Hürriyetçi Sağlık Sen Genel Başkan Yardımcısı Aile Danışmanı ve Psikolog Gamze Sırmalı Karabulut, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ile ilgili birtakım açıklamalar yaptı.
“1857 yılında Amerika’daki 40.000 dokuma işçisinin daha iyi koşullarda çalışma talebi, zorla dayatılan düzene karşı çıkması ve bunun düzelmesi için hak arama mücadelesine girişmesi sonucu başlattıkları grev, 120 kadın işçinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanmıştır. İlk kez 1910 yılında 8 Mart’ın Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanması önerilir ve öneri oy birliği ile kabul edilir. Birleşmiş Milletler 16 Aralık 1977’de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ismini değiştirerek 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olarak kutlamaya devam ettirmiştir.” diyen Karabulut, sözlerine şöyle devam etti:
“Türkiye’de ise 1921 yılından itibaren 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanmaya devam edilmektedir. Yıllardır kutlanan kadınlar günü tüm dünya kadınlarının haklarını savunmak, tüm kadınların özel-sosyal ve mesleki hayatlarında eşit koşullarda yaşaması için verdikleri mücadelelerin farkına varmak için kutlanır.
Yaşam Hakkı Dahi Kısıtlanıyor
Kadının toplum hayatındaki yeri, iş hayatına katılımı, can güvenliğinin korunması ve güvence altına alınması toplumların gelişmişlik düzeyiyle yakından ilişkilidir ve bunları sağlayabilmek de devletin birincil görevidir. Yıllardır hakları (yaşam hakkı da dahil) korunmayan, psikolojik-fiziksel ve cinsel şiddete maruz kalan, çoğunlukla özgürlükleri kısıtlanan ve kendini değerli hissetmesi sadece özel günlere bırakılan tüm kadınlar adına da üzgünüm.
Her ne kadar 8 Martlarda bayram havası yaratılsa da kadın için, öncesi ve sonrası bütün günler anlayıştan ve eşitlikten uzak, saygı duyulmayan tavra maruz kaldıkları kesin. Hatta çoğunlukla evinin tüm yükünü yüklenmek ve çocuk bakmak kadının birincil görevi algısı ne yazık ki toplumun birçok kesimine hakim. Bununla birlikte çalışma hayatında yaşadığı zorluklar da kadının yükünü daha da çok artırmakta.
Sağlık Çalışanlarında Kadınların Sayısı Daha Fazla
Bilindiği üzere sağlık çalışanlarını %60’ını kadın çalışanlar oluşturmaktadır. Bu oran çalışma şartlarının iyileştirilmesi, sağlık sektöründeki tüm meslek grubunun meslek tanımının yapılması ve haklarının güvence altına alınması gibi gelişmelerle daha da artacak ve sağlık sektörü kadın çalışanların aktif katılımı ile daha da büyüyecektir. Kadınlar için liyakatten uzak idarecilerle çalışmanın, mobbinge ve şiddete uğramanın, kapasitesinin üzerinde çalıştırılmanın ve aynı şekilde verim alınmasını hedeflemenin tükenmişliğe sebep olacağı göz ardı edilmemelidir.”
Atatürk’ün Sözlerinin Altını Çizmek Lazım
Mustafa Kemal Atatürk’ün “Bir toplum, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi, kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur.”
“Milletimiz güçlü bir millet olmaya azmetmiştir. Bunun gereklerinden biri de kadınlarımızın her konuda yükselmelerini sağlamaktır. Bundan dolayı kadınlarımız ilim ve fen sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğretim basamaklarından geçeceklerdir.” sözleri kadının erkeğin gerisinde değil, birlikte aynı yolda yürümeleri gerekliliğini açıkça ifade etmektedir.
Kadının toplum hayatındaki yeri, iş hayatına katılımı, can güvenliğinin korunması ve güvence altına alınması toplumların gelişmişlik düzeyiyle yakından ilişkilidir ve bunları sağlayabilmek de devletin birincil görevidir. Yıllardır hakları(yaşam hakkı da dahil) korunmayan , psikolojik-fiziksel ve cinsel şiddete maruz kalan, çoğunlukla özgürlükleri kısıtlanan ve kendini değerli hissetmesi sadece özel günlere bırakılan tüm kadınlardan özür diliyorum.
Ruhlarında kahramanlık barındıran her kadının, hayatta kalma savaşından galip gelebilen her annenin, pandemi kahramanı tüm sağlık çalışanlarımızın, özgürlük meşalesini yakan tüm HÜRRİYETÇİ kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutluyorum.”