Öğrencilerimizin geleceği yap-boz tahtasına dönüştürüldü

Artık Yeter! Öğrencilerimizin, Çocuklarımızın Hayallerinden Elinizi Çekin! MEB Kendi Yarattığı Kaosun Sonuçlarını Üstlenmelidir!

Öğrencilerimizin geleceği yap-boz tahtasına dönüştürüldü

Hükümetin 16 yıllık iktidarı süresince sınav sistemi 6 kez değişti. LGS, OKS, SBS (çoklu), SBS (tekli), TEOG ve ismi dahi Bakanlık tarafından belirlenemeyen yeni liseye geçiş sistemi... Ancak her seferinde sil baştan düzenlenen sınav sistemleriyle öğrencilerimizin geleceği yap-boz tahtasına dönüştürüldü.

2 Haziran 2018 Cumartesi günü, TEOG yerine getirilen yeni sisteme uygun biçimde liseye geçiş sınavı yapıldı. Bu sene yaratılan sınav kaosunun sonucunun çocuklarda nasıl bir travmaya neden olduğunu sınav günü okul bahçelerinde, soru kitapçıklarının başında ağlayan yüz binlerce çocuğun gözyaşlarını görerek tanıklık ettik.

Süreci hatırlayacak olursak, 2017-2018 eğitim öğretim yılı başında tüm 8. sınıf öğrencileri TEOG sınavına gireceğini düşünüyordu. MEB hangi konulardan soru çıkacağını açıklamış ve öğrenciler sınava çalışmaya başlamıştı. Haliyle böyle bir dönemde kaos başlatıldı!

15 Eylül 2017 tarihinde Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan tarafından “TEOG'u kaldıracağız.”; 20 Eylül 2017 tarihinde ise Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz tarafından “Bu yıl sınav yapmıyoruz.” açıklamaları yapıldı. 5 Kasım 2017 tarihinde Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, “Eğitim Bölgesi ve Sınavsız Mahalli Yerleştirme Sistemi’ni getirdik.” dedi. Yeni sistemin açıklanması aylar sürdü. Öğrencilerimizin motivasyonu düştü, belirsizlik psikolojilerini olumsuz etkiledi. Merkezi sınav yapılacağı, %10'luk dilime giren öğrencilerin merkezi sınav ile yerleştirileceği açıklandı. “Nitelikli okul” tanımı üzerinden okullar, öğrenciler, öğretmenler ayrıştırıldı. Sınav için gösterge olmayacak az sayıda soru örneği MEB sitesinden açıklandı. Sınava girecek öğrencilerin tamamına yakını, 996 bin öğrenci sınav için başvuru yaptı. Hatta sınavdan 1 hafta önce sınava zamanında başvuramayanlar için ek başvuru hakkı tanındı. Bu hak verildiğinde öğrencilerin hangi okulda, hangi salonda sınava gireceği belirlenmişti. Merkezi sınavla öğrenci alacak okullar aylarca açıklanmadı. Açıklandığında ise bu listeye giren okul sayısının yarısından fazlasının meslek ve imam hatip liseleri olduğu ortaya çıktı.

Önce sınavı kaldıracağız ve devamında gelen çelişkili açıklamalar ve şimdi de yerleştirme kılavuzunun açıklanmamasıyla öğrencilerin ve velilerin ne ile karşılaşacaklarını bilmedikleri bir liseye geçiş sistemi dayattılar. Sınav yerleştirme kılavuzunun seçim sonrasına, 25 Haziran'a ertelenmesi de öğrencilerimiz ve velilerimiz için 25 Haziran ve sonrası için yaratılan kaosun devam edeceğinin fotoğrafıydı.

02 Haziran 2018 tarihinde gerçekleşen sınav ile öğrencilerimize sınav stresi yaşatmayacaklarını iddia edenler öğrencilere yaşamları boyunca unutamayacakları ve yaşamlarında olumsuz izler bırakacak bir travma yaşattılar.

Sınav öncesinde Milli Eğitim Bakanlığı’nın web sayfasından paylaşılan soru örneklerinin azlığı başlı başına en temel sorunlardan biriyken, sınavda sorulan sorular, vahametin boyutunu arttırdı. Sınavda sorulan matematik ve fen sorularının zorluk derecesine bakıldığında, bu soruların paylaşılan az sayıda örnek sorularla, okullarda hafta sonu yapılan kurslardaki soru örnekleriyle, Bakanlığın öğrencilere dağıttığı ders kitaplarında bulunan sorularla hiçbir ilgisinin bulunmadığı gerçeğiyle sınavda yüzleşmek zorunda kalınmıştır.

Ayrıca sayısal bölümde çıkan sorular ile sözel bölümde çıkan sorulara eşit zaman verilmiştir. Sayısal sorularının zorluk derecesi ile verilen zaman ölçme değerlendirme kriterlerine tamamen aykırıdır. Kaldı ki soruların katsayı hesaplaması da verilen zaman ile çelişmektedir. Sayısal sorularının zorluk derecesi ile sözel sorularının zorluk derecesinin aynı olmaması öğrenciler arasında ayrıca bir eşitsizlik yaratmıştır.

Çocuklarımızın, öğrencilerimizin geleceğini yakından ilgilendiren, onların emeklerini ve hayallerini yok sayan MEB, sorularımıza yanıt vermeli ve bir an önce kendi oluşturduğu kaosa son vermelidir!

  • Bu soruları hazırlayanlar kimlerdir? Bu soruları hazırlayanlar hiç 8. sınıf öğretmenliği yapmış mıdır? Bu sınav ile hangi kazanımların ölçümü planlanmıştır, bu sorular ve yaşanılan sonuç bu kazanımları ölçmekte midir? Sınavda sorulan sorulara benzer soru örnekleri üzerinden pilot uygulama yapılmış mıdır?
  • Yerleştirme kılavuzunun seçim sonrasına ertelenmesinden sonra sınav sonuçları da 22 Haziran tarihi değiştirilerek, seçim sonrasına 26 Haziran'a ertelendi. Açıkladığınız tarihin değiştirilme gerekçesi nedir?
  • Liseye geçiş değişikliklerinin tartışıldığı günlerde veliler, eğitimciler, sendikalarla hiçbir şekilde bir araya gelmeyen MEB, Türkiye Özel Okullar Derneği ile defalarca bir araya gelerek onların; soru sayısının arttırılması, 3 yanlışın 1 doğruyu götürmesi, soruların 8. sınıf müfredatından sorulması vb. taleplerinin hepsini hayata geçirdi. MEB Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürü, Türkiye Özel Okullar Derneği'nin 17. Geleneksel Sempozyumu’nda, 2 Haziran 2018 tarihinde yapılacak liseye geçiş sınavı sorularının çok zor olacağını söyledi. Bu sınav ile amaçlanan, eğitimin özelleştirilmesi sürecini hızlandırmak mıdır? Soruların çok zor olacağı açıklamasını yapan Genel Müdür; bu açıklaması ile öğrencilerimize “Bizim sizi yerleştireceğimiz okul türünü kabul etmek zorundasınız.” mı demektedir?
  • Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz'ın “Öğrencilerimiz tercih etmedikleri hiçbir okula yerleştirilmeyecek.” açıklamasının da kelime oyunundan ibaret olduğu artık net bir şekilde görülmüştür! Tercih sayısı ve adres çemberi sınırlaması üzerinden öğrencilerin istemediği okul türlerine yerleştirileceği son derece açıktır. Bu yüzden yerleştirme kılavuzunun açıklanma tarihi seçim sonrasına ertelenmiştir. Milli Eğitim Bakanlığı “Her öğrenci istediği okul türüne yerleştirilecek, öğrencilere tercih sayısı, adres sınırı üzerinden bir dayatma yapılmayacaktır” açıklamasını yapacak mıdır?

Milli Eğitim Bakanlığı bir gerçeği unutmamalıdır! Yarattığınız eğitim sistemi ile yaşamlarını yap-boz tahtasına çevirdikleriniz bizim çocuklarımızdır! Gidecekleri okulları nitelikli, niteliksiz açıklamaları ile ayrıştırdığınız o çocuklar bizlerin çocuklarıdır! Bizim gelecek kaygısı ile olsa dahi gözlerinden akan bir damla yaşa bile kıyamazken; sizin bu yaşta omuzlarına taşıyamayacakları yükleri yüklediğiniz, saatlerce ağlattığınız o çocuklar bizim çocuklarımızdır! Peki, çocuklarımıza 2 Haziran tarihinde yaşatılan bu travmanın hesabını kim verecek? Bu çocuklar bu travmayı nasıl atlatacaklar?

Eğitim Sen olarak yıllardır sınav sistemlerinin çocuklarımızın yaşamında onarılamaz yaralara yol açtığını defalarca dile getirdik. Öğrencilerimizin geleceğinin sorulardaki dört şıkka sığdırılmasını kabul etmediğimizi ifade ettik! Her çocuğun ilgi ve yeteneklerine göre yönlendirilebileceği, desteklenebileceği bir eğitim sisteminin mümkün olduğunu, dünya genelinde bunun örnekleri olduğunu belirttik. Ancak her defasında “Ben yaptım oldu” uygulamasıyla karşılaştık!

Artık yeter! Çocuklarımızın, öğrencilerimizin hayalleriyle daha fazla oynamayın, onların geleceklerinden elinizi çekin! Yaratılan bu yıkımın hesabını verin! Eğitim Sen olarak, Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu kaostan sorumlu olduğunu, acilen açıklama yaparak kendi yarattıkları kaosun sorumluluğunu üstlenmek zorunda olduğunu ve sorularımıza cevap istediğimizin altını çiziyor, bu yıkımın takipçisi olacağımızın bilinmesini istiyoruz! Velilerimizi kendi çocukları ve ülkenin geleceği için mücadeleye çağırıyoruz!

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER