Öğretmenlik Mesleğinin Saygınlığını Rencide Edici Unsurlardan Uzak Durulmalıdır

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, eğitime ve gündeme dair son gelişmeleri değerlendirdi.

Öğretmenlik Mesleğinin Saygınlığını Rencide Edici Unsurlardan Uzak Durulmalıdır

Sözlerine Gebze Atatürk Anadolu Lisesi Müdür Yardımcısı Necmeddin Kuyucu’nun öğrencisi tarafından öldürülmesiyle başlayan Geylan, yaşanan saldırıyı kınadı.

Necmettin Kuyucu’ya bir kez daha Allah’tan rahmet; ailesine ve tüm eğitim camiasına baş sağlığı dileyen Geylan, eğitim çalışanlarına yönelik şiddeti önlemek amacıyla ivedi olarak yasal tedbirlerin alınması, caydırıcı düzenlemelerin yapılması gerektiğini kaydetti.

Siyasilerin söylemlerine dikkat etmesi konusunda uyarılarda da bulunan Geylan, “ ‘Öğretmenler haftada 15 saat çalışıyor, 3 ay tatil yapıyor, haftada 3-4 günleri boş’ derseniz, öğretmenliği az çalışan çok kazanan bir meslek grubu olarak lanse ederseniz, öğretmenlerin saygınlığını azaltırsınız.

Eğitim çalışanlarına şiddetin önlenmesi konusunda kanuni düzenleme yapılması gerekmektedir. Öğretmenlik mesleğinin saygınlığını rencide edici unsurlardan uzak durulmalıdır.

Okullarda güvenlik tedbirlerinin alınması gerektiğine de dikkat çeken Geylan, devletin çalışanını korumak zorunda olduğunu bildirdi. “Öğretmen güvenlik görevlisi mi?” diye soran Geylan, bu konuda eğitim çalışanlarının yalnız bırakıldığını ifade etti.

Öğrencilerin bıçakla, silahla okula rahatlıkla girdiğini Geylan, “Bu cesaret nereden geliyor?” diye sordu. Medyanın öğretmenlerle ilgili haberleri verirken dikkatli olması gerektiğini de bildiren Geylan, “Her meslek grubu içinde yanlış yapan bir kesim olabilir.

Bu noktada medyanın, olumsuz haberleri yansıtırken öğretmenlik mesleğinin itibarının koruma kaygısıyla hareket etmesi gerekmektedir. Diliyorum; Necmettin Kuyucu öğretmenimiz, şiddete kurban verdiğimiz son eğitimci olur.

Mart ayı enflasyon oranı yüzde 19.71. Kamu çalışanlarının 2019 yılında alacağı zam ise yüzde 9. Dolayısıyla bu tabloda hangi ekonomik sorunu konuşacağız?

Türkiye’de tüm kamu çalışanlarının ciddi ekonomik sorunları bulunduğunu bildiren Geylan, eğitim çalışanlarının mali durumlarına dikkat çekti. Türk Eğitim-Sen’in 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde yaptığı anketi hatırlatan Geylan, bazı çarpıcı sonuçları paylaştı.

Geylan, “Ankete katılanların yüzde 72.3’ünün kredi kartı borcu var. Yüzde 26.2’si ek iş yapıyor. Ankete katılanların yüzde 16’sı 3.300-3.500 TL, yüzde 37’si 3.501-4.000 TL, yüzde 30’u 4.001-4.500 TL, yüzde 17’si de 4.501 TL ve üzerinde aylık kazancı olduğunu belirtmiştir.

Biz bu anketi açıkladığımız dönümde, Türkiye Kamu-Sen Ar-Ge birimi Kasım ayı asgari geçim araştırmasının sonuçlarını yayınladı. Araştırmaya göre çalışan tek kişinin yoksulluk sınırı 3 bin 133 TL, 4 kişilik ailenin asgari geçim haddi ise 6 bin 521 TL idi.

Bu, eğitim çalışanlarının yoksulluk sınırının altında ücret aldığını göstermektedir. Biliyorsunuz Mart ayı enflasyon oranı yüzde 19.71 olarak açıklandı. Kamu çalışanlarının 2019 yılında alacağı zam ise yüzde 9. Dolayısıyla bu tabloda hangi ekonomik sorunu konuşacağız?

İş güvencemizi riske eden bir kanunla karşı karşıya kalırsak her türlü demokratik ve hukuki hakkımızı kullanırız.

Öğretmenlik Meslek Kanunu’na değinen Geylan, taslağın ekonomik hususları ihtiva ettiği için Maliye Bakanlığı’na gönderildiğini, daha sonra paydaşların görüşlerine açılacağını bildirdi.

Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmayalım” diyen Geylan, tasarıyı eğitim çalışanlarının 657 Sayılı Kanundan kaynaklanan kazanımlarının baki kalması kaydıyla onaylayacaklarını kaydetti.

İş güvencemizi riske eden bir kanunla karşı karşıya kalırsak, her türlü demokratik ve hukuki hakkımızı kullanırız” diyen Geylan, meslek kanununda olması gerekenleri sıraladı.

Adil, liyakate dayalı bir kariyer planlamasının kanunda yer alması gerektiğini söyleyen Geylan,  öğretmenlerin kariyer basamakları belirlenirken sınava tabi tutulmamasını istedi.

10 yılını dolduran öğretmenlere uzman, 20 yılını dolduran öğretmenlere baş öğretmen unvanı verilmesi gerektiğini söyleyen Geylan, “Öğretmenlik bildiğini aktarma mesleğidir. Bu da tecrübe ile orantılıdır. Öğretmenlerin sınava tabi tutulmasını doğru bulmuyoruz.

Ak Parti Grup Başkanı Naci Bostancı, ek göstergenin Nisan-Mayıs ayı gibi çıkarılacağını söyledi. Bu bir taahhüttür.

Mahrumiyet bölgelerinde görev yapan öğretmenlere teşvik getirilmesi ve ek gösterge uygulamasının da kanunda yer alması gerektiğini bildiren Geylan, ek gösterge ile ilgili önemli açıklamalar yaptı.

Türkiye Kamu-Sen’in tüm meslek gruplarının ek göstergelerinin düzenlenmesi ve ek göstergeden yararlanamayan yardımcı hizmetler sınıfının ek göstergeden yararlanmasını sağlanması konularını içeren kanuni düzenlemeyi Mustafa Kalaycı marifetiyle TBMM’ye sunduklarını ifade eden Geylan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tasarı Plan ve Bütçe Komisyonu’nda sıraya alındı.

Umuyorum ki; tüm siyasi partiler gerek komisyon, gerekse genel kurul aşamasında tasarıya sahip çıkarlar ve kamu çalışanlarının tamamını memnun eden bir düzenleme hayata geçer.

Öğretmenlere ek gösterge sözü ikinci 100 günlük eylem planında yer almıştı. Hükümetin seçimden önce sadece 4 meslek grubunun ek göstergesini yükseltip, diğerlerini kapsam dışı bırakmasının siyasi faturası olacağı düşüncesiyle bu sözü gerçekleştirmediğini düşünüyorum.  

Bildiğiniz gibi Ak Parti Grup Başkanı Naci Bostancı, ek göstergenin Nisan-Mayıs ayı gibi çıkarılacağını söyledi. Bu bir taahhüttür. TBMM, 9 Nisan tarihinde çalışmalarına başlayacak. İlk gündem maddesi ek gösterge düzenlemesini olmalıdır. Ek gösterge düzenlemesinin beklentimiz doğrultusunda gündeme getirilmesini istiyoruz.

Herkes haddini bilecek!

Yetkili sendika başkanının, toplu sözleşme masasına diğer sendikaların oturmasından rahatsızlık duymasını da değerlendiren Geylan, “Toplu sözleşme masasındaki sendikaların, olabildiğince az sayıda çalışanı temsil edenlerden ibaret olmasını aslında kimin istemesi lazım; tabii ki işverenin.

Ama ne hikmetse Hükümetten ses çıkmazken, yetkili(!) sendika başkanı rahatsızlığını ifade ediyor? Yüzbinlerle üyeyi temsil eden konfederasyonların hem de imza yetkisi yok iken bile pazarlık masasındaki varlığından neden rahatsız olunur ki?

İmzaya yetkisi yok fakat masaya teklif sunuyor.” diye yakınıyor!? Sayın Başkan kim adına konuşuyorsun? Diğer sendikaların sunduğu hangi teklifler kamu çalışanlarının zararınadır ki, rahatsız oluyorsun?

Aksine masada diğer sendikaların varlığı, esasen senin elini de güçlendiriyor. Bırak bu durumdan Hükümet rahatsız olsun! Sana ne oluyor?

Yetkili(!) sendikanın başkanı bununla da yetinmemiş ve çıkmış “Yetkili sendika olmanın kıymeti yok” demeye getirmiş. Sayın Başkan, sendikacılığın kıymetini yok eden, SARI SENDİKACILIKTIR! Toplu pazarlık masasında çalışanların temsilcilerinden rahatsız olmak da sarı sendikacılığın daniskasıdır!

Türkiye Kamu Sen o masaya hiç kimsenin ulufesi ile değil, 4688 sayılı yasanın 29. Maddesinden aldığı yetki ve 400 bin üyesinin gücüyle oturduğunu da bildiren Geylan, “O masaya oturmamızı engellemek hiç kimsenin haddi değildir; herkes haddini bilecek!

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER