HÜKÜMET SINIR TANIMIYOR

HÜKÜMET SINIR TANIMIYOR
Çıraklık döneminde kadrolaşmak için atılan acemi adımlar sonrasında eli ayağına dolanan, keyfi, hukuka aykırı yönetmelikleri yargıdan, kanunları ve üst düzey atamaları  Cumhurbaşkanlığı makamından dönen hükümet,
Kalfalık döneminde yönetmelikleri kanunlara uydurmaya, yargından dönmeyecek adımlar atmaya,  Cumhurbaşkanı değişimi ile üst düzey atamalarda engellerle karşılaşmamaya başladı.
Derken, ustalık döneminde hukuk tanımaya, yargı kararını uygulamaya gerek bile kalmadı. Üst düzey kadrolar ise kanunla alınıyor, istenen atanıyor, yeniden alınıyor, yeniden atanıyor…
Kadrolaşmanın boyutları üst düzeyle de kalmıyor en alt kadrolara kadar iniyor. Hukuk kaidelerini yerine getirmeye gerek yok hukuk engel ise değiştirilir kanun olur biter. Kanunu Cumhurbaşkanlığı imzaladı mı işlem tamam…
Cumhurbaşkanlığından dönmeyen yasa Anayasa mahkemesinden dönse de nafile çünkü geriye yürümezlik ilkesi var. Yani iptal gelene kadar yaptıklarını yanına kar gören bir anlayış var.
Hükümet paralel yapı bahanesiyle görevden aldığı bürokratlar mahkeme kararıyla geri dönünce Şubat 2014’te 2526 sayılı yasa ile kanun değişikliği yaptı ve “görevden alınan kişi mahkemeyi kazandığında görevden alındığı kadro dolu ise o kadroya dönemez, başka kadroya atanır” şeklinde düzenlemeye gidildi.
Bununla da yetinmeyen belki de Anayasa Mahkemesinden dönmesinden korkan hükümet bu kez de “görevden alınan kişi davayı kazandığında iki yıl içerisinde eşdeğer göreve atanır” şeklinde düzenleme yapıyor.
Üstelik bununla da yetinmiyor.
-           Keyfi uygulama yapan amire dava açılamayacak,
-          Tazminat açılırsa devlete açılacak,
-          Bu tür davalar “telafisi güç zarardan bahsedilmeyecek” yani yargı yürütmeyi durdurma kararı veremeyecek…
Yani hukuksuz bir şekilde keyfi olarak görevden alınan bir kişi yargıya başvurup haklılığını ispat ettiğinde,
Eski görevine dönemeyeceği gibi emsal göreve de 2 yıl içerisinde dönebilecek. (30 gün kaldırılıyor.) Bu keyfi uygulamadan zarar gören memur kendisini zarara uğratana dava açamayacak devlete açacak. Tazminatı devlet ödeyecek. Bu tür konularda yürütmeyi durdurma kararı verilemeyecek. Yani yürütmeyi durdurma verilmeyince dava 2 yıl sürse 2 yıl da geç uygulama şansı var derken kişi 4 yıl hakkını alamayacak.
İşte amaçlanan hukuk devleti… İşte hukukun üstünlüğü…
12 Eylül Referandumunda “ Üstünlerin hukukuna son verip hukukun üstünlüğünü sağlayacağız” diyenler şimdi neyi uyguluyorlar bir düşünün isterseniz… Evetçiler ve yetmez ama evetçiler…
Bu da yetmedi hükümet ben atadığımı korurum. Benim adamım dışında atama istemem diyor bir başka düzenleme ile;
MEB’de atanan şube müdürleri ile ilgili Danıştay “sadece sözlü ile atama yaparsanız haksızlık olur” dedi ve işlemi durdurdu.
Bir de İlçe müdürlerini keyfi atayamazsın kurallı olmalı dedi yine Danıştay.
Şimdi getirilen kanuni düzenleme ile Danıştay baypas edilecek. Anayasa mahkemesinden dönerse geçmişe yürümez ilkesi devrede nede olsa…
Düzenleme ile sözlü ile atama yapabilmeye yol açılması yetmezmiş gibi sözlü ile yaptıkları atamaların geri alınmaması için de son bir yıl içerisinde yapılan atamalara da dokunulamayacak. Bu da yetmezmiş gibi ilçe müdürlerini istediğim gibi atayacağım, onlar için sözlüye bile gerek yok düzenlemesi gelmiş olacak.
Yani hukuksuzlukta, haksızlıkta sınır tanımıyor iktidar…
Şimdi tek engel Anayasa Mahkemesi görülüyor gibi... Kararları geriye yürümese de Yüce Divan yetkisi bile yeter kapatmak için.
O zaman sırada Anayasa Mahkemesini kaldırmak mı var? Diye sormak gerek…
TBMM Anayasa mahkemesini kaldırdıktan sonra kendini de kapatsa en hayırlı iş olur. En azından 550 milletvekiline maaş ödememiş olur bu millet.
Çünkü çoğunluk vekillerin TER döktüğü de yok, padişahın söylediğine RET dedikleri de… Parmak kaldırmak için, konuşmak için bu kadar maaşa ne gerek var? Hem böylece halk da bizim vekilimiz var bizi savunan insanlar var diye avunmamış olur…
Bu pervasızlık nereye kadar sürecek?
-          Hukuk katliamı,
-          hukuku keyfiyete uydurma alışkanlığı,
-          büyük meclisin itibarını zedeleme,
ne zaman sona erecek?
Ve
-          Ne zaman geleceğine güvenle bakacak insanlar?
-          Ne zaman halkın vekili olacak vekiller?
-          Ne zaman noterlikten vazgeçecek güller?
Unutulmasın ki kontrolsüz güç güç değildir… Kontrolün kendilerinde olmadığını düşünerek bu yola başvuranlar kontrolü bu şekilde ele geçireceklerini zannediyorlarsa yanılıyorlar.
Maksut BALMUK
Eğitim İş İstanbul 1 Nolu Şube Sekreteri
Güncelleme Tarihi: 22 Haziran 2014, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER