TÜRK EĞİTİM-SEN İŞ BIRAKTI

TÜRK EĞİTİM-SEN İŞ BIRAKTI
Türk Eğitim-Sen, Türkiye genelinde 24 Eylül tarihinde bir günlük iş bırakma eylemi gerçekleştirdi. İş bırakma eyleminin Ankara’daki adresi Milli Eğitim Bakanlığı önüydü. YKM önünde toplanan Türk Eğitim-Sen üyeleri Milli Eğitim Bakanlığı’na yürüyüşe geçti. Eyleme MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri, MHP Tokat Milletvekili Reşat Doğru, MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Atilla Kaya, Balıkesir Eski Belediye Başkanı İsmail Ok, Türkiye Kamu-Sen’e bağlı sendikaların Genel Başkanları, Genel Merkez Yöneticileri, Türk Eğitim-Sen Ankara Şubeleri ve Yönetim Kurulu Üyeleri ile Türk Eğitim-Sen üyeleri katıldı.
 “Yandaş Sendika Omurgasız Siyaset”, “Haklıyız, Güçlüyüz, Kazanacağız”, “Yalnızca Adalet İstiyoruz”, “Yandaşı Kayırma, Çalışanı Ayırma”, “İnsan Hakkı Dediniz, Kul Hakkı Yediniz”, “Memuru Bu Hale Getirenler Utansın”, “Akademik Zam İstiyoruz” şeklinde sloganlar atan eğitimciler ellerinde de “Bugün Grevdeyiz, Güce Tapmadığımız İçin Görevdeyiz”, “Bugün Grevdeyiz, Nöbet Ücretinin Ücretlendirilmesi İçin Görevdeyiz”, “ Bugün Grevdeyiz, 4/C’yi Hayır demek İçin Görevdeyiz”, “Bugün Grevdeyiz, Yandaş Yönetici Değerlendirmesine Hayır Demek İçin Görevdeyiz” yazılı dövizler taşıdı.
 Bu eyleme destek veren tüm sendikaları Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen olarak canı yürekten kutluyorum.
Eylemde basın açıklaması yapan Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, şunları kaydetti:
“Şu anda tüm eğitim sendikaları biri hariç eylem yapıyor. Tüm eğitim sendikaları ideolojik farklılıklarını, dünya görüş farklılıklarını bir yana koydu. Üniversiteler için, Türk mili eğitimi için, öğretmen için, hizmetli, için, memur için teyakkuz halindeler. Bu eyleme destek veren tüm sendikaları Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen olarak canı yürekten kutluyorum.
Hz. Ali Efendimiz, ‘Haksızlık karşısında susmayınız. Haksızlık karşısında susanlar hakları ile birlikte şereflerini de kaybederler!’ şeklinde buyurdu. Biz şerefimize, geleceğimize sahip çıkıyoruz. Biz milli eğitimde, üniversitelerde yaşanan haksızlıklar için, insan hakları ve hukuk hakkı ihlalleri için buradayız. 12 yıldır bu ülkeyi yönettiğini iddia eden AKP iktidarı ülkemizi her alanda kamplaşmaya tabi tuttu. İnsanları siyasal anlayışlarına, düşüncelerine göre ‘faydalı’ ‘zararlı’ şeklinde kategorize etti. Biz buna isyan ediyoruz. Biz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde yaşayan her bir vatandaşımızın anlayışı, siyasi görüşü ne olursa olsun kıymetli ve saygıdeğer olduğuna inanıyoruz. Günlerdir tüm illerde eylem yapıyoruz. Milli eğitim teşkilatında alın teri çalınan insanlar için, yıllardır emek vermiş okul yöneticilerinin tamamı için, bu ülkenin vatandaşı olmaktan gurur duyan ve hakları yenilen bütün eğitim çalışanları için bugün er meydanındayız.
Başbakan Ahmet Davutoğlu’na milli eğitimde yaşananlarla ilgili rapor sundum. Kendisine ‘Bu ülkede alın teri gasp edilen insanların hakkını kim savunacak?’ diye sordum.
Yönetici Görevlendirme Yönetmeliğini iptal edip tüm eğitim çalışanları adına bir yönetmelik yayınlayacaklar mı bunu bekliyoruz. Sayın Milli Eğitim Bakanından da aynı tavrı bekliyoruz. Çok başarılı okul yöneticilerimiz yıllarca emek verdikleri unvanlarını kaybetti. Bunlardan birisi de burada bulunan Sayın Kemal Girgin. Kemal Girgin’e hem Ömer Dinçer hem de Nabi Avcı tarafından ödül verilmiş. Girgin’in başarısı iki Bakanın belgeleriyle ispat edilmiş. Buna rağmen Kemal Girgin bugün müdürlük unvanını kaybetti. Bunu nasıl kabul edebiliriz? Kemal Girgin gibi Türk milli eğitimi bir yerlere gelsin diye alın teri döken binlerce arkadaşımız var. Peki bu kişilerin yerlerine kimler geldi? Yandaşlar, yalakalar geldi; iyi takla atan ama kötü yöneticiler geldi.
Başımızı örtmek Allah’ın emri, peki ‘İşi ehline veriniz’ diyen Ayet-i Kerime kimin emri? ‘Bana her şeyle gelin tüm günahlarınıza affederim ama kul hakkıyla gelmeyin’ diyen Yüce Allah-u Teâla değil mi?
MEB dün kılık-kıyafet yönetmeliğini değiştirdi. Başörtüsü yasağı kaldırıldı. Hayırlı uğurlu olsun. Başımızı örtmek Allah’ın emridir. Peki başımızı örtmek Allah’ın emri de, ‘İşi ehline veriniz’ diyen Ayet-i Kerime kimin emri? ‘Bana her şeyle gelin, tüm günahlarınızı affederim ama kul hakkıyla gelmeyin’ diyen Yüce Allah-u Teâla değil mi?  
İslam dininin simgelerini istismara gelince sınırsız bir istismar alanı var. İş insanların hakkını teslim etmeye gelince orada yandaş olacaksın, AKP’nin değirmenine su taşıyacaksın, öyle unvan alacaksın. Yok böyle bir şey.”
Bu ülke insanının hakları gasp edilirken, insanlar sokaklara dökülürken, ağlarken, feryat ederken, siz hukuk adına niye bu kadar sessizsiniz? Hukuk adına neden gereğini yapmıyorsunuz?
Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Haşim Kılıç ve AYM üyelerine de seslenen Koncuk, “Türkiye’de hukukun en üst noktasısınız. Haksızlıkla, hukuksuzla mücadele etmesi gereken en üst birimde görev yapıyorsunuz. Bu ülke insanının hakları gasp edilirken, insanlar sokaklara dökülürken, ağlarken, feryat ederken siz hukuk adına niye bu kadar sessizsiniz? Hukuk adına neden gereğini yapmıyorsunuz?” dedi.
Haktan, hukuktan yana bir yönetmelik çıkmazsa, tüm Türkiye’yi Ankara’ya toplayacağız.
Genel Başkan Koncuk, “Bu mücadelemizi iş bırakma eylemi ile bitecek zannedeler yanılıyorlar. Tüm Türkiye’yi Ankara’ya toplayacağız. Haktan, hukuktan yana bir yönetmelik çıkarılmazsa, tüm Türkiye’yi Ankara’ya toplayacağız” diye konuştu.
Öğretmenlerin en önemli kazanımı zorunlu görevini tamamladıktan sonra istediği il ya da ilçedeki okulda sınırsız çalışma hakkına sahip olmasıdır. Biz bu hakkımızı MEB’in eline mi teslim edelim?
Öğretmenlere getirilmesi planlanan rotasyon uygulamasına da değinen Koncuk şunları kaydetti: “Milli eğitimde ve üniversitelerde çok şeyler oluyor. Öğretmenlere rotasyon geliyor. Bakınız Mersin’in Mut ilçesinde imamlık yapan Gülhan Boru rotasyona tabi tutuluyor. Ancak rotasyona tabi tutulduğu yerde kalacak ev bulamıyor ve dün akşam hayatına son veriyor. Rotasyon maalesef ailelerin parçalanması sonucunu doğuruyor. Diyanet İşleri Başkanlığı’na sesleniyorum: Yüce İslam dinini temsil ediyorsunuz. İnsanlara zulüm edemezsiniz. Bu problemleri giderin.
Hükümet, rotasyonu MEB’de de uygulamak için düğmeye bastı. Rotasyon, öğretmenlerin geleceği bakımından tehlikedir. Çünkü öğretmenlerin en önemli kazanımı zorunlu görevini tamamladıktan sonra istediği il ya da ilçedeki okulda sınırsız çalışma hakkına sahip olmasıdır. Biz bu hakkımızı MEB’in eline mi teslim edelim? Bunu destekleyen öğretmenler bilsin ki; bugün bana ise, yarın sanadır. Önemli olan kazanımlarımıza sahip çıkmaktır.”
Öğretmenlere nöbet tutturuyorsunuz ama iş paraya gelince 5 kuruş vermiyorsunuz.
Koncuk sözlerini şöyle sürdürdü: “İl içinde, il dışında ailelerinden ayrı olan öğretmenler var. Bu nedenle 2. özür grubu tayinlerinin bir an önce yapılmasını istiyoruz.
Öğretmenler okullarda nöbet tutuyor. Öğretmen polis mi, bekçi mi? Öğretmen canını korumaktan aciz düşmüş bir meslek gurubu haline düşürüldü. Her gün öğretmenlere saldırı haberlerini okuyoruz. Öğretmenler okullarda nöbetleri ücretsiz tutuyor. Öğretmenlere nöbet tutturuyorsunuz ama iş paraya gelince 5 kuruş vermiyorsunuz. Nöbet görevinin ücretsiz yapılmasına son verilmelidir. Nöbet görevinde öğretmenlere 6 saat ek ders ücreti ödenmelidir.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e sesleniyorum: Öğretmenlere verilen 850 TLeğitime-öğretime hazırlık ödeneğinin hizmetlilere, memurlara ve üniversite çalışanlarına da verilmesini istiyoruz.
Burada hizmetli ve memur arkadaşlarımız da var. Hizmetli ve memurların hangi işi yapacağına dair görev tanımı yok. Hizmetli ve memurlar her işi yapıyor. Bahçıvanlık, tamircilik, temizlikçilik, güvenlik görevlisi, gece bekçisi olarak çalıştırılıyorlar. Bu hak mıdır? Buna isyan ediyoruz. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e sesleniyorum: Öğretmenlere verilen 850 TL eğitime-öğretime hazırlık ödeneğinin hizmetlilere, memurlara ve üniversite çalışanlarına da verilmesini istiyoruz. Bunların tamamı eğitim faaliyetinin önemli parçalarıdır. Yok sayamazsınız. ”
Siz bir hukuk devletinde çalışanları farklı hukuki normlara tabi tutamazsınız. 4/C’lilere kadro verilene kadar mücadelemiz devam edecektir.
4/C’lilere kadro verilmesini isteyen Koncuk, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Tekel eylemleri nedeniyle 4/C’li çalışanlara farklı bir bakış açısı mı var bilmiyorum ama Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı söz vermesine rağmen 4/C’liler hala kadroya geçirilmedi. 23 bin 4/ C’li sayısı her geçen gün artmaktadır. Eğer önünü kesmezsek, bu insan hakkı ihlali olur. Siz bir hukuk devletinde çalışanları farklı hukuki normlara tabi tutamazsınız. 4/C’lilere kadro verilene kadar mücadelemiz devam edecektir” dedi.     
YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, ‘YÖK kaldırılmalıdır’ diye açıklama yapıyor. YÖK kaldırılmalıdır, bu ayrı mesele de YÖK Başkanı olarak sen hangi adımı attın, hangi anti demokratik uygulamayı düzelttin?
Üniversitelerin korku imparatorluğu şeklinde yönetildiğini, YÖK ve rektör sultası olduğunu kaydeden Koncuk, “ Demokrat tavır içindeki rektörlerimizi tenzih ederim ama üniversitelere sanki rektör değil, diktatör atıyoruz. YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, ‘YÖK kaldırılmalıdır’ diye açıklama yapıyor. YÖK kaldırılmalıdır, bu ayrı mesele de YÖK Başkanı olarak sen hangi adımı attın, hangi anti demokratik uygulamayı düzelttin? Şimdi herhalde görevini bırakmak yakın, ‘YÖK kaldırılsın’ diyorsun. YÖK’ün kaldırılmasından önce YÖK ile ilgili arızalar nerelerde var, üniversitelerdeki arızalar nerede var. Bunları düzeltmek için adım at, biz de seni baş tacı yapalım. YÖK Başkanının hiçbir şey yapmadan kuru kuruya ‘YÖK kaldırılsın’ demesini doğru bulmuyorum. Bu tribünlere oynamaktır.” diye konuştu.
Üniversitelerin bilimsel kimliğine uygun, akademisyenlerin çalışma şartlarını düzeltecek bir zam yapılmalıdır.
Akademik zam konusunda da açıklamalar yapan Genel Başkan Koncuk, “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik akademik zam konusunda çalışma başlatıldığını bildirdi. Bu çalışma sonucunda akademik zam hangi oranda olacak? Bunu akademisyenlerle paylaşın. ‘Akademisyenlere zam yaptık’ diye üç kuruş zam yaparlarsa, bunu kabul edemeyiz. Üniversitelerin bilimsel kimliğine uygun, akademisyenlerin çalışma şartlarını düzeltecek bir zam yapılmalıdır. Eğer bu söz gerçekleşmezse, üniversitelerle ilgili her türlü eylemi meşru görürüz” dedi.
Hakim ve savcılara 1155 TL zam yapılacağı söyleniyor. HSYK seçimleri öncesinde bu zammın yapılması manidardır. Bunun ne anlama geldiğini herkes bilir. Ama helal olsun, bu zam yapılsın ama hakim ve savcılara HSYK seçimleri öncesinde zam yaparken, diğer memurların anası ağlıyor.
Koncuk, toplu sözleşme masasında 4/C’lilere kadro verilmesi, 2005 yılından sonra göreve başlayan memurlara 1 derece verilmesi, disiplin affı,emeklilikte 30 yıl sınırının kaldırılması ve üniversiteli işçiler konusunda anlaşmaları olduğunu ancak bunların hiçbirinin Torba Yasa’da yer bulmadığını belirterek, şöyle konuştu: “Enflasyon farkı talebimiz var. Bakınız hakim ve savcılara 1155 TL zam yapılacağı söyleniyor. HSYK seçimleri öncesinde bu zammın yapılması manidardır. Bunun ne anlama geldiğini herkes bilir. Ama helal olsun, bu zam yapılsın ama hakim ve savcılara HSYK seçimleri öncesinde zam yaparken, diğer memurların anası ağlıyor.”
Koncuk sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir konuşmamda yalaka-sen demişim. Bir sendikada üzerine alınıp beni dava etmiş. Niye üzerinize alınıyorsunuz? Memlekette o kadar çok yalaka var ki, size söylendiğini nereden biliyorsunuz? Biz hukuka güveniyoruz. Vicdanlı yargı adamlarının sayısı bir hayli fazla. Bu ülke vicdanlı, namuslu, şerefli adamların yüzü suyu hürmetine hala dimdik ayaktadır.
Çalışanlara 123 TL zam yapıldı. Kim yaptı? İsim vermiyorum, hepiniz biliyorsunuz. Yalaka filan da demiyorum. Ama memuru masada sattılar. Son 7 aylık enflasyon yüzde 7.32 olarak ilan edildi. Memura yapılan ortalama zam ise yüzde 5.2. Enflasyon,  memurun ve emeklinin aldığı zammı aşmış. Ülkemizde 1 milyon 800 bin emekli var. Bunlar adam değil mi? Bunların insanca yaşama hakkı yok mu?”
12 yılda Türk milli eğitimini getirdiğiniz noktayı TEOG’a bakarak göremeyenlere ne diyelim?
2015 yılının Şubat ayında 40 bin atama daha istiyoruz.
Eylül ayında yapılan 40 bin öğretmen atamasının yetersiz olduğunu bildiren Koncuk, 2015 Şubat’ta ek 40 bin atama daha yapılmasını istedi. Koncuk şunları kaydetti: “Eylül ayında 40 bin öğretmen ataması yapıldı. Şu anda öğretmen açığı OECD ülkeleri ile mukayese edildiğinde 200 bin’in üzerinde. Portekiz ile mukayese ettiğimizde Türkiye’de 400 bin öğretmene ihtiyaç var. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı norm açığını 126 bin olarak açıkladı. Bakan 126 bin norm açığı var diyorsa, 40 bin atamanın yeterli olmayacağı bellidir. Öğretmen ataması yeterli sayıda yapılmadığı için bu kez iki yıllık meslek yüksek okulu mezunları matematik, fen derslerine giriyor. Sonra da ‘eğitimde çağ atladık’ diyoruz. Ne kadar çağ atladığımızı TEOG uygulamalarında gördük. Millet çocuğunu yazdıracak okul bulamıyor! 12 yılda Türk milli eğitimini getirdiğiniz noktayı TEOG’a bakarak göremeyenlere ne diyelim? Bu nedenle 2015 yılının Şubat ayında 40 bin atama daha istiyoruz. HSYK seçimlerinde hakim ve savcılar oy kullanacak ama bu millet ise 2015 seçimlerinde oy kullanacak. Bizim de oylarımız var. Ataması yapılmayan öğretmenlere sesleniyorum: Seçim öncesinde taleplerinizi daha yüksek sesle haykırın! Bu ülkede ataması yapılmayan öğretmen problemi var. 400 bin İktisadi İdari Bilimler Fakültesi mezunu işsiz.  Türkiye’nin dünyanın 17. büyük ekonomisi olmasıyla övünüyorsunuz ama bu milletin evlatları sokaklarda işsiz geziyor, kahve köşelerine itiliyor, annesinin, babasının vereceği cep harçlığı ile geçinmeye çalışıyor, intihar ediyor. 40’a yakın ataması yapılmayan öğretmen intihar etti.   Bu ülkeyi yönetenler tüm işsizleri görmek zorunda. Anayasal görevlerinizi neden yerine getirmiyorsunuz?  Yüce dinimiz ‘Çalıştırdığınız kişilere yediğinizden yediriniz, giydiklerinizden giydiriniz’ diyor.  Sizin yediğinizde, giydiğinizde gözümüz yok ama insanca yaşamak adına hakkımız neyse onu talep ediyoruz.”
Bu ülkeyi 12 yıldır kim yönetiyor? Taşeron eleman sayısını kamuda 20 binden 661 bine çıkaran kim?
Taşeronlaşmaya da dikkat çeken Koncuk, “Türkiye’de AKP iktidarından önce taşeron eleman sayısı kamuda 20 bin idi. Bugün bu sayı 661 bin’e ulaştı. Bu ülkeyi 12 yıldır kim yönetiyor? Taşeron eleman sayısını kamuda 20 binden 661 bine çıkaran kim? Taşeron milleti köleleştirmenin adıdır; taşeron patronları zenginleştirmek adına bu memleket evlatlarının kanını sömürmektir. Taşeronlaşmaya hayır diyoruz. Torba Yasa’da taşeronlaşma daha köklü hale getirildi. Evlatlarımızın taşeron patronlarının elinde sömürülmesine anne-babalarımız rıza gösteriyorsa, o evlatlarımıza niye biz gözümüzün bebeği gibi baktık? Bu nedenle taşeronlaşmaya karşı bu milletin her ferdi topyekün mücadele vermelidir” diye konuştu.
Eylemin ardından Genel Başkan İsmail Koncuk, “Grevdeyiz, Bugün Görevdeyiz” yazılı dövizleri Bakanlık bahçesinin duvarlarına astı. Bakanlık bahçesi duvarına “Eğitim çalışanlarını itibarsızlaştıran haksız, hukuksuz uygulamaların adresi olan Milli Eğitim Bakanlığını adil ve ahlaki yönetime davet ediyoruz” yazılı pankart da asıldı. Eylem olaysız sona erdi.
  
 
                     
 
 
 
Güncelleme Tarihi: 24 Eylül 2014, 00:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER