Memur 4+4'lük Hüsran Yaşadı!
5 milyona yakın memur ve emeklisinin maaşına 2012 yılı için yüzde 4+4 zam veren Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nun bağımsız ve objektif karar veremediğini, vicdan ve hakkaniyet ilkeleriyle hareket etmeyi başaramadığını söyleyen Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan Avcı, “Hakem Kurulu, 5 milyon memur ve emeklisine 4+4’lük hüsran yaşatmıştır. Dahası kendileri de kamu görevlisi olan kurul üyeleri, 4+4’lük zammı onaylayarak emeklileri ve aileleriyle birlikte 20 milyonluk camianın ahını almıştır” dedi.
BAŞBAKAN SON NOKTAYI KOYSUN!
Başbakan Recep Tayyib Erdoğan’ın gerek öğretmenlerin ek ödeme talebi hususunda, gerekse refah payını içermesi gereken memur maaş zammı konusunda, verilen yanlış ve yanlı bilgiler maharetiyle yanıltıldığını kaydeden Gürkan Avcı, “Sayın Başbakanın ek ödeme ve maaş zammı konusunu tekrar değerlendirmesini ve objektif kriterler doğrultusunda ek ödemelere ve maaş zammına son noktayı koymasını bekliyoruz. 666 sayılı düzenleme bürokratların maaşlarını yüzde 50 dolayında artırmış, eğitimciler haksızlığa uğramıştır” dedi.
Sendika genel merkezinde üyelerin katılımıyla yaptığı basın toplantısında konuşan Avcı şunları söyledi;
Hakem Kurulu, hükümetin son teklifini, ortalama memur maaşında aylık 9 TL artırarak kamu çalışanlarının iki yılını ipotek altına almış ve memurlarla adeta alay etmiştir. Hükümet ise 4+4 gibi komik bir zam için kamu çalışanlarını boşu boşuna 6 ay bekletmiş ve boş ümitlerle oyalamıştır.
ÖĞRETMENİN AHINI ALANLAR İFLAH OLMADI
DES, 4+4’lük komik ücret artışına boyun eğmeyecek bu sefalet artışına karşı direnecek ve eğitimcilerin emek ve onuruna sahip çıkmaya devam edecektir. Sözde ‘eşit işe eşit ücret’ uygulamasıyla mağdur ve mazlum duruma itilen eğitim çalışanlarının sağduyulu sesi olarak yetkilileri uyarıyoruz; artık bıçak kemiğe dayanmıştır. Bir kalemde silinen medya imparatorlarının vergi borcu, bol keseden dağıtılan teşvik ve krediler memur zammına mı fatura edilmek istenmektedir? Mağdur edilen eğitim çalışanlarına en az 300 TL’lik ek ödeme verilmesi elzemdir, şarttır. Ek ödemesiz bir toplu sözleşmeyi reddediyor ve tanımıyoruz. Ayrıca, Türkiye’nin büyüme oranı kadar ek artış talep ediyoruz.
Bir milyonluk eğitim ordusunun işiyle, aşıyla ve onuruyla kimse oynamaya kalkmasın. Eğitimcilerin ahını alan hiçbir siyasi kurum iflah olmaz. Tarih, eğitim çalışanlarına kör bakan, şaşı bakan siyasi mevtaların mezarlarıyla doludur. Eğitim çalışanlarının mali, özlük ve mesleki haklarını budayanların durumu oturduğu dalı kesen kişinin durumu gibidir. Bindiği dalı kesenin başına ne geliyorsa, eğitimcilerin işiyle, aşıyla oynayanların başına da o gelecektir.
EĞİTİM ÇALIŞANLARINI MUTLU ETMEDEN REFORMLARDA BAŞARI SAĞLANAMAZ
Bu yıl ilk kez yapılan toplu sözleşme 12 Eylül referandumunun sonucudur. 12 Eylül referandumu öncesinde, Toplu Sözleşme yaptığınız zaman daha yüksek oranda maaş zammı ve sosyal haklar alacaksınız denildi. Biz bu toplu sözleşmeden adalet ve refah payımızı istedik. Fakat gerek yeni sendika yasasında, gerekse yapılan bu ilk toplu sözleşmede vaat edilenleri ve umduğumuzu bulamadık.
Öğretmenleri mutlu etmeden, eğitim çalışanlarının ekonomik, mesleki, demokratik ve özlük sorunlarını çözmeden yapılan eğitim reformları, teknolojik yatırımlar ve yenilik çalışmalarından verim ve başarı beklemek boşunadır. Fatih projesi ve 12 yıllık zorunlu eğitim başta olmak üzere eğitim sisteminde başlatılan birçok yenilik ve reformun hedefine varması için ekonomik ve özlük sorunları çözülmüş nitelikli öğretmenlere ihtiyaç olunduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz.
MEMURLAR, SENDİKA TERCİHLERİNİ GÖZDEN GEÇİRMELİ
Yetkili sendikaların kamu çalışanlarına yeni haklar kazandırmak bir tarafa kazanılmış haklarını dahi koruyamadığı ortadadır. Maalesef memurlar yetkili sendikalarca 'kazanım' adı altında boş ve ciddiyetsiz bir takım söylentilerle aldatılmaya devam edilmektedir. Yetkili ama etkisiz sendikalar yüzünden memurların düştüğü durum içler acısıdır. Yetkili sendikalar, tutum ve tavırlarıyla 4+4’lük zamma adeta çanak tutmuşlardır. Yetkili sendikaların tepki gösterme ve eylem tehditleri "dostlar alışverişte görsün" tabirinden başka bir şey değildir.
Kazanılmış hakları dahi koruyamayan, taleplerini, tepkilerini ve eylemlerini ortaklaştıramayan, toplu sözleşmenin ciddiyetinden habersiz bulunan yetkili sendikalarla memurların beklentilerinin karşılanması ve sorunlarının çözülmesi asla mümkün değildir. Memurlar sendika üyelik tercihlerini gözden geçirmedikleri takdirde, hazır ideolojik ve etnik taban üzerinden sendikacılık yapan siyasi sendikaların istismarlarına kapılmaya devam ettikleri müddetçe, yetkili ama etkisiz bu sendikaları sendika mezarlığına göndermediği sürece 10 yıldır yaşadıkları maaş pazarlığı hüsranına yenilerini eklemeye mahkûm olduklarını unutmamalıdırlar.
