İNSAN HAKLARI GÜNÜ AÇIKLAMA

64 yıl önce bugün, Birleşmiş Milletler bünyesinde İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi kabul edilmiştir. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, uluslararası düzeyde "insan haklarının anayasası" olarak, devletleri bu alanda ortak değerler ve ilkeler çerçevesinde birbirine yakınlaştıran en temel belgelerden birini oluşturmaktadır.

İNSAN HAKLARI GÜNÜ AÇIKLAMA
 
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin yayınlanabilmesi için verilen mücadelenin temelinde, insanın düşünebilen bir varlık olması yatmaktadır. Düşünce, insanı insan yapan en önemli değerlerden biridir. Bu nedenle, “yaşama hakkı”ndan sonra gelen en önemli hak, “özgür düşünme” hakkıdır. Hak ve özgürlükleri gelişmiş bireylerden oluşan toplumlarda haksızlıktan, eşitsizlikten ve adaletsizlikten söz edilemez. Yaşama hakkını, düşünme, eğitim-öğretim, çalışma, iletişim hakları desteklemektedir. Tüm bunlar da eğitim hakkıyla geliştirilebilir. Bu durum Anayasamızda da "Kimse eğitim ve öğretim hakkından mahrum bırakılamaz" maddesiyle  ifade edilmektedir. “Millî Eğitim Temel Kanunumuz da bunu desteklemektedir. Biz eğitimcilerin en önemli görevi, insanlarımızı haklarının bilincine vardırmak ve bu haklarını kullanabilen bilinçli vatandaşlar olarak yetiştirmektir.
 
Tüm mazlum ulusların ve emekçilerin de altına imza atacağı bir manifesto olan bu talepler, günümüzde gericileşmiş olan emperyalist devletlerin ağzında artık çok eğreti durmakta ve içi boşaltılarak anlamını yitirmektedir. Bize göre en geniş anlamda insan hakları; her türlü emperyalist işgale, baskıya, sömürüye ve şiddete karşı direnen  insanlığın, ulusal, toplumsal ve sınıfsal haklarıdır. Ulusal, toplumsal ve sınıfsal içeriği boşaltılmış; tamamıyla bireyciliğe, etnik milliyetçiliğe, cinsiyetçiliğe dayandırılmış bir insan hakları mücadelesi, ancak ve ancak emperyalizmin çıkarlarına hizmet edecek ve onun değirmenine su taşıyacaktır.
 
Bugün “ileri demokrasi” nutukları atan AKP iktidarı döneminde, yargının bağımsızlığı tartışılır duruma getirilmiş, adil yargılanma süreci zedelenmiş, ülkemiz adeta açık cezaevine dönüştürülmüştür. İfade özgürlüğü yerlerde sürünmekte, cumhuriyet tarihinin en ağır dönemi yaşanmaktadır. Gazeteciler, avukatlar, milletvekilleri, öğretim üyeleri, siyasetçiler, sendikacılar, öğrenciler, aydın ve yazarlar neyle suçlandıklarını bilmeden cezaevlerinde tutulmaktadır. Toplantı ve gösteri hakkı engellenmeye ve cezalandırılmaya devam ederken, örgütlenme özgürlüğünde ilerleme sağlanamamıştır. Din ve vicdan özgürlüğü sorunu devam etmekte ve tam bir ayrımcılık örneği sergilenmektedir.
Tüm vatandaşları için insan olmanın onuruna yakışan yaşam standartları sağlamak ve onları haksızlıklara karşı korumak devletlerin temel görevlerindendir. Bu nedenle Hükümeti, demokrasi, insan hakları, saydamlık, kadın-erkek eşitliği gibi ortak değerlerin güçlendirilmesi ve yaygınlaştırılmasına; ırkçılık, hoşgörüsüzlük, yabancı düşmanlığı ile her türlü etnik-dini ayrımcılık ve aşırılıkla mücadele edilmesine yönelik girişimlerde bulunmaya çağırıyoruz. 
Tüm insanlık gibi ulusumuzun da her türlü ulusal, toplumsal, sınıfsal sömürüye ve işkenceye maruz kaldığı bu dönemde, Eğitim-iş olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da insan hak ve özgürlükleri için mücadele etmeye devam edeceğiz. 
 
 
                        Veli DEMİR
                        Genel Başkan
Güncelleme Tarihi: 10 Aralık 2012, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER