MAVİ VE PEMBE

Kamu-Sen’ e saldırmayı marifet ve sendikacılık zanneden bir konfederasyonun genel başkanına bu galiba üçüncü cevabî haber dosyam… Yalnız bu yazıyı geçen sene 6 Ağustos’ ta yazmışım. Yani demek oluyor ki sarı sendikada geçen 1 yılda hiçbir şey değişmemiş. Bir nehirde iki kez yıkanılmaz, diyen Herakleitos yaşasaydı Malûm-Sen’ den utanırdı, kesin! Bakalım ne demişim bir sene önce:

MAVİ VE PEMBE
  Ünlü roman Mâî ve Siyah’ ın gerçeklerle yüzleşen karakteri Ahmet Cemil geldi aklıma. Üniversite yıllarımızda sık sık okur, incelerdik Mâî ve Siyah’ ı. Çaresiz Ahmet Cemil’ in pembe dünyası realiteye hiç uymazdı. Bu yönüyle Ahmet Cemil’ e üzüldüğüm bile olmuştur. Ama hangi birine üzüleceksiniz? Her devrin Molla Kâsım’ ı olduğu gibi her devirde de illâki bir Ahmet ve bir Cemil yaşıyor. Ahmet ve Cemil’ ler arasında tutum, davranış, kişilik ve fikriyat yönünden keskin çizgiler olacak haliyle. Bizim Ahmet tribünlere oynamayı severken Cemil sorunların köküne inmeyi yeğler. Ahmet vitrinlik iş yaparken garibim Cemil de depoluk iş yapar.
 
Bizim Ahmet; meydanlara inmeye korkar, ek ödeme namusudur ama Sirkeli Güvercinhanesi önünde Cemil ve arkadaşları haftalarca eylem yapar.
 
Bizim Ahmet, muallimlere düşük emekli ikramiyesi ve komik emekli maaşı verilmesini umursamaz. Cemil yarım milyon dilekçe toplar, soluğu yine Sirkeli Güvercinhanesi önünde alır, basın açıklaması yapıp ilgililere gönderir.
 
Cemil yıllarca başörtüsü mağdûriyeti mücadele eder; kaptanıderyayı, serdarıekremi velhasıl kelam alayını karşısına alır ama Ahmet iklim müsait mi değil mi gözetler ve yılların mücadelesinin üzerine konuverir.
 
Cemil, muallim ataması için sokaklara dökülür. Ahmet hiç oralı olmaz, atama ha yapılmış ha yapılmamış.
 
Cemil’ in dikbaşlı olduğu kertede Ahmet ürkektir. Cemil, muallime gereken zam verilmedi mi grev yapar; Ahmet yapmaz, akşamüstüne doğru canı çektiğinden midir nedir dostlar alışverişte görsüncü, yeniçeri destekli grev yapar, onda da millet beni görmesin diye hasırın üzerine oturur. Garibim Cemil’ in de gelir burnuna yeniçeri biber gazı sıkıverir.
 
Ahmet ve Cemil İlksandık seçimlerine girerler. Ahmet’ in arkadaş sayısı Cemil’ den fazla olmasına rağmen Ahmet 50, Cemil 250 delege çıkarır. Ahmet bundan hiç gocunmaz. Benim arkadaşlarım aslında benim arkadaşım değilmiş, diye düşünmez.
 
Cemil; ülkesinde 24 asker şehit olunca ciğeri yanar, meydanlara iner. Ahmet’ i de çağırır, Ahmet teklifi reddeder!
 
Ahmet’ in dükkânda yıllardan beri yetkili servis yazar ama işin ustası, etkili servis her zaman Cemil’ dir.
 
Padişah, Ahmet’ e ’’Senin servis çok iyi çalışıyor neredeyse ülkenin en güçlü servisi…’’ diye övgüler yağdırır ama Cemil’ in servisi için ağzını açmaz.
 
Ahmet; devletüâlî ile her görüşmede her ne hikmetse hep defterdârla yan yana oturur, el etek öper. Defterdâr; Cemil’ i sevmediğinden karşına alır, zaten Cemil el etek falan öpmez. Cemil’ i sadece defterdâr değil Kara Vezir de sevmez. Ahmet’ i ise Kara Vezir çok sever.
 
Cemil, bu yüzden düzene ve padişaha çok tepkilidir. Hiçbir fırsatı kaçırmaz, padişahı kadıya sürekli dava eder, o kadar dava eder ki 5 yılda bu rakam 5000’ e ulaşır. Aman canım padişah kızar, diye dava falan etmez Ahmet.
 
Ahmet çok hümanisttir, başka dillerde eğitim onun için sorun değildir hatta fethedilen topraklara verilen yeni yer adlarının farklı dillerdeki eski adlarıyla değiştirilmesi amacıyla imza kampanyası bile başlatır. Cemil’ inse kırmızı çizgileri vardır: Devletüâlînin resmî dili aynı zamanda eğitim dilidir.
 
Cemil, soydaşlarının katledilmesine sessiz kalmaz. Hemen o ülkenin sefirlik binası önüne siyah çelenk bırakır. Heyhat, Ahmet’ in katliamdan haberi bile yoktur.
 
Vatana üstün hizmetlerinden sonra Ahmet akıllı adam seçilir, garibim Cemil akıllı adam bile olamaz.
 
İşte bu sebeplerden o ülkede erkeklere mavi, kadınlara pembe kimlik verilmeye başlanır…
 
 
Yücel ÖNDER
Türk Eğitim-Sen
Esenler İlçe Başkanı
 
Güncelleme Tarihi: 05 Ağustos 2014, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER