı Kilis-Musabeyli’de Hüseyinoğlu Ortaokulu’nda görev süresi uzatılmıştır. Ancak işin trajikomik tarafı Metin Yıldız, okul müdürü değil, öğretmendir. Metin Yıldız öğretmen olduğu halde nasıl değerlendirmeye tabi tutulmuştur?
Varan 4: Yine aynı listenin 18’inci sırasında yer alan Cuma Özdemir’in de 75 ve üzerinde puan aldığı görülmektedir. Listeye göre; Özdemir’in Kilis-Merkez’de Toki Ortaokulu’nda okul müdürlüğü görevi uzatılmıştır. Ancak Cuma Özdemir Kilis Belediye Başkan Yardımcısıdır. Pes doğrusu! Değerlendirmeyle hiçbir alakası olmayan Belediye Başkan Yardımcısına bile puan vermişlerdir.
Varan 5: Bir örnek de Artvin’den. Artvin yönetici değerlendirme işlemleri sonucunda 75 ve üzeri puan alan kurum müdürleri listesinin 26’ıncı sırasında Oğushan PEHLİVAN yer almaktadır. Oğushan PEHLİVAN’ın görev yaptığı Artvin Özel Eğitim İş Uygulama Merkezi Okulundaki görev süresi uzatılmıştır. Ancak Oğushan PEHLİVAN okul müdürü değildir. Pehlivan, Artvin Belediyesi’nde İnsan Kaynakları ve Eğitimi Müdürlüğü’nde çalışmaktadır.
Varan 6: Gümüşhane’de de skandala imza atılmıştır. Gümüşhane’nin Şiran ilçesinde Türk Eğitim-Sen üyesi bir okul müdürüne ilçe milli eğitim müdürlüğü tarafından 59 puan verilmiş, ancak daha sonra baskı kurularak bu puanın 22.5’e düşürülmesi sağlanmıştır. Dolayısıyla Türk Eğitim-Sen üyesi olan okul müdürü yeniden görevlendirilmemiştir.
Varan 7: Yozgat Sorgun’da da Sorgun Anadolu Lisesi Müdürü Mustafa Şahin 13.08.2014 tarihinde vefat etmesine rağmen değerlendirmeye alınmış, 75 ve üzerinde puan verilerek Şahin’in görev süresi uzatılmıştır.
Varan 8: Yine Yozgat’ın Sorgun ilçesinde daha önce Atatürk İlkokulu müdürü olan Hüseyin Ekinci daha sonra ilçe milli eğitim müdürü oldu. Buna rağmen Hüseyin Ekinci yönetici değerlendirme listesinde 93.77 puan almış olarak görülüyor. Yani şu anda ilçe milli eğitim müdürü olan Hüseyin Ekinci kendisine puan vermiş, hem de puanlamada oldukça bonkör davranmış.
Varan 9: Kayseri’nin Melikgazi ilçesinde de daha önce Hasan Polatkan Ortaokulu Müdürü olan Tuncay Demir, daha sonra ilçe milli eğitim müdürü oldu. Buna rağmen Demir, yönetici değerlendirme listesinde tam 100 puan almış olarak görülüyor.
Bu örnekler Türkiye genelinde yaşanan skandallardan sadece birkaçı. Emekli olmuş, kurum değiştirmiş insanlar bile değerlendirmeye tabi tutuldu. Bunlar nasıl değerlendirmelerdir? Böylesine ciddiyetten uzak, insanlarla alay eder şekilde değerlendirme yapılabilir mi? BU YAŞANANLAR ADAM KAYIRMANIN, HİLENİN, KATA KULLİNİN, DÖNEN DOLAPLARIN, ARSIZLIĞIN, USULSÜZLÜĞÜN, GAYRİ CİDDİLİĞİN VE AHLAKSIZLIĞIN EN NET KANITIDIR. ORTADA İŞLENEN BİR CİNAYET VARDIR. BU CİNAYETİN FAİLLERİ; HAKKI, HUKUKU, ADALETİ KATLETMİŞTİR. Çok açık söylüyoruz ki; BU DEĞERLENDİRMELER HÜKÜMSÜZDÜR VE DERHAL İPTAL EDİLMELİDİR.
İlan ediyoruz ki; sözde değerlendirmede yüksek puan alarak okul yöneticiliğine devam etmeye hak kazananların büyük kısmı; iktidarın emir kulu olanlar, yandaş sendikaya üye olanlar, iktidarla siyasi ve ideolojik tercihleri örtüşenler, arkası sağlam olanlar, torpil ile iş yaptıranlar olmuştur ve ilişkileri sayesinde o makamda devam etmeye hak kazanmıştır.
Kısacası; iktidarın yan kuruluşu gibi çalışanlara, başka sendikaya üye olan ya da hiç sendika üyesi olmayan, siyasi duruşu, ideolojisi iktidara ters düşen, birilerinin kapısında yatmayan onurlu okul müdürleri cezalandırılmıştır.
Dolayısıyla okullarımızın önemli bir bölümü artık başarılı okul müdürlerine değil, objektif olmayan değerlendirmelerle koltuklarını koruyan kapı kullarına emanettir.
Ülkeyi yönetenlere soruyoruz:
MEB’de güzel ahlak yerine ahlaksızlığın kol gezdiğinden haberdar değil misiniz?
Hileli, usulsüz, subjektif, gayri ciddi değerlendirme yapanlara herhangi bir yaptırım uygulayacak mısınız?
Okulları hak etmeyen, bilgi ve tecrübesinin gücüyle değil, torpilin gücüyle o makamlara getirilen kişilere teslim ederken hiç mi uykunuz kaçmayacak? Biz bundan sonra çocuklarımıza yalanı, dolanı, hileyi mi öğreteceğiz? Yandaş kayırmacılığını bu ülkenin çocuklarının koluna altın bilezik olarak mı takacaksınız? Çocuklarımız, bu örneklerle mi iyi, dürüst ve ahlaklı bireyler olarak yetişecek? Çocuklarımızın böyle kişilere emanet edilmesini, yüz akımız olan öğretmenlerimizin sevk ve idaresini bu beceriksiz, ehil olmayan kişilerin yapmasını içinize nasıl sindireceksiniz?
Öte yandan çok acı ama gerçek bu ucube yasa ve yönetmeliği birileri öyle bir kullandı ki, bu cenah üye kaydetmek için her yolu mubah saydı. Kirli ilişkilerle, makam, mevki vaatleriyle üye avına çıkanlar, şereften yoksun her metodu denedi. Eğitim çalışanlarının hak gaspına neden olan bu adaletsizliğe karşı durmak yerine her zaman olduğu gibi bu süreci de kendi çıkarları doğrultusunda kullanma ahlaksızlığını tercih ettiler.
Dini doğruları referans aldığını söyleyen ancak her türlü sahtekârlığı yapan, Allah korkusu yaşamayan, kul hakkı yemeyi hayatının felsefesi haline getiren bu ucube güruh, her türlü rezilliğe imza atmayı ilke edinmiştir. İktidara “Benim adamım sizin adamınız” diyebilen bu çete, her türlü ilke ve değeri ayaklar altına almıştır. İnsanlara “bana üye olmazsan seni müdür yapmam” diyebilecek kadar ahlaktan yoksun bu yapı, bu şekilde üye kaydederek daha ne kadar varlığını sürdürmeyi planlamaktadır? Şu andaki siyasi erk gücünü kaybettiğinde bu yapı hala güçlü olabileceğini mi zannetmektedir? Şantajla, tehditle büyüyenlerin gün gelecek foseptik çukurunda çığlıkları duyulacaktır.
Bu yönetmelikle ilgili tek sıkıntı, görev süresi uzatılan müdürlerle ilgili değerlendirme süreci değildir. Müdür başyardımcısı ve müdür yardımcıları müdür tarafından belirlenecektir. Sınav kazanmış olmanın, başarılı olmanın hiçbir etkisi olmayacaktır. Müdür yardımcıları ile müdür başyardımcılarının geleceğini okul müdürleri tayin edecektir. Yani bu süreçte de bilgi ve yeterlilik değil; okul müdürü ile aynı sendikaya üye olanlar ya da okul müdürü ile iyi ilişki kuranlar, okul müdürü ile aynı dünya görüşünü paylaşanlar tercih nedeni olacaktır.
Şu uyarıları da yapmak istiyoruz: Göreve ilk kez atanacak müdürler de sözlü sınava tabi tutulacaktır. Sözlü sınav nedir? Sözlü sınav objektif değerlendirmeler yerine, kişiye özel muamele demektir. Burada ölçülebilir kriterler söz konusu olmadığına göre kime, neye göre puan verilecektir? Üstelik komisyon kimlerden oluşacaktır? Komisyonda yer alan isimler neye göre belirlenmektedir? Bir yöneticinin analitik düşünebilme ve analiz yapabilme yeteneğini, temsil kabiliyeti ve liyakat düzeyini, muhakeme gücü ve kavrayış düzeyini, iletişim becerilerini, özgüveni ve ikna gücünü, genel kültürünü nasıl ölçülecektir? Görülecektir ki; tıpkı görev süresi uzatılacak müdürlerde olduğu gibi, buradaki komisyonun değerlendirmesi de yandaş görevlendirme, iktidarı memnun etme anlayışı üzerine bina edilecektir.
Özellikle son dönemde iktidar, kendi savcılarını, kendi hâkimlerini, kısacası kendi yargısını oluşturma gayretinde olduğu bilinmektedir. Bunun bir devamı olarak MEB’de de ölçüsüz bir kadrolaşma operasyonu yapılmaktadır. Bu durum Anayasal düzene aykırıdır ve toplumun geleceğine büyük zarar vermektedir. İnsanlar arasında ayrımcılık yapılması, siyasi erkin anlayışına ters düşeni, muhalif olanı yok etme arzusu çok tehlikelidir.
Tüm bunlar ışığında Anayasa Mahkemesi’ne çok önemli görevler düşmektedir. Şöyle ki; bilindiği gibi MEB Yasası Anayasa Mahkemesi’ne taşınmıştı. Ancak Anayasa Mahkemesi 11 Haziran’da gerçekleştirdiği kurul toplantısında yasanın okul yöneticileri ile ilgili maddesi hakkında yürütmeyi durdurma talebini reddetmişti. Bu durum kazanılmış haklara darbe indirmiş, hukuk devleti ilkesinin çiğnenmesine ve bugün eğitim kurumlarımızın ehil olmayan ve yandaşlıkla prim yapan kişilere teslim edilmesine neden olmuştur.
Anayasa Mahkemesi, davanın esastan görüşülmesi aşamasına geçecektir. Türk Eğitim-Sen olarak talebimiz; değerlendirme puanlarında yapılan tarafgirlikler, gayri ciddilikler, hormonlu, hileli puanların göz önüne alınması ve Yüce Mahkeme’nin davanın esastan görüşülmesinde iptal kararı vermesidir. Aksi takdirde hukuk cinayetleri ard arda işlenmeye devam edecek, insanların hakları gasp edilecek, okullarda iş barışı bozulacak, çalışanlar arasında telafisi mümkün olmayan husumetler baş gösterecektir. Tüm bunların neticesi olarak ta eğitim hayatımız ciddi bir yara alacaktır.
Türk Eğitim-Sen’in 75 puanın altında puan verilen okul yöneticilerinin hakları için mücadelesi sonuç alınana kadar sürecektir. Görev süresi uzatılmayan okul yöneticileri bu işlemin tebliği veya öğrenilmesi ile birlikte dava açma süresi olan 60 gün içinde iptal davası açabilecektir.
Biz haksızlığa uğrayan tüm okul müdürlerinin bu davayı açmasını salık veriyoruz. Bu noktada konuyla ilgili okul müdürleri için dava dilekçesi hazırlayan sendikamız, onlara hukuki anlamda gerekli tüm desteği vermektedir. Açılan davaların, görev süresi uzatılmayan okul müdürlerinin lehine sonuçlanacağına inanıyoruz.
Bakanlık hem bu kadar çok davaya enerji sarf edecek hem de usulsüz, yandaş değerlendirmeleri iptal etmek zorunda kalacaktır. Bu minvalde Anayasa Mahkemesi’nin değerli üyeleri de yaşanan bu ahlaksızlığı, rezilliği, dalavereyi görerek, yasayı mutlaka iptal etmelidir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Yrd. Doç. Dr. M. Hanefi Bostan
Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen
İstanbul İl Başkanı
Türkiye Kamu Sen ve Türk Eğitim Sen
İstanbul İl Başkanı